Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış haberleri bul
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış haberleri bul
ve ve
ve ve
ve ve
Temizle
Euro
Arrow
34,9385
Dolar
Arrow
32,5064
İngiliz Sterlini
Arrow
40,8451
Altın
Arrow
2441,0000
BIST
Arrow
10.087

Bilginin sürgünü biter mi?

“Bir nesil, bilginin cezalandırıldığı ve cehaletin saadet olduğunu öğrenerek yetişiyor. Bir sonraki nesil cahil olduklarını bile bilmeyecek çünkü bilginin ne olduğunu bilmeyecekler.”

Ursula K. (Kroeber) Le Guin’in bu sözlerine sık sık rastlıyorum son günlerde. Aslında yalın bir biçimde özetliyor süreci. Adına ‘bilgi çağı’, ‘bilgi toplumu’ denen ama bilginin sürgüne gönderildiği bir dönemi yaşıyoruz.

Toplumsal, kültürel ve iktisadi ilişkilerin sentezi olan bireyin, ki büyük oranda yaşadığı gibi düşünenlerin baskın olduğu bir ortamda düşündüğü gibi yaşamak için emek harcayanlara kin güttüğüne şahitlik ediyoruz. Değerler, öncelikler, ilkeler ve redler de sürgünde!

Şimdi sormak hakkımız değil mi? Bilgiye ulaşmanın bu kadar kolaylaştığı, ancak doğru bilgiye erişmek ve yorumlamak için altyapının zayıfladığı bir çağa ne ad vermek gerekir?

Günün öncelikleri ve onların belirleyeciliği, insanın sadece biyolojik ihtiyaçlar ve hazlardan öte bir varlık olduğu gerçeğinden bu kadar koparabilir mi?

Ve sosyal medya, özellikle de twitter ile birlikte herkesin kendini herkesle ve her şeyle eşitlediğini sanma halini, had bildirmeye çalışma gayretini nereye oturtmalı?

İktisadi çürüme her şeyi temelden etkiliyor, evet, ya sosyal çürüme nasıl onarılacak?

Bu girizgâhın ardından bu konuya devam etmek üzere ara verelim...

Sensin 'Türkiyeli!'

Dönem dönem ortaya atılırdı bu tartışma; ‘Türkiye Edebiyatı’, ‘Türkçe edebiyat’ vb. tabirlerle ortaya atılırdı. Kimi aydınımızın ‘Türk’ diyememe, diyeni ‘ırkçı’, ‘faşist’ görme kompleks ve düşmanlığından gelir bu saçmalık. Daha da ötesi Attila İlhan’ın deyimiyle “Türkiye’nin bir hain kontenjanı var”dır. 

Bugünlerde yeniden bir ‘Türkiyeli’ lafıdır dönüp duruyor. ‘Türk’ demek bir korku objesine döndürülmeye çalışılıyor. ‘Fransız’, ‘Alman’, ‘İtalyan’ olabilirsin ama asla ‘Türk’ olamazsın, ‘Türkiyeli’ olabilirsin; o da ne demekse! 

Dünyada kendi ulus kimliğine, yurttaşlık bilincine bu kadar düşman aydın kimlikli insan topluluğu başka bir yerde var mıdır?

Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün tanımı açıktır: “Türkiye Cumhureiyeti’ni kuran Türkiye halkına Türk milleti denir”.

Türkiye bir ulus devlettir. Değerli hocam Prof. Dr. Barış Doster’in de belirttiği gibi “Türklerin dili var; Türkçe. Devleti var; Türkiye Cumhuriyeti. Ülkesi var; Türkiye. Tarihsel süreçte Türk; hem ırkın adı hem ulus kimliğin, üst kimliğin, ortak kimliğin adı”dır.

Etnikçiliği, mezhepçiliği, feodal aşiret ve tarikat liderlerini savunmayı ilericilik sayanların, Türk olmayı ırkçılık, faşistlik sayması zırvalıktır.

Siyasal İslamcı iktidar politikalarıyla, kaçaklar ve sığınmacılar üzerinden göç mühendisliğiyle, demografik işgalle karşı karşıya olan laik Cumhuriyet ve Türk kimliği bugün kuşatma ve saldırı altındadır.

Emperyalizmin projeleriyle; adı BOP, GOKAP vb. olsun, ‘ümmetçilik’ politikalarıyla bölüp parçalanıp daha kolay yönetilmek istenen bu ülkede plânlara ve projelere kale gibi duran işte bu kimliktir ve laik Türkiye Cumhuriyeti’dir!

12 Eylül rejiminin Türk-İslam senteziyle ümmetçiliğe sürüklenen bir kısım milliyetçilik de, kendi ulusundan ve toprağında koparılan kimi solcular da maalesef bunu görememekte ya da görmek istememekte yahut da bile isteye bunun parçası olmaktadır.

Bir kez daha vurgulayalım: Bu topraklarda yaşayan bizler Türkiye Cumhuriyeti vatandaşıyız. Yurttaşlık bağıyla bağlıyız. Türkiyeli değil Türk'üz!