SÜREYYA ANDERİMAN VE EŞİ NÜKHET HANIM’IN TÜRKİYE’YE GETİRİLİŞİ
10 Ekim 1959 günü Japon hükümetinin gönderdiği özel bir uçak Yeşilköy Havaalanına indi. Uçak Türkiye’ninTokyo büyükelçisi Süreyya Anderiman ve eşi Nükhet Hanım’ın cenazelerini getirmişti. Büyükelçimiz ve Sefire Nükhet Hanım 28 Eylül gecesi büyükelçilik konutunda ölü bulunmuşlardı.
Japon yetkililerin resmi beyanlarına göre çift intihar etmişti. Olayı ilk gören kişi de Alev Alatlı’nın babası Albay Ertuğrul Alatlı olmuştu. Alatlı o tarih itibariyle Tokyo’da askeri ateşe idi.
Japonlar büyük bir özenle Türk büyükelçi ve eşi için gereken neyse yaptılar. Cenazeleri Türk ve Japon yetkililerin hazır bulunduğu büyük bir törenden sonra özel bir kargo uçağı ile Türkiye’ye gönderdiler.
CENAZELERİN GETİRİLİŞİNDEKİ HÜZÜNLÜ TARAF
Süreyya Anderiman ülkemizin yetiştirdiği çok seçkin bir isimdi. 10 yıl 8 ay süreyle Atatürk ve İnönü’nün Özel Kalem Müdürlüğünü yapmış, Yenice Konferansında, İkinci Kahire Konferansında, San Francisco Konferansında Türk heyetinde bulunmuş son derece saygın bir diplomatımızdı.
Mizaç olarak, içe dönük hatta mahcup yaradılışta bir insandı. Böylesine bir olay nasıl gerçekleşmiş olabilirdi? Olayı açıklayan senaryolardan birine göre, Anderiman, eşini tabanca ile öldürmüş, sonra da intihar etmişti.
Şimdi birlikte bir kargo uçağı ile birlikte vatana dönmüşlerdi.
Olay inanılır gibi değildi. Son derece üzüntü vericiydi.
Vatana tabutta dönmek fikri beni çok üzer. Duygulandırır. Tarihimizdeki bu tür olayları hatırladığımda hep hüzünlenmişimdir. Örneğin Talat Paşa, Sait Halim Paşa, Enver Paşa, Berlin Büyükelçimiz Kemalettin Sami Paşa, Moskova Büyükelçimiz Vasıf Çınar, Washington büyükelçimiz Münir Ertegün, Asala tarafından katledilen Paris Büyükelçimiz İsmail Erez ilk aklıma gelenler.
Anderiman ve eşinin bu şekilde yurda dönüşü hazin ve acı verici bir olaydı.
Japonlar olayın üstüne fazla gitmek istemediler. Türkiye’de de olay ,1959’un gergin siyasi ortamında bir süre sonra gündemden düştü.
(Süreyya Anderiman:Atatürk’ün özel kalem müdürü, Tokyo Büyükelçisi)
SELİM SARPER ROBERT KOLEJ’DEN SINIF ARKADAŞI
Robert Kolej’den sınıf arkadaşı Selim Sarper 27 Mayıs’tan sonra Dışişleri Bakanlığına getirilmişti. Olayın gerçek nedenini ortaya çıkaracağını ifade etmişse de ihtilal sonrasının hummalı ortamında gündeme getirilmedi.
Yassıada Yüksek Adalet Divanı yargılamalarında -herhangi bir dava dosyasında- konu edildiğini de hatırlamıyorum. Neticede ülkemizin seçkin bir evladı genç sayılabilecek bir yaşta (1900-1959) eşiyle birlikte hayata veda etti.
ERTUĞRUL ALATLI JAPONYA’DA NE YAPIYORDU?
Ertuğrul Alatlı’nın Japonya görevi genellikle Muzaffer Özdağ’ın (Prof.Dr. Ümit Özdağ’ın babası) sürgün ateşeliği ile karıştırılır. Hatırlanacağı üzere Milli Birlik Komitesindeki radikal 14’ler grubu tasfiye edilmiş ve yurtdışına değişik görevlerle gönderilmişlerdi. Alatlı da bunlardan biri sanılır. Oysa ki değildir. Radikal kanat ile temas halinde olmasına rağmen Alatlı 27 Mayıs ihtilalinde Türkiye’de değildi. Tokyo’da askeri ateşe olarak görevliydi. Talat Aydemir de aynı yıl Kore’de idi. Alev Alatlı’nın bir süre Japonya’da eğitim görmesinin nedeni babasının görevi nedeniyledir.
