Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış haberleri bul
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış haberleri bul
ve ve
ve ve
ve ve
Temizle
Euro
Arrow
36,2401
Dolar
Arrow
34,4862
İngiliz Sterlini
Arrow
43,5545
Altın
Arrow
2962,0000
BIST
Arrow
9.549

Cumhurbaşkanı Atatürk’ün bakanları kimlerdi?

BAKANLAR HAKKINDA GENEL AÇIKLAMA 

Atatürk döneminde yürütme erkinde görev alanlar aynı zamanda  siyasi elitin en etkin  bölümünü  oluştururlar.  

Bir de sadece milletvekili olanlar vardır. Örneğin  Yunus Nadi , Ruşen Eşref. Bunlar hükümette yer almayan  elitlerdir. 

Hükümet  üyelerinin  bir kısmı Milli Mücadele’den  itibaren  İcra Vekilleri heyetinde yer almış, Mustafa Kemal Atatürk  nezdinde  güven kazanmış, sadakatini  kanıtlamış,   yerini pekiştirmiş kişilerdir. 

Bunların bir kısmı neredeyse  sürekli olarak  hükümette yer alırken, istinai  bazı isimler  de   yok değildir:  Bu atipik   bakanların  en ilginç   örneği  Esat Sagay’dır.  Sagay, Atatürk’ün  Harp Akademisinden  Almanca öğretmeniydi. 

Bakanların  bir kısmı  çok eski  arkadaşlarıdı. Manastır Askeri Lisesinden iki arkadaşı ilk akla gelenlerdir:  Kazım Özalp, Fethi Okyar. 

Bunun dışında  genç  bir  kurmay  subay  iken  tanıdığı  isimler de vardır.  Dr. Tevfik Rüştü Aras gibi. Atatürk’ün elit kadrosu içinde Bandırma  Vapuru ile Anadolu’ya geçen  Ordu müfettişliği  karargahında  bulunanlar   da  vardı.  Dr. Refik Saydam   bunların en meşhur örneğidir. 

GENÇ DEVRİMCİLER 

Bunlar  Milli  Kurtuluş savaşına  çok genç yaşta katılmışlardır. Müdafaa-ı Hukukçu  gençlerdir. Bu kişilere Ateşli  devrimciler   sıfatını vermek yanlış olmaz. İşgale karşı  yerel direnişi örgütleyenler içindedirler. Sivil örgütlenmenin  yanısıra,  silahlı  mücadelede   de   bulunmuşlardır. 

Örneğin, Mahmut Esat Bozkurt, Mustafa Necati,  Dr.  Reşit Galip, Vasıf Çınar   bu  grup içinde değerlendirilmelidir. Hepsinin   ortak  özelliği genç  yaşta    hayata  veda etmiş olmalarıdır.   Atandıkları bakanlıklar  Adalet ve Milli Eğitim Bakanlıklarıdır. 

Mustafa Necati, Adalet ve Milli  Eğitim  bakanlığı  yapmıştır. Hukukçudur. Birinci  dönemden itibaren  TBMM  üyesi idi. Tevhidi Tedrisat ve Harf Devrimi kanunlarında  önemli  rol  oynamıştır.  1920, 1923, 1927 meclislerinde  milletvekili  idi.  Mustafa Necati  1929’da aniden  vefat etti. 

Vasıf Çınar,  Mustafa Necati’nin  arkadaşı idi. Birlikte  kongre örgütleyiciliği  yaptılar.  Milli  kurtuluş   yanlısı  gazete çıkardılar. Vasıf Çınar  kurtuluştan sonra   milletvekili ve bakan  oldu:  Milli Eğitim Bakanlığı  (Maarif Vekili).  Varşova, Prag’da büyükelçilik  yaptı. Moskova’ya  büyükelçi olarak atandıktan  kısa  bir süre sonra  vefat etmiştir. Sovyetler Vasıf Çınar’ın cenazesini büyük bir törenle Türkiye’ye getirdiler. 

