Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış haberleri bul
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış haberleri bul
ve ve
ve ve
ve ve
Temizle
Euro
Arrow
36,2401
Dolar
Arrow
34,4862
İngiliz Sterlini
Arrow
43,5545
Altın
Arrow
2962,0000
BIST
Arrow
9.549

Prof. Muhittin Emin Etingü’nün başına gelenler

YUSUF  ZİYA ORTAÇ’IN ANMA YAZISI 

Akbaba  Dergisi   imtiyaz sahibi  Yusuf  Ziya Ortaç,  1956 yılında  dergide bir anma yazısı  yayınladı.  Yazının  yayınlanmasından  34 yıl önce Bahriye Mektebi   mühendislik şubesinden mezun olan  güleç yüzlü  bir gençten  söz ediliyordu.  Bu genç, Prof. Muhittin Emin  Etingü idi. Bahriye Mektebinden  1922  yılında mezun  olmuştu. 

Bu zarif  insan,  Akbaba  Dergisi’nin  çizerlerinden  biri olmanın ötesinde  bir gemi inşa mühendisiydi.  1940’ların sonuna doğru İTÜ’de  profesörlüğe atanmıştı.

Yusuf Ziya Bey’in yazısından dört yıl önce, korkunç bir suikastin hedefi olmuştu. (1952) 

İTÜ REKTÖRLÜĞÜ’NÜN ÖLÜM İLANI 

İTÜ Rektörlüğünün  ilanından Etingü Hoca’nın  kimliğinin detaylarını  ve olayın   safahatını  öğrenmek  mümkün. Duyurudan Prof. Muhittin  Etingü Hoca’nın 13.10.1952   akşamı evinde  feci  bir şekilde vefat ettiği, cenazenin 15 Ekim günü Bayezit Camiinden kaldırılarak, Edirnekapı Şehitliğinde defnedildiği anlaşılıyor. Dayısının Refik Halit  Karay, babasının Mabeyni Hümayun Katiplerinden Emin  Bey olduğundan da söz edilmiş. 

EMİN  HOCA’YI KİM/NEDEN  KATLETTİ ? 

Olay tarihinde Emin Etingü Hoca , 4 yıldır  İTÜ Makine Fakültesi Gemi  İnşa bölümünde  profesör idi.   Ata Nutku ile  birlikte bölümün kurucusuydu. Vatan Gazetesi'nde  yayınlanan  habere göre, Hoca  İTÜ’ye yakın bir yerde oturmaktaydı. Taksim’de.  Abdülhak  Hamit  Caddesi  Hava Apartmanında eşi Münevver Hanım ve  oğlu Ali ile birlikte   yaşıyorlardı. (no. 72’de ) Dairesi dördüncü kattaydı.  Ev,  şimdiki Habertürk’ün karşısı,  Havaş  otobüslerinin  kalktığı yerde idi. 

Aile bir süredir Bolu’dan gelerek  çiçekçi dükkanı açan Rıza Gerede tarafından  tehditler almaktaydı. 

Nedeni de şuydu:

Çiçekçi Rıza,  Etingülerin akrabaları  olan  Ayşe’ye sırılsıklam aşık olmuştu. Rıza’nın  alkol müptelası  olması ve  külhanbeyi tavırları   Münevver Hanım tarafından  öğrenilince ilgisinden rahatsız olunmuş, isteklerinden   vazgeçmesi  telkin edilmişti. 

Bolu’lu çiçekçi Rıza,  marazi bir   şekilde bağlandığı Ayşe’ye ulaşamayınca, korkunç bir eyleme başvuruyor. İçi dinamit  dolu bir paket  hazırlıyor. Hoca’nın  oturduğu  apartmana giderek   bir paket   teslim edecekmiş gibi, komşusu  Salomon Mordo’dan   hocanın  dairesini öğreniyor.

Etingü Hoca, kapıyı  açınca, içi dinamit dolu  paketi patlatıyor. 1950’ler İstanbul’unda korkunç bir  patlama sesi duyuluyor. Sesin  şiddeti paketin tahrip gücünü  gösteriyor olmalı. 

Bolulu Rıza, Türkiye’nin yakın zamanlarda tanık  olduğu intihar  bombacılarına  benzer  bir eylem gerçekleştiriyor. Emin Etingü   Hoca ve eylemci  Rıza olayda feci bir şekilde can veriyorlar. 

İKİ DENİZ YARBAYI İTÜ’YE NASIL  PROFESÖR OLARAK  ATANMIŞTI?

Türkiye’de mühendislik   ve tıp eğitimi  askeri okullarda başlamıştır. Hendese-i Mülkiye, 1795’te kurulan askeri mühendishaneden ayrılarak sivil mühendislik okulu  olarak  açılmıştı. Bu kurum  1909’da Mühendis Mektebi Alisi, 1928’de Yüksek Mühendis Mektebi ve 1944’de  çıkarılan bir kanunla İstanbul Teknik Üniversitesine dönüştürülmüştü. 