SÜREYYA ANDERİMAN VE EŞİ NÜKHET HANIM ÜZERİNE
Süreyya Anderiman 1939’da Nükhet Hanım (Beler) ile evlenmişti. Nikah, Türk burjuvazisi, Hariciye camiası ve cumhuriyet eliti çevrelerinde çok konuşuldu. Nükhet Hanım, uluslarası ticaretle meşgul ünlü işadamı Aziz Beler’in kızıydı. DameDe Sion mezunuydu. Süreyya Bey’den 16 yaş küçüktü.
Anderimanlar devlet hizmetinde her yerde birlikte bulundular. Oslo’da Orta Elçi unvanı ile uzun süre görev yaptılar.
Nükhet Hanım, Tokyo’da “Sefire Hanım” olmuştu. Daima ilgi çeken, genç ve güzel bir kadındı. Olayın Koraltan’ın dönüşünden hemen sonra vuku bulması, şüphelerin TBMM başkanı üzerinde toplanmasına neden oldu.
CUMHURBAŞKANLIĞI ÖZEL KALEM MÜDÜRLÜĞÜ
Cumhurbaşkanlığı Özel Kalemi (kalem-i mahsus ) zaman içinde gelişmiş bir kurumdur . Devlet teşkilatı içinde yeri farklıdır.
Meseleye biraz tarihi boyutu ile bakarsak, Atatürk’ün 9. Ordu müfettişliği görevi ile Anadolu’ya geçişi sırasında yaverleri olan üsteğmen Hayati ve Muzaffer Kılıç “özel kaleme” yakın bir görev yapıyorlardı.
Milli Kurtuluş Savaşı boyunca da TBMM Başkanlığı bünyesinde benzer görev yaptılar. Mustafa Kemal Paşa TBMM Başkanı ve başkumandan olduğu için. TBMM başkanının her türlü muhaberat (şifreli görüşmeler dahil) günlük hayatının organize edilmesi gibi işler Ordu müfettişliği karargahından devşirilmiş kadrolar tarafından yerine getirilmeye başlandı.
HASAN RIZA SOYAK VE TEVFİK BIYIKLIOĞLU’NUN DURUMU
Çeşitli yazılarımda belirttiğim üzere Türkiye’de cumhurbaşkanlığı TBMM başkanlığından doğmuştur. Sebebi Meclis üstünlüğü ve kuvvetler birliği ilkesidir. Bu nedenle TBMM Başkanlığı Konvansiyon rejiminin en önemli makamı idi. Fiili devlet başkanlığıydı. Bu makam cumhurbaşkanlığına dönüşmüştür. TBMM Başkanı, Reisicumhur olunca, Tevfik Bıyıklıoğlu “Riyaseti Cumhur kitabetine” (Genel sekreterliğe) geçti. Genel Sekreterlik ile Özel Kalem ayrımı zaman içinde oturdu. Görev tanımları daha belirgin hale geldi. Tevfik Bıyıklıoğlu ve Hasan Rıza Soyak ilk genel sekreterlerdir.
Bıyıklıoğlu Moskova’ya büyükelçi olarak tayin edilince, O zamana kadar Atatürk’le olan hukuku nedeniyle her konuda özel kalem hizmeti veren Hasan Rıza Soyak genel sekreterliğe getirildi.
ANDERİMAN ATATÜRK’ÜN ÖZEL KALEM MÜDÜRÜ
(Süreyya Anderiman, arka sırada ayakta)
Genç, yetenekli, dil bilen, Süreyya Anderiman’ın boşalan “özel kaleme” atanması bu görev kaydırmalarından sonra olmuştur.
Anderiman benim için 19 Mayıs 1938’de Ankara Hipodromunda Atatürk’ün arkasından törenleri mütebessim bir ifade ile seyreden protokol adamıdır. O resimde Atatürk’ün yanındaki misafir Yugoslavya(Sırp-Hırvat-Slovenya) Krallığı Genelkurmay başkanıdır. Diğerleri Abdülhalik Renda ve Bayar’dır.
30’ların ortasından itibaren 1945’e kadar (Atatürk ve İnönü devirleri) cumhurbaşkanı ve maiyeti resimlerinde çoğunlukla var olan bir simadır.
ANDERİMAN’IN BÜROKRATİK ELİT İÇİNDEKİ YERİ
Süreyya Anderiman Osmanlı elit sınıfından geliyordu. Çok iyi eğitim görmüş biriydi. Hicaz Kumandanı Münir Paşa’nın oğluydu. Taif doğumlu olmasının sebebi buydu. (1900-1959)
Tanzimattan sonra Osmanlı seçkinlerinin çocukları genellikle Fransız okullarında (tercihen Mekteb-i Sultani’de) eğitim görürlerdi.
