Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, 09.03.2024 tarihinde AKP'nin Muğla Büyükşehir Belediye Başkanı adayı Aydın Ayaydın ile birlikte Muğla Adliyesi'ni ziyaret ederek başsavcı ve yargı mensuplarıyla görüştü.
Görüşmelere ilişkin sosyal medya hesabından paylaşım yapan Bakan Tunç, şu ifadeleri kullandı:
"Muğla Adalet Sarayımızı ziyaret ederek Cumhuriyet Başsavcımız, Komisyon Başkanımız, yargı mensuplarımız ve personelimizle bir araya geldik. Güzel ilimizde adalet hizmetlerimizin etkin sunumu için yürüttüğümüz çalışmaları değerlendirdik. Adaletin tecellisi için fedakarca çalışan tüm yargı mensuplarımıza ve adalet teşkilatımıza teşekkür ediyorum."
Buraya kadar her şey normalmiş gibi gözüküyor. Tek sorun Sayın Adalet Bakanı’nın, aynı zamanda Hakimler ve Savcılar Kurulu (HSK) Başkanı olmasıydı. Yani, Sayın Adalet Bakanı, aynı zamanda HSK Başkanı sıfatıyla Muğla Adliyesini ziyaret etmiştir. Ve tam da bu sebeple yani siyasi bir makam olan Adalet Bakanı olmasının dışında HSK Başkanı olması sebebiyle Başsavcı ve Komisyon Başkanı dışındaki (o makamlar temsil makamlarıdır) tüm adliyedeki hâkim ve savcılar görüşmeye katılmıştır.
Daha basit olarak anlatmak gerekirse, Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, bir siyasi partinin üyesidir. Bu şapkası ile yeni adliyeler yapmak, adliye içinde adaletin gerçekleşmesi için ihtiyaç duyulan malzemelerin sağlanması (örneğin duruşma salonlarının eksiksiz olması gibi) gibi görevleri vardır. Ancak HSK Başkanı olarak o adliyede bulunan tüm hâkim ve savcıların atama, terfi ve diğer özlük hakları gibi tüm işlemleri yapan HSK’nın Başkanıdır. Yani orada bulunan tüm hâkim ve savcıların bir nevi amiridir. Bu sıfatı ile hakimlerin yerini değiştirebilir, örneğin hâkimi isteği dışında Muğla’dan Van’a gönderebilir veya aynı adliyede o hâkimi örneğin asliye ceza hakimi iken sulh hukuk hakimliğine atayabilir. Bu çok ciddi bir yetkidir. Esasen evrensel olarak bakarsak Adalet Bakanının aynı zamanda HSK Başkanı olması bu sebeple yargı bağımsızlığına aykırıdır. Ancak ülkemizde birçok anayasa değişikliği yapılmasına rağmen HSK Başkanının aynı zamanda Adalet Bakanı olması uygulamasına son verilmemiş, bu sebeple yargının siyasallaşması -hele o Adalet Bakanı şahsen bunun önüne geçmek istemezse- iyice görünür olmuştur. İşte tam da bu sebeple Sayın Adalet Bakanının, AKP’nin Muğla Büyükşehir Başkanı adayı Aydın Ayaydın ile o adliye gelmiş olması tam anlamıyla yargının siyasallaşmasının fotoğrafı olmuştur.
Eğer Sayın Adalet Bakanı, aynı zamanda HSK başkanı olmasaydı, o karenin içerisine hiçbir hâkim ve savcı girmek istemezdi. Çünkü bir siyasi partinin Belediye Başkanı adayı ile aynı karede olması onların bağımsızlık ve tarafsızlıklarına gölge düşürürdü. Ancak son yıllarda yargının siyasallaşmasının bir fotoğrafı olarak bu kare ortaya çıktı. Adalet Bakanı ise HSK başkanı olması sıfatını unutarak yanına Büyükşehir Başkan adayını alıp adliyeye giderek yargıyı siyasallaştırmış olduğu gibi kendi partisinden olan adayın propagandasını yapmış oldu.
Hukuk devleti olmanın en önemli özelliği, yargının diğer erklerden bağımsız ve tarafsız olmasıdır. Yargının bağımsız ve tarafsız olması, modern demokrasiye sahip tüm dünya ülkelerinde kabul görmekte, hatta siyasal, kültürel ve ekonomik gelişmişlik düzeyini belirlemede bir ölçüt olmaktadır. Yargı organları, yasama ve yürütme organları karşısında bağımsızlığa sahip olmadıkları veya tarafsızlıklarını koruyamadıkları durumda, yargısal denetimi benimsemenin bir anlamı kalmayacak, siyasal iktidarın sınırlarını çizen kuvvetler ayrılığı ile hukuk devleti ilkelerinden de söz edilemeyecektir.
Sonuç olarak, Adalet Bakanı Yılmaz Tunç’un Muğla Adliyesi ziyaretini, siyasi bir parti üyesi ve hatta 2 hafta sonra gerçekleşecek seçimde Belediye Başkan adayı olan kişiyi yanına alarak gerçekleştirmesi, yargının bağımsızlığı ve tarafsızlığını zedelemiştir. Geldiğimiz aşamada bu tür ziyaretler o kadar olağan hale gelmiştir ki, bu fotoğrafta görüldüğü gibi artık kimse rahatsız değildir. Ancak elimizi vicdanımıza koyarak bir an için CHP Muğla Belediye Başkan adayının aynı karede olduğunu görseydik acaba medyada nasıl haber yapılırdı? Tüm yandaş medyada o fotoğrafın içinde olan hâkim ve savcılar bağımsızlık ve tarafsızlığını yitirmesi sebebiyle linç edilmez miydi? Demem o ki, aslında herkes her şeyin farkında. Biz de ülkemizde bu iktidar tarafından yargının bağımsız ve tarafsız olmasının istenmediğinin farkındayız. Ancak herkes tarafından bilinmelidir ki, yargı bağımsızlığının bu şekilde zedelenmesi devletimize büyük zarar vermektedir. Öncelikle Sayın Adalet Bakanımızın aynı zamanda HSK başkanı olduğunu hiç unutmayarak hareket etmesini arzu ediyoruz. Böylece ülkemizde yeniden en azından görünüşte yargı bağımsızlığı ve tarafsızlığına uygun davranıldığını kabul edebiliriz.
Çok Okunanlar
Gelinim Mutfakta kim elendi? 10 bileziği kim aldı? 22 Kasım 2024 puan durumu
22 Kasım 2024 burç yorumları
Fenerbahçe En-Nesyri için Al-Nassr'den gelen rekor bonservisi reddetti
BEDAŞ 22 Kasım'da İstanbul'da elektrik kesintisi yaşanacak mahalleleri açıkladı
Netenyahu'yu tutuklayacak ülkeler belli oldu!
Lüks araba markası Jaguar logosunu neden değiştirdi? Yeni logosu ne oldu?
Bakan Yusuf Tekin'den Teğmen Ebru Eroğlu ve diğer teğmenleri kurtaracak karar!
21 Kasım 2024 reyting sonuçları: Perşembe günü hangi yapım birinci oldu?
Mauro Icardi’nin Greeicy ile kulis paylaşımı Nara’yı çileden çıkardı
İsmi Fenerbahçe ile anılıyordu: Al Nassr'da flaş Talisca gelişmesi