Nihat Genç’i kaybettik. Trabzon’da başlayan yaşamı Cumhuriyetimizin başkenti Ankara’da sona erdi.
Maximilien Robespierre için kullanılan “l'Incorruptible” sıfatını Nihat Genç için de kullanabiliriz:
Yozlaştırılmaz, bozulmaz Nihat Genç!
Trabzon ve yaşama veda ettiği Ankara onu tarif etmemde yardımcı olacaklardır.
Mücadeleci, inatçı, sert ancak son derece duygusaldı. Coşkuluydu. Kavgasını verirken kalemi keskin, sözleri ağırdı. Cumhuriyet’e, halka ve ülkemizin toprağına, suyuna, havasına yapılan ihanete isyan ederken içi yanıyor, duygu ve düşüncelerini akan bir sel gibi aktarıyordu. Ne olduğunu çok iyi bildiği yoksulluğu, insanların çaresizliğini dile getirirken öfkeyi ve duygusallığı aynı anda dışa vuruyordu.
Cumhuriyetçiydi. Milli Mücadele’den itibaren bağımsızlığımızı temsil eden Ankara ismini duyduğumuzda aklımıza gelen tüm kavramları Nihat Genç’i tanımlarken kullanabiliriz. Cumhuriyet, yurtseverlik, halkçılık, Atatürk, Anadolu, ulus egemenliği, bilim, aydınlanma.. Ayakları bu ülkenin toprağına basıyor, Türkçe düşünüyordu.
Yaşadığı zorluklara ve yokluklara karşın Cumhuriyet’e sırtını dönmedi, “hayrını görmedim” ilkesizliğine düşmedi. Saray sofralarında oturmak için kişiliğinden taviz vermedi.
Nihat Genç bugün bir avuç soysuz hariç neredeyse herkes tarafından saygı ile anılıyorsa bunun başlıca nedeni dürüst olmasıydı.
Kendini, kalemini satmadı. Düzen tarafından yok sayılmasının, görmezden gelinmesinin sebebi halka ihanet etmemesiydi. Halktan nefret etmedi. Duymak istemediklerini yazdığı ve söylediği için dışladılar Nihat Genç’i. “Ana akım” denilen çöplük tarafından bir çeşit sansüre maruz kalsa bile halka ulaştı, halk Nihat Genç’i buldu.
İsteseydi bu yozlaşmış düzen kendisine her türlü olanağı sunmaya hazırdı. Parlatılmış, içi boş tiplerin hepsinden yetenekliydi. Öyküleri, romanları etkileyiciydi.
1990’lı yılların sert ortamında Nihat Genç yazıyordu, mücadele ediyordu. Cumhuriyet tasfiye edilirken Ergenekon, Balyoz ve diğer kumpaslarda Nihat Genç cephede en öndeydi. Nihat Genç’i Silivri’de görürdünüz, grev çadırlarında görürdünüz. Ülkemizin toprağı, havası ve suyu zehirlenirken dev şirketlere karşı Nihat Genç direniyordu.
Aşağıda linkini bulacağınız yazısı sonrası o dönem kitaplarını yayınlayan yayınevi ile yollarının ayrılması da kendisi için bir onur nişanı oldu.
Kavgasıyla ve eserleri ile hep yaşayacak Nihat Genç.
Türk Milletinin başı sağ olsun.
Çok Okunanlar

AKP kulislerinde itiraf gibi değerlendirme

Fenerbahçe'den ezeli rakibine transfer çalımı!

Teröristbaşı Öcalan'dan aylar sonra ilk görüntü

Cumhuriyete düşmanlık millete ihanettir

Nihat Genç’in ardından

Şimdi de Cumhuriyet'i 'Alevi katliamı' ile suçladı

Sapık

Atatürk döneminde nasıl tarım ülkesi olduk

Boğaz’da kaçak alarmı: 6 yapı için yıkım kararı çıktı!

Sistematik eğilimler hukuki delil sayılmalıdır