14 AĞUSTOS-27 EKİM 1923
Bu yazıda cumhuriyet öncesinde kurulan son TBMM hükümeti (İcra Vekilleri Heyeti) ele alınacaktır. Bu hükümetin görev süresi, Lozan Barışının TBMM tarafından onaylanması ile 364 sayılı kanunla cumhuriyet rejimine geçinceye kadardır. Bu da kabaca 2.5 aylık bir süredir: 14 Ağustos-27 Ekim 1923.
Bu süre zarfında TBMM’nin başkanı ve İcra Vekilleri Heyetinin doğal başkanı (1921 anayasası gereği) Mustafa Kemal Paşa’dır. İdeolojik ve politik mahiyeti muğlak olsa da arkasında büyük bir çoğunluk vardır.
Bu seçilmişler topluluğuna Kemalist partinin ilk nüvesi diyebiliriz. Mustafa Kemal Paşa’nın etrafında birleşen bu heyet Eylül başında Halk Fırkası adını alacaktır.
11 Ağustos 1923’te Meclis’in ikinci dönemi açıldı. Türk bağımsızlık savaşının önderi Gazi Mustafa Kemal Paşa’yı başkanlığa seçti. Bu son derece doğal, beklenen bir seçim kararıydı. Ülke sathında “halaskarın” listesinden aday gösterilenler ezici bir çoğunlukla seçimi kazanmışlardı.
İcra Vekilleri Heyeti başkanlığına ise, Mustafa Kemal Paşa’nın Manastır Askeri Lisesinden beri yakın arkadaşı olan Ali Fethi Bey’in seçilmiş olması, 1921’den beri açık (ikinci grup) , 1922’den beri örtülü (Orbay ve çevresi) muhalefetin, birkaç istisna dışında hükümetin tamamen dışına çıkarıldığını göstermektedir.
İKİNCİ DÖNEM TBMM SEÇİMLERİ
Lozan barış görüşmelerinin kesintiye uğraması ile, seçimlerin yenilenme kararı zamansal olarak örtüşmüştü. Görüşmelerin barış anlaşması ile sonuçlanması, İkinci Meclis seçimlerinin sona ermesi ile aynı zamanlarda gerçekleşti.
Heyet-i Murahhasa (Türk delegasyonu) barışı imzalayıp dönerken, yeni meclis seçimleri de tamamlanmış oldu.
II. Dönem TBMM barışı tasdik edecek, 1921 anayasası uyarınca TBMM başkanını, 244 sayılı yasa uyarınca İcra Vekilleri Heyeti Başkanı ve icra vekilleri seçecekti.
1923 seçimlerindeki havayı 1908 seçimlerine benzetebiliriz. O tarihte bütün adayların İttihatçı olmaları gibi 1923’te de herkes ilkesel olarak “Gazi Paşa hazretlerinin adayı” görünüyordu.
1908’te bütün adaylar, hürriyetten, Kanunu Esasiden yana idiler. Benzer şekilde, 1923’te de herkes “Gazi Paşa” sembolünün yanındaydı. Bu bir araya gelişin, her anlamda bir hedef birliği anlamına gelmediğini malumunuzdur.
Benzer bir yığınsal bir araya gelişin 1950’de Demokrat Parti kurucuları etrafında gerçekleşeceğini burada hatırlamak yerinde olur sanırım.
ANAYASA VE YÜRÜTME ALANINA İLİŞKİN HATIRLATMALAR
Burada ele alınan başlık çerçevesinde anayasal düzen ile ilgili bazı hususları okuyucunun bilgisine sunmak isterim. Öncelikle, 20.1.1921 tarihli 85 sayılı anayasanın ikinci maddesi uyarınca “ icra kudreti ve teşri salahiyetinin BMM’inde tecelli ettiğini” hatırlayalım. Dördüncü madde “Türkiye Devletinin BMM tarafından idare olunduğunu” belirtmekteydi. Rejimin niteliğini açıklığa kavuşturan bu iki maddeyi dikkate sunduktan sonra; TBMM başkanının, meclis namına vazı imzaya ve Heyeti Vekile mukarreratını tasdike “ yetkili olduğunu bir kez daha söyleyelim. Bu ifadeler Türkiye’nin bir konvansiyon rejimi ile yönetildiğini açıkça ortaya koymaktadır. Yürütme alanını düzenleyen 244 sayılı yasa ise önemli bir değişiklik yapmıştı. TBMM başkanına aday gösterme yetkisi veren 47 sayılı Namzetlik yasasında. Bu değişiklikle, vekiller heyeti reisi bir müzakere başkanlığından çıkarılarak, doğrudan gizli oyla meclis genel kurulunda seçilecekti. Bu mevkiye seçilen kişi meclis ile hükümet arasında ilişkileri düzenleyecekti. Bu seçilmiş başbakan demektir.
