Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış haberleri bul
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış haberleri bul
ve ve
ve ve
ve ve
Temizle
Euro
Arrow
36,6287
Dolar
Arrow
34,8925
İngiliz Sterlini
Arrow
44,3362
Altın
Arrow
3006,0000
BIST
Arrow
10.125

Ara Güler 'Nuh’un Gemisi'nin peşinde

FLORYA  DENİZ KÖŞKÜ PLAJINDA  BİR ÇOCUK 

Ara Güler’in babası Dacat Derderyan (Güler) Verjin hanımla evlendikten sonra Ecza Deposu  işinde başarılı oldu. Malvarlığını epey artırmış olmalı ki oturdukları  Ankara Apartmanından  taşındılar. Ankara Apartmanı, muhtemelen Talimhane’ye yakın bir yerdeydi. Yeni  taşındıkları yer, Ara Güler’in daha sonra ofis-arşiv olarak  kullandığı Güler Apartmanı’dır. 

Ara Güler ile yapılan  mülakatlardan İstanbul Eczacılık Mekteb-i Alisi (Yüksek okulu)  mezunu  babasının  Florya’da bir yazlık aldığını  anlıyoruz. Florya mütarekeden sonra  gittikçe   rağbet gören bir semt  30'larda. Cumhurbaşkanlığı  Deniz  Köşkü’nün yapılması ile  daha  da  ilgi  artıyor bölgeye. Atatürk Cumhuriyeti’nin  nasıl bir devlet olduğunu anlamak bakımından Güler’in   sözlerine  kulak vermek yerinde olur;  Ara Güler şöyle  diyor: 

“Florya  Köşkü’nün  yanında halk plajının  üstünde  evimiz vardı. Atatürk’ü  görmüşümdür.  Çünkü  hep orada otururdu. Çizgili mayosuyla. Öyle barikat  falan da  yoktu. O geldiğinde biz de, bütün veletler toplanırdık….  Arkası kesik bir  sandalı vardı. İşte ben de o sandalın arkasına takılıp   yüzen veletlerden biriydim. Bu   sözlerden küçük Mıgırdiç Ara Derderyan’ın Atatürk   Cumhuriyetindeki duygularını  anlamak  mümkündür. 

NUH’UN  GEMİSİ  SPEKÜLASYONLARI 

Nuh’un  gemisinin  gerçekte var olduğuna   dair  bir çok  spekülasyon  vardır.   XX. yüzyılda bunun erken  örneklerinden biri, Çarlık  Ordusu pilotlarından binbaşı Vladimir Roskovitsky’dir. Binbaşı, bir keşif   uçuşunda  (1917 Ekim Devriminden  önce) Nuh’un gemisinin kalıntılarını farkettiğini belirtmişti. Ondan sonra da Nuh’un gemisinin  peşinde epey  keşif  gezisi yapılmıştır.  Ed Davis (1943),  Fernand Navarra (1952),  Eryl Cummings (1970), Ray  Anderson  (1970), Dr. John Morris (1972) , 1971’de Ay’a giden  Apollo-15  astronotlarından James  Irving  de  bu işe ilgi   duyanlardan biri olmuş.  1982’de Devlet  Başkanı Kenan Evren ile   temas etmiş, özel izin alarak Ağrı  Dağında   Nuh’un gemisini arama işine girişmiş. 

Bunlar içinde Navarra’nın keşif gezisinin  özel  bir tarafı vardır. 1952'de Navarra'nın   gezisinden bir ahşap parçası ile döndüğü  yazılmış; Navarra bulduğu  şeyi Karbon 14  yöntemi  ile analiz ettirmiş; 

Rapora göre, buluntu 5.000 yaşında  bir  meşe ağacı  parçası idi. 

Bu  buluş üzerine, 1960'da   Evangelist George Wonderman ekibiyle  birlikte  bir keşif gezisine çıkar. Bilindiği gibi, Evangelistler  Tevrat ve İncili bir arada mütalaa eden bir inaca  sahiptirler. Wonderman  ve çevresi bulguları  inançlarının  kanıtı sayarlar.

Bu  arada   şunu belirtmekte  yarar var:  Nuh’un gemisi miti  Batıda en çok  yaradılışçı  çevreleri  ilgilendiriyor. Gemiyi bulma  işine ilgi gösteren   kurumlardan biri IRC (Yaradılış Araştırmaları Enstitüsü).  Bu  enstitü  resmi bir kuruluş değil. Akademik bir  yanı yok. 