(Mustafa Necati) 

Dr. Reşit Galip,   Milli Eğitim Bakanı olarak Darülfünun reformunun  mimarıdır. İstanbul  Üniversitesinin  öğretim üyesi kadrosunu, yapısını önemli ölçüde tasfiye etmiş; cumhuriyet ideoloji temelinde   yeniden kurmuştur.  Dr. Reşit Galip,  Ikinci  Meclisten itibaren TBMM üyesiydi. Üniversite reformunu  1933’de  gerçekleştirdikten sonra   1934’te 41  yaşında vefat etmiştir. 

 Mahmut Esat Bozkurt’u  devrim  tarihimizde   Lahey  Adalet Divanında Türkiye’yi  savunan Adalet  bakanı olarak  hatırlıyoruz.  Mahmut Esat Bey,  Bozkurt- Lotus davasında  Türkiye’yi  şahsen savunmuştur.  

Mahmut Esat Bey, birinci meclisten itibaren  milletvekili  idi. Milli  mücadele  yıllarında  İktisat  vekilliği  yapmıştı: 1922-1923.  Atatürk’ün  genç devrimciler ekibinde yer aldı. 1924-1930 arasında  Adalet Bakanlığı  yaptı. Türk hukuk  devriminin  önde gelen simalarından biridir. Mahmut Esat Bozkurttan sonra  Adalet  Bakanlığına  Yusuf  Kemal Tengirşenk getirildi.

TÜRK OCAKLARINDAN  GELENLER 

Bu başlığı Türk Ocakları kökenli seçkinler olarak  açmak da mümkündü.  Bunların içinde  en fazla bilinenler,  Ahmet Ferit Tek  ve Hamdullah Suphi Tanrıöver’dir. 

İkisi de  sonradan diplomatik görev   verilip   yurtdışına gönderilmişlerdir. Kanımca  her ikisinin de Kemalist kadrolar  içinde     sorunlu  ilişkileri olmuştu.   Hamdullah Suphi Bey’in devrimlerle  ilgili  tereddütleri olduğunu  biliyoruz. Bu  görüşlerini  kamuoyu önünde  paylaşmasa  bile. 

Ahmet Ferit Tek’in  siyasi hayatı  uzun bir yazının  konusu  olabilir. Burada Türk Yurdu  ve Türk Ocağı çevresininin  başta gelen isimlerinden biri olduğunu  söylemekle yetinelim. Abdülhamit devrinden  beri   bir Jön Türk idi.  Uzun  bir Avrupa  tecrübesi var. Buna  sürgün hayatı da diyebilirsiniz.  Sultan Hamit istibdadına  karşı muhalif bir Jön  Türk olarak  uzun yıllar Avrupa’da, Kuzey Afrika’da, Msır’da ve Rusya’da kaldı. Ahmet Ferit Tek, Mütarekede  Milli Meşrutiyet  fırkasının kurucusudur.  

Ahmet Ferit Tek, birinci ve ikinci dönem TBMM üyesi. Milli kurtuluş savaşının  başında  bir süre  İçişleri  Bakanlığı  yaptıktan sonra,  Ankara  hükümetinin Paris temsilcisi olarak görev yaptı. Kurtuluştan sonra  İkinci Meclis  döneminde yine İçişleri Bakanı  oldu.   

Cumhuriyet devriminden sonra bakanlığı sırasında, Tek’in  meşrutiyet ve mütareke  devri siyasi  etkinlikleri  tartışma  konusu  olmuştu. Kurtuluş savaşının başında  takındığı   tereddütlü  tutum  ve bazı komutanlar  hakkındaki görüşleri nedeniyle  şiddetle tenkit  edildi. Bakanlıktan çekildi. 

