Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış haberleri bul
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış haberleri bul
ve ve
ve ve
ve ve
Temizle
Euro
Arrow
37,3535
Dolar
Arrow
35,9326
İngiliz Sterlini
Arrow
44,9148
Altın
Arrow
3286,0000
BIST
Arrow
9.660

10 Ekim 1959: Tokyo Büyükelçimizin hazin dönüşü

SÜREYYA ANDERİMAN VE EŞİ NÜKHET HANIM’IN TÜRKİYE’YE GETİRİLİŞİ 

10 Ekim 1959 günü Japon hükümetinin gönderdiği özel bir uçak Yeşilköy Havaalanına indi. Uçak Türkiye’ninTokyo büyükelçisi Süreyya  Anderiman ve eşi Nükhet Hanım’ın cenazelerini  getirmişti. Büyükelçimiz  ve Sefire Nükhet Hanım 28 Eylül gecesi   büyükelçilik  konutunda  ölü bulunmuşlardı.

Japon  yetkililerin resmi beyanlarına  göre çift  intihar etmişti. Olayı  ilk gören kişi de Alev Alatlı’nın  babası  Albay Ertuğrul Alatlı  olmuştu. Alatlı  o tarih itibariyle Tokyo’da askeri ateşe idi. 

Japonlar  büyük bir özenle Türk  büyükelçi ve eşi için  gereken neyse yaptılar. Cenazeleri Türk  ve Japon yetkililerin  hazır bulunduğu büyük bir törenden sonra özel bir kargo uçağı ile  Türkiye’ye gönderdiler. 

CENAZELERİN  GETİRİLİŞİNDEKİ  HÜZÜNLÜ  TARAF 

Süreyya Anderiman  ülkemizin yetiştirdiği çok seçkin bir isimdi.  10 yıl  8 ay süreyle Atatürk ve İnönü’nün  Özel Kalem  Müdürlüğünü yapmış, Yenice Konferansında, İkinci Kahire Konferansında, San Francisco Konferansında  Türk   heyetinde  bulunmuş son derece  saygın   bir diplomatımızdı. 

Mizaç olarak, içe dönük  hatta mahcup   yaradılışta  bir insandı.  Böylesine bir olay   nasıl  gerçekleşmiş olabilirdi?  Olayı açıklayan senaryolardan birine göre, Anderiman,  eşini  tabanca ile öldürmüş, sonra da intihar etmişti. 

Şimdi  birlikte bir kargo uçağı ile  birlikte vatana dönmüşlerdi. 

Olay inanılır  gibi değildi. Son derece  üzüntü  vericiydi. 

Vatana tabutta dönmek fikri beni çok üzer. Duygulandırır.  Tarihimizdeki bu tür olayları  hatırladığımda hep hüzünlenmişimdir. Örneğin  Talat Paşa, Sait Halim Paşa, Enver Paşa, Berlin Büyükelçimiz  Kemalettin Sami Paşa, Moskova Büyükelçimiz Vasıf  Çınar, Washington büyükelçimiz  Münir Ertegün,  Asala  tarafından katledilen Paris Büyükelçimiz  İsmail Erez   ilk aklıma gelenler. 

Anderiman ve eşinin bu şekilde yurda dönüşü hazin ve acı verici bir olaydı. 

Japonlar olayın üstüne fazla  gitmek istemediler. Türkiye’de de olay ,1959’un gergin siyasi ortamında bir süre sonra gündemden düştü.    

(Süreyya Anderiman:Atatürk’ün özel  kalem müdürü,  Tokyo  Büyükelçisi) 

SELİM SARPER ROBERT KOLEJ’DEN SINIF ARKADAŞI 

Robert Kolej’den sınıf arkadaşı Selim Sarper 27 Mayıs’tan sonra  Dışişleri Bakanlığına getirilmişti. Olayın  gerçek nedenini ortaya çıkaracağını ifade etmişse de ihtilal sonrasının   hummalı  ortamında gündeme getirilmedi. 

