Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış haberleri bul
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış haberleri bul
ve ve
ve ve
ve ve
Temizle
Euro
Arrow
36,2401
Dolar
Arrow
34,4862
İngiliz Sterlini
Arrow
43,5545
Altın
Arrow
2962,0000
BIST
Arrow
9.549

Muhalif İslamcı sağda yeni dinamikler

AKP İÇİNDE  NELER OLMUŞTU? 

2002’den bu yana  iktidar  partisi  içinde   çeşitli dinamikler söz konusu oldu. Bunlar parti içi  kariyer beklentilerinin  tatmin edilmemesinden kaynaklanan  kırgınlıklar, parti yönetimine karşı merkezkaç eğilimler, Erdoğan’ın  liderliğine başkaldırı  olarak tasnif edilebilir. 

Bazı örnekler vermek gerekirse,  muhafazakar cenahın saygın isimlerinden Prof.Dr. Nevzat Yalçıntaş’ın oğlu  İTO   Başkanı Murat Yalçıntaş’ın ve  Kadir Topbaş’ın  damadının tutuklanması, Bayındırlık Bakanı Erdoğan Bayraktar’ın istifaya zorlanması, Abdüllatif  Şener, Ali Babacan,  Ahmet Davutoğlu’nun  partiden   farklı  zamanlarda ayrılmaları ve Erdoğan   yönetimini devirmek  üzere alternatif parti kurma girişimleri, Büyükşehir belediye başkanlarının  işten  el çektirilir gibi istifaya  zorlanmaları  gibi.   Bu örnekler başka  başlıklar   altında çoğaltılabilir. 

SAADET  PARTİSİNE GÖRE AKP NEDİR? 

AKP’nin iktidara geliş/ getiriliş biçimini  kadim İslamcılık  geleneğinde  bidat  olarak yorumlayan,  kendilerini  Milli Görüş’ün  tavizsiz    savunucusu gören  çevreler vardır. Bunların  temsilcisi  Saadet Partisidir. Bu parti açısından  AKP , davaya sadakatsizlik   örneğidir.  Kapitalizm ve Siyonizmle anlaşma  neticesinde  iktidara  getirilmiştir. 

Bu partiden   zaman içinde ayrışmalar  oldu.  İktidar cazibesine kapılarak   AKP’ye iltihaklar   gerçekleşti.  Örneğin Şeref Malkoç ve Numan Kurtulmuş gibi. Bu örnekler-doğal olarak-Milli  Görüş doğrultusunu  sadakatle  sürdüren eski çekirdek kadro tarafından şiddetle kınandılar. 

SAADET  PARTİSİ’NİN MİLLET İTTİFAKI İÇİNDEKİ  KİLİT ROLÜ 

2018  seçimlerinden itibaren Kılıçdaroğlu’nun  iktidar karşısında bir cephe  oluşturma girişimi Millet İttifakı  adı altında somutlaştı. 

Bu cepheye , Saadet Partisi dışında,  Erdoğan blokundan koparak katılanlar da olacaktı:   DEVA ve  Gelecek Partisi.  Davutoğlu Erdoğan’ın  başbakanlığını yapmıştı. Babacan ise AKP ekonomi politikalarının yürütücüsü olmuştu. Saadet Partisi ise İslamcı  kesimde Erbakan çizgisini ısrarla sürdüren çevrenin partisiydi. AKP'nin kuruluşunu,   politikalarını ABD ve İsrail'in piyonu  olma,  Siyonizme hizmet olarak görüyordu.  Katı  sünni  tutuculuğuna ve Asrı Saadet tahayyülüne dayalı bir partiydi.  2002'den beri küçük ve istikrarlı bir tabanı olduğu anlaşılıyordu.  Yani Saadet milli görüşten neş’et etmiş partiler içinde en temiz olanıydı.  Saadetçilere göre,  AKP zaten heretik bir partiydi. Deva ve Gelecek Partisi önderleri, Babacan ve Davutoğlu ise günahkardı.  Islahı nefs etmiş gibi görünüyorlardı.  Numan Kurtulmuş gibi harekete ikbal için ihanet edenler de vardı. Has Parti olayı.  Karamollaoğlu öyle değildi. Onunla  ilgili  şerh- Madımak  olayı  nedeniyle- sol kesim  tarafından  konulmuştu.  Kendi çizgisinde tutarlıydı. Kılıçdaroğlu Y-CHP'si ile demokratik Türkiye için müttefik görünüyordu. 