1925’ten sonra  sürekli  Dışişleri  bakanlığı  bünyesinde görev aldı. Emekli olana  kadar  diplomatik kadrolarda  çalıştı. Siyasete  dönmeye  teşebbüs etmedi. Londra, Paris ve Tokyo’da  büyükelçilik yaptı. 

Hamdullah Suphi Bey’e gelince, kendisi Suphi Paşazadedir. Atatürk  hakkında çok olumlu görüşleri olduğunu  sanmam. Ama bir şekilde  Kemalist dönemin  eliti içinde  yer aldı. Çok ünlü  bir yazar  ve  meşrutiyet  seçkini olması  nedeniyle.  Birinci Meclisten,  Demokrat Parti  devrine kadar  sürekli   milletvekiliydi. 30’larda Bükreş’e büyükelçi olarak gönderildi. 

20’lerde çok uzun olmayan  Milli Eğitim bakanlıkları vardır. İfade ettiğim gibi, Türk Ocakları  kökenli seçkin bir paşazade olması,  yazar olarak  tanınması,   erken cumhuriyet döneminin   eliti  içinde yer almasının nedenidir.  Bence Atatürk’ün  Hamdullah Suphi Bey’e yönelik  tutumu Ahmet Ağaoğlu  hakkındaki  gibidir. Çeşitli  görevler  vermek  ama çok yakın temas içinde olmamak.  

İTTİHAT VE TERAKKİ’DEN GELENLER 

Bu  başlık altında anılmaya değer iki kişi  var. Şükrü Kaya ve Abdülhalik Renda.  İkisi de İttihat ve Terakki iktidarı döneminde  idari  görevler almışlar.  İttihatçıların siyasi  eliti içinde değiller. Bürokratik kadro  içindeler. 

İkinci   Meclis’ten  sonra, her ikisi de Kemalist elit içinde yükseldiler. Yönetici seçkinler içinde  yer aldılar.  

Şükrü Kaya,  Ermeni  tehciri  ile ilgili isnatlar nedeniyle Malta sürgünü olmuştu.   İkinci TBMM’den itibaren  miltetvekilidir.   İçişleri  Bakanlığı ve parti genel  sekreterliği  yapanlar arasındadır.  CHP  genel sekreterliği oldukça önemli bir görev. Parti  teşkilatından  sorumlu olmak  demek.  Fethi Okyar’ın 1924’te kurduğu hükümette Dışişleri  Bakanı, 

1927’den  1938’e kadar İçişleri Bakanı.  Tek parti yönetiminin iç siyaset  açısından en   kilit siyasi görevi diyebiliriz. Bence Şükrü Kaya  profilinin  devlet ve devlet içindeki  yerini   1937  Singeç Köprüsü  açılışında (Tunceli-Pertek)  Cumhurbaşkanı Atatürk ve başbakan Bayar’ın yanındaki konumdan anlayabiliriz. 

(Şükrü Kaya, Atatürk, Bayar,  Singeç Köprüsünde)

İsmet Paşa’nın başbakanlıktan ayrılmasından sonra,  Dr. Tevfik Rüştü Aras ile birlikte  İnönü’nün  cumhurbaşkanlığını engelleme planının yürütücülerinden olduğundan  1939’dan sonra  hiçbir göreve getirilmedi. 

Abdülhalik Renda,  İttihat  ve Terakki  iktidarının son döneminde  vali idi. Mütarekede, tehcir isnadı ile Malta  sürgünü olanların içinde o da vardı.  II. Meclis’ten itibaren istikrarlı bir  şekilde kariyeri yükselenlerden biridir.   Önce Maliye Bakanlığı  yaptı. Sonra Milli Savunma Bakanlığı.  En son TBMM  başkanlığı.   

