Hani bir tabir vardır futbolseverler çok iyi bilir “Damarımı kesseniz kanım siyah beyaz akar” diye… Ya da hangi takımı tutuyorsa o renkte… Ait olmayı anlatır. Sevgisinden vazgeçmeyeceğini, tuttuğu takımın değerlerine bağlılığı anlatır…
Aidiyet duygusu insan olmanın gereğidir.
Mesela bizim ülkemizde hemşerilik duygusu vardır. Askerde hastanede, otobüste, vapurda hemen sorarız” Memleket neresi” diye…
Ait olduğumuz takım, şehir, köy, okul, birlik önemledir. Değiştirilemez.
Mesela Manisalı biri “Ben artık Manisalı değilim Aydınlıyım” diyemez. Askerliğini topçu birliğinde yapmış birisi; alayı, bölüğü, sınıfı ile övünür “Ben artık topçu değil denizciyim. Topçular yanlış yaptı. Fikrimi değiştirdim” diyemez.
Mesela futbolcular transfer olur takım değiştirir. “Aslında ben doğuştan bu takımlıymışım der!” transfer olduğu takımın taraftarı da bu sözü ciddiye almaz ama ayrıldığı takım taraftarları için o artık ihanet edendir. Adına besteler yapılır…
Transfer profesyonel işidir. Daha iyi para veren takıma gidilir ama taraftar kolay kolay takım değiştirmez. Değiştirene de “Bırak ya o adam değil takımını bile sattı” yaftası yapıştırılır.
Dedim ya transfer profesyonelin işidir. Para ile işinizi, yeteneğinizi kiraya verirsiniz. Ama değerlerinizi, ilkelerinizi, inançlarınızı pazarlık meselesi yapmaz herhangi bir çıkar için transfer olmazsınız.
Mesele siz hiç transfer olan bir imam gördünüz mü? “Falanca kilise bana daha iyi imkanlar sundu bundan sonra ben imam değil papazım. Artık namaz kıldırmayacağım, günah çıkartacağım” der mi?
Peki bu siyasetteki transferlere aklınız eriyor mu? Yıllarca bir partinin ilkelerine inanmış bunun için çalışmış birinin değerlerinden vaz geçip can düşmanı, en çok eleştirdiği, siyasi olarak vatanına milletine fayda sağlamadığını düşündüğü bir partiye nasıl geçebiliyorlar anlayabiliyor musunuz?
Bir rozetle tüm fikirler değişiyor mu?
Yıllarca belki de sövüp saydığı, mücadele ettiği karşıt görüşün bir numaralı neferi olmayı nasıl başarıyorlar?
Dünyanın gelişmiş ülkelerinde bir meslek sahibi siyasi anlamda başarılı olacağını düşündüğünde dünya görüşüne yakın bir partide siyaset yapar. Görev süresi bitince de işine döner. Yani siyaset hizmet işidir, gönül işidir profesyonel bir meslek değil!
Ama bizde profesyonel siyasetçilik diye bir kavram var. “Ne iş yaparsınız?” “Siyasetçiyim.” Bir gün o partide bir gün bu partide…
Türkiye’de siyaset bir meslek! Halka hizmet etme makamı bildiğiniz iş kolu olmuş. Maaşları, emeklilikleri…
En tepedeki mevkileri bırakın il kadroları bile profesyonel. Baktılar bu partiden iş yok, hop 35 kişi birden diğer partiye geçip rozet takar. Sonrasında ne mi olur? Yeni partilerinde tüm kapılar açılır…
Ama profesyonel siyasilerin atladığı bir gerçek var. Madem futbol ile başladık futbol ile bitirelim. Mesela bir takımın yıldızı başka takımlara transfer olur. Oynar parasını kazanır. Futbolu bırakınca hoca olmak ister. Ait olduğu camia ona kapılarını açmaz. Televizyonda yorumcu olur, en büyük tepkiyi o efsane olduğu takımın taraftarlarından alır. Artık aidiyeti o kadar kaybolur ki, kendi bile hangi takımlı olduğunu unutur.
Tümer Metin var mesela buna en iyi örnek. Beşiktaş’tan Fenerbahçe’ye transfer olunca Beşiktaş taraftarları sırt çevirdi. Hiçbir zaman Fenerbahçeli Tümer de olmadı. Ama bu gün Beşiktaşlı Tümer de olamıyor.
Çok Okunanlar
Kötülerin kaybetmediği bir ülke, çocuklarına ahlakı öğretemez!
Ünlü iş insanının ölümünde dikkat çeken ayrıntı! Teknede sevgilisi de varmış
Erman Toroğlu’ndan Halil Umut Meler iddiası!
Muharrem İnce hakkında bomba transfer iddiası!
Denizci gözüyle Kartalkaya yangını
Grand Kartal Otel'in sahibi Halit Ergül'ün ifadesi ortaya çıktı!
Kabine tel tel dökülüyor... Erdoğan o isimleri görevden alacak!
İmralı heyetinin “Şehitleri”!..
Tokat Belediye Plevnespor ile Bursaspor karşı karşıya geliyor
Narin Güran cinayetinde yeni ayrıntı ortaya çıktı!