Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış haberleri bul
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış haberleri bul
ve ve
ve ve
ve ve
Temizle
Euro
Arrow
36,2401
Dolar
Arrow
34,4862
İngiliz Sterlini
Arrow
43,5545
Altın
Arrow
2962,0000
BIST
Arrow
9.549

Fatma Hikmet İşmen nasıl senatör seçilmişti?

İşmen’in evrakı  ile nerede  karşılaştım?

Amsterdam'da   bir  Sosyal Tarih Enstitüsü  (IISH) vardır. Avrupa'nın en büyük araştırma  enstitülerinden  biridir. Türkiye arşivleri şaşırtıcı bir şekilde zengindir.  Satın alma veya bağışlar yoluyla envanter genişlemiştir.  Oraya İsmail Arar evrakı üzerinde çalışmaya gitmiştim.  Muazzam bir Türkiye sol  tarihi arşivi ile   karşılaştım.   Birkaç örnek vermek gerekirse, TİP  evrakı,  Nazım Hikmet, TKP,  Dr. Hikmet Kıvılcımlı, Vala Nurettin, Kemal Sülker   evrakları  oradadır. 

Zamanım elverdiğince  merak ettiğim   her dosya  ile ilgilendim. Fatma Hikmet İşmen evrakı bunlar arasındadır. Geride  bıraktığı hususi evrakı  çok ilgi  çekiciydi. Babası Hüseyin Hüsnü Bey'in özenli not defterlerinden,  ders çalışma defterlerine,  mesleki ve siyasi yaşamına dair aşağı yukarı her şey    kutuların   içindeydi.  Arşivinden çıkardığım sonuç şu oldu.  Fatma Hikmet Hanım  hayatı boyunca hiçbir şeyi atmamıştı. Bütün diplomaları,  yurt dışı tecrübeleri,  çalışma hayatı,  aleyhinde yürütülen  soruşturma dosyaları, mesleki dergilere abonelikleri   bile kayıtlıydı. 

Onlardan burada söz etmeyeceğim. Hakkında  burada anılması  gereken başka  şeyler var.  İşmen, Ankara Yüksek Ziraat Enstitüsünden mezun olmuş ilk kadın mühendistir. Şevkle bağlı olduğunu   mesleğinde bitki virüs hastalıkları alanında uzmanlaşmıştı.  Mezun olduğu 1937'den parlamentoya girdiği 1966’ya  kadar Ankara, İzmir,  İstanbul Zirai Mücadele enstitülerinde çalışmıştı.  Kazandığı bir bursla Kanada’da yüksek lisans   öğrenimi  gördü. 1959'da geri döndü. Diplomasını ve Kanada’ya 15   Ekim 1956 ‘da  giriş yaptığını gösteren pasaportunu gördüm. 

Gördüğüm  belgelerden   biri,   1965 seçimlerinde milletvekili adayı olduğu ve ön seçime  katıldığını,  3. sırada seçime girdiğini   gösteriyor.  Evrakın içinde ilgili  Seçim Kurulu tutanağı var. Kocaeli’den  TİP senatörü seçildiğini gösteren 7. 6.1966 tarihli  belge,  milli seçim çevresinden  seçilmiş olanlara verilen tutanak başlığını taşıyor.  YSK başkan ve üyelerinin  imzaları var. Açıklamada milli seçim çevresinde yapılan işlemler sonucunda  seçildiği  ifadesi geçiyor.   

İşmen’in TİP’le  ilgisi  sıra neferi olarak  başlamış, köylerde, kasabalarda dolaşmış, bir siyasi kariyer istekliliği içinde olmamıştı.  Senatör seçildiğinde Demirel  başbakandı,  Adalet Partisi  yeni iktidar olmuştu.  Millet Meclisi ve Senato'da çoğunluğu  elinde  bulunduruyordu. 

TEMSİLDE  ADALET İLKESİ  

1961 Demokrasisi “temsilde adalet ilkesini” önemsemişti. Çarpık temsilin hakim olduğu DP’li  yıllara  bir tepki olarak . Kurucu Meclis milletvekili seçimleri,   seçimlerin temel hükümleri ve Senato seçimleri ile ilgili   kanunları  çıkarmıştı.   Bu kanunlar  hakkaniyete  uygun bir temsili benimsiyordu. 

Siyasi Partiler Kanunu ise,  İnönü'nün başbakan olduğu,  Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin  XII.  döneminde kabul edilecektir.   1961 seçimlerinde,   Millet  Meclisi  için  seçim çevresi barajlı  D’Hondt sistemi,  Cumhuriyet  Senatosu seçimlerinde çoğunluk sistemi uygulanacaktı. 

