Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış haberleri bul
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış haberleri bul
ve ve
ve ve
ve ve
Temizle
Euro
Arrow
37,8385
Dolar
Arrow
34,1542
İngiliz Sterlini
Arrow
44,9695
Altın
Arrow
2916,0000
BIST
Arrow
9.109

Cumhuriyet ve uygarlık

Dünyadaki büyük uygarlıklar, köklü medeniyetler, güçlü devletler; farklılıkları, zıtlıkları, ayrılıkları, başkalıkları, ayrışmaları değil, aynılıkları, benzerlikleri, ortaklıkları öne çıkarmışlardır. Bunları kaynaştırmanın, harmanlamanın, sentezlemenin, bir potada eritmenin yollarını aramış ve bulmuşlardır. Bu şekilde gelişip güçlenmişlerdir. 

Kültürel dinamizm söz konusu olduğunda da, ileri kültürlerin, başkalarından en az etkilenmiş, dışa en kapalı kalmış, saf kalmaya çalışmış olanlar arasından değil, başkalarıyla yoğun etkileşime girmiş, çokça etkilemiş ve etkilenmişler arasından çıktığı görülür.  

Türkiye Cumhuriyeti; bu bilimsel gerçekleri çok iyi özümsemiş bir lider tarafından kurulmuştur. Tarihi, coğrafi, toplumsal ve kültürel gerçekleri de bunu zorunlu kılmıştır. Cumhuriyet şehidimiz Ahmet Taner Kışlalı’nın sıkça vurguladığı üzere, Mustafa Kemal Atatürk; farklılıkları değil benzerlikleri öne çıkarmış, ayrılıkları değil ortaklıkları kurumsallaştırmıştır.

Yurt, ulus ve tarih bilinciyle, dil ve kültür birliğiyle, halkın kaynaşmasını, milletleşmesini amaçlamıştır. Kültürel zenginliğiyle, çeşitliliğiyle dikkat çeken ülkemizde, ulusal bir sentezin yalnız ve ancak bu yolla hayata geçeceğini görmüştür. Ankara Üniversitesi bünyesinde, 1935 yılında Dil ve Tarih - Coğrafya Fakültesi’nin kurulması (fakültenin adındaki kavramlar, milletin temel unsurlarıdır), 1933 yılında Sümerbank’ın, 1935 yılında Etibank’ın kurulması, bankalara Anadolu uygarlıklarının adının verilmesi, Atatürk’ün millet anlayışının, tarihsel köklerimizi nerelerde aradığının kanıtlarıdır. 

Yinelemek gerekir ki, feodal aidiyetler, etnik, dinsel, mezhepsel, bölgesel kimlikler, Ortaçağ kalıntısı mensubiyetler aşılmadan ileri bir kültüre ulaşılamaz. Uygar olunamaz. Daha büyük, daha geniş, daha derin birlikler kurulmadan, büyük devletler kurulamaz. Büyük devletler bölünerek değil, birleşerek kurulur. Geçmişteki büyük imparatorluklar incelendiğinde, bunların farklı olanı içine alarak, bünyesine katarak büyüdüğü, geliştiği görülür. 

Hele bir de devrimcilik, ilericilik, solculuk söz konusu ise bölünmeye, parçalanmaya, ayrışmaya daha çok karşı çıkmak gerekir. Çünkü parçalanarak devrim yapılamaz. Devrim birleştiricidir. Birleştirici olmazsa, hedefine ulaşamaz. Bunu en iyi devrimcilerin bilmesi gerekir. Fransız Devrimi de, Ekim Devrimi de, Çin Devrimi de, Küba Devrimi de, Meksika Devrimi de, Türk Devrimi de birleştirdiği, bütünleştirdiği, kaynaştırdığı için başarılı olmuşlardır.

İster burjuva devrimi karakteri taşısın, ister milli demokratik devrim yönü ağır bassın, ister sınıfsal niteliği öne çıksın, ister mazlum milletler devrimlerine örnek teşkil etsin, tüm devrimler birleştiricidir, öyle de olmak zorundadır

Bunun tersi de geçerlidir elbet. Gerici hareketler, karşı devrimci hamleler bölücüdür, parçalayıcıdır. Bu Türkiye için de, Rusya için de, Suriye için de geçerlidir. Yugoslavya böyle bölünmüştür. Irak’ın hali ortadadır. Çünkü feodalizm üzerinden federalizme kapı aralamak, “Farklılıklar zenginliktir” söyleminin arkasına saklanarak kimlik siyasetini öne çıkarmak, sınıf siyasetini zayıflatmak, özünde emperyalizme hizmet etmektir. Kuvvet, refah, zenginlik ve başarı ise ayrılıkta değildir, birlik ve beraberliktedir. 

Prof. Dr. Barış Doster