Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış haberleri bul
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış haberleri bul
ve ve
ve ve
ve ve
Temizle
Euro
Arrow
36,6287
Dolar
Arrow
34,8925
İngiliz Sterlini
Arrow
44,3362
Altın
Arrow
3006,0000
BIST
Arrow
10.125

Ölüsünü de dirisini de sömürelim!

Yaşamak zaten başlı başına bir dertken artık vatandaşın ölüsü bile masraf. Eskiden çok yaşlı ya da ağır hastalar için “İki cihandan biri… Allah kurtarsın” denilirken artık “Ölüp de masraf çıkarmasın” diye bakılıyor.  

Örneğin İstanbul’da mezar yeri fiyatlarına zam geliyor!

Karacaahmet, Nakkaştepe, Zincirlikuyu ve Aşiyan gibi birinci grupta yer alan mezarlıklara yüzde 60 zam onaylandı. Mezarın bile birinci sınıfı olur mu demeyin bu bambaşka bir yazı konusu onu da anlatırız elbet… Ama asıl mesele İstanbul’da ölmek bile artık çok pahalı. 

1 Ocak 2025’ten itibaren boş mezar yerleri bulunduğu gruba göre 7 bin 152 liradan başlayıp 111 bin 632 lira arasına kadar değişen tarifeler ile satılacak!

Zam kararı da İBB meclisinde oy birliği ile karara bağlandı…

Hani ölüsünden de dirisinden de yararlanılacak bir nesne ya vatandaşlar. Madem ölmüyorsunuz o zaman biz de yaşarken sizden faydalanalım diyerek yepyeni bir uygulama başlatılmış: "Harcama limiti!"

Örneğin bir mekana çay içmeye gittiniz. Mekan diyor ki, “Yok öyle yağma! Bir bardak çay içip masamı işgal edemezsin. Harcamak zorunda olduğunuz bir limit var. En az 1500 lira harcamak zorundasınız. Yemez içmezseniz de bir bardak çaya 1500 lira ödemek zorundasınız…”

IPA’nın  (İstanbul Planlama Ajansı) kasım ayı araştırmasına göre İstanbul’da yaşamanın maliyeti 75 bin 717 liraymış. Buna Harcama limiti dahil mi, mezar fiyatları da hesaplandı mı bilinmez ama asgari ücret alan bir vatandaşın İstanbul’da bırakın yaşamayı ölmeye bile gücü yetmiyor. 

Gelişmiş ülkelerde asgari ücretli biri yaşam masraflarını karşılayabiliyorken bizde ölüm masraflarını bile karşılayamıyorsa ivedilikle yapılması gereken şey halkın refaha kavuşturulması. Sokaktaki vatandaş ne Şam’da namaz kılmak istiyor ne de İmamoğlu mu Yavaş mı aday olacak diye kendini paralıyor. 

Vatandaşın derdi önce ocağındaki çorbayı kaynatmak.

Sonra da daha rahat bir hayat umuduyla illegal işlere, kumara, fuhuşa sürüklenme ihtimalleri olan gençlerini korumak.

Sokaktaki gençlerin sesine bir kulak verin. Çoğu işsiz ama asgari ücretle çalışmak istemiyor. Kolay yoldan para kazanmak daha cazip geliyor. Annelerin babaların en büyük endişesi de bu. Dünyada ekonomisi çökmüş pek çok ülkede bunun örneğini görmedik mi? Asıl tehlike de bu değil mi? 

Güncel hesaplar yerine planlarımızı gençlere göre yapmalıyız. Yoksa istikbalimiz kayıp bir neslin eline kalacak…