Türkiye Merkez Bankası'nın Başkanı bile kalacak ev bulamıyor ve annesinin evinde kalıyorsa, o halde sade vatandaş kim bilir ne haldedir diye merak eden Alman Basınının, mercekleri Türkiye Merkez Bankası Başkanı Gaye Erkan'a yöneldi.
Türkiye'deki ekonomik kriz o kadar ciddi boyutlarda ki, sanırım hiç birimizin aklına Hafize Gaye Hanım'ın da bir insan olduğu ve kişisel bir dokunuş ile hatta belki de bir espiri ile, aslında Türkiye'nin durumunu samimi bir şekilde anladığını, ya da apartman görevlisi ile ekonomi hakkında konuşacak kadar insani tepkilere sahip biri olduğunu anlatmaya çalışıyor olabileceği gelmedi.
Hafize Hanım'ın geçmişine ve kariyer basamaklarına baktığımızda, kendisine bir ev tutacak kadar parasının olduğunu tahmin etmek elbette zor değil. Ve emin olabiliriz ki, ülkenin para politikasını sadece apartman görevlisi ile yaptığı konuşma sonucunda, aldığı bilgiler ile belirlemiyordur.
Uzun süre yurt dışında yaşadıktan sonra, fizik öğretmeni olan annesinin yanında kalmayı istemesi de sanırım garip bir davranış değil. Büyük bir olasılıkla annesi de 2 artı 1 bir apartman dairesinde yaşamıyordur.
Bu şiddetli ekonomik krizde, Türkiye'nin de asıl merak etmesi gereken konular, biraz daha farklı olmalı mı acaba,
Gaye Hanım, alanında ehil ekonomistlerden oluşturulmuş bir ekip ile birlikte, gerekli politik ve ekonomik enstrümanları, tam teşekküllü olarak ve iyi niyetli bir iş birliği ile, bağımsız ekonomi politikaları eşliğinde kullanabilecek mi?
Cari dönemdeki sorunlar da göz önünde bulundurularak, uzun vadeli önlemlerin alınabilmesi için, Merkez Bankası'na bağımsız olarak tedbir alma yetkisi verilecek mi?
Enflasyonu toparlamanın yolunun Faiz Politikasından geçtiği bilinirken, ideolojik yaklaşımlar, ekonomi politikalarının önüne geçecek mi?
Bütün bu soruların cevaplarından emin olmadan, Hafize Gaye Erkan Hanımefendi'nin parlak kariyerinin tek başına yeterli olmayacağını tahmin etmek hiç de zor değil.
Şöyle Başlıyor Alman Basını Hafize Gaye Erkan ile ilgili incelemelerine
Türkiye'nin ekonomik dengesizlikleriyle nasıl başa çıkacağı konusunda önemli bir figür olarak görülen Gaye Erkan, 1982 İstanbul doğumlu. Boğaziçi Üniversitesi'nden derece ile mezun olduktan sonra, ABD'ye burslu giderek finans ekonomisi ve matematik okuyor. ABD'de First Republic Bank ve Goldman Sachs gibi kurumlarda önemli pozisyonlarda bulunan Erkan'ın, First Republic Bank'ın ödeme güçlüğü çektiği dönemde edindiği deneyimleri Türkiye`deki ekonomik problemlere uygulaması bekleniyor.
Gaye Hanım'ın First Republic Bank'ta edindiği tecrübe ile söylediği cümle dikkate değerdir "Likiditenin varlığının, her zaman ödeme yeterliliğinin sürerliliği anlamına gelmediğini de öğrendik (We have also learned that liquidity is not necessarily equivalent to solvency.)"
Bu, şu anlama geliyor: Bir firmanın şu anda yeterli parasının olması, bu durumun gelecekte de böyle olacağı anlamına gelmez. Ödeme gücü söz konusu olduğunda, ekonomide sadece şu anki durumu belirtmek yeterli değildir. Bir firmanın piyasada güven oluşturabilmesi için, ödeme gücünün gelecekte de devam edeceği izlenimini yaratması gerekir.