O bakımdan Millet İttifakı’nın cumhurbaşkanı adayının Saadet Partisi  genel merkezinde  Karamollaoğlu tarafından ilan edilmesi heyecan verici güzel bir hamleydi.  Binaya devletimizin kurucusu Gazi Mustafa Kemal  Atatürk’ün  kalpaklı büyük bir posteri asılmıştı. Mesaj açıktı:  hepimiz farklıyız ama buradan birleşiyoruz. 

BABACAN  NEYİ TEMSİL EDİYOR? 

Ali Babacan’ın diğer İslamcı  partlerden  önemli bir farkı vardır. DEVA, global kapitalizm paradigmasının içindedir. Tek şerhi şık bir  tesettür  kostümü ile klübe kabul edilmektir. Biraz da öngörülebilir hukuk  güvenliği.  AKP’yi  merkeze  alarak bir siyasi skala yapmak gerekirse, İslamcı partileri şöyle  sıralamak mümkündür: AKP, Deva, Gelecek, Saadet, YRP. En  yakın parti Deva, en uzak parti YRP’dir bana göre. 

Deva Partisi ve Babacan ile ilgili  yanılgımı  ifade etmek  isterim. Ben Babacan’ın   AKP’den istifasını  bir işaret fişeği  olarak algılamıştım. Ve çok  önemsemiştim.  Ali Babacan'ın partiden ayrılmasının ABD onayı ile gerçekleştiğini düşünüyordum. 2002’de AKP’nin desteklendiği gibi. Erdoğan rejimini tebdil etmek maksadıyla Deva’nın ciddi bir destek bulacağını düşünüyordum.  Şu düşüncelerle: Öncelikle Babacan kimliği ABD çıkarları ile tamamen örtüşüyordu. İslamcı kapitalizmin güzel bir örneğiydi.  AKP'nin kuruluşuna katılmış Özal'dan bu yana tereddütsüz  devam eden özelleştirme politikalarının destekçisi ve uygulayıcısı olmuştu.  Dışişleri Bakanlığı AB müzakereciliği ve ekonomiden sorumlu bakanlık yapmıştı.  ABD, Erdoğan'ı iktidara getirdiği gibi şimdi  yeni bir seçenekle onu tasfiye etmek istiyor diye düşünüyordum. Belki de gerçekten böyle bir plan vardı. Ama başarılı olamadı.

Babacan'ın 15 milletvekiliyle diğer İslamcı partilerden uzak durması hala Y-AKP formatında ABD onaylı bir seçenek olarak sümenin altında durduğunu gösteriyor olabilir. Ben Babacan'ın diğerlerine soğukluğunu bu şekilde yorumluyorum

PROF.DR. AHMET  DAVUTOĞLU VE  PARTİSİ  

Ahmet Davutoğlu’nun  AKP  ile  mücadelesi  kişiseldir.  İncinmiş ego sorunudur.  Davutoğlu ve ekibi, Erdoğan tasarruflarına  husumetten doğan bir siyasi partidir.  Babacan için   aynı  şeyi söyleyemeyiz. Babacan   daha  büyük bir planın parçasıydı.  

Halbuki Erdoğan’ın  çok yerinde  bir şekilde tespit ettiği gibi  Davutoğlu’nun  kendine  ait  gerçek bir başarısı yoktur. Arkasında Erdoğan  olduğu  sürece,  siyasi kimliği  bir anlam ifade etmiştir. 

Davutoğlu’nun “Hoca”   karizması da  irdelenmeye  muhtaç  görünüyor..  AKP iktidara geldiğinde diplomasi alanında   yetişmiş, birikimli kadrosu olmadığından (hala yoktur)   o boş alanda büyük bir isim muamelesi  görmüş,  hürmet edilmiştir. 

