Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış haberleri bul
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış haberleri bul
ve ve
ve ve
ve ve
Temizle
Euro
Arrow
36,2401
Dolar
Arrow
34,4862
İngiliz Sterlini
Arrow
43,5545
Altın
Arrow
2962,0000
BIST
Arrow
9.471

Türk Devrimi, devlet ve kuruluş felsefesi

Türk Devrimi’nin evrensel boyutları vardır. Bunlardan biri de onun kullandığı, ona ait kimi kavramların, başka dillerde de siyasal anlamda kullanılmasıdır. Örneğin Jön Türk, dünyada, hele de gelişmekte olan ülkelerde, üçüncü dünyada, mazlum milletlerde istibdat karşıtı, özgürlükçü sivil – asker aydınlar için kullanılır, Vietnam’dan Arjantin’e dek yaygın biçimde hem de. Batıda veya batı tipi eğitim kurumlarında okuyan, yurda dönünce bürokraside çalışan Jön Türklerin önemli bölümü, ilerleyen süreçte İttihat ve Terakki’ye destek verecekler, sonrasında Kuvayı Milliye için, Müdafaa-i Hukuk için çalışacaklar, ardından da CHP’nin öncü kadroları arasında yerlerini alacaklardır.

1936 yılından sonraki konuşmalarında genelde inkılap değil, devrim demeyi tercih eden büyük önderimiz Gazi Mustafa Kemal Atatürk; şunun bilincindedir: Yeni toplumsal sınıflar demek, yeni toplumsal, siyasal, ekonomik talepler demektir. Her devrimin arkasında da o devrimi yapan, devrimin gelişmesini, kökleşmesini, güçlenmesini isteyen toplumsal sınıflar vardır zaten. Bu gerçek, İngiliz Devrimi için de (ki iki aşamalıdır, ilk aşaması 1640 – 1660 arasındaki iç savaş ve Commonwealth dönemi, ikinci aşaması ise 1688 – 1689 yıllarındaki Şanlı Devrim’dir) geçerlidir, Fransız Devrimi (1789) için de, Ekim Devrimi (1917) için de geçerlidir. 

Türk Devrimi; İngiliz ve Fransız devrimlerinden farklı olarak tek bir sınıfın etkisinin fazla öne çıkmadığı, bağımsızlık yanlısı tüm sınıf ve katmanların cephe halinde birleştiği ve savaştığı bir devrimdir. Milli Demokratik Devrim (MDD) tanımı içindeki devrimlerin tipik, klasik bir örneğidir ve tüm ezilen uluslara, Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün tanımıyla mazlum milletlere örnek olmuştur. 

Kurtuluş Savaşı’nda milli irade, milli egemenlik ve bağımsızlık anlayışı Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti’ni, Müdafaa-i Hukuk Meclis’i doğurmuştur. Meclis, Kurtuluş Savaşı’nı yürütmüş, orduyu yönetmiş, devleti kurmuştur. Yani Türk Devrimi; Türkiye Cumhuriyeti’ni doğurmuştur. 

Cumhuriyet; siyaset bilimi literatüründe, en kısa tanımıyla, monarşik olmayan tüm rejimlere verilen genel addır. Bir başka tanımla, yönetimin saltanatta olmadığı, babadan oğula geçmediği rejimdir. Fakat elbette bundan çok daha fazlasıdır cumhuriyet. Ulusal egemenliktir, halkçılıktır, yurttaşlıktır, yurttaşların eşitliğidir, laikliktir, özgürlüktür, yasalar önünde eşitliktir, hak ve sorumluluk sahibi olmaktır. Soyun, sopun, ailenin, sınıfsal özelliklerin, alt kimliklerin bir üstünlük, zayıflık, ayrıcalık olmamasıdır, sayılmamasıdır. 

Her cumhuriyet gibi Türkiye Cumhuriyeti de devletin tekliği, ulusun birliği, ülkenin bütünlüğü konusunda duyarlıdır, kıskançtır. Her devlet gibi Türkiye Cumhuriyeti’nin de kendine özgü nitelikleri, özellikleri, kırmızı çizgileri, hassasiyetleri vardır. 

Şunu unutmamak gerekir, devlet de bir örgüttür. Fakat sıradan, alelade, basit bir örgüt değildir. Rastgele kurulabilen bir örgüt de değildir. Tarihsel bir kırılma anında, ortak umuda sahip, ortak acılar yaşamış, ortak amaçları olan insanların mücadelesiyle kurulabilen bir örgüttür. İşte bu ortak umutlar, acılar, amaçlar devletin kuruluşunda, kurumsallaşmasında, kuruluş felsefesinin olgunlaşmasında belirleyicidir. 

Devletin kuruluş felsefesi, devletin harcıdır, temelidir. Liberallerin sandıklarının aksine, kolay değişmez. Sandıkla da değişmez. Değişmesi için zor gerekir, güç gerekir, silah gerekir, savaş gerekir veya devrim gerekir. Yine liberallerin bir diğer yanılgısı, devletlerin ideolojilerinin olmayacağını sanmalarıdır. Yanlıştır. Devletlerin ideolojileri olur. Olmak zorundadır. Bizatihi kendisi siyasal bir aygıt, kurum, örgüt olan bir yapının, ideolojisinin olmaması düşünülemez. Devletin ideolojisini de devletin kuruluş felsefesi belirler.