İKİNCİ  DÜNYA SAVAŞI VE AĞRI  DAĞI 

Amerikan uçakları,  savaşın son evresinde Ağrı Dağı  üzerinden geçen bir   rota ile  Kızıl Ordu’ya  malzeme  desteği  sağlıyorlardı.   Amerikalı pilotlar  Ağrı Dağı eteklerinde Tekvin’de (Yaradılış) anılan ölçülere  uygun boyutlarda  bir gemi  kalıntısı  gördüklerini ısrarla   rapor ederler. Bu bilgiler, savaş bittikten sonra yaradılışçı misyonerlerin ilgisi  bir kez daha tahrik eder. 

NUSAYBİNLİ  AZİZ JACOB’UN  HAÇI 

Nusaybinli Aziz  Jakob(Jacob of Nisibis)  bir  Ermeni   ermişidir.  Nusaybin’de doğmuş, orada  ölmüş; Nuh’un gemisi  Aziz Jacob’un hikayesinde  önemli bir yer tutuyor.  Şöyle izah etmek belki daha  doğru  olabilir:  Ağrı Dağı,  Ermeni toplumunun   hem kendi antik-otantik  tarihi  hem de Apostolik  Hristiyan-Gregoryen   inançları   açısından   önemlidir. 

Ermeniler ulusal kimliklerini Ağrı Dağı (Ararat) ile özdeşleştirirler. Urartu asırlarından itibaren dağ çevresinde  yaratılan uygarlık Ermeni  literatürünün  temel referanslarındandır. 

 Hristiyanlığı devlet dini olarak  ilk  defa benimseyenler Ermeni krallarıdır. İlk kilise ve manastırlar da Ermeniler tarafından  yapılmıştır. Ermenilerin  pek azı Katolik veya Ortodokstur. Kendi  milli  kiliseleri vardır:  Ermeni  Apostolik  kilisesi. İnançlarının  temeli, havarilerin  sözleridir. Ermeni Hristiyanlığı, erken dönem  (old-believers) Hristiyanlığıdır. 

Bu inanç  sahipleri de  diğer İbrahimi dinlerde (Abrahamic)  olduğu üzere  (Yahudilik ve Müslümanlık)  Nuh Tufanı ve Ağrı Dağı anlatısını  önemserler. 

Nusaybinli Yakub’un Ağrı Dağı’na çıktığı, orada abanoz ağacından yapılmış olan Nuh’un gemisini  bulduğu, bir meleğin kendisine  gemiden  bir ahşap  parçası  verdiği hikayenin önemli bir kısmıdır.  

Bu  ahşaptan  yapılma  haçın (istavroz) en eski  Hristiyanlık yapısı  olan Etcmiadzin(Eçmiadzin) katedralinde muhafaza edildiğini  biliyoruz. Katedral, günümüz Ermenistanında  Erivan’a yakın bir yerdedir. 

Bu sembol ile Ermeniler milli  kimliklerini  Ağrı Dağı’na, İsa’ya, Hristiyanlık ve Nuh  tufanı üzerinden bağlamış olurlar. 

(Ara Güler Ağrı Dağında) 

 

GÜLER’İN 50’LERDE MAGAZİN GAZETECİLİĞİ

İkinci Dünya Savaşı sona erdiğinde “hür dünyada”  bir çok değişiklikler yaşandı. Magazin  basını radikal yenilikler  geçirdi.  Renkli  kuşe kağıda  basılan Time, Life  gibi dergiler günlük hayatın  parçası haline geldiler. Türkiye’de bu yayıncılığın karşılığı “Hayat Mecmuası” dır. Hayat, Şevket Rado tarafından yayıncılık  dünyamıza sokulmuştu. 

Bu ortamda  Ara Güler yayınladığı  fotoğraflarla uluslararası  üne kavuştu. Paris Match, Stern,  Life  gibi yabancı dergilerin Türkiye foto muhabirliğini yaptı. Güler,  1950’lerin  başında Yeni İstanbul  gazetesinde foto muhabirliğine  çalışmaya  başlamıştı. 

Güler’in uluslararası  çapta şöhreti yakalaması,  üç önemli  yeri  tanıtması ile  oldu: Adıyaman Nemrut Dağındaki Kommagene kral heykelleri, Ağrı Dağı Durupınar   alanı  ve Aphrodisias antik kenti. Bu sonuncusu gerçek bir keşiftir. 

Sonucusundan başlarsak, hikaye  malumdur.  Başbakan Menderes’in bir baraj açılışını takip etmekte olan foto muhabiri Ara Güler, dönüş yolunda karanlık  basınca arkadaşları ile birlikte  yolunu kaybederler.  İlerde soluk  ışıklar içinde bir köy görürler. Bu Geyre Köyüdür. Köy gerçekte,  antik Afphodisias kentinin  üzerinde kurulmuştur. 