İKİNCİ MECLİSİN YAPISI HAKKINDA
Tekrarlayalım: Fethi Bey’in başında bulunduğu hükümet konvansiyon rejiminin son hükümeti idi. Bu yapının getirdiği bazı gerilimler ve zayıflıklar vardı. Avantaj ve üstünlükler olduğu gibi.
II. Meclis, milli kurtuluş önderinin arkasında bir duruş sergilemekle birlikte, ideolojik ortak paydanın gücü belli değildi. Devrimin gündemi henüz açıkça ilan edilmemişti.
Devrim, siyasal gelişmelere göre bir strateji izleyecekti. Bunun yanı sıra icra vekilleri heyetine girme konusunda milletvekilleri arasında rekabet söz konusu idi.
Birinci meclis döneminden bildiğim bir gerçeği paylaşmak isterim: Taşra milletvekilleri merkezden daha fazla kaynak transfer edebilmek için Mebusan Meclisi tecrübesi olan milletvekillerine, mülki ve askeri seçkinlere karşı bir tutum içindeydiler. Daha fazla yetki, daha fazla imkan hatta mümkünse icra vekilleri heyetine girme konusunda istekliydiler.
Bağımsızlık savaşı bitmişti. Barış imzalanmıştı. Siyasi, iktisadi, bölgesel bütün beklentiler yüksekti.
FETHİ BEY NEDEN HÜKÜMET BAŞKANI?
İcra Vekilleri riyaseti, 1922’ye kadar başbakanlık muadili bir siyasi pozisyon değildi. Heyeti Vekile’nin müzakere başkanlığı idi. Yasama ve yürütmenin başkanı TBMM başkanı idi.
Rauf Bey’in 244 sayılı kanun gereği, seçimle bu konuma getirilmesi, TBMM başkanının siyasi otoritesine ortak olmak demekti.
Rauf’un başvekaleti sürecinde tavrı tamamen bu yönde oldu. TBMM başkanı ve başkomutan Gazi Mustafa Kemal Paşa’nın iktidar zeminini zayıflatmak.
Doğal olarak, Mustafa Kemal Paşa’nın Büyük Zaferden sonra kendisine alternatif bir iktidar odağının gelişmesine, kafasında tasarladığı devrim planına engel çıkarabilecek birilerinin güç kazanmasına izin vermesi söz konusu olamazdı.
Mecliste devrim hareketlerini destekleyecek Kemalist bir çoğunluk, yürütmede kendisi ile uyumlu bir başvekil ve vekiller olmalıydı.
Bu koşullar altında II. Meclis toplanınca, icrai işleri (yürütme) delege edebileceği kişi Fethi Bey’den başkası olamazdı. Manastır’da, Hareket ordusu günlerinde Bingazi’de, Sofya’da birlikteydiler. Dahası, mütarekede birlikte gazete çıkarmaya kadar giden bir “hukuk” vardı aralarında.
Fethi Bey, Latife Hanım, Galibe Hanım, Gazi Mustafa Kemal Paşa
Başkaları da vardı hiç kuşkusuz. Ama böylesine kilit öhemi haiz siyasi bir pozisyonda itimat edebileceği bir itidal adamına ihtiyacı vardı. Bu Ali Fethi Beydi. Meclise giren milletvekillerine onu işaret etmesinin sebebi budur.
Her ne kadar başvekil ve vekiller (bakanlar) TBMM genel kurulu tarafından basit çoğunluk ve gizli oyla seçiliyorlarsa da , seçiciler Mustafa Kemal Paşa’nın listesinden seçilmiş milletvekilleri idi.
HÜKÜMET’İN YAPISI
IV. Vekiller Heyeti, 1922 Temmuzundan beri görevdeydi. Bazı bakanlar değişmiş olsa da. Örneğin Hariciye Vekili Yusuf Kemal Tengirşenk istifa etmiş yerine İsmet Paşa seçilmişti. Lozan’da Türk delegasyonuna başkanlık etmek üzere hariciye vekili olmuştu.
Cumhuriyete kadar 2.5 ay süreyle görevde kalan TBMM hükümeti, daha doğru bir ifadeyle, Fethi Okyar’nın başında bulunduğu Beşinci İcra Vekilleri Heyetinde görev alan isimleri incelemek Türkiye’nin siyasal gelişmeleri açısından yerinde olacaktır.