Bu nedenle, Senato seçimleri enteresan sonuçlar verdi. Oy yüzdesi itibariyle,  birinci   olan CHP'nin ,   ikinci  parti Adalet  Partisi  karşısında   neredeyse yarısı kadar senatörlük kazanması tuhaftı.   Cumhuriyet Halk Partisi CHP %37 oyla 36 senatörlük kazanırken, Adalet Partisi  %35 oyla  71 senatörlük elde etti.  Diğer siyasi partiler,  Yeni Türkiye Partisi 27,  Cumhuriyetçi Köylü Millet Partisi 16 senatörlük kazandılar.

Bunun nedeni, Adalet Partisi'nin Anadolu vilayetlerinde az oyla bütün senatörlükleri kazanmasıydı.  Böylece Cumhuriyet Senatosu,  150 seçilmiş üye,  23 tabii senatör ve Cumhurbaşkanı Gürsel'in seçip atadığı 15 kontenjan senatörü ile çalışmalarına başladı. 

Malum olduğu üzere, Kurucu Meclis Cumhuriyet Senatosunu,  bir Seçkinler Meclisi olarak tasarlamış, yürütme karşısında yasamaya aklı selim telkin eden,  süreci  yavaşlatan bir kurum  olarak öngörmüştü.  

Millet Meclisi  üyelerinin  yasama vekaleti süresi dört yıldı. Senatörler  altı  yıl için seçileceklerdi. Ancak, Senatonun   Millet Meclisinden önemli  farkı,  iki  yılda bir 1/3  oranında yenilenmesi ilkesiydi. 

Bunun için Senato üyeleri A, B, C   şeklinde-kur’a ile- üç gruba ayrıldı.  Bu Seçim bölgelerinde, dönüşümlü   olarak  iki yılda bir  seçim yapılacaktı.  Bazen senato seçimleri mahalli idareler seçimleri ve boşalmış milletvekililikleri için yapılan ara  seçimlerle birlikte yapıldı.  1968’de  olduğu gibi.

1963 mahalli idareler  seçimlerinden itibaren dikkat çeken gelişme Adalet Partisi'nin seçmen nezdinde yükselen bir çekim  merkezi olduğu gerçeğiydi. O yıl yapılması gereken Senato yenileme seçimleri Meclis  kararıyla, 1 yıl sonraya ertelendi.  1964'te yapıldı.  1961 seçimlerindeki çarpık temsil nedeniyle  seçim kanunu değiştirildi, nispi temsil usulüne geçildi. 

SENATO 1/3  YENİLEME SEÇİMLERİ 

İlk  1/3  yenileme seçimlerinin tarihi  7 Haziran 1964’tür.  Seçim, çekilen kur’a uyarınca  C grubu illerinde yapıldı. Bu illerin ilk seçilen senatörleri  sadece 3  yıl  görev yaptığı anlamına gelir.  Bunu  B Grubu (1966)  ve A  grubu (1968) illeri  takip etti. 

Seçimler, AP Genel Başkanı Ragıp Gümüşpala'nın  Ortaköy Lido  Otelinde  ani vefatından  sonraya tesadüf etmişti.  Bu  nedenle Adalet Partisi’nin kurultayca seçilmiş bir Genel Başkanı henüz  yoktu.  Saadettin Bilgiç başkanlığa  vekalet ediyordu.  

Bu  koşullara rağmen Adalet Partisi Cumhuriyet Halk Partisi'nin önüne geçti. %50,3 oyla AP, 31 senatör  kazandı.  CHP ise, %41 oyla 19 senatörlükte  kaldı. Türkiye'nin yakın gelecekteki siyasal yönü bu  sonuçlarla   aşağı yukarı belli oldu.   Seçimlerden sonra yapılan Kurultayda Süleyman Demirel   genel başkan seçildi.  Bir yıl sonra da tek başına iktidara geldi.

MİLLİ BAKİYE SİSTEMİNE  NEDEN GEÇİLDİ? 

Adalet Partisi'nin hızla güç kazanması üzerine    telaşa kapılan Yeni Türkiye Partisi, Cumhuriyetçi Köylü Millet Partisi ve Millet Partisi   CHP ile işbirliği yaparak seçim sistemini değiştirdiler.  Milli bakiye sistemi kabul edildi.  Buna en büyük itiraz tahmin edileceği  gibi Adalet Partisinden gelecekti.

AP’nin bütün itirazlarına rağmen diğer partilerin işbirliği ile kabul edilen milli bakiye sistemi ile yapılan ilk seçim 1965 seçimleridir.  Bu bir milletvekili seçimiydi.  Adalet Partisi'nin bu sisteme rağmen tek başına iktidara gelişi son derece de anlamlıdır.  