O tarih itibariyle, bilim adamları kentin varlığından haberdar olmakla birlikte, ne Türkiye’de ne de dünyada nerede olduğu bilinmemektedir. Güler, bulduğu  antik kenti  dünyaya  tanıtır. Keşfi  büyük ses getirir.  İkincisi Kommamagene  krallarıdır. 

Yazımıza  konu etitğimiz Ağrı Dağı ve Nuh’un Gemisi keşif  gezileri iki evrelidir. Hikayenin  birinci evresinde  Amerikalı bir misyoner ile  dağa tırmanış vardır.  

Ara Güler, 1958’de Yeni İstanbul  gazetesinde çalışmaktadır.  Nuh’un Gemisini  bulmak isteyen Amerikalı misyoner John Libi’ye  keşif  gezisinde eşlik  eder. Ordu’dan üsteğmen Şahap Atalay gruba mihmandarlık eder. 4600  metrede kamp kurup  zirveye kadar  çıkarlar. Güler’in bu keşif gezisinde çektiği  resimler büyük ilgi  görür. 

(Hayat Mecmuası Nuh’un Gemisi haberi) 

 

ARA GÜLER’İN  AĞRI VE NUH’UN GEMİSİ  RESİMLERİ 

Ara Güler’in asıl sansasyonel fotoğrafları  1959’a tarihlenir. O yılın Eylülünde,  Milli Müdafa Vekaleti Harita  Müdürlüğünde görevli binbaşı İlhan Durupınar’ın 4500 metreden çektiği  resimlerde Ağrı eteklerinde “Nuh’un  gemisine çok  benzeyen bir  oluşum” dikkatini çeker. Resimlerini , “Türk ordusunun Hayat Mecmuasına  hediyesidir. Bunun Nuh’un gemisi    olduğunu  zannediyoruz”   notunu Hayat Mecmuasına gönderir. 

Bu haberler üzerine Hayat Mecmuası sahibi Şevket Rado heyecanlanır. Hikmet Feridun  ile birlikte Ağrı  Dağı ve Nuh’un gemisi konusunda bir haber  yapmaya karar verirler. 

Binbaşı Durupınar’ın gönderdiği resimlerde,  Ağrı eteklerinde çukur bir bölgede ahşabın  taşlaşması (petrification)  neticesinde oluşmuş  atipik jeolojik bir yapı  izlenmektedir. 

Bunun üzerine Ara Güler, Orgeneral Ragıp Gümüşpala'ya gider. Ragıp Paşa o  tarihte  karargahı Erzurum'da olan III. Ordu’nun komutanıdır. 

Gümüşpala'dan izni koparan ve kendisine  bir topçu  gözetleme uçağı  tahsis ettiren Güler, hafif malzeme ile yapılmış planör gibi bir uçakla  resimleri çeker. Pilot askerliğini Erzurum'da yapmakta olan Rizeli bir gençtir. Epey heyecan verici dalışlardan sonra  Ara Güler  sansasyonel  fotoğraflarla döner  ve  bunları  yayınlar. Resimler, hem magazin dünyasında hem de inançlı Hristiyanlar arasında heyecan uyandırır. Kutsal kitabın doğruluğunun bir kanıtı sayılır.

Ara Güler’in resimleri Magnum Photos’da yayınlanır. Haberin  Batı’da  duyulmasından  sonra, bir çok kilise mensubu Ara Güler’i ziyarete gelir. Nuh’un Gemisi’nin  varlığını kanıtladığı için müteşekkir olduklarını, insanlığa büyük bir hizmet ettiğini söylerler. Keşif müminlere  göre Kitab-ı Mukaddes’in doğruluğunu kanıtlamaktadır. 

ARA GÜLER’İN KISA BİYOGRAFİSİ

Ara Güler, Photography Annual tarafından dünyanın en iyi yedi fotoğrafçısından biri seçilmiştir. 1928 İstanbul doğumlu olan Güler, 1975’de Perihan Hanım’la 4 yıl süren bir evlilik yapmıştı. İkinci evliliğini Azerbaycanlı ünlü siyaset adamı Ahmet Ağaoğlunun torunu Suna Hanım’la yaptı. (Sezer Taşkıran’ın kızı) 1984’de evlenen çift yirmi yıldan fazla birlikte yaşadılar. Suna Hanım  2010’da vefat etti.

Güler’in  biyografisinde  ilginç bir olaydan  bahsetmeden geçemeyeceğim. Keşif gezileri, İstanbul fotoğrafları ve portrelerle ünlenen Ara Güler, Ermeni besteci Aram Haçaturyan’ın resimlerini çekmek için Sovyetler Birliğine gitmiş; fakat iki Ermeni Ermenice anlaşamamışlar; Ermeniceleri farklı imiş, Doğu ve Batı Ermenicesi. Haçaturyan İngilizce  veya Fransızca bilmiyormuş, Ermenice de anlaşamamışlar. Konuşacak ortak bir dil bulamamışlar. 