Bu isimler, Kemalist elitin oluşum sürecinde önemlidir. Öncelikle Ali Fethi Bey’i ele alalım. Malta sürgününden döndükten sonra, hemen İçişleri Bakanlığına seçilmişti. Meclisin bu takdiri önemlidir. Mütarekeden sonra kurulan artçı İttihatçı hükümette (Müşir Ahmet İzzet Paşa hükümeti) Dahiliye Nazırı olduğunu unutmayalım.
Fethi, İcra Vekilleri Heyetinde 1921’den beri yerini koruyordu. II. Meclisle birlikte hem başvekil hem de dahiliye vekili oldu. Yorumum şudur: Demek ki milli kurtuluş önderinin yeni dönemin başında en çok itimat ettiği kişi oydu.
O tarih itibariyle, ikinci sırada İsmet Paşa gelir. Daha önce, Genelkurmay Başkanlığı, cephe komutanlığı, Mudanya mütarekesi müzakereciliği dışında bir görev tevcih edilmemişti. İsmet Paşa, Lozan’a TBMM Hükümeti’nin baş delegesi (baş murahhas) olarak gönderildi. Bu çok önemli bir karardı. Türkiye Devleti adına barışı imzaladı.
Bunun anlamı Gazi, İsmet Paşayı siyasi kadrosuna almıştı. Ama henüz Fethi’nin önünde değildi. Fethi Bey hükümetinde Dışişleri Bakanlığını sürdürdü.
Önemli bir nokta, Lozanda barışı müzakere ve imza eden delegasyonun bütün üyeleri yine vekil (bakan) seçildiler. İsmet Paşa, Dışişleri Bakanı, Dr. Rıza Nur, Sıhhiye Vekili oldu. Hasan Saka Eylül’den itiren yine İktisat Vekaletine getirildi.
İsmet Paşa Lozan dönüşü Ankara Garında karşılanıyor
Ordunun yönetimi, 1921’den itibaren aynı kaldı. TBMM ordunun sevk ve idaresi konusunda çok hassastı. Fevzi Paşa, genelkurmay başkanlığı (Erkanı Harp Reisi), Kazım Özalp Paşa Milli Savunma Bakanlığı (Milli Müdafaa Vekili) görevlerine yeniden seçildiler.
Önemli bir isim, bir ikinci meşrutiyet eliti olan ( mebus, ayan meclisi üyesi, Darülfunun hukuk profesörü ) Seyit Bey’dir. Seyit Bey, Osmanlı parlamentosunda bulunmuştu. Ama Birinci Meclis’te yoktu. İkinci Meclise İzmir milletvekili seçildi. Seyit Bey’in Adliye Vekili seçilmesi önemli ve anlamlıdır. Kendisini hilafetin ilgası görüşmelerindeki uzun konuşmasıyla hatırlayacağız. (1924)
Adliye Vekili Seyit Bey (eski Ayan ve Mebusan meclisi üyesi, İzmir milletvekili, hukuk profesörü)
Maliye Bakanlığında Birinci Meclis dönemindeki statüko korundu. Hasan Fethi Ataç bu görevi sürdürdü.
Şeriye ve Evkaf vekaletinde Mustafa Kemal Paşa’ya intisap etmiş ilmiyeliler yerlerini korudular. Musa Kazım Efendi (14 Ağustos-24 Eylül), Mustafa Fevzi Efendi (24 Eylül-27 Ekim ) tarihleri arasında görev yaptılar.
Halaskar Gazi Mustafa Kemal Paşa önderliğinde sivrilen genç isimlerden söz etmek gerekir. Mustafa Necati yeni kurulan Mübadele, İmar ve İskan bakanlığına getirildi. Mahmut Esat Bozkurt iktisat vekili oldu. Bu isimler, tevhidi tedrisat ve hukuk devriminde güçlü bir şekilde hükümetin içinde yer alacaklar. Onlara ilerde, Vasıf Çınar ve Dr. Reşit Galip de katılacaktır.
HÜKÜMET’TEN MUHALEFETE GEÇENLER
Bu hükümette yer alan bakanlar içinde, sadece İsmail Safa Bey, Terakkiperver muhalefetine katıldı. III. Dönemde parlamento dışı kaldı. Bir daha seçilemedi.
Sıhhiye Vekili Dr. Rıza Nur, örgütlü muhalefete katılmadı. Tekil muhalif bir tavır takındı. Yurtdışına çıktı.1938 yılında sessiz sedasız ülkeye geri döndü. Hiçbir koğuşturmaya uğramadı. Daha sonra pagan Türkçülük hareketinin önderi rolünü üstlendi.