TİP MECLİS’TE 

Türkiye İşçi Partisi 1961 Şubat'ında kurulmuştu.  Adalet Partisi  ile aynı günlerde. 15 ilde örgütünü tamamlayamadığı için 1961  seçimlerine  katılamadı.  1963 mahalli idareler seçimi- Mehmet Ali Aybar’ın  başkanlığında-   partinin katıldığı ilk seçimdir.  Bu seçimlerde  %0.4 oy  alabilmişti. TİP, daha hiç seçimlere girmeden parlamentoda temsil edilmeye  başlamıştı.  CKMP’den Kayseri  senatörü seçilen Niyazi Ağırnaslı  ile  Kontenjan Senatörü Esat Çağa  Türkiye İşçi  Partisine   katılmışlardı.

Parti, milli bakiye sisteminin uygulandığı 1965 seçimlerinde 15 milletvekili ile parlamentoya  girmeyi başardı.  Meclise giren  TİP’nin sınıf söylemi Demirel  başkanlığındaki Adalet Partisi hükümetini çok rahatsız etmeye   başladı. Çok partili siyasal hayata geçildiğinden bu yana söylenmeyen sözler;  mecliste,  seçim meydanlarında söylenmeye;   artık özerk bir kurum olan TRT'den yayınlanmaya başladı.  AP ‘liler  TİP’e  parlamento içinde ve dışında  sert muamele  etmeye, parti kongreleri,  toplantıları  basılmaya  başladı. 

SENATO  SEÇİMLERİNDE   MİLLİ  BAKİYE 

Milli  bakiye sistemi 1966  senato 1/3 yenileme seçimlerinde de kullanılacaktı. Sistem kısaca şöyle  uygulanıyordu:  Senatörlükler  her seçim bölgesinde önce  basit nispi  temsil   ilkesine  göre dağıtılıyordu.  Doğal olarak, her seçim bölgesinden  artık  oylar ve  henüz hangi partinin  kazandığı  belli olmayan  açıkta  senatörlükler  kalıyordu.   Artık   oylar tek bir    milli  havuzda toplanıyor;   henüz temsil edilmemiş senatörlük sayısına bölünerek milli bakiye sayısı tespit ediliyordu.  Sonuçta, boşta kalan  üyelikler büyüklük  sırasına göre partilere  dağıtılıyor, hiçbir oy ziyan olmuyordu. 

Bu suretle, milli bakiye bölgesinden CHP 5, Adalet Partisi 4 senatörlük kazandı.  Basit  nispi temsil sistemi uygulansaydı  senatörlük kazanamayacak olan küçük partiler-milli bakiye sayesinde-temsil edilme imkanına  kavuştular.  YTP,  MP, CKMP ve Türkiye İşçi Partisi birer senatörlük kazandılar. TİP’den seçilen   bu isim Fatma Hikmet İşmen’di. İşmen Kocaeli’den aday  gösterilmişti. 

Şimdi İşmen’i   Cumhuriyet Senatosu üyesi yapan sistemin nasıl çalıştığını   inceleyelim. TİP      bu seçim bölgesinde  sadece 2195 oy   almıştı. Bu da %2.8’e tekabül ediyordu.   Türkiye genelinde ise  toplam 116.375 oy almıştı. %3.8 oy oranı ile   hiç senatörlük  kazanamamıştı. Fakat  milli bakiye   havuzunda oylar toplanınca açıkta kalan 13 senatörlükten biri de Türkiye İşçi Partisi tarafından kazanıldı. Bu İşmen’di. 

Ziraat Yüksek mühendisi Fatma Hikmet İşmen'in Senato’ya girişi  böyle oldu.  İki senatörlükle temsil edilen Kocaeli’de  ilk  seçilen  Adalet Partisi'ndendi.  İkinci üyelik  TİP’e  düştü. 

Bu  seçimi  1968’de A grubu illeri   takip etti. 12 Mart rejimi   araya girince Ecevit'i Başbakan yapacak 1973 seçimlerine kadar hiç seçim yapılamadı.  B Grubu senatörlükleri İstanbul ve Kocaeli dahil-ancak- 1975'te yenilenebildi.   İşmen’in  dokuz  yıl süren parlamenterliğinin nedeni budur.   Oysa ki, 1961’de ilk seçilen   C grubu illerinin  senatörleri  (1961-1964) yılları  arasında  sadece  üç yıl görevde  kalabildiler. 

PARTİDE BÖLÜNME- KAPATILMA VE İŞMEN’İN  DURUMU 

Adalet Partisi iktidarı,  küçülmekte olan   diğer sağ partileri tasfiye ederek seçmeni kendisine bağlamak niyetindeydi.  Bir başka amacı da Türkiye İşçi Partisini parlamento dışında bırakmaktı. Bunun için seçim sistemi  yine  değiştirilecekti.  Yeni  kanun Barajlı D’Hondt  sistemini öngörüyordu. Fakat Anayasa Mahkemesi TİP ve  CHP'nin başvurusunu kabul etti. Kanununun baraj hükmünü “temsilde adalet ilkesine “ aykırı bularak iptal etti.