Yassıada Yüksek Adalet Divanı  yargılamalarında -herhangi bir dava dosyasında-  konu edildiğini de  hatırlamıyorum. Neticede  ülkemizin  seçkin bir evladı genç sayılabilecek bir yaşta (1900-1959) eşiyle  birlikte hayata  veda etti. 

ERTUĞRUL  ALATLI  JAPONYA’DA NE YAPIYORDU?

Ertuğrul Alatlı’nın Japonya  görevi genellikle  Muzaffer Özdağ’ın (Prof.Dr. Ümit Özdağ’ın babası) sürgün ateşeliği ile  karıştırılır. Hatırlanacağı üzere  Milli Birlik Komitesindeki  radikal 14’ler grubu tasfiye edilmiş  ve yurtdışına değişik  görevlerle gönderilmişlerdi. Alatlı da  bunlardan biri  sanılır. Oysa ki  değildir.  Radikal kanat ile  temas  halinde olmasına rağmen Alatlı 27 Mayıs  ihtilalinde Türkiye’de  değildi. Tokyo’da  askeri ateşe  olarak görevliydi.  Talat Aydemir de aynı yıl Kore’de idi. Alev Alatlı’nın  bir süre Japonya’da eğitim görmesinin  nedeni babasının görevi nedeniyledir. 

SÜREYYA  ANDERİMAN VE EŞİ  NÜKHET HANIM  ÜZERİNE 

Süreyya Anderiman  1939’da  Nükhet Hanım (Beler)  ile evlenmişti. Nikah,  Türk burjuvazisi, Hariciye  camiası   ve cumhuriyet eliti  çevrelerinde  çok konuşuldu. Nükhet Hanım, uluslarası  ticaretle meşgul ünlü işadamı Aziz Beler’in kızıydı. DameDe  Sion mezunuydu. Süreyya Bey’den 16 yaş küçüktü. 

Anderimanlar devlet hizmetinde her yerde birlikte bulundular. Oslo’da Orta Elçi  unvanı ile uzun  süre görev yaptılar. 

Nükhet Hanım, Tokyo’da “Sefire Hanım” olmuştu. Daima ilgi  çeken, genç ve güzel bir kadındı. Olayın Koraltan’ın  dönüşünden  hemen sonra   vuku  bulması,   şüphelerin TBMM  başkanı  üzerinde toplanmasına neden oldu. 

CUMHURBAŞKANLIĞI ÖZEL KALEM MÜDÜRLÜĞÜ 

Cumhurbaşkanlığı  Özel Kalemi (kalem-i  mahsus ) zaman içinde  gelişmiş bir kurumdur . Devlet teşkilatı  içinde yeri farklıdır. 

Meseleye biraz  tarihi boyutu ile  bakarsak, Atatürk’ün  9. Ordu müfettişliği görevi  ile Anadolu’ya geçişi sırasında yaverleri olan üsteğmen Hayati ve Muzaffer Kılıç “özel kaleme” yakın bir görev yapıyorlardı. 

Milli Kurtuluş  Savaşı  boyunca da TBMM Başkanlığı  bünyesinde    benzer görev yaptılar.  Mustafa Kemal Paşa TBMM  Başkanı   ve başkumandan olduğu  için. TBMM  başkanının  her türlü muhaberat (şifreli görüşmeler  dahil) günlük hayatının  organize edilmesi gibi  işler  Ordu müfettişliği karargahından  devşirilmiş kadrolar tarafından yerine getirilmeye  başlandı. 

