Mahir Polat için vicdani bir adım

Kronik kalp ve yüksek tansiyon rahatsızlığı var. Tutuklu bulunduğu Silivri Cezaevi’nde iki defa hastaneye kaldırılıp, son sevkinde anjiyo olan Mahir Polat’ın sağlık sorunları nedeniyle tutuksuz yargılanması talebi Adli Tıp Kurumu’nda bekliyor.

Aradan 48 saat geçti. Her dakika çok önemli. Avukatının açıklamasına göre, hipertansiyon şikayeti devam ediyor.. Her an kalp krizi ve beyin kanaması geçirme riski söz konusu.

Tutuksuz yargılanabilecekken bu insani adım neden esirgeniyor?

Cezaevi hastane arasında götürülüp getirilen Mahir Polat’ın tansiyonu ölümcül düzeyde yükseldi. Beyni, böbrekleri zarar görüyor. Üstelik kapalı alan fobisi var.

Neden bu vicdani adım atılmıyor?

Ağır geliyor, çok ağır…

Adil, vatandaşlarının eşit haklara sahip olduğu özgür bir Türkiye hayali kurduğu için,  80 darbesi sonrası, hayatının en verimli yıllarını cezaevinde geçiren bir insan hakları savunucusunun yeğeniyim.

Teyzem, 2 buçuk yıl kaldığı Mamak Askeri Cezaevi’nde MS hastası oldu. Hapisten çıktığında bir bacağını kullanamıyordu. Hastalık sağ tarafını tutmuştu. “Neyse ki solaktı” diye avunmuştuk ailece. Mamak’ın uçsuz bucaksız yükselen kalın beton duvarlarının ardında, teyzemin içimi ısıtan gülüşünü görmek, bütün o karanlığı hafızamdan silmem için yeterliydi.

Cezaevinde geliştirdiği mizah yeteneğini bütün aileye bulaştırmıştı. Çocuk gözümle, yaşadığımız o acı günlerden çok, olayları mizahi tarafından kaydetmişim hafızama…

Dönemin cezaevi koşulları bağışıklık sistemini altüst etmişti. Teyzemi MS hastalığından değil, pankreas kanserinden kaybettik.

İsyan etmiştim. Melek kalpli, her insanın işine koşan, dostları tarafından çok sevilen, kimseye kötülüğü dokunmamış, pamuk yanaklı bir insan neden suçsuz yere cezaevine atılır?  

DEJA VU olmak kaderimizde var. Yıllar geçiyor ama Türkiye değişmiyor.

Deja vu demek, daha önce yaşanılan bir şeyi tekrar görmek demek!

Mahir Polat’ ın hastane-cezaevi, yaşamla ölüm arasındaki çizgide götürülüp getirilmesi, ona ve yapılan büyük bir haksızlıktır.

Mahir Polat, emekçi bir sendikacının oğlu. Babası gibi emekçi, emektar ve çok çalışkan.

Yaşam sevincini üretme enerjisinde bulan, dayanışma kültürünü benimseyen, liyakati önceleyen, paylaşımın erdemini savunduğu için her görüşten, her sınıftan insanın saygısını, sevgisini kazanmış bir insan.

Yaşar Kemal tutkunu, Nazım’ın Şiirleri ve Cumhuriyet kitap ekini okuyarak büyümüş. İ.Ü Sanat tarihi ve arkeoloji mezunu.

Kültürel miras, şehircilik alanında uzmanlaşan, İBB Miras’ın kurucusu, Türkiye Anıt ve çevre Turizm Değerlerini Koruma Vakfı Yönetim kurulu Başkanı Polat; Sosyal tarih, Müze Bilim, Mimarlık tarihi, toplumsal hafıza alanlarında akademik çalışmaları olan, edebiyat, tarih, sinema gibi birçok alanda yetkin bilgiye sahip bir araştırmacı aynı zamanda.  Doktora tezini henüz tamamlamıştı.

Türkiye’de çok önemli görülmeyen bir alanda, kültürel miraslarımıza yeniden hayat vererek, İstanbul kent kültürüne çıta atlattı.

Kendisine değil, topluma bir şeyler vermek için bir çabası olan, bu nedenle iktidar partisi tabanı  tarafından da sevilen bir isim.

Tutkusu; “Yıkıntı haline gelmiş, ölmüş denen değerleri tekrar ayağa kaldırmak, onları diriltmek."  

Halka,” bu eserler sizindir. Sizden de gelecek nesillere miras kalacaktır” duygusunu hissettirmek İBB Miras’ın, hiç kimsenin imtiyazında değil, sadece halkın olabileceğini göstermek. Aynı zamanda bir kent hakkı savunucusudur Mahir Polat.

Zor olanı başararak, dünyanın en eşsiz kenti İstanbul’a, İstanbulluların başka bir gözle bakmalarını sağladı. Yaşadığımız kentin mirasına sahip çıkmanın önemini, ayağa kaldırdığı tarihi değerler hepimize gösteriyor.

Mahir Polat hükümlü değil, tutukludur.  Ağır sağlık sorunları nedeniyle  tutuksuz yargılanması, insani hakkıdır.