Bu nedenle Anderiman’ın Robert Kolejde okuması ilginçtir. Sonra Almanya’da (Hanover) mühendislik tahsil ettiği kayıtlıdır. 1926’de genç cumhuriyetin Hariciye Vekaletine girmiştir. Biyografisinde 1928’de Hukuk Fakültesini bitirdiği kaydedilmiş. Ankara Adliye Hukuk Mektebinden mezun olduğunu sanırım. Hariciye Vekaletine meslek memuru olarak kabul edildikten sonra 20’ler Ankarasında -arada okula giderek- Hukuku bitirmiş olmalı.
Türkiye-ABD ilişkilerinin yeniden kurulmasından sonra Washington’a gönderilmiş. Ahmet Muhtar MuhtarMollaoğlu döneminin sonu-Münir Ertegün döneminin başı. ABD’de (Columbia Universitesi) yüksek lisans diploması almış. Anderiman İngilizce, Fransızca ve Almancaya hakim genç bir diplomat.
Hasan Rıza Soyak, cumhurbaşkanlığı genel sekreterliğine atanınca, Hariciye kadrosundan Atatürk tarafından “özel olarak “ istenmiş. 22 Aralık 1934’ten itibaren Atatürk’ün özel kalem müdürlüğünü yapmış, Bunun anlamı şu: Hayatının son dört yılında Atatürk’e en yakın olan kişilerden biri Anderiman. Resimlerde Atatürk’ün yakınlarında bir yerlerde mutlaka var.
Örneğin Atatürk’ün İstanbul’a son gelişinde Haydarpaşa Garı resimlerde, Savarona resimlerinde olduğu gibi.
Anderiman’ın Özel Kalem Müdürlüğü Atatürk’ün dil ve tarih tezleri ile çok yoğun bir şekilde ilgilendiği bir döneme tesadüf etmektedir.
Tarih ve Dil kongrelerinin organizasyonu, yurtdışından gelecek olanların (Mesela EugenePittard) davet yazışmaları hep onun tarafından yapılmış olmalıdır.
Atatürk’ün İstanbul’da çalıştığı aylarda üniversiteden kitapların getirtilmesi, yurtdışına kitap sipariş işleri hep onun görevleri arasındaydı.
Bir başka resim yoluyla hatırlatma şu olsun dilerseniz: 1 Haziran 1938 tarihi Savarona’nın geldiği gündür. Atatürk sevinçlidir. Başvekil Bayar da o gün Ankara’dan gelmiştir. Birlikte gemiye çıkarlar. Atatürk’ün yüzünde memnun ama düşünceli bir ifade vardır. İşte bu resimde arkasındaki kişi Süreyya Anderimandır.
(Savarona’nın geldiği gün Anderiman Atatürk’ün arkasında)
Büyük Atatürk’ün hastalığının ilerlediği safhalarda ilaçların sağlanması (yurtiçi ve yurtdışı) müdavi ve müşavir hekimlerle sürekli temas halinde olmak. Gerektiğinde hemen aramak ve Dolmabahçe’ye getirtmek, yabancı doktorların konsültasyona çağırılma (örn: Fissenger) işinin organize edilmesi de buna dahil edilmelidir.
Atatürk’ün Geometri terimlerini Türkçeye kazandırma çalışmaları sırasında AgopDilaçar ile birlikte Hachette’den- alelacele- Fransızca kitaplar getirmeleri de hep anlatılan olaylardandır.
ANDERİMAN’IN BULUNDUĞU ÖNEMLİ TOPLANTILAR
Süreyya Anderiman, İkinci Dünya Savaşı yıllarının önemli görüşmelerinde bizzat tercümanlık yapmıştır. Bunlardan ilki, Churchill’in Türkiye’yi müttefik cephesinden savaşa girmeye ikna etmek için geldiği Yenice Konferansı’dır:31 Ocak 1943.Anderiman’ı İkinci Kahire Konferansı resimlerinde de görüyoruz:4-7 Aralık 1943. İnönü’nün Churchill ve Roosevelt ile yaptığı görüşmelerde cumhurbaşkanına bizzat tercümanlık yapmıştır.
(Anderiman İkinci Kahire Konferansında Churchill’in arkasında)
1945’TEN SONRA DIŞİŞLERİ BAKANLIĞI KADROSUNA GERİ ÇAĞRILMASI
Süreyya Anderiman, San Francisco Konferansına Hasan Saka ile birlikte katılan 12 kişilik Türk delegasyonunun üyelerinden biriydi.
Heyet konferanstan döndükten sonra Dışişleri kadrosuna geri çağrıldı. Orta elçi unvanı ile Oslo’ya gönderildi. 1945’ten 1957’e kadar bu görevde kaldı. 1957’de Tokyo’ya büyükelçi olarak atandı.
Kayıtsız şartsız teslim olan Japonya her anlamda yeniden kuruluyordu. Japon imparatorluğu anayasalı bir monarşi olarak ABD tarafından dizayn edildi. Diğer ülkeler gibi Türkiye de yeni Japonya ile diplomatik temas kurdu. Bu arada çok partili siyasal hayata geçilmiş, Demokrat Parti iktidara gelmişti.
