Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış haberleri bul
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış haberleri bul
ve ve
ve ve
ve ve
Temizle
Euro
Arrow
36,2401
Dolar
Arrow
34,4862
İngiliz Sterlini
Arrow
43,5545
Altın
Arrow
2962,0000
BIST
Arrow
9.549

Vehhabi Selefiler kimdir ?

ÜLKENİN İSTİKBALİNİ TESİRİ ALTINA ALAN DIŞ KAYNAKLI DİNİ YAPILANMALARIN YETERİNCE FARKINDA MIYIZ?

Vehhabi-Selefi düşünceye göre İslam dini 1500 sene önce tamamlanmıştır. Bu sebeple, onlara göre din üzerinden tartışmaya ve bireysel görüşlere yer yoktur. VehhabiSelefilere göre yaşamın her alanı, İslam'ın ilk oluştuğu zamanlar ile birebir aynı olmalıdır. Hilafet, hukuk sistemi, eğitim şekli, devlet yapısı, giyim şekli, yemek adabı, kadının toplumdaki yeri, cariyelik, kölelik ve özellikle savaşı farz gören cihadçılık anlayışı, o zaman nasılsa bugünde aynı şekilde uygulanmalıdır.

Vehhabiler ile Selefi düşünce bu noktada birleşiyor. Selefilik, kelime anlamı olarak öncekilerin yolunda olanlar demek, İslam'ın, peygamberden sonraki üç neslin yaşadığı gibi yaşanması gerektiğini savunan bir üst başlık. Selefilerin  vehhabiler ile birleştiği nokta burası,  vehhabiler de peygamber nasıl yaşıyorsa öyle yaşamayı, çok katı kurallar ile uygulayan bir haraket. Bu demek oluyorki  her vehhabi selefisttir, ama selefistliği üst başlık olarak kabul eden herkes vehhabi  değildir. Dolayısı ile selefi sözcüğüne diğer islami akımlarda da rastlamak mümkün. Ancak Vehhabi anlayışa  göre, dinde ictihad ve yorum bid'attir. İslam dinini yaklaşık 1500 sene önceki hali ile yaşamaya çalışırken, bütün dünyanın da böyle yaşaması gerektiği inancında fikr-i sabittirler. Yaşam şekillerini de bu çizgi üzerinde belirlerler,  misyonları, davetçi adını verdikleri müritleri ile bu fikri bütün dünyaya yaymaktır. Cemaat üyeleri genellikle kendi isimleri yerine, Ebu said, Ebu Enes gibi takma isimler kullanırlar.

TÜRKİYE'DEKİ OLUŞUMLARI

Türkiye'deki yüzlerce cemaat arasında çoğumuzun dikkatinden kaçan Vehhabi-Selefistler, uluslararası düzeyde güçlü bir finansal ağın dizginlerini ellerinde tutuyorlar. Uluslararası hukuk boşluklarından, derneklerin sınırsız ve vergisiz bağış yapma imkanlarından faydalanan cemaat, Avrupa, Türkiye ve Ortadoğu üçgeninde, finansal kaynakları, sosyal medya gücü ve 'Davetçi' denilen cihadçı misyonerleri aracılığıyla, süratli bir şekilde taraftar toplamaya devam ediyor. Yaklaşık 30 yildir Türkiye’de aktif olarak faaliyet gösteren Vehhabi-Selefilik, üç gruba ayrılmaktadır: Cihadi Selefilik, Suudi Selefilik ve Tekfirci Selefilik. Tekfirci Selefilik, bunların içerisinde en radikal olanıdır. 

Türkiye'deki İlahiyat Fakülteleri tarafından Vehhabiler hakkında yayımlanan doktora tezlerini veya İslam Ansiklopedilerini okuyunca, Vehhabilerin sadece geçmişleriyle ilgili değil, Türkiye'deki faaliyetleriyle ilgili de aktüel bilgilere ulaşmak mümkün. Zaten Vehhabi Cemaati de aktif bir şekilde kullandığı sosyal medya ağları ile kendi haklarındaki birçok detayı ifşa ediyor. 

