Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış haberleri bul
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış haberleri bul
ve ve
ve ve
ve ve
Temizle
Euro
Arrow
37,5658
Dolar
Arrow
33,9499
İngiliz Sterlini
Arrow
44,6408
Altın
Arrow
2814,0000
BIST
Arrow
9.577

Deden ya Mustafa Kemal’in askeridir ya da…

Günlerdir Türkiye’de deli saçması bir tartışma var!

Kara Harp Okulu mezuniyetinin ardından genç teğmenlerin resmi tören sonrası kılıçlarını çekip, “Mustafa Kemal’in askerleriyiz” diye slogan atması tartışılıyor…

Yahu Türkiye Cumhuriyeti topraklarında yaşayıp, Mustafa Kemal’in askeri olmaktan hicap duymak nasıl bir müptezelliktir?

Onun askeri olduğunu söyleyen genç subaylara yüklenmek nasıl bir kanı bozuğun işidir?

Unutanlara hatırlatmakta fayda var. Kurtuluş savaşında dedeniz ya Mustafa Kemal’in askeriydi ya da…

Ya da işgalciydi, işgalcilerle iş birliği yapan vatan hainiydi. 

Yani şimdi Mustafa Kemal’in askeri olmaya karşı olanlar bu devletin, cumhuriyetin, Türkiye’nin düşmanıdır. 

Osmanoğlu Ailesi’nin aklı başında fertleri bile Atatürk’e saygı ve bağlılıklarını beyan ederken, sosyal medyada "Ne idiği belirsiz" üç beş trolün başlattığı tartışmaya katılan kelli felli adamları anlamak mümkün değil. 

Kardeşim Mustafa Kemal’in askerleri olmasaydı şimdi adınız Hasan, Hüseyin değil, George ya da Dimitris olacaktı. 

Muhafazakar hükümetin Atatürk ile derdi olduğu düşünülürken, devlet erkanının özel günlerde Atatürk’ü anmamayı, törenlere katılmamayı gelenek haline getirdiği tartışma konusuyken AKP Sözcüsü Ömer Çelik, teğmenler ile ilgili bir açıklama yaptı. 

Çelik, "Bu görüntülerden Erdoğan'a mesaj verildi, hükümete mesaj verildi" şeklinde konuşulması eski vesayet anlayışının diriltilmesi meselesidir. Bir de bunlara cevap vereyim derken teğmenlere hakaret edilmesi de kabul edilemez. Tecrübemiz ortadadır. Dikkatimiz yüksektir. Demokratik denetim mekanizmaları en güçlü şekilde çalıştırılmaktadır, herhangi bir şeye müsaade edilemez. Görüntüler üzerinden hükümete kılıç çekti dediklerinde amaçlarının eski vesayet unsurlarını tekrar diriltmek olduğunu görüyoruz. Bu teğmenler ülkemizin geleceği için yetiştirilmiştir” diyerek hem görüntüleri eleştiren seçmenlerine şirin göründü hem de genç subaylara sahip çıktı. 

İşin en akıl almaz boyutu ise Milliyetçi Hareket Partisi lideri Devlet Bahçeli’nin yorumuydu. Adı üstünde Milliyetçi! Ama Milliyetçi olmanın temelinde yatan bazı değerler vardır. Bunlardan biri de Atatürkçü olmaktır. Neden mi? 

Tarihte kurulan son Türk devletinin banisi olan Ulu Önder, tüm siyasi partilerin, tüm makam ve mevkilerin üzerindedir. Dolayısıyla Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu, Türk milletinin, Anadolu’nun kurtarıcısı Mustafa Kemal her milliyetçi için tartışmaya kapalı bir konu olmalıdır.

Ama ne ilginçtir ki, Sayın Devlet Bahçeli yayınladığı yazılı metinde yine danışmanlarının süslü cümleleri ile herkese verip veriştirmiş. 

Bahçeli, "Kanuni yemin dışındaki yeminin üzeri Aziz Atatürk’le örtülmemeli ve gizlenmemelidir. 30 Ağustos’u gölgeleyen, ülkemizi meşgul eden, hasımları ümitlendiren, istismar lobisini heyecanlandıran ikinci yemin hadisesinin her bakımdan netliğe kavuşması zorunludur" dedi. 

Bahçeli açıklamasında “Güdümlü figüranlar, dış bağlantılı bir operasyon mekaniği, yıkıcı hevesler, fitne cephesi, melanet hedefler” gibi cümleleri sıralayıp şu soruyu sordu: “Ne var ki, bu seneki mezuniyet töreninin resmi safhası tamamlandıktan, Sayın Cumhurbaşkanımız ile birlikte askeri ve sivil erkanın ayrılışından hemen sonra sayıları 300’ü geçen teğmenin kılıçlarını çekip bir başka yemini seslendirdikleri, nihayetinde bunun etrafında günlerdir mahsurlu ve bayağı polemiklerin üretildiği de açık bir gerçektir. İlk başta sorulması gereken soru şudur: Siyaset ve toplum gündemine oturan, medyada her gün otopsi raporu yazılan vaki yeminin gayesi nedir? Buna kim ya da kimler karar vermiştir? Kanunla belirlenmiş yemini müteakiben mezun subayların bir bölümünün dile getirdikleri yemine ihtiyaç duyulmasının mana ve maksadı nasıl yorumlanmalıdır?”

Cevap basit! Bu ikinci bir yemin değildir. Genç subayların coşkusu ve Atatürk’e bağlılığını ifade biçimidir. Bu ne CHP’nin ne de başka bir siyasi partinin sloganı ya da dediğiniz gibi alternatif bir yemindir. 

Bu vatanını seven subay, sivil, AKP’li, CHP’li MHP’li tüm vatanseverlerin Cumhuriyet’e bağlılıklarını belirten bir duygunun sözlere dökülmüş halidir. 

Atatürk’ün askeri olmak sorgulanacak bir durum değildir. Kurtuluş savaşında çocuklar da kadınlar da imamlar da Atatürk’ün askeriydi. Tam aksine o askerler sayesinde var olduğumuzu unutmak sorgulanacak bir davranıştır. 

Ne mutlu ki bugün hala o ruhu taşıyan bir millet var.