Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış haberleri bul
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış haberleri bul
ve ve
ve ve
ve ve
Temizle
Euro
Arrow
36,2401
Dolar
Arrow
34,4862
İngiliz Sterlini
Arrow
43,5545
Altın
Arrow
2962,0000
BIST
Arrow
9.549

Hoşgörüye ağıt

İnsanoğlunun var olduğu günden günümüze kadar en fazla gereksinim duyduğu hoşgörüdür. Voltaire "Hoşgörü insanın en güzel yanıdır" demiştir. Kanımca hoşgörü asıl bir ruhun dışarıya yansıyan yüzüdür. 

Ulu Önderimiz Mustafa Kemal Atatürk hayatının her döneminde hoşgörülü ve bağışlayıcı olmuştur. 1936 yılında Ankara Palas Oteli'ndeki Çocuk Esirgeme Kurumu balosunda hoşgörü ve bağışlama üzerine "Uygarlık demek, bağışlama ve hoşgörü demektir. İlkel toplumlardır ki kan davası güderler. Bağışlamaya, hoşgörüye dayanmayan uygarlık zorbalığa dayanan uygarlıktır ki çöker...  O uygarlık değildir. İlkemiz iyi, güzel ve doğrudur... İyi ve güzelsiz doğru olmaz... Daima, her zaman, her yerde, iyi, güzel ve doğrunun birlikte olmasıdır. Her zaman ve her yerde bağışlama ve hoşgörü... Ancak ve ancak ulusal davalarda, ulusal kalkınmada sonuçları topluma etkisi olan işlerimizde hoşgörünün yeri yoktur. Kişisel kinleri, kişisel düşmanlıkları körükleyen ve güdenler ancak ve ancak ilkel toplumlardır" demiştir. (Kaynak: Atatürk'ten Anekdotlar/ Atatürk Araştırma ve Eğitim Merkezi- ATAREM)

Atatürk'ün oluşturmak istediği demokratik toplum modeli; baskının olmadığı, fikirlerin serbestçe söylendiği, vatandaş olma bilincinin geliştiği ve hoşgörünün her alanda egemen olduğu bir yapıyı içermektedir. Bu toplum modelinde baskıcı rejimlerin istediği tâbi, kul, mürit ve mensup gibi bireylerin yeri yoktur. Atatürk sadece Türk milletinin geleceğini karanlıklara sürüklemek isteyen padişahlık rejimi özlemcilerine hoşgörü göstermemiştir.

Atatürk; kendisini eleştiren ve şahsına karşı saygısızlık edenlere cezalandırmak yerine öncelikle bu eleştiri saygısızlığının nedenlerini öğrenmek ve gerekirse bu sebepleri gidermek yolunu tercih etmiştir. 

Cemal Granda tarafından anlatılan bir olay bu tutumun en tipik örneğidir:

"TEKEL İdaresi sigara kağıdının satışını yasak etmişti: kaçak tütün içenlerden parası olanlar bu kağıdı sağlayabiliyor, kara borsadan temin ediliyor fakat halkın ve özellikle köylülerin büyük kısmı sigaralarını gazete kağıdı ile sarmak zorunda kalıyordu. 

Bir gün vatandaşın biri kasaba ve köy kahvesinde böyle hazırladığı bir sigarayı içerken, fena kokusundan şikayet eder ve bütün iyilik ve kötülükleri en başta bunları yönelterek, Atatürk aleyhine ağzına geleni söyler. Kahvede bulunanlar bir zabıt tutarlar. İş hükümete intikal eder. Cumhurbaşkanına karşı işlenen suçlardan dolayı suçlu bulunmak onun müsaade ve onayına bağlı olduğu için ilgili makam meseleyi kendisine arz eder ve tetkik müsaade ister. "Mahkemeye veriyoruz" derler.

Atatürk sebebini sorduğunda "Size küfür etmiş Paşam" cevabını verirler. Atatürk bu durum karşısında biraz da müteessir (üzgün) olup sorar: “Ben ne yapmışım ki ona?”

Evrakı tetkik açıklarlar. “Gazete kağıdıyla sardığı sigarayı yakarken kağıt tutuşmuş da ondan”

Atatürk’e bunu söyleyen bir milletvekilidir. Atatürk vekile sorar. “Siz hiç sigara kağıdı ile sarılmış sigara içtiniz mi?” Vekil cevap verir. “Hayır efendim”

“Ben Trablustayken içmiştim. Bilirim. Pek berbat bir şeydir. Adam haklıdır. Ben de olsa aynı şeyi yapardım. Takibe lüzum yoktur. Siz bunu için mahkemeye vereceğinize, ona insan gibi sigara içmeyi sağlayınız.”

Her sabah gazeteyi elimize aldığımızda bir sağlıkçıya, bir öğretmene, bir gazeteciye, bir kadına şiddet haberini şaşkınlıkla görüyoruz. 

Cumhurbaşkanına hakaret kabul edilen eylemleri nedeniyle çocuk, yaşlı demeden pek çok vatandaşa hoşgörü gösterilmeyip, haklarında ceza kovuşturması yapılırken Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk’ün manevi şahsiyetine her gün yapılan saygısızlıklara hoşgörüyle bakılmasını ibret ve üzüntü ile izliyoruz. 

Günümüzde Türk toplumunun ne kadar hoşgörü ve bağışlama duygusundan uzaklaştığını ve gergin olduğunu görünce bir vatandaş olarak aklınızdan “hoşgörüye ağıt” yakmak geçiyor. 

Ölüm yıl dönümünde, 57 yıllık yaşamını toplumuna adayan ve hoşgörüyü toplumsal yaşama egemen kılmaya çalışan kurucu önderi minnetle anmak yerine onun hatırasına hakaret edilmesini önlemek ve onun temsil eden heykel, büst ve abideler ile kabrini tahrip eden, kıran, bozan ve kirletenleri cezalandırmak için acaba kaç ülke yasa çıkarmıştır? 

Cumhuriyetimizin kuruluşunun 100. Yılında sahip olduğumuz her şeyde büyük katkısı olan, bağışlama ve hoşgörüsüyle topluma yol gösteren ve onu yücelten Ulu Önderimiz Mustafa Kemal Atatürk’ü saygıyla anıyorum.