Peki  Vehhabiler nasıl oldu da 30 yılı aşkın bir süredir, hiçbir engel ile karşılaşmadan, kurumsal bir yapıya ulaştılar? Büyük bir üniversitede düzenli olarak seminer verecek seviyeye nasıl geldiler?  Onlarca yayınevi, tercüme ekipleri, 4-6, 8-10 ve 10-15 yaş arası çocukların talim ve terbiye edildikleri okul niteliğinde yatılı medreseleri, yatılı Kur'an kursları, aşamalı sınav sistemleri, uluslararası düzeyde seminer ağları, tercüman ekipleri, dernekleri, vakıfları, sosyal medya ağları ile, nasıl oldu da engellenemez bir şekilde katlanarak büyümeye devam ettiler?  Daha iyi görebilmemiz açısından tarihi süreçlerine bakmakta fayda var. 

VEHHABİLERİN TARİHİ

Vehhabi selefistlerin tarihi zannettiğimizden çok daha eskiye dayanıyor. 1700'lü yıllarda İslam ile bağdaşmayan aşırıcı fikirleri nedeniyle yaşadığı yerden kovulan ve hatta suikaste uğrayan Muhammed b. Abdülvehhab, Suudi Arabistan'a sığınır. Vehhabilerin şiddet içeren radikal tavırları, rakiplerine politik üstünlük sağlamak isteyen, dönemin Suudi şeyhi Dir‘iye Emîri Muhammed b. Suûd'un tarafından bir fırsat olarak görülür. 1744 yılında Dir’iyye anlaşması aracılığıyla, Muhammed b. Abdülvehhab, Muhammed b. Suud ile güçlerini birleştirerek, 1818 yılına kadar Osmanlı Devleti’nin himayesinde olan Arap Yarımadası’nın neredeyse tamamını ele geçiriyor. 1803 yılında ise Suud b. Abdülaziz yönetiminde, Mekke'yi işgal ederek yağmalayan Vehhabi-Selefilerin sebep olduğu vehameti fark eden Osmanlı Devleti'nden İbrahim Paşa, Vehhabi-Suudi Devleti'ne son verse de, Birinci Dünya Savaşı'nda Osmanlı'nın zayıflığından faydalanan Vehhabi İbn-i Suud, İngilizler ile anlaşarak Arap Yarımadası'nı işgal ediyor. 

VEHHABİ-SELEFİLERİN TÜRKİYE'DEKİ 30 YILLIK GEÇMİŞİ VE KURUCULARI

Türkiye'deki benzeri cemaatlerin kuruluşlarına baktığımızda, istisnasız benzer senaryolarla karşılaşırız. Çünkü ortak bir fikir etrafında birleşen herhangi bir topluluğun, önceden planlanmış bir yol haritası olmadan,  ve de profesyonel destek almadan, böylesine örgütlü bir cemaati kurabilmesi mümkün değildir. Ne ciddi boyutlardaki finansal bir gücü elinde bulundurması, ne de bu gücü kendi başına uluslararası düzeyde yönetebilmesi akla hayale sığacak bir senaryo değildir.

CEMAATİN TÜRKİYEDEKİ KURULUŞU 

Cemaatın Türkiyede‘deki lideri ve kurucusu A.Y. 1958 Kerkük doğumlu. A.Y., İran-Irak savaşında 6 yıl savaştıktan sonra yandaşları ile birlikte Türkiye'ye sığınır. Cemaatleri hakkındaki, bir doktora tezi çalışması için verdiği röportajda,  Suriyeli ortağı ile "Guraba Dış Ticaret" ihracat şirketini kurduklarini, yine  kendi deyimiyle, “Arap alemindeki kardeşlerinin yardımı ile ani bir zenginleşme” yaşadıklarını aktarıyor. A.Y., şirketten ayrılmış olmasına rağmen, hâlâ bu şirket ile beraber çalışan diğer Türkiye'li şirketlerden, komisyon adı altında, düzenli bir gelir elde ediyor. Bu gelir ile Irak'ta satın aldığı emlaklardan da örgüte para akışı sağlanıyor. Dernekler üzerinden toplanan bağışların boyutları ise bilinmiyor. A.Y. ‘‘eski hükumetler döneminde rahat davranamıyorduk, ancak 2002 yılı itibariyle  Türkiye'deki faaliyetlerimiz  yükseliş dönemine girmiştir’’, diyor.

Aynı zamanda Kuveyt merkezli Müslüman Âlimler Birliği konsey üyesi ve konseyin Türkiye temsilcisi olan A.Y.’nin yol arkadaşı olan U.A. ise Dünya İslam Davetçileri Birliği Türkiye üyesi. Bu iki arkadaş faaliyetlerini farklı kollardan sürdürmekle beraber, asıl amaç söz konusu olduğunda ortak hareket ettiklerini ifade ediyorlar.