Bunun  yanısıra hacimli kitaplarının  içeriği dış   politika teorisyeni değil, hayalcisi olduğunu göstermektedir.  Davutoğlu  düşünce ve  tutumu ile  reel-politiği ıskalamıştır. Yeni Osmanlıcılık  hayali  Türkiye’ye zarar  vermiştir. 

Hatırlanacağı gibi,  2014  sonrasında, Erdoğan karşısında AKP’nin gerçek genel başkanı  olmak gibi  mayınlı   bir alana girince Erdoğan  tarafından çok kırıcı  bir şekilde fiilen azledilen  başbakan olmuştur. Fiilen ifadesini özellikle  kullandım. Çünkü  parlamenter sistemde  başbakan cumhurbaşkanı  tarafından  atanır  ama azledilemez. TBMM tarafından  düşürülebilir. Davutoğlu’nun Erdoğan’a husumetinin  temelinde  yatan  sebep   budur. 

Davutoğlu’nun-bunların  yanısıra-   Altılı Masadan  cumhurbaşkanı adayı olarak  çıkmayı  hayal ettiğini de düşünüyorum.  Gelecek Partisinden seçilen milletvekillerinin  büyük ölçüde  Erdoğan   politikalarının kişisel mağduru  oldukları   kanısındayım. Antalya milletvekili Anayasa Hukuku Profesörü Serap Yazıcı Özbudun istisnasıyla.  

MİLLET  İTTİFAKI  YENİLGİSİNDE YRP PAYI VAR MIYDI? 

Bu ittifak-uzun akademik  etütlerle epey  zaman tükettikten sonra- geniş  bir demokratikleşme planı ile halkın karşısına çıktı. Yanıltıcı    kamuoyu   araştırmalarının desteğinde AKP  dönemini  bitirme   rüyaları görmeyi  sağladı.   İttifak, 2023’te Erdoğan’ın arkasında  mevzilenen    koalisyon  tarafından  yenilgiye uğratıldı.  Sonuç tam bir fiyasko idi. 

Bu yenilgide  ittifak içi  etmenler dışında Dr. Fatih Erbakan’ın   bir son dakika manevrası   ile Cumhur İttifakına katılması önemsenmelidir. YRP’nin Erdoğan cephesine katılmasının-ilk turda-  sonuca ciddi katkıda  bulunduğu kanısındayım.  

Sonuçta  cumhurbaşkanlığı seçimi ile birlikte  yapılan  yasama meclisi  seçiminde, Erdoğan muhalifi Yeniden Refah Partisi, sadece cumhurbaşkanlığı  seçiminde Erdoğan’ı destekleyerek , kendi parti  kimliğinden  vazgeçmeksizin TBMM’ne  beş milletvekili  ile girmeyi  başardı. 

Bu sonuç, Erdoğan açısından bir taraftan kazanırken,  öte yandan  hasm-ı canını meclise sokmak gibi bir anlama  gelecekti. 

2023’TEN  SONRA MECLİS’TE  DURUM NEDİR? 

2023 seçimlerine  siyasi partiler ittifak sistemi içinde girdiklerinden parlamentoda sandalye dağılımı o tarihten bu yana değişiklikler gösterdi. YRP, Erdoğan'ı destekleme karşılığında ulusal barajı aştı. Beş milletvekilliği kazandı.YRP, AKP'den bağımsız bir şekilde %2.8 oy aldı. Bu küçük  gibi görünen önemli bir başarıydı. 

Millet ittifakı içinde yer alan Saadet,  Deva ve Gelecek partileri ise CHP listelerinde kendilerine sağlanan kontenjanlarla seçime girdiler.

CHP’nin  milletvekili  seçimlerinde aldığı oy oranı sadece %25.3'tü.  Bu sonuç, CHP listelerinden  seçime giren partilerin  anlamlı bir katkısının bulunmadığını gösterdi. Bu zaten CHP’nin her koşulda  alacağı oydu.  2024 mahalli idareler  seçimlerinde bu partilerin aldıkları oylar 2023'te yapılan ittifakın neye yaradığını  açıklar mahiyettedir.

CHP 2023 seçiminde 169 milletvekilliği kazanmıştı; ancak ittifak partilerinin milletvekilleri kendi partilerine dönünce CHP'nin parlamentodaki üye  sayısı 126'ya düştü. Deva 15, Saadet 10, Gelecek 10, Demokrat Parti 3. 