 Bu  nedenle, 1969’dan 12 Eylül'e kadar   seçimler  barajsız D’Hondt  yapıldı.   AYM’nin  iptal kararı,  iktidar  tarafından  milli iradenin öngörmediği bir sistemle seçim yapılmasına yol açtığı gerekçesiyle şiddetle  eleştirildi.  Adalet Partisine göre anayasa yargısı kendisini yasama meclisi yerine koymuştu. Sonuçta-yine de-  milli  bakiye kaldırıldığı için TİP,  1969’da   sadece  iki  milletvekilliği  kazanabildi.  (Mehmet Ali Aybar ve Rıza Kuas)  Senato'da ise tek bir sandalye ile temsil  ediliyordu: Fatma Hikmet İşmen. 

Sovyetler Birliği'nin 1968 Prag müdahalesine karşı  takınılacak tutum  ve Meclis’te  iki  milletvekilliğine  düşmüş olmanın hayal kırıklığı içinde parti içi hesaplaşma başladı. İzlenecek strateji konusunda bir tartışma başladı.  Bu  tartışmanın sonunda parti bölündü.  Mehmet Ali Aybar  parti başkanlığından   istifa etti.  TİP, Aren-Boran ikilisinin yönetimine geçti. 12 Mart döneminde kapatıldı.  1973 seçimlerinden sonra  parlamentonun Millet Meclisi  kanadında  sosyalist üye kalmadı.  1975'e kadar Fatma Hikmet İşmen Senato’da sosyalist düşünceyi  tek başına  temsil etmeye  devam etti. 

BİYOGRAFİSİNE DAİR  DÜŞÜNCELERİM  

Bu  yazı yazılırken, gerici  bir sitede  onunla  ilgili olarak   küçümseyici bir üslupla “Yanya Sultanı’nın Sosyalist Senatör torunu”  ifadesinin geçtiği bir yazıya tesadüf ettim.  Yanya Sultanının torunu değildi.   Tepedelenli Ali Paşa soyundan gelen  kişi Nizamettin Nazif Tepedelenlioğluydu.  O değil.  

1918’de Yanya’da  doğmuştu. Büyük  bir  ihtimalle mütarekede  muhacir olarak  İstanbul’a gelmişlerdi. Yani mübadeleden  önce.  Çocuklarını eşini  kaybettikten sonra tek başına büyütmüş bir subayın  kızıydı. İstanbul’da ve Anadolu’nun  bir çok şehrinde öğrenimine devam  etti.  Parasız  yatılı  okuyabilmek için Yüksek Ziraat Enstitüsüne kaydoldu. Orada çok iyi bir eğitim aldı.  Yurt dışına gitti.   Mesleki  birikimini geliştirdi.  Arşivinde  onunla ilgili yazılarda  hiç bahsedilmeyen bir  diplomaya daha rastladım.  Belge, Yüksek iktisat  ve Ticaret Okulundan (İİTİA)  mezuniyetini   gösteriyordu. Demek ki İstanbul Ziraat Enstitüsünde çalışırken bir yandan da bu okula devam etmiş ve mezun olmuştu. 

1966’da  Senatör seçildi.  Parlamenterlik yaşamında  azgın  çoğunluklara karşı onurlu bir mücadele verdi.  Egemen  güçlerin   sıklıkla nezaket  sınırlarını aşan bütün engellemelerine rağmen  insan  emeğinin ve sömürüsüz  bir dünyanın  savunuculuğunu   yaptı.  Sadece işçi sorunlarıyla değil, köy, köylülük,  tarım sorunları ile son derece yakından ilgilendi.  Amsterdamdaki arşivde  İşmen’e  köylülerden gönderilmiş bazı mektuplar gördüm.  

İşmen,  Anayasa Mahkemesi’nin  TİP’i  kapatmasından sonra bağımsız  üye  olarak görevine devam etti. Tarım,  Bayındırlık, Sosyal Hizmetler,  İmar İskan komisyonlarında görev aldı. Bakanlar hakkında 28 soru önergesi verdi.  Senatoda 115 kez söz aldı.

Ben onun birinci davasının eşitlik (kadın-erkek eşitliği)  olduğu kanaatindeyim. Hususi hayatı, geliştirdiği söylem bunu gösteriyor. İşmen’in  sosyalistliğini  bilim insanı ve  feminist kimliğiyle  birlikte anlamlı  buluyorum.