Abdülhalik Renda,   Kazım Özalp Paşa’dan sonra TBMM başkanlığı   yapan kişidir.  TBMM  başkanlığı  sıralamasına   şöyle bir göz atarsak, Renda’nın, siyasi elit içinde   yükselişi anlam  kazanır. TBMM  başkanlığı sırası:   Gazi Mustafa Kemal Paşa,  Ali Fethi Bey (Okyar)   Kazım Paşa (Özalp),  Abdülhalik Renda.  Atatürk’ün vefatında, TBMM’ni,  Meclis  başkanı ve cumhurbaşkanı  vekili  sıfatıyla   yeni cumhurbaşkanını  seçme gündemi ile  toplantıya  çağıran Abdülhalik Renda’dır. 

(Abdülhalik Renda)

 ATATÜRK’ÜN DEĞİŞMEZ BAKANLARI 

İki   değişmez adam: Atatürk’ün  Dışişleri  Bakanı ve  Sağlık  Bakanıdır. İkisi de tıp doktorudur.  Başvekalet  makamında kim olursa olsun onlardan bağımsız  olarak  sürekli  bakanlık koltuğunda oturan   siyasilerdir.  Bu nedenle bu iki siyasi  hakkında Atatürk’ün   sürekli bakanlarıdır  diyebiliriz. Bu kişiler Dr. Tevfit Rüştü Aras ve Dr. Refik Saydamdır. 

Dr. Tevfik  Rüştü  Aras, 1920’den 1939’a kadar milletvekilidir. Atatürk’ün Selanik’ten  arkadaşıdır. Beyrut Tıbbiyesi mezunudur.  Genç bir subay iken tanışmıştır. Tevfik Rüştü Bey’in   İttihat ve Terakki örgütü  içinde -o tarihlerde  bile- önemli konumda olduğunu sanıyorum.  Ali Fuat Paşa  delegasyondan başlayarak  dört kez  Rusya’ya gitmiştir. İngilizlere göre Rus yanlısı birisi idi. Kızı Fatin Rüştü Zorlu   ile evlenmiştir. 30’larda  İsmet Paşa  Rusya’ya gittiğinde 1 Mayıs törenlerinde şeref locası  resimlerinde Tevfik Rüştü Aras da  görünmektedir. 

(Tevfik Rüştü Aras İnönü’nün arkasında) 

Atatürk’ü  çok eski  tarihlerden  beri tanıyanların  hepsinde var olan  bir  şey onda da vardı:  İsmet Paşa’yı önemsememek hatta küçümsemek. 

1939’da Londra’ya büyükelçi olarak  gönderilmesinin (sürülmesinin)  nedeni  budur. Ondan sonra -savaş yıllarında-büyükelçilik yapan kişi Rauf Orbay olacaktır. 

Tevfik Rüştü Aras, Atatürk döneminde sürekli  Dışişleri  Bakanı olarak görev yapmış,  başbakan İnönü’yü  dikkate almadan cumhurbaşkanı   ile dış politika  konularında müzakere etmiş, kararlar almış   ve uygulamıştır.  Bu  tutumu İnönü’nün  tepkisine neden olmuştur. Örneğin Montreux  sözleşmesi ve  Akdenizde seyrü sefer güvenliği  konularında olduğu gibi.

  (Tevfik Rüştü Aras,  1933)

Kesintisiz  bakanlığı söz  konusu olan ikinci hekim:  Dr. Refik Bey (Saydam) dır.   İnönü tarafından  başbakanlık görevi   verilinceye kadar  1925’ten   1937 sonbaharına  kadar  sürekli  sağlık  bakanlığı yapmıştı. İsmet Paşa  başbakanlıktan ayrılınca Celal Bayar kabinesinde  yer almak istememiş, çekilmişti. 

Atatürk ile birlikte Samsun’a çıkan  Dokuzuncu Ordu karargahınının  Sıhhiye Kurulu üyesiydi. O tarihte  tabip binbaşı  rütbesindeydi.  Kurulda  tabip olarak  üstü  Albay İbrahim Tali Bey (Öngören)  idi. 1920’da Bayazıt milletvekili  olarak  Meclise girdi. 1923’ten  sonra İstanbul milletvekilidir. Türk kamu   sağlığı devriminin  öncüsü, Türk Hıfzıssıhha Enstitüsünün  kurucusudur. 