Finansal kaynak sorunu, Arap alemindeki destekçileri ve Türkiye'li firmalardan komisyon adı altında alınan paralar ile halledildikten sonra, "artık Türkiye içerisindeki asıl çalışmalara başlanılabilirdi" diyen A.Y., ilk olarak İstanbul Cağaloğlu'nda Guraba Yayınevini açıyor. Öncelikle aşırı radikal fikirleri nedeniyle kabul görmeyen Muhammed b. Abdülvehhab'ın kitaplarını "Muhammed et-Temîmî" adı altında yayınlıyor. İsim değişikliğinin sebebi, Muhammed b. Abdülvehhab isminin Türkiye'de negatif bir etkisinin olmasıdır. Muhammed b. Abdülvehhab’ın islam dinindeki dört büyük mezhebi, ayrıca tasavvuf ve tarikat erbabını da şiddetle eleştirerek bazı uygulamalarından ötürü onları kafir olarak ilan eder. Amacı, kendi katı kurallarını uygulamak üzere yeni bir mezhep oluşturmaktır.

Türkiye’de kabul gören mezhepler, ve bu mezhepler etrafında oluşan tasavvuf eksenli tarikatların yaygınlığı nedeniyle,  Türkiye’de yeni bir din anlayışı ya da mezhep oluşturmak gayesinde olan temel kitaplar, "Muhammed et-Temîmî" adı altında Türkçe, Arapça ve Özbek dillerinde yayımlanmaktadır.

2014 yılı itibarıyla, Arapça, İngilizce, Fransızca ve Türkçe gibi dillerde yayın yapan uluslararası bir internet sitesi olan  islamhouse.com bu bağlantı üzerinden, kitap, makale ve fetvalarının PDF ve Word formatında, dosyalar olarak yayımlamaktadır. Ders ve sohbetlerin ses ve video kayıtları bulunmaktadır. 2014’ün rakamlarına göre, Türkçe olarak 182 adet kitap, 298 adet makale, 813 adet fetva, 45 adet video, 96 adet ses kaydı olmak üzere toplam 1435 adet kayıtlı veri bulunmaktadır. 

SOSYAL MEDYA VE İLETİŞİM ARAÇLARI 

Sosyal medyayı hem birbirleriyle iletişim halinde kalmak hem de misyonerlik için çok yoğun kullanan cemaatin, internet siteleri, Facebook, Twitter, Instagram ve TikTok hesapları bulunmaktadır. Ayrıca, YouTube ve Dailymotion gibi video paylaşım sitelerinde internet kanalları var. Bu kanallar üzerinden sürekli cihat propagandası yaparken, PDF formatındaki bedava kitaplarını, makale ve fetvalarını da bu kanallar üzerinden yayınlıyorlar. Aktif bir tercüman ağına sahip olan selefiler, Gureba yayınevi aracılığıyla Vehhabi selefist propagandalarını Arapça, Türkçe ve Özbek dillerinde yaparken, kitapların büyük bir kısmının yazarları, örgüt kurucularından oluşuyor.

İNTERNET SİTELERİNDENDEN  BAZILARI

  1. islamhouse: Arapça, İngilizce, Fransızca ve Türkçe gibi diller olmak üzere altmış dilde yayın yapan uluslararası bir internet sitesidir.

  2. islah.de: kurucu üyelerin derslerinin ses kayıtları bulunmaktadır.

  3. Okur Derneği internet sitesi ve Taybe İlim Derneği internet sitesi, resmi internet sitelerinde Selefî-Vehhabî davetçilerin özgeçmişleri ve faaliyetleri ders olarak anlatılmaktadır.

VEHHABİ SELEFİLERİN TEMHİD-ISLAH VE TERBİYE MEDRESELERİ

Derneklerin bünyesinde, yatılı kız ve erkek Kur’an kursları ve medreseler bulunuyor. Öğrenciler, çocuk yaşlardan itibaren yoğun bir eğitim sistemi ile cemaatte aktif eleman olmak üzere yetiştiriliyor. Okutulan sınıflar 4-6, 8-10 ve 10-15 yaş gruplarından oluşuyor. 15 yaşını tamamlayan çocuklar medreseye kabul edilerek, sekiz aylık temhid (ıslah etme, düzeltme) kuruna tabi tutuluyor. İçeriği tam olarak bilinmeyen bu ıslah ve terbiye eğitiminden sonra, aktif cemaat üyesi olarak faaliyetlerine başlıyorlar.