Bir süreden beri maslahatgüzarlık düzeyinde temsilci bulundurduğumuz Tokyo’ya Menderes Hükümeti Anderiman’ı büyükelçi olarak atadı. (30.5.1957-28.9.1959)
DEMOKRATLARIN SEYAHATLERİ
Demokratlar, İsmet Paşa’nın beyaz trenini dillerine dolamışlardı. Ama kendileri bütün dünyayı gezdiler. 50’li yılların dökümanlarını incelediğimizde iktidar partisi seçkinlerinin, milletvekili ve bakanlarının, bürokratların başta ABD olmak üzere sık sık yurt dışı seyahatlerine tanık oluyoruz.
Çeşitli vesilerlerle- kalabalık heyetler halinde -yurtdışına çıkmak DP tarzı siyasetin bir veçhesi idi. DP’liler tarafından“çok masraflı batırılsın” denilen Savarona, DP ileri gelenleri tarafından epey kullanıldı. Cumhurbaşkanı Bayar Pakistan seyahatine Savarona ile çıktı. Merhum başbakanımız Menderes de “dış teması” seven bir siyasiydi.
TBMM Başkanlığı siyasi bir makam olmadığından daha az sayıda seyahate konu olması gerekir diye düşünülebilir. Ama öyle değildi.
TBMM Başkanı Refik Koraltan da fırsatlar yaratarak yurtdışına çıkmayı severdi. Bu sıralarda ABD işgali altındaki Japonya ilgi odağı bir ülke olmuştu. Türkiye Kore Savaşına katılıp, Kuzey Atlantik İttifakına kabul edildikten sonra, Amerikalılar Türk yöneticilerin “gezi taleplerini” daima memnuniyetle karşıladılar. Belki de Koraltan, ABD’lilerin sağladığı bir gezi fırsatı ile Japonya’ya gitmişti.
REFİK KORALTAN’A DAİR
Refik Koraltan Birinci Meclisten itibaren 40 yıl süreyle parlamenterlik yapmıştır. (1920-1960) Mülki idare amirliğinden yükselerek CHP eliti içinde yer almıştı.
Koraltan, DP’nin kurucularından biriydi. Demokratlar Bayar’ı cumhurbaşkanı, O’nu da TBMM Başkanı yaptılar.
10 yıllık iktidarları boyunca Bayar-Koraltan-Menderes statükosu parti hiyerarşisinin en tepesinde korunmuştur.
Koraltan çapkınlığı ile meşhur bir siyaset adamı idi. Hatta çapkınlık ifadesi zayıf kalır. Partililerin, bakanlık bürokratlarının eşlerine nezaket /hoşgörü sınırlarını zorlayan ilgisi ile malum ve meşhurdu.
(Cenazeler Türkiye’de)
ANDERİMANLARIN İNTİHARI ÜZERİNE SPEKÜLASYONLAR
Japon resmi makamları olayı intihar olarak rapor ettiler. Ama olay üzerine çok yönlü spekülasyonlar yapıldı. En çok konuşulan ihtimal, TBMM Başkanı Refik Koraltan’ın eşi Nükhet Hanım’a gösterdiği abartılı ilgiydi. O sırada Koraltan Tokyo’ya gelmişti.
Bir başkası, Koraltan’ın ısrarla Japon İmparatoru ile görüşmek istemesiydi. Oysa ki Japon geleneklerine göre buna imkan yoktu. Bunun üzerine Koraltan, Anderiman’a görüşmeyi ayarlayamayan beceriksiz büyükelçi muamelesi yaptı. Hakaret etti. Hatta CHP’nin adamı olduğunu, döner dönmez kendisini merkeze aldıracağını söyleyerek tehdit etmişti.
Neticede Anderimanların intihar nedeni bir sır olarak kaldı.
Çok Okunanlar
Santorini Yanardağı patlarsa ne olur? En son ne zaman patladı?
Teğmenler 'Poz' vermedi!..
Devlet yetkilileriyle yapılan görüşmenin detaylarını anlattı...
Anket sonuçlarında dikkat çeken sonuç!
BEDAŞ 5 Şubat'ta İstanbul'da elektrik kesintisi yaşanacak mahalleleri açıkladı
Meteoroloji ve AKOM'dan peş peşe uyarı! İkinci kar ne zaman yağacak?
Çetenin kilit isimlerinden Turan Yıldırım nasıl kaçırıldı? Film gibi operasyon..
Skandala imza atan Kanye West ve Bianca'nın konuşmaları deşifre edildi
İşte O Komutan!..
Mansur Yavaş ile ilgili dikkat çeken ön seçim iddiası