Erken cumhuriyet  döneminin  büyük   kamu sağlığı  sorunlarına karşı çok başarılı  bir mücadele vermiştir. Verem, tifo,  trahom, frengi, sıtma  ile mücadele  tarihinin  en önemli ismidir.  

 

Dr. Refik Bey, milli mücadelenin ilk günlerinden itibaren,  ordunun  ve sivil halkın  sağlık sorunları ile ilgili teşkilatın her kademesinde   çok başarılı olmuş  bir isimdir. Atatürk’ün sağlık  bakanıdır. 

İKTİSAT  MALİYE ADAMLARI 

Atatürk’ün iktisat-maliye adamları : Hasan Fehmi Ataç, Hasan Saka, Celal Bayar’dır. 

Hasan Fehmi Bey, Milli Mücadelede maliye bakanıdır. Gümüşhanelidir. Osmanlı Mebusan Meclisinden itibaren  parlamento üyesidir. 

Hasan Saka’ya gelince,  Osmanlı Sayıştay (Divanı Muhasebat)   tecrübesi vardır.  Meşrutiyet yıllarında Fransa’ya   iktisat – maliye öğrenimine  gönderilmiş, Birinci Mecliste Trabzon milletvekili. Lozan’da  heyeti  murahhası üyesi. Özellikle mali konularda  danışılan  üye. 1920’den 1950’ye kadar milletvekili,  Ankara  hükümetlerinde  Maliye  ve İktisat  vekili.  

San Fransisco  Konferansında  Türkiye Cumhuriyeti adına Birleşmiş  Milletler kuruluş  senedini imzalayan kişidir. Çok partili siyasi hayata geçiş döneminde İsmet Paşa’nın  iki kez başbakanlık görevine getirdiği siyasi kimlik gene Hasan Saka olacaktır.  

Celal Bayar,   Kurtuluş Savaşı yıllarında İcra Vekilleri Heyetinde  iktisat Vekili,  1924’te İş Bankası   kurucusu, 1932’den itibaren İktisat  Vekili, 1937’de Atatürk’ün son başbakanı. Onu daha sonra Demokrat Parti kurucusu  ve Türkiye’nin üçüncü cumhurbaşkanı olarak  göreceğiz. 

ADALET  BAKANLARI 

Adalet Bakanlığında bir çok ünlü isim  görev almış,  Cumhuriyet Devriminde  Adliye Vekili  Seyit   Beydi. Hukuk profesörüydü.  Meclise İkinci  dönemde  katılmıştı.  Dördüncü Dönem  Osmanlı  Mebusan Meclisine seçilmişti. Bu ona  Birinci Meclise katılma  hattı veriyordu. Ama  katılmadı. Fethi Bey’in V. İcra Vekilleri Heyetinde  Adalet  Bakanı olmuştu. Birinci İsmet Paşa (İnönü) hükümetinde   yerini korudu.  Hilafetin lağvedilmesinde çok önemli  rol oynadı. Daha sonra siyasetten çekildi. 

Atatürk  döneminde  Adalet Bakanlığı görevine getirilmiş olan siyasiler  kronolojik olarak  şunlardır. Mahmut Esat Bozkurt (1924-1930), Yusuf Kemal Tengirşenk (1930-1933),  Şükrü Saraçoğlu (1933-1938). 

MİLLİ  SAVUNMA  BAKANLIĞI 

Milil  kurtuluş savaşında-1920’den itibaren-Milli Savunma Bakanı Fevzi Paşa idi. Sonra Kazım Özalp  oldu.  Fevzi Paşa Genelkurmay başkanlığına getirildi. Bu statüko uzun yıllar  korundu.   1927’den  1930’a kadar Abdülhalik Renda bu görevdeydi. Sonra  Zekai Apaydın Milli Savunma Bakanı   oldu (1930-1935). Abdülhalik Renda TBMM  başkanı olunca,  Milli  Savunma Bakanlığına  Kazım Özalp Paşa  tekrar  getirildi. 