Dr. Rıza Nur Lozan’da
SON BİR KAÇ SÖZ
İcra Vekilleri Heyeti başkanlığı ile TBMM Başkanı Mustafa Kemal Paşa arasındaki gerilim İkinci Meclis seçimlerine kadar devam etmişti. Nedeni 244 sayılı kanundu. Kanunun içeriği Türkiye’nin o zamanki siyasal rejimini açıklıyordu.
Bu kanun Büyük Zafer öncesinde çıkarılmıştı. Kendi aralarında farklılaşan ama Meclis başkanı ve başkomutan Mustafa Kemal’e muhalif kesimin çabalarıyla kabul edilmişti. Amaç, onun siyasi ve askeri karizmasını zayıflatmaktı.
Bu alttan alta süren gerilime rağmen, Mustafa Kemal Paşa, tevhid-i kuva (kuvvetler birliği) ilkesi gereği bütün devlet erklerinin tecelli ve temerküz ettiği TBMM’nin başkanı idi. Önemli bir nokta: Yürütmenin kararlarının tekemmülü için onun imzası gerekliydi.
Bununla birlikte, İcra Vekilleri Heyeti üyelerinin ve başvekilin seçimi onun iradesinden özerk kılınmıştı. Bu sonuca ulaşılmasını sağlayan, Rauf Bey’in arkasındaki Mustafa Kemal karşıtı cephedir. Bu cephe İkinci Grup ve diğer dağınık muhaliflerden oluşuyordu.
Rauf Bey bu cephenin üyesi olmamakla birlikte, Mustafa Kemal muarızlarının üzerinde oydaştığı isimdi.
Rauf, bir taraftan Müdafaa-ı Hukuk grubunun saygın bir üyesi rolünü oynarken öte yandan Sivas Kongresi ve IV. Dönem Osmanlı Mebusan Meclisi günlerinden beri Anadolu ihtilali fikrinin inançlı bir savunucusu değildi. Gelecekte uygulanacak siyasal rejim konusunda örtülü şerhleri olan bir simaydı. Karizması “Hamidiye kahramanlığı” mitosuna dayanıyordu. Onun da tam olarak neye tekabül ettiğini anlayabilmiş değilim.
Muhalefet cephesinin desteği ile, IV. İcra Vekilleri Heyetinin başkanlığına seçildikten sonra, Gazinin önderliğine karşı, seçilmiş başbakan rolünü oynamaya kalktı. Lozan delegasyonunun seçiminden müzakerelerin içeriğine kadar her şeye müdahale ediyordu. Lozan’a aslında kendisi gitmek istemişti. Mondros’un imzacısı olmak mahcubiyetinden kurtulmak istiyordu.
Rauf için, meclisin yenilenmesinden sonra, Halaskar gazi karşısında benzer bir iktidar arayışı söz konusu olamazdı.
Mustafa Kemal Paşa’nın Meclis başkanlığına, Fethi Bey’in hükümet başkanlığına seçilmesinden sonra açık muhalif kimse kalmamıştı. Muhalefet hoşnutsuz olduğu konuları basın yoluyla paylaşıyordu.
Dr. Adnan, Ali Fuat Paşa, Kazım Karabekir Paşa, Rauf Bey, Refet Bele
1924 sonbaharında Terakkiperver Partiyi kuracak olan örtülü muhalifler “Gazi Paşa kontenjanından” seçilmişlerdi. Bu isimlerin listeye alınmasının sebebi “milli kurtuluş savaşının hatırı“ idi. Yollar 1923 yazında değil, bir yıl sonra ayrılacak. O tarihten sonra saflar belirlenecektir.
Çok Okunanlar
BEDAŞ açıkladı... İstanbul'da elektrik kesintisi
23 Kasım 2024 günlük burç yorumu
İsmi Fenerbahçe ile anılıyordu: Al Nassr'da flaş Talisca gelişmesi
Yalı Çapkını dizisinde ayrılık
Al-Nassr'da kadroya alınmayan Talisca'nın gitmesine bu formülle izin verecek!
Av. Turan Karakaş hayatını kaybetti
Gazeteler Kılıçdaroğlu'nun davasını nasıl gördü?
22 Kasım 2024 Cuma yayın akışı: Bugün TV'de neler var?
Conor McGregor'a cinsel tacizden ceza
22 Kasım Cuma reyting sonuçları: Zirvede hangi program yer aldı