Deva, ayrı bir çizgiyi izliyor. Diğer iki İslamcı parti  mecliste grup oluşturabilmek için bir araya geldiler.  Gelecek Partisi  milletvekilleri, Milli Görüşün kök Partisi olan Saadet Partisine katılarak mecliste bir ittifak oluşturdular. Bu ittifak tüzel kişilik birleşmesi değil sadece mecliste  birleşmedir  hatırlatalım. 14 Aralık 2023’te  tartışmalı geçen Türkiye Büyük Millet Meclisi toplantısında AKP’lilerin sürekli sataşmaları altında fenalaşan Saadet Partisi Kocaeli milletvekili Hasan Bitmez’in vefatı  grubun  milletvekili  sayısını 20’den 19’a düşürdü. CHP Kütahya  milletvekili Dr. Ali Fazıl Kasap’ın  grubu kurtarmak için bir süreliğine Saadet partisine geçtiği duyuruldu.  Ama bu durum bir politikacı açısından sürekli olamaz.  Saadet grubu şimdi Demokrat Parti'den bir üye  transfer ederek grubu kurtarmak niyetinde görünüyor.

SAADET-GELECEK İTTİFAKI NEREYE VARIR? 

Son  seçimler şunu gösteriyor.  Saadet Partisi, Yeniden Refah karşısında 1/6  oy oranında bir partidir. İttifak sadece  TBMM’de vardır.  O da CHP’nin jesti sayesinde. Bu tabansız ittifakın siyasal geleceği meçhuldür. Gelişmeler karşısında dağılma  ihtimali de vardır. Bunun  nedeni  20 yıldır  yerinde  duran Saadet  değildir.  Davutoğlu’dur.  Partisinin son performansı, artık Davutoğlu’nun  iltihak edebileceği bir  melce kalmadığını  göstermektedir. 

SAADET-YENİDEN  REFAH AYRILIĞI 

Dr. Fatih Erbakan  herhalde siyasete girdiği andan itibaren kendisini veliaht olarak görüyordu. Şarkta  bu olağan  bir beklentidir.  ama 50 yıldır Prof. Erbakan’a  dava arkadaşlığı yapan kurmaylar Milli Görüş’ün önderliğini ona vermediler. Ona çocuk yaşta tahta çıkmak isteyen  şehzade  muamelesi yaptılar.  Babasının siyasi  mirasının  kendisine teslim edilmeyeceğini  anlayan Dr. Erbakan 2018'de Saadet Partisinden ayrılarak, babasının partisini çağrıştıran bir amblemle Yeniden Refah’ı kurdu.  Yaşlı kurtlarla mücadeleyi önce Saadet Partisi'nin Balgat'taki genel merkez binasının mülkiyeti üzerinden bir taarruzla başlattı. Sonuçta, uzun yıllardır Saadet Partisinin kullandığı binaya el koydu.

Saadet Partisi'nin önemli bir imaj sorunu CHP genel başkanını kendi genel merkezinde cumhurbaşkanı adayı ilan etmek ve desteklemek oldu. Bu Karamollaoğlu'nun bütün  hüsnüniyetine rağmen parti tabanının  yürekten kabul edebileceği  bir şey  değildi. Partililerin ideolojik kodlarına aykırıydı.

 Eğer Kılıçdaroğlu formülü başarılı olsaydı gelişmeler neyi gösterirdi bilemeyiz.  Ama İttifak  kaybedince,  Saadet Partisinin  kazancı,  10 milletvekilliği ile sınırlı  kaldı. Öte yandan Yeniden Refah, iktidar karşısında mevzilenmiş İslamcı cenahta    Saadet, Deva ve Gelecek  partilerinin  önünde olduğunu kanıtladı. 

Saadet Partisi mecliste grubu olan bir ittifak gibi görünse de muhalif İslamcı sağın asıl partisi Yeniden Refah Partisidir . 

YENİDEN  REFAH’IN  YÜKSELİŞ  NEDENLERİ 

YRP, 14 Mayıs 2023  milletvekili seçiminde 1.527. 048 (%2.8) oy ile   altıncı  parti olmuştu. Bir yıl sonra yapılan  yerel seçimde ise 2.995.951 (%6.9)  oy aldı. Üçüncü oldu. Bu çok anlamlı bir  başarıydı.  