İTÜ’de Gemi İnşa Mühendisliği  Makine  Fakültesi  içinde bir bölüm olarak  kurulmuştu. Ayrı bir fakülte olması 1970’lerde  mümkün  olabildi. 

Türk gemi mühendisliğinin iki duayeni,  Ata Nutku ve Muhittin Etingü, Heybeliada Bahriye Mektebinden Deniz  İnşaiye Subayı  olarak mezun  olmuşlardı. (1920’ler) 

Ata Nutku  ve Muhittin Etingü Hocalar Bahriye Mektebinde çalışkan  öğrenciler olarak  takdirle  öğrenim hayatlarına  devam ederken, Heybeliada’daki  okulun bahçesinde   notları  pek parlak olmayan Nazım Hikmet  ve Necip Fazıl’la karşılaşmış olmalıdırlar. Farklı  sınıflarda olsalar da. 

Muhittin Hoca,  1923-1925  arasında ABD (MIT’de) ve Almanya  Lubeck’te  ihtisas  eğitimi  gördü. 

Sonra  2.5 yıl  süreyle İtalya’da görevlendirildi.  Görevin konusu: Sakarya  ve  Dumlupınar   denizaltılarının  inşasına nezaret etmekti.  Etingü, bir süre Gölcük Deniz Fabrikalarında çalıştıktan sonra bu kez Kiel’de görevlendirildi. (1937) Hitler Almanyasının  erken  dönemi  yani.  KielKrupp Germaniawerft  tersanelerinde Türk  denizaltıları  inşa ediliyordu: Saldıray, Batıray, Atılay, Yıldıray  denizaltıları. Etingü, bu  denizaltıların yapımına  nezaret eden   komisyonda yer aldı.  Denizaltıların adları bizzat  Cumhurbaşkanı Atatürk  tarafından başvekil Celal Bayar’a  dikte edilmişti. 

Batıray  Almanya’da denize  indiriliyor.  Görsel kaynağı : Osman Öndeş

Etingü, Bahriye’de Ata Nutku ile birlikte Taşkızak Tersanesinde askeri  mühendis olarak görevine devam  ederken,1940’lardan itibaren  Yüksek Mühendis Mektebinde dersler verdi.  Büyük bir ihtimalle Ata Nutku  Hoca  da. Maarif  Vekaletinin  talebi, Milli Savunma Bakanlığının  onayı ile öğretim görevlisi olarak. 

Bu arada Yüksek Mühendis Mektebi, İTÜ’ye  dönüştürüldü. 1948 yılı itibariyle  Nutku ve Etingü  mühendis deniz  yarbayı rütbesinde  idiler. Daha doğru ifade etmek gerekirse: Deniz İnşaiye Yarbayı. 

Bu iki  mühendis   bahriye  subayı İTÜ  Senatosununun  teklifi, üniversiteler arası  kurulun uygun görmesi, Bakanlar Kurulu  Kararı  ve  cumhurbaşkanı İsmet İnönü’nün  onayı  ile İstanbul  Teknik Üniversitesi Makine Fakültesine  profesör olarak  atandılar. 

Prof. Muhittin Emin Etingü, görsel  kaynağı: Emin Necdet İşli

40’lı yıllarda   bu tür atamalar mümkündü. Hatta olağandı.  Bir örnek vermek gerekirse, Dr. Adnan Adıvar ve Halide Edip Hanım, 1939’da  ülkeye  döndükten sonra,  İstanbul Üniversitesinde  öğretim üyeliğine atandılar.  Dr. Adnan Bey bilim  tarihi profesörü,   Halide Edip Hanım İngiliz dili ve edebiyatı  profesörü oldu. Mina Urgan da   Halide Edib’in  asistanlığına getirildi. 

Her ikisinin de günümüz  akademisinde geçerliliği olan  ünvanları  yoktu. Doktora derecesi-tezi  Türkiye  akademik camiasında  henüz bilinen  bir şey değildi. Proseförlük ve doçentlik,  Darülfünundaki Müderrislik  ve müderris muavinliğine denk  ünvanlardı. 

Bu arada, Prof.Teoman  Özalp ve Prof. Kemal Kafalı’nın Muhittin Etingü’nün  öğrencileri olduğunu da hatırlatalım. 

