Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış haberleri bul
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış haberleri bul
ve ve
ve ve
ve ve
Temizle
Euro
Arrow
37,6128
Dolar
Arrow
34,0672
İngiliz Sterlini
Arrow
44,5927
Altın
Arrow
2744,0000
BIST
Arrow
9.699

Ben bu ülkeyi neden sevdim?

Türkiye'yi sevmemin birçok nedeni var. Bunlardan biri de hiç şüphesiz Türklerin hayvanlara duyduğu sevgi ve ilgidir. Biliyorum belki bu konu Türk okuyuculara banal gelebilir ama bugünkü yazımda bir süredir Türkiye'de yaşayan bir yabancının gözünden Türklerin hayvan sevgisinin boyutlarını sizlere anlatmak istiyorum.

Türkiye'ye yerleşmeden önce birkaç kez turist olarak gelmiştim ve her seferinde İstanbul sokaklarında gördüğüm bunca kedi ve köpek beni hayrete düşürüyordu. Bu paradoksu kendime açıklayamıyordum. 16 milyon insanın yaşadığı bir metropolde bu kadar çok hayvan nasıl yaşayabilir? Geceleri bile uyumayan bir şehirde bu hayvanlar nasıl bu kadar sakin ve rahat olabiliyor? Bu hayvanlar karanlık ara sokaklara bile nasıl bu kadar güzellik katabiliyor? Bu hayvanlar, bu kadar çok aceleci insana nasıl bu kadar pozitif enerji aktarabiliyor? Bu hayvanlar, kışın veya yağmurda şehrin kasvetli görüntülerini sadece varlıklarıyla nasıl "renklendirebiliyor"? Bütün bu soruların tek bir cevabı var: İNSANLAR. İnsanlar sayesinde bu hayvanlar, beton duvarlar veya asfalt yollarda bile yaşamlarını sürdürebilecek kadar şanslılar. İnsanlar olmasaydı etrafta bu kadar çok „canlı” güzellik olmazdı.

Sokak hayvanları konusunda yabancıların Türklere karşı tavrını onlarca kaynaktan biliyorum. Bunu sosyal medyada da, kitaplarda, filmlerde, çekilen belgesellerde de görmek mümkün. Türkler, ülkelerinin milyonlarca kedi ve köpeğe "yuva" olabileceğini, kendi ülkelerinde insanların bu hayvanlarla uyum içinde yaşayabileceğini tüm dünyaya kanıtladı. Boşuna değil, birçok kez yabancıların İstanbul'u "kedi cenneti"ne benzettiğini fark ettim. Şuphesiz İstanbul'da sokak hayvanlarının turistlerin ilgisinin artmasına katkı sağladığını da kabul etmemiz gerekiyor.

Bir halkın sokak hayvanlarına duyduğu sevgi ve ilgi bu halkı tanıma bakımından çok şey anlatıyor. Bazıları aksini kanıtlamak istese bile, o insanların kötü olamayacağını söyleyebiliriz. Hayvan sevgisi bize insan olduğumuzu unutturmuyor. Bu hayvanlar yaşadıkça içimizdeki insanın da yaşayacağını söylemek yanlış olmaz.

Sokak hayvanlarına her gün bakma kültürünün olmadığı bir ülkeden geliyorum. Ama bunu Türkiye'de görebilecek kadar şanslıydım. Çocuğumun her sokak köşesinde mama ve su dolu tabaklar, sokak hayvanlarının soğuktan, güneşten, tehlikelerden korunabilecekleri özenle düzenlenmiş evler görerek bu kültürü öğrenebilmesi beni mutlu ediyor. Her sabah okula gitmeden önce kedimize „Güle güle” demeyi, sonra da oturduğumuz binanın bahçesindeki kedileri okşayarak veda etmeyi unutmadığına seviniyorum.

Bu sözleri yazarken bir anlığına yeniden çocuk olmayı diledim. Dünyada bu kadar çok kötülük olduğunu bilmemek. Bu dünyadaki bir ülkede milyonlarca sokak köpeğine ötenazi uygulayacak bir yasanın kabul edildiğini bilmemek. Bazı canlıların diğer canlıları öldürebileceğini bilmemek.

Türkler, bahşedilen ülkenin güzelliğinin yanı sıra, Türkiye'de soğuk kış günlerinde mağazaların girişinde ısınan köpeklerin görüntüleriyle de tanınıyor. Kazara çukurlara ya da kanalizasyonlara  düşen bir kedi ya da köpek yavrusunu kurtarmak için yollarda delik açan buldozerlerin görüntüleri ile tanınıyor. Türkler kasap dükkânlarının önünde duran kedi ve köpek ve bu hayvanları beslemekten mutluluk duyan kasaplar ile tanınırlar. Hayvanlar da sakince ve sessizce dükkanların önünde oturup bekliyorlar, çünkü insanların kalplerinin büyük olduğunu ve herkese yetecek kadar et olduğunu biliyorlar. Türkler, yoldan geçen herkesin bir kedi ya da köpeğin başını sevgiyle ve büyük bir sıcaklıkla okşadığı görüntüleriyle tanınır. İtiraf etmeliyiz! Türklerin hayvan sevgisi, birçok halkın sahip olmak isteyeceği bir kültürel ve kimlik özelliğidir!

Ama şimdi kendimize soruyoruz. Türkler neden sokak hayvanları öldürmekle tanınsın ki? Bu sorunu çözmek için neden başka yöntemler kullanılmadı? Neden bu kadar çok can ölmek zorunda? Biz insanların başka canlıların hayatlarını almaya ne hakkımız var? Neden bu gezegenin sadece biz insanlara ait olduğunu düşünüyoruz? Gerçekten bu kadar bencil ve benmerkezci miyiz?

İnsanların bu kadar kötü olabileceğine inanmayı reddediyorum!