BAYINDIRLIK BAKANLIĞI 

Bayındırlık bakanlığı (Nafıa Vekilliği) yapmış   önem isimler şunlar;  Behiç Erkin, Recep Peker, Hilmi Uran  ve Ali Çetinkaya.    Milli Kurtuluş savaşı  boyunca  demiryolları  genel müdürü olan Behiç Bey  diplomat olarak  da görev yaptı. Macaristan’a büyükelçi oldu.   Ayvalık’ta düşmana ilk  kurşunu  atan birliğin  komutanı (o tarihte Albay)  Ali  Çetinkaya’dır. Recep Peker ve Hilmi Uran İçişleri  Bakanlığı  ve parti genel sekreterliği  yapmıştır. Peker, İnönü’nün  başvekalete getirdiği  bir isimdir. 

(Ali Çetinkaya, Nafıa Vekili) 

KURULAN VE KALDIRILAN  BAKANLIKLAR 

Cumhuriyet devriminden  sonra  varlığını koruyan ama sonra kaldırılan    bakanlık  Şeriye Vekaletidir.  İlk ve tek bakan  Mustafa Fevzi Sarhan’dır.    Cumhuriyetten  sonra   kurulup lağvedilen  bakanlık  da Bahriye Vekaletidir. Bu Bakanlıkta   Yavuz-Havuz  davasında  mahkum olan İhsan Eryavuz bir süre görev yapmıştır.  Daha sonra   vekalet kaldırılmıştır. 

Gümrük ve İnhisarlar Bakanlığı da  1929  Dünya  bunalımından sonra  kurulmuş  bakanlıklardan biridir.  1932’de  Celal Bayar  iktisat  vekili olurken, 1931’de Gümrük ve Tekel Bakanlığı kuruldu. Başına Ali Rana Tarhan getirildi. 

Bunun  önemi  nedir? Ali Rana Tarhan, İnönü tarafından  müstakil grubun başına  getirilmişti.  Tarhan, Türkiye’deki  liberal iktisat ekolünün  temsilcilerinden biri   idi. 

CUMHURİYET  HÜKÜMETLERİ  KRONOLOJİSİ 

Atatürk’ün sağlığında göreve gelen cumhuriyet  hükümetleri kronolojisi şöyle özetlenebilir. 

1.İsmet Paşa:  30 Ekim 1923 -6 Mart   1924 (1924 devrim kanunları gereği yeni hükümet  teşekkülü gerektiği için çekilme) 

2. İsmet Paşa:  6 Mart 1924-22 Kasım 1924  (TCF muhalefeti nedeniyle   çekilme)

3. Ali Fethi Okyar : 22 Kasım 1924- 3 Mart 1925  (Şeyh Sait  ayaklanması, Takriri  Sükun  Kanunları)  

4. İsmet Paşa: 3  Mart 1925-1 Kasım 1927 ( III. Dönem  TBMM  seçimleri  gereği çekilme)  

5. İsmet Paşa:  1  Kasım 1927-27 Eylül 1930  (Serbest Fırkanın kuruluşu  nedeniyle çekilme) 

6. İsmet Paşa:  27 Eylül 1930- 4 Eylül  1931  (IV. Dönem TBMM  seçimleri  nedeniyle  çekilme)  

7. İsmet Paşa:  1931’den 1935 seçimlerine kadar 

8.İsmet Paşa:  1 Mart 1935- 11 Kasım 1937  (Atatürk  ile görüş ayrılığı nedeniyle çekilme)  

9. Celal Bayar: 11 Kasım 1937- 11   Kasım 1938  (İnönü’nün cumhurbaşkanı seçilmesi üzerine çekilme ve yeniden  görevlendirilme) 