HASAN RIZA SOYAK  VE TEVFİK BIYIKLIOĞLU’NUN  DURUMU

Çeşitli yazılarımda belirttiğim üzere  Türkiye’de cumhurbaşkanlığı TBMM  başkanlığından  doğmuştur. Sebebi   Meclis üstünlüğü ve kuvvetler  birliği ilkesidir.  Bu nedenle TBMM Başkanlığı Konvansiyon  rejiminin en  önemli  makamı idi. Fiili devlet başkanlığıydı.  Bu makam cumhurbaşkanlığına dönüşmüştür.  TBMM  Başkanı, Reisicumhur olunca, Tevfik Bıyıklıoğlu “Riyaseti Cumhur kitabetine”  (Genel sekreterliğe)  geçti.  Genel  Sekreterlik ile  Özel Kalem ayrımı zaman içinde oturdu. Görev tanımları   daha belirgin hale geldi. Tevfik Bıyıklıoğlu ve Hasan Rıza Soyak ilk  genel sekreterlerdir. 

Bıyıklıoğlu Moskova’ya büyükelçi olarak   tayin edilince,  O zamana kadar Atatürk’le olan  hukuku   nedeniyle her konuda  özel kalem hizmeti veren Hasan Rıza Soyak  genel sekreterliğe getirildi. 

ANDERİMAN ATATÜRK’ÜN ÖZEL KALEM  MÜDÜRÜ

(Süreyya Anderiman, arka sırada  ayakta)

Genç, yetenekli,  dil bilen, Süreyya Anderiman’ın  boşalan “özel kaleme” atanması  bu görev kaydırmalarından  sonra olmuştur. 

Anderiman benim için 19 Mayıs 1938’de Ankara Hipodromunda Atatürk’ün  arkasından  törenleri  mütebessim  bir ifade ile seyreden protokol adamıdır. O resimde  Atatürk’ün  yanındaki  misafir Yugoslavya(Sırp-Hırvat-Slovenya) Krallığı Genelkurmay başkanıdır.  Diğerleri Abdülhalik Renda ve Bayar’dır. 

30’ların  ortasından itibaren 1945’e kadar (Atatürk  ve İnönü  devirleri) cumhurbaşkanı ve maiyeti    resimlerinde  çoğunlukla var olan bir simadır. 

ANDERİMAN’IN  BÜROKRATİK ELİT İÇİNDEKİ YERİ 

Süreyya Anderiman Osmanlı elit  sınıfından geliyordu. Çok iyi eğitim görmüş   biriydi.  Hicaz  Kumandanı Münir Paşa’nın  oğluydu. Taif   doğumlu olmasının  sebebi buydu. (1900-1959) 

Tanzimattan sonra Osmanlı  seçkinlerinin çocukları genellikle Fransız okullarında (tercihen Mekteb-i Sultani’de) eğitim  görürlerdi. 

Bu nedenle Anderiman’ın   Robert Kolejde okuması  ilginçtir. Sonra  Almanya’da (Hanover) mühendislik  tahsil ettiği  kayıtlıdır.  1926’de genç cumhuriyetin Hariciye Vekaletine girmiştir.  Biyografisinde 1928’de Hukuk Fakültesini  bitirdiği kaydedilmiş.  Ankara Adliye Hukuk Mektebinden mezun olduğunu  sanırım. Hariciye Vekaletine meslek memuru olarak kabul edildikten sonra 20’ler Ankarasında -arada okula giderek- Hukuku bitirmiş  olmalı. 

Türkiye-ABD  ilişkilerinin  yeniden  kurulmasından sonra Washington’a  gönderilmiş. Ahmet Muhtar MuhtarMollaoğlu  döneminin sonu-Münir Ertegün döneminin   başı. ABD’de (Columbia Universitesi) yüksek lisans diploması almış. Anderiman İngilizce, Fransızca ve Almancaya hakim  genç bir diplomat. 

Hasan Rıza Soyak, cumhurbaşkanlığı  genel sekreterliğine atanınca, Hariciye kadrosundan Atatürk  tarafından “özel olarak “  istenmiş. 22 Aralık 1934’ten itibaren  Atatürk’ün özel kalem  müdürlüğünü yapmış,  Bunun anlamı şu:  Hayatının  son  dört  yılında Atatürk’e en yakın  olan  kişilerden  biri  Anderiman.  Resimlerde Atatürk’ün yakınlarında  bir yerlerde mutlaka var. 

