Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış haberleri bul
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış haberleri bul
ve ve
ve ve
ve ve
Temizle
Euro
Arrow
36,2401
Dolar
Arrow
34,4862
İngiliz Sterlini
Arrow
43,5545
Altın
Arrow
2962,0000
BIST
Arrow
9.549

'Seviyorsan git konuș' – Platon

Hepimiz sosyal medya kullanıcısıyız. Beğensek de beğenmesek de sevdiklerimizle veya daha az sevdiğimiz kişilerle bağlantı kurabilmek, bilgi alışverişinde bulunmak ve yeni bir şeyler öğrenmek için internette epeyce bir zaman geçiriyoruz. Ancak internette beni çok rahatsız eden bir husus var: ALINTILAR. Klasik ya da çağdaş yazarların imzasını taşıyan motive edici alıntılar ya da ülkeleri, ulusları ya da duygusal durumları anlatan alıntılar paylaşılıyor. Bunları okuduğunuzda o kişinin böyle bir şey söylemesinin neredeyse imkansız olduğunu anlıyorsunuz.

Her türlü alıntıların paylaşılması kendi başına bir sorun değildir. Sorun şu ki,  bazı alıntılar,  yaşayan ya da ölmüş kişiler tarafından imzalanıyor. Büyük ihtimal bu kişiler adlarının böyle alıntılarda kullanılmasını görseydi kesinlikle şaşırırdı. Bazı kullanıcıların tanınmış kişilerin imzasını eğlence amaçlı (komiklik olsun diye) derlediği sayfalar olduğu doğrudur. Onları görünce hepimiz kahkaha atıyoruz. Ama burada bir sorun var. Bazı kullanıcıların bu alıntıları ciddiye alması ve bunların doğru olduğunu düşünerek paylaşabilmesidir. Sorunun ciddiyetini anlamak için aşağıdaki alıntıları okuyun:

 "Seviyorsan git konuş” – Platon

 "Kız halaya, oğlan dayıya çeker" Charles Darwin

"Düğünlerde erkek tarafı salonu tutar, kız tarafı da damatlık almalıdır”  Sigmund Freud

 En duygulandıran sözler ise Elon Musk'a ait: "Asıl önemli olan insanın iyi kalbidir” 

Einstein'ın "imzalı" sözleri insanların favorileri arasında yer alıyor. Einstein sahte alıntıların şampiyonu olarak adlandırılabilir. "Bir gün teknolojinin insan etkileşimini geçeceğini düşünüyorum. Dünya, aptallardan oluşan bir nesle sahip olacak" diyen alıntının Einstein'a ait olduğuna dair hiçbir kanıt yok. En azından bu bilgi, çeşitli alıntıların kökenini ve orijinalliğini doğrulayabilmek için oluşturulan www.quoteinvestigator.com web sitesinde bulunabilir.

Çeşitli alıntıların atfedildiği bir diğer tarihi şahsiyet ise ATATÜRK'tür. Burada hepimizin sevdiği tarihçi İlber Ortaylı’yi da unutmamız lazım.  Hatta bir röportajında İlber hoca onun söylemediği sözler hakkında konuşurken ‘’Ben bunları demedim ama bu sözleri çok beğendim’’ dedi.

İnsanlar farklı nedenlerle alıntılar paylaşırlar. Kendilerinin hoşuna giden bir şeyi motive etmek için arkadaşlarıyla paylaşmak isterler.  Ancak çoğu zaman bu alıntılar, doğrudan söylemeye  cesaret edemedikleri gizli mesajları iletmek için de paylaşılabilır. Bu aşamada arkasına saklandığımız ilk “duvar” sosyal medya, ikinci “duvar” ise paylaştığımız alıntılardır. Bazı kişilerin bu tür alıntıları paylaşma nedeni daha bilgili, daha akıllı olduklarını göstermek istemelerinden kaynaklanabilir.

İnternet ve sosyal ağlar, insanlara hayal bile edemeyeceği ifade özgürlüğü sağladı. Tek bir tıklamayla kimsenin bilmediği bir kimse, çevrimiçi ortamda tanınabilir veya en azından görünür hale gelebilir. Sosyal ağlar, eğitimli eğitimsiz olanlar da dahil olmak üzere herkese erişim olanağı sağlar. İtalyan yazar Umberto Eco, cahil insanlar hakkında şunları söyledi: “Eskiden kahvede iki üç bardak şarap içtikten sonra konuşan köyün budalaları olurdu. Ama bunları birileri hemen frenleyip sustururdu. Sosyal medya şimdi budala ordularına söz hakkı veriyor. Şimdi sosyal medya sayesinde Nobel ödüllü yazar kadar konuşabiliyorlar. Bu aptalların istilasıdır”. 

Eğitimsiz ya da bilgisiz insan kitlelerinin, internette çok daha aktif, cesur, gür sesli olduğu bilimsel olarak kanıtlandı. Bu kitlelerin cesareti daha görünür hale getiren ve harekete geçiren algoritmalar sayesinde sosyal ağlarda da ön plana çıkıyor. Bilgiyi yayınlama veya dağıtma hızları ve sıklığı çoğu zaman etkileyici, şok edici sonuçlar doğurmaktadır.

Geleneksel medyanın pasif tüketicisi, sosyal medya çağında aktif bir tüketiciye dönüşmüştür. Amerikalı sosyolog Elihu Katz ve meslektaşlarının 70'li yıllarda geliştirdiği iletişim teorilerinden biri de halkın medya tüketimi üzerinde kontrole sahip olduğunu ve medya içeriğini aktif olarak etkilediğini öne süren Kullanımlar ve Doyumlar kuramıdır. Aynı zamanda bu teori, insanların medyayı bilgi edinme, duygusal istikrar, statüyü yükseltme veya kişilerarası ilişkileri güçlendirme gibi belirli arzu ve ihtiyaçları tatmin etmek için kullandığını belirtmektedir. Dijital çağda bu ihtiyaçların karşılanması zaten sosyal ağlar aracılığıyla gerçekleşiyor.

Doğru olup olmadığını bilmediğimiz alıntıların yaygın kullanımı ve dağıtımı bazı etik soruları gündeme getiriyor. Soru sormadan, doğru olmayan şeylerin paylaşılabildiği bir dünyada, bu durum cehalet düzeyinin artmasına katkıda bulunmaktan başka hiçbir işe yaramıyor.

Sosyal medya, iki ucu keskin bir kılıç gibidir: İyi, asil veya insani amaçlarla kullanılabilir, ancak aynı zamanda bilgi çöplüğü içinde boğulabileceğimiz bir yer de olabilir. Siz hangi ucu seçersiniz?