24 Kasım Öğretmenler Günü’ne her yıl olduğu gibi yine öğretmenlerimize çektirilen büyük sıkıntılarla girdik. Oysa, bir toplumun temel direği eğitimdir ve bu önemli misyonu yerine getiren öğretmenler hepimiz için çok değerlidir. Bilgiyi sadece anlatmakla kalmayan; aynı zamanda geleceğimizin şekillenmesine de katkı sağlayan öğretmenler hepimizin hayatında çok önemli bir yere sahiptir.
Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk eğitim ve bunun neferleri olan öğretmenlerin bilincinde olup, “milletleri kurtaranlar yalnız ve ancak öğretmenlerdir. Öğretmenden, eğiticiden mahrum bir millet, henüz bir millet adını alma kabiliyetini kazanamamıştır” demiştir.
Ülkemizde, karanlıkla aydınlığın savaşında en büyük kaybı öğretmenlerin verdiği tartışmasız bir gerçektir. 17 Nisan 1940 tarihinde kabul edilen yasa ile kurulan Köy Enstitüleri deneyinde öğretmenlerin bir toplumu nasıl değiştirebileceği ve karanlıktan aydınlığa evrilmesini sağlayabileceği görülmüştür.
Egemen güçlerin ve tutucu çevrelerin korkusu ve baskısı sonucu kısa zamanda ortaya çıkan tüm olumlu yönlerine rağmen Dünyada tek örnek olan Köy Enstitülerinden vazgeçilmiş ve kapatılmıştır.
43 yıllık hakimlik hayatımda bu toplumda en çok sıkıntı çeken meslek grubunun öğretmenlik olduğunu, büyük bir üzüntü ile gözlemledim. Sürgünler, şikayetler, soruşturmalar, cezalar ve değişik mobbing uygulamaları ne yazık ki öğretmenlerin yaşantısının olağan bir parçası olarak görülmeye başlandı.
Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk’ün deyimiyle; bir kandile benzeyen, kendini tüketerek başkalarına ışık veren öğretmenler, özellikle günümüzde zirve yapan ekonomik sıkıntılarla baş başa kalmışlardır. Atanamamak bir yana; atananlar da ailelerini geçindirmek için taksicilik, pazarcılık veya başka bir ikinci iş yapmak dışında bir seçenek bulamamışlardır.
12 Eylül darbesi ve 15 Temmuz darbe girişimi sonucu en çok meslekten atılan kesim öğretmenler olmuştur. Danıştay, 12 Eylül’de 1402 Sayılı Sıkıyönetim Kanunu uyarınca sorgusuz sualsiz görevine son verilen öğretmenlerin mağduriyetini kısmen giderdi ise de 15 Temmuz sonrası Kanun Hükmünde Kararnameler ile işinden edilen öğretmenlerin mağduriyetleri halen devam etmektedir.
Üniversite eğitimi öncesi Urfa’da geçen eğitim hayatımda öğretmenlerin sadece bilgilerini aktarmakta yetinmeyip, nasıl iyi ve topluma yararlı bir insan olacağımızın şifrelerini bir rol model olarak verdiklerini görürdüm.
Üniversite sınavını kazanıp, okumak üzere Ankara’ya gideceğim zaman rahmetli Celal Aşar isimli öğretmenim yükseköğrenim ve büyükşehir yaşantısı hakkında günlerce tavsiyelerde bulunmuştu.
Bu değerli öğretmenim, öğrenim saatleri dışında gerekirse diğer ihtiyaçlarımdan fedakarlık ederek tiyatro, bale ve klasik müzik konserlerine gitmemi; başlangıçta hoşlanmasam bile alışınca bunlardan vazgeçemeyeceğimi söylemişti.
Ayrıca ülke sorunlarına duyarlı olmamı ve Atatürk’ün gösterdiği yoldan ayrılmamamı ısrarla tembihlemişti. Bugün geriye dönüp baktığımda bu söylediklerinin ne kadar faydasını gördüğümü minnetle hatırlıyorum.
24 Kasım Öğretmenler Günü’nde eylem yapan öğretmenler “övgü değil, hakkımızı istiyoruz” çığlığı ile devlet yanında toplumdan insanca bir yaşam için hak ettiklerini talep etmektedirler.
Herkesin bu haklı talebe destek vermesi insani bir vazife olduğu gibi Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk’ün bize vasiyetidir.
Çok Okunanlar
BEDAŞ açıkladı... İstanbul'da elektrik kesintisi
23 Kasım 2024 günlük burç yorumu
Fenerbahçe-Kayserispor muhtemel 11 belli oldu
Yalı Çapkını dizisinde ayrılık
Al-Nassr'da kadroya alınmayan Talisca'nın gitmesine bu formülle izin verecek!
Kenan Yıldız Milan - Juventus maçında ilk 11'de mi? Maç ne zaman, saat kaçta?
Verona- Inter maçında Hakan Çalhanoğlu oynayacak mı? 11'de yer alıyor mu?
Av. Turan Karakaş hayatını kaybetti
Gazeteler Kılıçdaroğlu'nun davasını nasıl gördü?
Conor McGregor'a cinsel tacizden ceza