AKILLARA ŞU SORULARIN GELMESİ GEREKMİYOR MU?

  • Bu medreseler Milli Eğitim Bakanlığı'na tabi mi?

  • Tekkeler ve zaviyelerin seddi kanununda bir değişiklik mi  oldu?

  • 4 ve 15 yaşlarındaki çocukların devlet eğitiminden alıkonularak medreselerdeki eğitime tabi tutulması yasal mı?

  • Bu çocuklar mezun olurken diploma alıyorlar mı?

  • Aldıkları diplomanın modern dünyada bir karşılığı var mı?

  • Çocuklar, bu medreselerden mezun olduktan sonra üniversite sınavına girebiliyorlar mı? 

  • Mesleki vasıf kazandırmayan medrese hayatından sonra, yetişkin birer birey olarak hayatlarını nasıl idame ediyorlar? 

  • Bu medreseler Milli Eğitim Bakanlığı'na tabi değillerse, kim tarafından denetleniyor?

  • Talim, temhid, terbiye ve ıslaha dayalı eğitim ne anlama geliyor ?

VAKIFLAR, DERNEKLER, YATILI KURAN KURSLARI VE MEDRESELER

Medreseler örgütün hem finansal hem de insan kaynakları açısından taşıyıcı kolonlarını oluşturuyor. Kur’an kursları ve medreseler, 5, 6 ve 8 katlı binaların içerisinde yatakhane, kütüphane, derslikler, seminer salonlarından oluşuyor. İmam Ahmed Vakfı bünyesindeki 8 katlı İmam Ahmed Medresesi'nde, 100'ü yatılı olmak üzere 400 öğrencinin eğitim-öğretim hayatına tâbi olacağı belirtiliyor. Cemaatın sözcüsü, "yeni açtığımız medresede 400 öğrencimizle eğitim ve öğretim dönemine başlayacağız," diye açıklama yapıyor.

DERNEKLERİN İSİMLERİ VE FAALİYETLERİ

  1. Tevhid ve Sünnet İlimlerini Yayma Derneği İSTANBUL /ATAŞEHİR: Cemaatin en büyük yapılanmasıdr. Bu çatı derneğin altındaki diğer dernekler: İman Mescidi erkek öğrenci yurdu, Ilim dernegi/izmir, İmam Muhammed b. Abdülvehhab Medresesi/istanbul, Nasihat Dernegi/Bayburt, Irsat dernegi/ Denizli.

  2. Bu derneklerden İzmir’deki İlim Derneğinde, kurucu üyeler  tarafindan, yılda bir defaya mahsus çeşitli illerdeki otellerde, Türkiye’den ve dünyanın birçok yerinden Selefî-Vehhabîlere eğitim verilmektedir.

  3. Asr-ı Saadet İlim Araştırma ve Yayma Derneği: 2006’da Gaziantepte kurulan dernek, 2014’te 5 katlı binasına taşınan dernekte  cemaatin Kurucuları, hem dernekte hem de Youtube kanalı ile vehhabi selefi eğitimler vermektedir. Yatılı Kur’an kursunda öğrenciler 4-6 yaş gurubu, 8-10 yaş gurubu ve 10-15 yaş guruplarına ayrılarak ders görmektedirler. Burada ders gören öğrenciler derneğin yurdunda yatılı olarak kalmaktadırlar. Gaziantep Üniversitesinde Davet Kulübü adı altında üniversite öğrencilerine eğitim veren kurucu eğitmenler, ayrıca, Gaziantep Üniversitesi Dâvet kulübüyle de her pazar sabahı, 10 - 12 saatleri arasında bir kafede üniversite öğrencileriyle kahvaltı yaparak dini eğitim vermektedir.

  4. ÇAĞRI-DER: Çağrı İlim Yayma Kültür Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği / İzmirde kurulan dernekte, örgütün kurucu lideri A.Y. ile diğer cemaat üyeleri eğitimler vermektedir. Çağrı derneğinin facebook sayfasında paylaştıkları resimli bir yazıda, TBMM’nin icat ettiği, bidat ve hurafe dinini yaşamayı reddettiklerini söyleyen örgüt üyeleri, Yıllık Kardeşlik ve Buluşma Seminerleri adı altında eğitimler vermektedirler.

Kaynak1: TDV İslâm Ansiklopedisi’nin 42. Cildi

Kaynak2: İ.Ü Sosyal Bilimler Enstitüsü Temel İslam Bilimleri Anabilim Dalı Yüksek Lisans Tezi