Günümüzün yeni trendi yaklaşmakta olan ‘dijital felaket’ korkusu.
Hükümetler ‘dijital felakete’ karşı önlem almaya başladı bile…
Doğal kaynakları tüketirken, teknoloji ve gelişim adı altında dünyaya her türlü zararı verirken felaketlerden korkmayıp, sonra da “Hadi dünyamızı kurtaralım” demek ne kadar kolay değil mi?
“Yavuz hırsız ev sahibini bastırır” misali hem suçlu hem güçlüyüz!
Son zamanların bir de yeni söylemi var…”Yenilebilir enerji!”
Gezegenimizin altına dinamit yerleştiren devletler, bürük sanayi kuruluşları, siyasetçiler, iş insanları hepsinin dilinde aynı nakarat: ‘Yeşil enerji, yenilebilir enerji’
İyi de dünyayı yiyip bitiren bitmek tükenmek bilmeyen hırsınız değil mi?
Kömür, petrol, madenler değil miydi gözünüzü diktiğiniz zenginlikler…
Ağaçları, ormanları, denizleri hatta ozon tabakasını bile daha fazla güç için parçalamadınız mı?
Yahu uzaya uydu göndereceğim diye fırlattığınız roketlerin ozon tabasını kevgire çevirdiği gerçeğini görürken bunu yapan çılgın milyarderleri kırmızı halılarla karşılamıyor musunuz?
Sanki dünyanın dengesini fabrika işçisi Süleyman efendi bozuyormuş, ağaçları ormanları maden aramak için son ütücü Ayşe Hanım talan etmiş gibi dünyanın süper güçleri, en zengin iş insanları bir anda doğa dostu oldu!
Hatta dünyadaki kaynaklar tükenecek korkusuyla gezegenlere göz dikip koloni kurma hayaline kapıldı bu süper güçler ve süper zenginler…
Kasım ayının başında iklim krizinin etkilerinin tartışıldığı ‘2021 Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Zirvesi’nde Uluslararası yardım kuruluşu Oxfam bir rapor yayımladı.
Raporda, 2030’da en yoksul yüzde 50’lik kesimin karbon ayak izlerinin Paris Anlaşması'nın 1,5 derece hedefine uygun seviyenin oldukça altında kalacağı belirtilirken, dünyadaki en zengin yüzde 1'lik kesiminse karbon salınımına etkisinin olması gereken seviyeden 30 kat daha fazla olabileceği vurgulandı.
Sonra da “Dünyamızı kurtaralım”… Hadi oradan!
Şimdi kapıda bir de dijital felaket senaryosu var. Teknolojinin çökmesinden korkuluyor…
‘Yok’ bu öyle komplo teorisi falan da değil, hükümetler ciddi ciddi bunun önlemini alma derdine düştü.
Geçtiğimiz günlerde İngiltere Başbakan Yardımcısı Oliver Dowden vatandaşları uyardı, “Mum ve pil stoklayın” dedi!
Üzerinde güneş batmayan imparatorluk mum ışığı ve pil enerjisine muhtaç kalacak?
Başbakan yardımcısı bir felaketin dijital cihazları sekteye uğratacağını, internet ve güç sistemlerinin çökmesi durumunda ‘analog’ bir çağa geri dönme hazırlıkları yapılması gerektiğini söyledi…
Ve ekledi: “Mum, pil ve pille çalışan radyo stoklayın!”
Doğal afetlere, salgın hastalıklara ve siber saldırılar veya terörizm gibi kötü niyetli eylemlere nasıl hazırlanılacağına dair tavsiyeler sunacak olan ve gelecek yıl açılacak resmi bir hükümet sitesinin de duyurusunu yaptı.
Dowden, ayrıca yapay zekanın 'kronik bir risk' oluşturduğu ve siber saldırı risklerini, hatta kimyasal silahlardan kaynaklanan tehdidi artıracağı konusunda da uyarıda bulundu.
Güzel söylüyor ama yapay zeka çalışmalarının nedeni de daha fazla kazanmak değil mi?
En son Open AI’da yaşanan üst düzey görevden almalar ve entrika dolu dizilerin senaryosunu aratmayacak kavgaların daha fazla kazanmak uğruna çıktığını dizi izler gibi izlemedik mi?
Hadi İngiltere Başbakan Yardımcısı’nın sözlerini daha çok doğal afetler için bir uyarı olarak alalım ama bu doğal afetlere zemini kim hazırladı, doğanın dengesini kim bozdu?
Süleyman efendi mi Ayşe Hanım mı?
“Alın şu ikisinin karbon ayak izlerini de dünyayı kurtaralım” diyecek bir yetkili çıkar diye de korkmuyor değilim hani…
Dönelim konumuza…
Hani tarih tekerrürden ibaret derler ya; Dünya, var olduğundan bu yana kaç kez medeniyetlere ‘reset’ atıp sil baştan başlattı hikayeyi?
Pil ve mum stoklayarak belki 30-40 sene geriye gidersek korkusuna önlem alabiliriz ama ‘Doğa Ana’ bize gerçek bir ceza keserse ‘Nuh Tufanı’ gibi bizim de yok oluşumuz efsanelere konu olur…
NOT: Süleyman Efendi ve Ayşe Hanım’ın olayla ilgisi yoktur. Yazıda sadece sıradan vatandaşları temsil etsin diye kullanılmış isimlerdir. Tamamen hayal ürünüdürler. Dünyanın dengesini bozmadıkları gibi bozanları haber yapan haberci de değillerdir.
Yazıyı referans alıp suç duyurusunda bulunabilecek kişilere özellikle hatırlatmak isterim.
Çok Okunanlar
30 büyükşehirde yapılan ankete İmamoğlu damga vurdu
Sünepe mi, proje mi?
KKTC’yi Cumhurbaşkanlığı binası Türkiye’yi de Yeni Anayasa ile koruruz!
Son genel seçim anketindeki oy farkı ortaya çıktı
İşte sır perdesinin aralanacağı tarih...
Neden toprak reformu yapılmalı?
“Siyaseten” Parmak Sallama, Vicdanla, Ülküdaşlık Arasına Sıkışma Hali mi?
Mourinho Amrabat'ı öve öve bitiremedi
Spor yazarları Türk takımlarının Avrupa maçlarını değerlendirdi
Cezası belli oldu