Örneğin Atatürk’ün  İstanbul’a son gelişinde  Haydarpaşa Garı resimlerde,  Savarona resimlerinde  olduğu   gibi. 

Anderiman’ın Özel Kalem Müdürlüğü Atatürk’ün dil ve tarih  tezleri ile çok yoğun bir şekilde ilgilendiği bir döneme tesadüf etmektedir. 

Tarih ve Dil  kongrelerinin organizasyonu, yurtdışından gelecek  olanların (Mesela EugenePittard)  davet  yazışmaları hep onun tarafından  yapılmış olmalıdır. 

Atatürk’ün İstanbul’da  çalıştığı  aylarda üniversiteden kitapların  getirtilmesi, yurtdışına kitap sipariş işleri  hep onun görevleri arasındaydı. 

Bir başka  resim  yoluyla hatırlatma şu  olsun dilerseniz:  1 Haziran 1938  tarihi Savarona’nın  geldiği  gündür. Atatürk   sevinçlidir.   Başvekil Bayar da o gün Ankara’dan gelmiştir.  Birlikte gemiye çıkarlar. Atatürk’ün yüzünde memnun ama  düşünceli bir ifade vardır.  İşte bu  resimde arkasındaki kişi Süreyya Anderimandır.

(Savarona’nın  geldiği gün Anderiman Atatürk’ün arkasında)

Büyük  Atatürk’ün hastalığının  ilerlediği safhalarda ilaçların  sağlanması (yurtiçi ve yurtdışı)  müdavi ve müşavir hekimlerle sürekli temas halinde olmak. Gerektiğinde  hemen  aramak ve Dolmabahçe’ye getirtmek, yabancı  doktorların  konsültasyona  çağırılma (örn: Fissenger) işinin organize edilmesi  de buna dahil edilmelidir. 

Atatürk’ün Geometri terimlerini  Türkçeye kazandırma  çalışmaları  sırasında AgopDilaçar ile birlikte Hachette’den-  alelacele- Fransızca  kitaplar getirmeleri  de hep  anlatılan  olaylardandır. 

ANDERİMAN’IN BULUNDUĞU  ÖNEMLİ TOPLANTILAR

Süreyya Anderiman, İkinci Dünya Savaşı yıllarının  önemli görüşmelerinde   bizzat tercümanlık yapmıştır. Bunlardan  ilki, Churchill’in  Türkiye’yi müttefik cephesinden savaşa  girmeye ikna etmek için geldiği Yenice Konferansı’dır:31 Ocak 1943.Anderiman’ı  İkinci Kahire Konferansı  resimlerinde  de görüyoruz:4-7 Aralık 1943. İnönü’nün Churchill ve Roosevelt  ile yaptığı  görüşmelerde  cumhurbaşkanına  bizzat  tercümanlık  yapmıştır.

(Anderiman İkinci Kahire Konferansında Churchill’in arkasında) 

1945’TEN SONRA  DIŞİŞLERİ  BAKANLIĞI  KADROSUNA GERİ  ÇAĞRILMASI 

Süreyya Anderiman,  San Francisco Konferansına  Hasan Saka ile birlikte katılan 12 kişilik  Türk delegasyonunun üyelerinden biriydi. 

Heyet konferanstan döndükten sonra  Dışişleri kadrosuna  geri çağrıldı. Orta elçi unvanı ile  Oslo’ya gönderildi.  1945’ten  1957’e kadar  bu görevde kaldı. 1957’de  Tokyo’ya büyükelçi olarak  atandı. 

Kayıtsız şartsız  teslim olan Japonya her anlamda yeniden kuruluyordu. Japon imparatorluğu anayasalı bir monarşi olarak ABD tarafından  dizayn  edildi. Diğer ülkeler  gibi Türkiye de yeni Japonya ile diplomatik temas  kurdu. Bu arada  çok partili   siyasal  hayata geçilmiş,  Demokrat Parti  iktidara gelmişti. 