MUHİTTİN ETİNGÜ HOCA’NIN  KATLİNİN  BANA HATIRLATTIKLARI 

Muhittin Etingü Hoca’nın böylesine korkunç bir düşünceyle katledilmesi bana Onat Kutlar ve Yasemin Cebenoyan’ın The Marmara Cafe’de  (1995) ve Kerem Yılmazer’in Levent HSBC binası önünde kırmızı ışıkta beklerken gerçekleştirilen bombalı   eylemler nedeniyle hayatlarını kaybetmelerini hatırlattı. (2003) 

Bu olaylar, insan yaşamının çevresindeki  birçok  değişkenin, dinamiğin, tesadüflerin  etkisi  altında  belirlendiğini ve  hayata veda biçiminin de öngörülemez  olduğunu  düşündürüyor bana. 

MUHİTTİN ETİNGÜ HOCA’NIN  ELİM KAYBI VE ERİCH FROMM 

İstanbul Siyasal’da  okurken (80’ler) çoğunlukla Cağaloğlu yoluyla yürüyerek  iskeleye  inerdim.  Yolda sıklıkla Payel Kitabevi’ne uğrardım. Payelo  yıllarda Wilhelm Reich  ve ErichFromm’un çevirilerini  yayınlıyordu. Reich’ın kitaplarından   sıkıldım. Bitiremedim. Fromm’u severek  okudum. 

Bu olay bana  Fromm ‘un iki kitabını  hatırlattı. İnsandaki Yıkıcılığın Kökenleri ve Sevginin ve Şiddetin  Kaynağı. Gerçekten de öç alma dürtüsü,  bireyin yaratıcılığı ile  ters orantılıdır.  Kendini güçsüz  ve saygınlığını  yaralanmış hissedenler  benliklerini onarmak için  büyük bir  şiddet eylemine başvurabilirler. Çiçekçi Rıza’nın  eylemi  bunu doğruluyor. 

ETİNGÜ  VE NUTKU  HOCALAR ÜZERİNE  BİR KAÇ SÖZ 

İTÜ Gemi İnşa Bölümünün  yeni kurulmakta  olduğu  yıllarda   kurucularından  birinin  feci  bir olayla  hayattan   koparılması ülkemiz  bilim tarihi  açısından son derece  üzüntü vericidir. 

Prof.Etingü, bir yazıda  çok güzel betimlendiği gibi Akbaba  Dergisinde çizgileri  yayınlanacak kadar güçlü bir sanatçı olmasının  yanısıra   son derece  birikimli  bir  mühendis ve öğretim  üyesi idi. 

Yaşamış olduğu Osmanlı ve cumhuriyet  dönemlerinin en  seçkin simalarından biri olduğundan kuşku yoktur. 

Ailesi  itibariyle de  öyledir. Osmanlı yönetici  sınıfına mensup  bir aileden gelmekteydi. Babası   Mabeyn katiplerinden Emin Beydi. Ayrıca Türk  Edebiyatının ünlü siması Refik Halit Karay’ın yeğenidir.

Muhittin Etingü’nün Akbaba Dergisinde yayınlanan  çizgilerinden  bir örnek 

Cumhuriyet donanmasının  kuruluş yıllarında genç bir gemi inşaiye  subayı  olan Muhittin Etingü,   ABD’de (MIT)  ihtisas öğrenimi görmüştü.  İtalya ve Almanya’da Türk denizaltılarının  yapımına  nezaret eden  kurullarda bilfiil görev  almıştı.

Bu tecrübe ve birikimi ile, Türk donanmasının  gelişmesine katkıda  bulunurken, İstanbul  Teknik Üniversitesinin yetkili  kurullarının talebi ve Bakanlar Kurulu Kararı  ile  -Ata Nutku ile birlikte-   profesör  olarak atanmış; birlikte gemi inşa bölümünü  kurmuşlardı. 

Ata Nutku,  Ord. Profesörlüğe kadar yükselmiş, Türk  Denizciliğinin sembol isimlerinden  biri, hatta ikonu olmuştur.

Ne üzücüdür ki, 

Ülkemizin yetiştirdiği   bu  ikideğerli  hocadan, Muhittin Etingü, genç sayılabilecek   bir yaşta çılgınca bir  şiddet eyleminin kurbanı olmuştur. (1952) 

Ata Nutku Hoca’nın adı ise insanı hayrete  düşüren bir basın rezaletine konu olmuştu. (1999) 

Şöyle ki, 

Hoca’nın 1994’te 90 yaşında vefatından sonra o sıralarda  inşa edilen bir  feribota Ord. Prof.Ata Nutku adı verilmişti.  Bu, Türk denizliğinin  hocanın  hatırasına güzel bir jesti idi.  Gemi hala Eskihisar-Topçular hattında çalışmaktadır. 

Fakat ne yazık ki, tarihimizden bihaber bir yayın organı (gazete)  geminin adını Atatürk’ün Nutku ile ilişkili sanmış, alaycı bir şekilde “Atatürk’e yalakalıkta  son nokta”  manşetiyle  haber yapmıştı.