Siyasal Bilgiler Fakültesi'nde öğrenime başladığımda ilk Anayasa Hukuku dersinde Prof. Muammer Aksoy, "İngiltere'de yazılı bir anayasa olmadığını, Türkiye'de ise dünyanın en iyi anayasalarından birinin olduğunu ancak her iki ülke hukuka saygı yönünden karşılaştırıldığında önemli olanın anayasa yapmak değil ona uymak olduğunun görüleceğini" söylemişti.
12 Eylül 1980 darbesinden sonra ne yazık ki çağdaş bir anayasa olan 1961 Anayasası kaldırılıp 1982 Anayasası yürürlüğe kondu.
1982 Anayasası pek çok kez değiştirildi. AKP iktidarı 2007, 2010 ve 2017 yıllarında anayasada çok önemli değişiklikler yaptı.
2007 yılında yapılan değişiklikle cumhurbaşkanının halk tarafından seçilmesi esası getirilerek, parlamenter demokrasi kökünden sarsıldı.
2017 yılı Anayasa değişikliği ile birlikte kuvvetler ayrılığı yok edilerek, yürütmenin yasama ve yargıya hakim olduğu kişiselleştirilmiş bir iktidar yapısı oluşturuldu.
2010 ve 2017 yıllarında yapılan değişiklikler ile oluşturulan Hakimler ve Savcılar Kurulu ile yargı bağımsızlığı ve yargıya olan güven yok edildi.
Türkiye’nin ekonomik, siyasi ve hukuki tüm sorunlarının temelinde başta anayasa olmak üzere tüm yasalara uyulmaması olgusu vardır.
Bugün Türkiye’de AYM ve AHİM kararları ısrarla uygulanmıyor.
Başta toplanma ve ifade özgürlüğü olmak üzere anayasadaki temel haklar işlevsiz hale getiriliyor.
Can Atalay ile ilgili hukuki gelişmelerden görüleceği üzere yargı biçimlendiriliyor hatta yönlendiriliyor.
Anayasanın 174. maddesine göre anayasal koruma altında olan devrim kanunlarının içi boşaltılıyor.
677 sayılı Tekke ve Zaviyelerle Türbelerin Seddine ve Türbedarlıklar ile Bir Takım Unvanların Men ve İlgasına Dair Kanuna göre yasak ve yasa dışı olduğu belirtilen tarikatlar Milli Eğitim Bakanlığı ile yapılan protokoller ile okullara giriyor.
Eğitim kurumlarının laiklik, millilik ve modernlik ilkelerine uygun bir şekilde tek bir çatı altında toplanması amacıyla hayata geçirilen 430 Sayılı Tevhid-i Tedrisat Kanunu uygulanmıyor, okullarda laiklik, eğitim birliği, Türk dili ve karma eğitim tartışılır hale getiriliyor.
Eski Cumhurbaşkanı Turgut Özal “Anayasa bir kere çiğnenmekle bir şey olmaz” demişti, şimdi anayasa her gün çiğnenir hale geldi.
Bugün anayasanın değiştirilmesi yerine anayasanın yürürlüğe konulması ve uygulanması tartışılmalıdır.
Seçim barajı, anayasada yapılmak istenilen başörtüsü ve aile ile ilgili düzenlemeler, Anayasa Mahkemesi’nin yetkilerinin kısıtlanması hatta bu mahkemenin kaldırılması arzusu nasıl bir anayasa yapılmak istendiğinin ipuçlarını bize vermektedir.
Anayasal kurumları ve mevcut anayasayı yok sayan bir anlayıştan hukuk devleti normlarına uygun bir anayasa yapılmasına beklemek gerçek dışı bir davranış olacağından muhalefetin anayasa tartışmalarına girmemesi doğru bir tavır olacaktır.
Günün birinde uygulanacak ve herkes tarafından uyulacak bir anayasa yapılması şimdilik uzak bir hayal olsa da biz cumhuriyet neslinin en büyük umududur.
Çok Okunanlar
BEDAŞ açıkladı... İstanbul'da elektrik kesintisi
Netenyahu'yu tutuklayacak ülkeler belli oldu!
23 Kasım 2024 günlük burç yorumu
İsmi Fenerbahçe ile anılıyordu: Al Nassr'da flaş Talisca gelişmesi
Yalı Çapkını dizisinde ayrılık
Al-Nassr'da kadroya alınmayan Talisca'nın gitmesine bu formülle izin verecek!
Av. Turan Karakaş hayatını kaybetti
22 Kasım 2024 Cuma yayın akışı: Bugün TV'de neler var?
Gazeteler Kılıçdaroğlu'nun davasını nasıl gördü?
Ankara'nın en beğenilen milletvekilleri belli oldu