Bir süreden beri  maslahatgüzarlık  düzeyinde  temsilci bulundurduğumuz Tokyo’ya Menderes  Hükümeti  Anderiman’ı büyükelçi olarak atadı.  (30.5.1957-28.9.1959) 

DEMOKRATLARIN SEYAHATLERİ 

Demokratlar, İsmet Paşa’nın  beyaz  trenini  dillerine  dolamışlardı. Ama  kendileri  bütün  dünyayı  gezdiler. 50’li yılların  dökümanlarını  incelediğimizde iktidar  partisi seçkinlerinin, milletvekili ve bakanlarının,  bürokratların  başta ABD olmak üzere  sık sık yurt dışı seyahatlerine tanık oluyoruz. 

Çeşitli vesilerlerle- kalabalık heyetler halinde -yurtdışına çıkmak DP tarzı  siyasetin  bir veçhesi idi.  DP’liler  tarafından“çok masraflı  batırılsın”  denilen Savarona, DP  ileri gelenleri  tarafından epey kullanıldı. Cumhurbaşkanı Bayar   Pakistan  seyahatine Savarona ile çıktı. Merhum başbakanımız Menderes  de “dış teması” seven bir siyasiydi. 

TBMM  Başkanlığı siyasi  bir makam olmadığından  daha az sayıda   seyahate  konu olması gerekir diye düşünülebilir. Ama  öyle değildi. 

TBMM  Başkanı Refik Koraltan  da fırsatlar yaratarak yurtdışına çıkmayı  severdi. Bu sıralarda ABD  işgali  altındaki Japonya ilgi odağı  bir ülke olmuştu.  Türkiye Kore Savaşına katılıp,  Kuzey Atlantik İttifakına kabul edildikten sonra,  Amerikalılar Türk  yöneticilerin  “gezi taleplerini”  daima memnuniyetle  karşıladılar. Belki de Koraltan, ABD’lilerin  sağladığı bir gezi fırsatı ile Japonya’ya  gitmişti. 

REFİK KORALTAN’A DAİR 

Refik Koraltan  Birinci  Meclisten  itibaren 40 yıl süreyle  parlamenterlik yapmıştır. (1920-1960) Mülki idare  amirliğinden yükselerek CHP  eliti içinde  yer almıştı. 

Koraltan, DP’nin kurucularından biriydi. Demokratlar Bayar’ı  cumhurbaşkanı, O’nu da  TBMM  Başkanı  yaptılar. 

10 yıllık iktidarları boyunca Bayar-Koraltan-Menderes statükosu  parti hiyerarşisinin en  tepesinde korunmuştur. 

Koraltan  çapkınlığı ile meşhur  bir siyaset adamı idi. Hatta çapkınlık  ifadesi zayıf kalır. Partililerin,  bakanlık  bürokratlarının eşlerine nezaket /hoşgörü  sınırlarını zorlayan  ilgisi ile  malum ve  meşhurdu. 

(Cenazeler Türkiye’de) 

ANDERİMANLARIN  İNTİHARI ÜZERİNE SPEKÜLASYONLAR 

Japon  resmi  makamları  olayı  intihar olarak  rapor ettiler. Ama olay üzerine çok yönlü spekülasyonlar  yapıldı. En çok konuşulan ihtimal, TBMM Başkanı Refik Koraltan’ın eşi Nükhet Hanım’a gösterdiği  abartılı ilgiydi. O sırada Koraltan Tokyo’ya gelmişti. 

Bir başkası, Koraltan’ın ısrarla Japon İmparatoru ile  görüşmek istemesiydi. Oysa ki Japon geleneklerine göre buna imkan  yoktu. Bunun  üzerine Koraltan, Anderiman’a görüşmeyi ayarlayamayan beceriksiz büyükelçi muamelesi yaptı. Hakaret etti. Hatta CHP’nin adamı olduğunu,   döner dönmez kendisini  merkeze  aldıracağını söyleyerek tehdit etmişti. 

Neticede  Anderimanların intihar nedeni bir sır olarak kaldı.