(Ara Güler babası Eczacı Dacat Bey  ile  Şebinkarahisar’da) 

DACAT  DERDERYAN’IN VEFATINDA  KÖYÜNDEN GETİRİLENLER 

Ara Güler'in babası Eczacı Dacat Bey Şebinkarahisar’ın Yaycılar Köyündendir. vefat ettiğinde, doğup büyüdüğü köyden bir grup hemşehrisi çok anlamlı bir jestle gelmişler. Dacat altı yaşında iken İstanbul’a  Ermeni  okulunda okumaya gönderilmişti.  Annesi  dut ve karayemiş  kurusundan bir torba yolluk hazırlayıp vermiş. Dacat yol boyuncu bunları yiyerek İstanbul’a gelmiş ve bunu hiçbir zaman unutmamıştı. Vefatından önce köylerini ziyarete gittiklerinde bunu söylemişti. Dacat’ın vefat haberi köye ulaştığında bir grup köylüsü istanbula kuru yemişler ile gelmişler. Ara Güler,  babasını köyünden getirilen kuru yemişleri tabutuna  koyarak  defnetmiş. 

YAŞAR  KEMAL’İN  AĞRI DAĞI EFSANESİ 

Yaşar Kemal’in İstanbul’da edindiği ilk arkadaş Ara Güler olmuştu. 1950’lerde Ara Güler  Yeni İstanbul’da foto muhabirliği  yapıyordu.  Yaşar Kemal de Cumhuriyet gazetesinde muhabirdi. Ayrıca gezi yazıları yayınlıyordu. Bu yazılarını daha sonra “Bu Diyar Baştanbaşa” başlığı altında  kitap olarak yayınladı. Kitaptaki yazılardan biri  Ağrı Dağını ele almaktadır.  Yazı daha ziyade volkanik bir krater gölü olan Küp Gölü etrafında geçmektedir. Ünlü  yazarımız 70’lerde Ağrı Dağı Efsanesini yazdı . Roman filme  deçekildi. Filmde Antik Ermeni kültüründen beri devam eden dağın öfkesi temasını görmek mümkündür. Filmde Fatma Girik ve Hakan Balamir’in başrol oynamışlardı. 

(Yaşar Kemal’e Bir Ara’lık Bakış kitabından) 

 

ARA GÜLER’İN YAŞAR KEMAL’İ ZİYARETİ 

Beni bu yazıyı yazmaya teşvik eden şey Ara Güler ve Yaşar Kemal’in hayatlarının sonuna doğru Vaniköydeki harika buluşmalarıdır. Yaşar Kemal Tilda’nın vefatından sonra Ayşe Baban ile evlenmiş. Vaniköyde yaşamıştır. 

iki arkadaşın dekovil ile çıkılan muhteşem manzaralı evde  karşılıklı  takılmalarla  tatlandırdıkları keyifli sohbetin kayıtları internet ortamında mevcuttur. Otuzlu yaşlarda İstanbul’da karşılaşan ikili daima yakın olmuş, zaman zaman birlikte çalışmışlardır. Ortak kitap ve albümler yayınlamışlar. Bunun ötesinde ikisi de 50’lerde Nuh’un Gemisi keşif gezilerinde bulunmuşlardır. Bu nedenlerle sanat ve edebiyat hayatımızın  bu iki değerini cezbeden Ağrı Dağı ve Nuh’un Gemisi mitosu üzerinde  ben de yazmak istedim. 

ARA GÜLER’İN SANATI 

Ara Güler 50’lerde tanınmış bir foto muhabiri idi. Aphrodisias, Nemrut ve Nuhun Gemisi foto haberciliği ile uluslararası çapta tanınırlığı  daha da arttı. 

 Küresel çapta  başarılı fotoğraf sanatçıları arasına girdi. Gerçi kendisi fotoğrafçılığı sanat olarak görmüyor, “anı tarihe kaydetmek” olarak yorumluyordu.

Sanat hayatı boyunca Churchill, Sophie Loren,  Dali ve  Haçaturyan gibi pek çok ünlünün çok başarılı fotoğraflarını çekti.Türkiye’de de siyaset ve  edebiyatın bir çok önemli simasının portreleri onun ürünüdür. İnönü, Ecevit, Yaşar Kemal, Orhan Kemal, Attila İlhan gibi. 

Ara Güler’in bu yazıma konu ettiğim Ağrı Dağı  ve Nuh’un Gemisi fotoğrafları da anı yakalama gazeteciliğinin en güzel örneklerinden biridir.