Gaye Erkan'ın 1 yıl önce Bloomberg kanalına verdiği röportajda ise, 'Hepimizin hayatta sınırlı bir zaman aralığı var, bu sebeple hayatta yaptığımız her şeyi olabilecek en iyi şekilde optimize etmeliyiz' diyen Gaye Erkan'ın bu cümleleri kulağa bir hayat felsefesi gibi geliyor. Bu röportajı verdiği sıralarda, ticari gayrimenkul odaklı kredi veren bir kurum olan Greystone'da çalışmayı planlayan Gaye Erkan, parlak kariyeri ile firma sahiplerinin dikkatini çekmekte zorlanmamış. Ancak Erkan'ın parlak kariyeri ve şimdiye kadar elde ettiği başarılar, Türkiye'nin ekonomik problemlerine karşı umut verici bir adım olarak görülse de, Gaye Hanım’ın başarısı aldığı kararlarda ne kadar bağımsız davranabildiği ile de yakından ilişkilidir denilerek, Merkez Bankası'nın bağımsız olmamasının ekonomik istikrar üzerindeki olumsuz etkileri vurgulanıyor.
Hafize Gaye Erkan'ın Para ve Faiz Politikalarındaki Kararlılığı
Faiz artırımı konusunda uyguladığı sıkı politikalardan bir santim bile sapmayan Gaye Erkan, göreve ilk geldiğinde, Haziran ayında politika faizini doğrudan %8,5'ten %15,0'a yükseltmişti. Kasım ayında ise Türk Lirasını daha fazla baskı altına alarak, politika faizindeki 8,5 puanlık artış ile politika faiz oranını %40'a çıkardı. "Para politikası sıkılaştırma önlemleri" ile ekonomik dengesizlikleri azaltma konusundaki yaklaşımı, Erkan'ın politikalarını anlamak açısından önemli.
Uluslararası Ekonomi Ne Diyor?
Geçtiğimiz aylarda uluslararası ekonomi uzmanlarının Türkiye hakkında yaptıkları yorumlara ve ekonomik çözüm önerilerine bakmak, Hafize Gaye Erkan'ın para ve politik faiz uygulamalarını anlamak açısından faydalı olacaktır.
DEKABANK Asya Uzmanı Janis Hübner'in 09.06.2023 Türkiye Ekonomisi Analizi
Dünyanın en büyük on ekonomisinden biri olma hedefinin aksine, Türkiye ekonomik sıralamada 17. sıradan 19. sıraya geriledi. Kişi başına düşen 25.000 dolarlık gelir beklentisi gerçekleşmedi, bunun yerine 11.300 dolardan 9.300 dolara düştü. Durum, Şubat ayında Türkiye'nin güneyinde meydana gelen ve 50.000'den fazla insanın hayatını kaybettiği, üç milyon insanın yerinden edildiği depremle daha da kötüleşti.
Türk ve yabancı yatırımcıların Türk Lirasına olan güven eksikliği, para birimini daha da zayıflattı. 'Çoğu uzmanın görüşüne göre, Cumhurbaşkanı'nın para politikasına müdahale ediyor olması güveni daha da sarsmıştır' diyor Janis Hübner.
ABD'li JPMorgan Bankası uzmanları, seçimlerden sonra Türk Lirasının daha da değer kaybedebileceğini, dolar karşısında Eylül ayı itibariyle 20 lira olan Türk Lirasının 30 Türk Lirası seviyesine düşebileceğini tahmin ediyorlar."
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın, ekonomik düşüşe karşı aldığı önlemler arasında borçlanma ve faiz indirimleri var. Uluslararası Para Fonu'na (IMF) göre, Türkiye'nin devlet borcu son beş yılda dört kat artarak yaklaşık 250 milyar dolara ulaştı. IMF, 2027 için 1,2 trilyon dolardan fazla borç tahmin ediyor.
Merkez Bankası, Eylül 2021'den bu yana politika faizini 10 puan düşürmüş olması, enflasyonu daha da şiddetlendirdi. Ancak genel ekonomik görüş, ekonomik aktiviteyi soğutmak ve enflasyonu kontrol altına almak için önemli faiz artışlarının yapılması gerektiği yönünde.
Ancak Cumhurbaşkanı Erdoğan, düşük faiz oranlarını şirketlerin daha fazla yatırım yapmaları için bir fırsat olarak görüyor. Bununla birlikte artan kredi vermeler ve sonuç olarak artan talep ve fiyatlar, ekonomide sürekli bir enflasyon spirali yaratıyor.