HÜKÜMETLER VE BAKANLAR ÜZERİNE 

Cumhuriyetin ilk hükümeti  Fethi Bey   tarafından kurulabilirdi. 1923 yazında  V. İcra vekilleri Heyeti  başkanı (başvekil)   o seçildiğine göre.  TBMM’nin Başkanı  Gazi Mustafa Kemal Paşa,  müdafaa-ı hukukçuların  önderi olarak  eski  arkadaşı Ali Fethi Okyar’ı işaret  etmişti. Cumhuriyet  devriminden sonra  da öyle olabilirdi.  Ama olmadı. Neden? 

Cumhuriyetin  ilk hükümetinin  İsmet Paşa  tarafından kurulmasının arka  planında  şöyle bir  siyasi gerekçe olduğunu  düşünüyorum. Cumhuriyet rejimine geçilmiş olmasına rağmen   Meclis  üstünlüğü ve kuvvetler   birliği  sisteminin  devam ediyor  olması. Sistemin  kalbinin TBMM  olmaya devam etmesi. 

Atatürk, kendisinin cumhurbaşkanı seçilmesi ile boşalan TBMM başkanlığı  için  en yakın arkadaşını tercih etti: Bu isim Ali Fethi Bey idi.  

Bunun anlamı şudur: 1923 sonbaharında  Türkiye Cumhuriyeti’nin en önemli iki makamı, Türkiye Reisicumhuru ve TBMM başkanlığıdır. İcra Vekilleri Heyeti  ve   başvekil  üçüncü sırada  gelir. 

Atatürk devri hükümetlerini  1946’dan sonra  girilen çok partili siyasi hayatın hükümetleri  ile karşılaştırmak yanlıştır. Erken  cumhuriyet rejimini  ve  Mustafa Kemal Atatürk’ü   bir şeyle karşılaştırmak  gerekirse bu eski rejimdir.  II. Abdülhamit, Sultan Reşat, Sultan Vahdettin’dir. Monarşi, saltanat ve feodalitedir.  Onun dönemi, cumhuriyet  devrimleri anlamına gelir.

Hemen ifade edilmelidir ki, 50 sonrasındaki Türkiye  de cumhuriyetin ve Atatürk devrimlerinin  ürünüdür. Cumhuriyet nasıl Türk devriminin  bir  eşiği ise, çok partili  siyasal hayat  da,  Atatürk devrimlerinin  diğer eşiğidir. Bir  sonucudur. Bu konuda  onun son başbakanı   Celal Bayar’ın söylev ve demeçlerine bakmak  yeterlidir.  Türkiye’nin  üçüncü, çok partili  dönemin  ilk cumhurbaşkanı Bayar,  Atatürk’ün son başbakanıdır.  Demokrat Parti  önderlerinin  büyük kısmı, CHP milletvekilliği yapmış, CHP örgütü içinden yetişmiş siyasi  aktörlerdir.  Türkiye’de demokratik siyasal hayatın  gelişimine bu açıdan bakmak gerekir. 

Sistem, uygulanan  usuller itibariyle  kuvvetler ayrılığına dayalı parlamenter bir  hükümet gibi görünüyorsa da hakikat bu değildir.  Rejimin temeli, CHP’nin  lideri,  kurucu önder Atatürk’dür.  Devlet  başkanı ve  yürütmenin  doğal başkanı da odur. Başvekiller (İnönü, Okyar, Bayar)  icrai işlerde  ona vekalet etmektedir. 

İsmet Paşa, Fethi  Okyar  ve Celal Bayar’ın kurduğu hükümetler,   parti önderinin işaret ettiği,  tensip ettiği isimlerle kurulmuştur.  1923’den 1938’e kadar sistemin  ana aktörü,  Milli  kurtuluş  savaşımızın ve Türk devriminin  önderi  Gazi  Mustafa Kemal Atatürk’tür. Başbakan ve bakanların meşruiyet kaynağı, referansı odur.