YRP, AKP’den hoşnutsuz,  belki de bu partiden iyice soğumuş, sağ seçmenin (ümmetçi sağ)  Millet İttifakı içinde konuşlanmış    diğer islamcı partilere  Altı Ok’a hiçbir  şekilde  mührü vurmama saikiyle  yöneldikleri siyasi parti olmuştur.   Buna bir çeşit  ümmetçilik  içgüdüsü  diyebiliriz. 

Bence, YRP, 2023  genel seçiminde de, CHP’nin 35 milletvekilliği  hediye ettiği   diğer  İslamcı partilerin  hepsinden daha fazla bir oy  oranına sahipti. 

YRP’nin mahalli idareler seçimlerinden  Türkiye genelinde  3.  Parti olarak çıkması,  bazı   yerlerde AKP’ye kaybettirmesi, yeni bir cazibe merkezi olduğu anlamına geliyor bence. 

Bu  sonuçta,  Dr. Muhammed Ali Fatih Erbakan’ın  büyük siyasi vizyonundan ziyade, AKP  iktidarının  çürümesi  belirleyici olmuştur. Bu nedenlerle, büyük ekonomik yıkım karşısında  sola asla oy vermeyecek kesimin   yöneldiği adres YRP oldu. 

Bu   seçmen kesimi  AKP’den vazgeçmiş,  ama İslamcılık içinde bir seçenek arayan kesimdir. Bu da ister gerçek bir yönelim, isterse  protesto  oyu saikiyle olsun  Yeniden Refah  Partisidir. 

YRP,  2024  mahalli idareler seçimlerinde yüzde 6.9 oyla Türkiye genelinde  üçüncü  parti olmuştur. YRP yarışı,   MHP (%6.5)  ve DEM’in (%5.8)   önünde bitirmiştir.  Saadet Partisi'nin son yerel seçimlerde aldığı oy oranı %1.2’dir.  Oy sayısı: 589.518.    Saadet'in gerileyişi,  Deva ve Gelecek  partilerinin silinme sınırlarına inmesi   YRP’nin   Milli Görüş  partileri  içinde  yeni merkez  olduğuna işaret ediyor. 

YENİDEN REFAH’IN İDEOLOJİSİ NEDİR? 

YRP’nin  gerçekte  sömürü düzeni  ile esastan bir sorunu yoktur.  Kadim  Adil Düzen argümanında  adalet aslında  sınıflı toplumu içerir. İslamcı düşüncede  ülülemri bağlayan  ilke sadece takvadır. YRP’nin  AKP’ye itirazının temelinde, yeşil sermayenin uluslararası sermayeye  eklemlenme biçimi  vardır.   YRP’nin   siyasi   düşünce  skalasındaki  yeri  aşırı  sağdır. Baskın ideolojik özelliği ümmetçiliktir.  

Söylem düzeyinde  anti-kapitalist, anti-emperyalist   ve anti-siyonisttir.  Bu söylemin reel karşılığının  ne olduğu  ancak iktidar  pratiği ile anlaşılabilir. Ben Yeniden  Refahın  anti kapitalist değil, Yahudi sermayesine karşı,    anti-semitik bir parti  olduğunu düşünüyorum. 

 Bence, bu  partinin yaldızı biraz kazınırsa altından Ortaçağ merkantilizmi çıkar. Bu da ilkel  ticaret kapitalizminden başka bir şey değildir. 

YENİDEN REFAH  BİR SEÇENEK OLABİLİR Mİ? 

Şimdi biraz da bazı  ihtimaller üzerinde duralım. AKP, 2002 seçimlerinde, çürümüş,  merkez sağ siyaset yerine, Atlantik ötesi  güçler tarafından  paraşütle iktidara getirilmişti.  Bazı İslamcı yazarların  itiraf ettiği gibi. Bu projenin temel  saiki Türkiye’deki   Kemalist  kurumsal dizaynı yıkmaktı. Projenin asıl hedefi, global sermayeye direnen  kamucu-devletçi- mülki- askeri-idari- kazai yapı  ve eliti  devre dışı bırakmaktı. 