Hübner'a göre, Türk ekonomisinin en büyük zorluğu, Lira'ya olan güveni yeniden tesis etmek. Yüksek cari açık, yüksek dış borç ve düşük döviz rezervleri göz önüne alındığında, bu zor bir görev.
Mevcut hükümet, şimdilik halka milyarlarca liralık enerji yardımı yaparak, asgari ücreti ve memur maaşlarını artırarak, halka destek vermeye çalışıyor. Bu destekler kapsamında Merkez Bankası, geçen yıl Lira'yı desteklemek üzere en az 100 milyar dolarlık döviz sattı. Ancak bu önlemler, yalnızca geçici bir istikrar sağlıyor.
'Sonuç olarak, Lira'nın hızla değer kaybetmesine izin vermek ve aynı zamanda faiz oranlarını önemli ölçüde artırmak gerekiyor. Ayrıca, hükümetin Merkez Bankası'na tekrar bağımsızlık vermesi gerekiyor,' diye değerlendiriyor Hübner.
Tek Mesele Eve Götürülemeyen Ekmek Değil
Türk halkının, etkilerini her gün biraz daha şiddetlenerek hissettiği ekonomik kriz ortamında tek mesele eve götürülemeyen ekmek değil. Artan kriminalite, kolay yoldan para kazanmaya çalışan gençler, fuhuşu ve şiddeti çözüm yolu olarak gören insanlar, intiharlar, eğitimdeki gerileme, sosyolojik ve psikolojik yapısı süratle bozulan, ve delirme sınırına gelmiş bir halk. Çok iyi biliyoruz ki, sadece insanlar değil, toplumlar da delirebilirler ve bu delirme seviyesi, şimdiye kadar oluşturduğumuz bütün insani değerleri ve sivilize toplumun medeni bütün özelliklerini, önü alınamaz bir sel gibi silip süpürebilir. 50 yıl sonra çocuklarımız, bizim hiç tanımadığımız bir ülkeye uyanabilir. Sanki topluca gördüğümüz bir kabusun içerisindeyiz de, bir türlü uyanamıyormuşuz gibi. meselenin ciddiyetine hep birlikte uyanmamız gerekiyor.
Bu minvalde, Hafize Gaye Erkan Hanımefendi'nin bir köşkte, korumaları ile yaşamasından ziyade, fizik öğretmeni olan annesinin yanında bir apartman dairesinde yaşaması, içerisinde bulunduğu zor vazifenin koşullarını ve gereklerini düşündüğümüzde çok daha faydalı görünüyor. Ortadoğu eğilimli ataerkil düzenin şahlandığı memleketimizde, bu kadar başarılı genç bir kadının üstlendiği vazifenin hiç de kolay olmadığını, vazifenin zorluğu başlı başına bir sorumluluk alanı iken, karşısına kasıtlı engellemelerin çıkacağını da bilmiyor değiliz. Umulur ki memleketi için samimi fikirlere sahiptir ve milletin acilen ihtiyaç duyduğu ekonomik rahatlamayı ekibi ile birlikte tesis edebilir.
Çok Okunanlar
Gelinim Mutfakta kim elendi? 10 bileziği kim aldı? 22 Kasım 2024 puan durumu
22 Kasım 2024 burç yorumları
Fenerbahçe En-Nesyri için Al-Nassr'den gelen rekor bonservisi reddetti
Netenyahu'yu tutuklayacak ülkeler belli oldu!
BEDAŞ 22 Kasım'da İstanbul'da elektrik kesintisi yaşanacak mahalleleri açıkladı
Lüks araba markası Jaguar logosunu neden değiştirdi? Yeni logosu ne oldu?
Bakan Yusuf Tekin'den Teğmen Ebru Eroğlu ve diğer teğmenleri kurtaracak karar!
21 Kasım 2024 reyting sonuçları: Perşembe günü hangi yapım birinci oldu?
Mauro Icardi’nin Greeicy ile kulis paylaşımı Nara’yı çileden çıkardı
İsmi Fenerbahçe ile anılıyordu: Al Nassr'da flaş Talisca gelişmesi