AKP İslamcı olduğu için değil,  bu görevi  yerine getirecek en işlevsel siyasi aparat olduğu için  uluslararası sermaye tarafından  desteklendi. 

Bu nedenle,  Yeniden Refah’ın,  benzer saiklerle  Erdoğan sonrası için  piyasaya  sürülmesi  mümkün değildir.  YRP’nin  İslamcılığı,  AKP  gibi likit  bir İslamcılık değildir. Konturları  sert, rijit  bir  İslamcılıktır.  

Fatih Erbakan’ın etrafında  toplanmış kitlenin  hedefi  şöyle özetlenebilir: AKP’yi Milli Görüşe ihanet etmiş bir parti olarak lanetlemek ve uygulanan ekonomi politikaları  üzerinden  seçmen  tabanında büyükçe  bir gedik  açmak.  Bu, AKP  seçkinleri  üzerinde travma  yaratacak ve  partinin  çözülme sürecini  hızlandıracaktır. Bu eşik de  aşılırsa, iktidara  adaylık konusunda geniş  bir alan ortaya çıkmış olur.  

Ben bu konuda, Fatih  Erbakan’ın kurucu  önder Necmettin Erbakan  miti  üzerinden bir hesaplaşma zemini yaratmak isteyeceğinden eminim. Erdoğan  hareketinin ideolojik açıdan  yumuşak karnı burasıdır. 

Öngördüğüm bu projeksiyon   gerçekleşse bile,  Dr. Erbakan’ın YRP’si, AKP  yerine ikame  bir parti olarak finans kapital  tarafından desteklenmez.  YRP’nin üzerinden  çıkaracağı bir gömlek yoktur. İktidara gelişi yukarda  ileri sürdüğüm gerekçelerle Batı’dan destek görmez.  YRP İslamcılık içi  bölünmeyi büyütebilir. 

SON  DURUM  NEDİR ?

Neticede, son mahalli  idareler seçimlerinde görüldü ki, AKP iktidarına, ideolojik olarak akraba bir partiden , içerden bir meydan okuma söz konusudur. Bunun emareleri  görülmüştür. Yeniden Refah’ın aldığı %6.9 -küçük  bir oy oranı gibi görünse de-  önemlidir. YRP, AKP  duvarında açtığı  gediği büyütebilir. Durum ilerleyen zamanlarda  siyasi konjontüre ve  ekonomik genel gidişata göre değişebilir. Ben  durumun YRP lehine değişeceği  kanısındayım.  

Bu arada, parlamentoda 4/5 ekseriyetin  CHP dışındaki partilerden oluştuğu gerçeğini unutmayalım. AKP, kendisine  esaslı itirazları olsa da -yeni anayasa  tartışmasında- muhalif İslamcı partileri   rejime yönelik  yeni hamlelerin  partneri  yapmayı deneyebilir. Bu partilerle  tarihi doku benzerliği  olduğu  unutulmamalıdır.  

Görüldüğü gibi, durum  ortada.  Her siyasi partinin kendine göre  bir hesabı  var.  

İKTİDAR  NE YAPABİLİR? 

Son durumu  şöyle görüyorum:  İktidar bu yapısı  ile ekonomiye bir balans ayarı yapabilme gücünü/kabiliyetini kaybetmiştir. Gündemi sürekli  yeni anayasa, yumuşama gibi  saptırma, zaman kazanma yöntemleriyle  meşgul etmeye gayret edecektir. 

Bu arada DEM Parti, ağır cezalarla, iktidarla  uzlaşma ikilemine sokulabilir; müzakere  zeminine çekilebilir. DEM  buna müsait bir partidir. İktidar, buna İslamcı muhalif   kesimi  de  dahil ederek  yeni anayasa/anayasa  değişikliği için 3/5 şansını zorlayabilir. Bu referendum için  gerekli meclis içi sayıdır. 

Muhalif İslamcı partiler   bu oyuna dahil  edilebilir  mi?  sorusuna  benim vereceğim   yanıt: İktidar oyununda  kendi  manevra  alanlarını  genişletmek şartı ile evettir.