Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış haberleri bul
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış haberleri bul
ve ve
ve ve
ve ve
Temizle
Euro
Arrow
43,8978
Dolar
Arrow
38,5694
İngiliz Sterlini
Arrow
51,4959
Altın
Arrow
4020,0000
BIST
Arrow
9.168

Telef-ât...

Sivas Kongresi Eylül 1919’da yapılmıştı.

Cumhuriyet Halk Partisinin ilk kongresi, yani Kuruluş Kongresi de bu kongreydi. 

Bu Kongrede bu günkü Türkiye Cumhuriyetinin temelleri atılmıştı.

Ve bu kongrede Heyet-i Temsiliye Başkanı seçilen Atatürk bu güne kıyasla, 1923’te kurulacak Cumhuriyet için, henüz adaylığı ilan edilmese de o tarihte CHP’nin bir bakıma Cumhurbaşkanı adayı idi Atatürk.

Öyle ya...

Peki, geleceğin Cumhurbaşkanı adayı olan Atatürk’e kim ne dedi bir bakalım.

1920’de Alemdar gazetesi yazarı Refii Cevat Ulunay Atatürk’ün lideri olduğu Kuva-yı Milliye’ye ‘haydut’ ve  ‘zehirli mahluk’ demişti.

Peyam-ı Sabah gazetesi başyazarı Ali Kemal de ondan aşağı kalmadı. Atatürk’e ‘eşkıya’, ‘şaki’ ve ‘bagi’ dedi. Şaki “Haydut”, Bagi de “Haydut başı” demekti.

Hızını alamayan Ali Kemal, gelecekte CHP’nin Cumhurbaşkanı olarak seçeceği Atatürk’e ‘Zındık’, ‘münafık’ bile demişti. Zındık “Tanrı'ya ve ahirete inanmayan kimse”, Münafık ise “düzenbaz ve hilekar” demekti.

Hatta Ali Kemal o tarihte o kadar ileri gitti ki, Atatürk’ün başını çektiği Kuvay-ı Milliye’yi yılana bile benzetmişti.

O Kuvay-ı Milliye ki, şu anki Türk Silahlı Kuvvetlerinin temeliydi.

23 Nisan 1920’de Türkiye Büyük Millet Meclisi kuruldu ve Atatürk’te meclis Başkanı seçildi.  Yani Atatürk Cumhurbaşkanlığı için önemli bir adım attı.

Attı ama, aynı gün, Ali Kemal Peyam-ı Sabah gazetesinden geleceğin Cumhurbaşkanı için  “Düşmanlar (Yunanistan ve İngiltere) Mustafa Kemal ve askerlerinden bin kere iyidir” dedi iyi mi?

2 gün sonra, 25 Nisan 1920’de Ali Kemal çıtayı yükseltti ve “Mustafa Kemal haydudu, Kazım Karabekir, Ali Fuat, Sami gibi çete reisleri haydutlar İttihatçılardan daha adi, daha kötü oldukları için cezalarını daha evvel bulacaklar” dedi.

Vallahi öyle dedi.

Refii Cevat Ulunay ise 8 Eylül 1920 günü Alemdar gazetesinden Cumhurbaşkanı Atatürk için “Yunanistan kısa zamanda Mustafa Kemal Kuvvetleri denen çapulcuları tepeleyecektir” dedi.

“Mustafa Kemal’in kazandığını görmektense, Memleketin Yunanlılar tarafından alınmasını tercih ederim!” bile dedi Sarayın püsküllü yazarları.

Bu söz, “Keşke Yunan kazansaydı” demekti.

Geleceğin Cumhurbaşkanı için böyle diyorlardı.

CHP’nin, kurulacak olan devletin başına seçeceği en doğal Cumhurbaşkanına.

Padişah da neler neler söylemedi ki. Tutuklama kararı bile verdi.

Tutuklasa idam edecekti.

O tarihlerde Atatürk için demeyen kalmadı.

Zındık, Münafık, Yılanın başı, Bagi, eşkıya, şaki...

Neler neler.

Daha önce “ayyaş” da denilmişti, şimdi de “Telefat” dediler iyi mi?

Telef-ât “yok etme, öldürme, boş yere harcama, yıpratma” anlamında bir söz. Gelede hayvanlar için kullanılır.

Pekii,

Atatürk’e söylemediklerini bırakmayanlara ne mi oldu dersiniz.

Hepinizin bildiği Atatürk’ün öncülüğünde Türk Ordusu galip geldi ve sadece İngiliz’e ve Yunana karşı değil, dünyaya karşı büyük bir zafer kazandı.

Bunun üzerine Peyam-ı Sabah gazetesinin sahibi Mihran Apikyan Efendi Ali Kemal’in gazetedeki işine son verdi. Yurt dışına kaçma planları yapan Ali Kemal İstanbul’da bir berberde traş olurken Sakallı Nurettin Paşa’nın adamları tarafından kaçırıldı,  İzmit’e getirildi ve valilikten çıkarken halk tarafından linç ettirildi.

Linç hoş bir şey değildi. Yazdıkları ve yaptıklarıyla Ali Kemal’i yargı cezalandırmalıydı.

İstanbul ve Kocaeli’nde bu olaylar yaşanırken Ankara’da Cumhuriyet ilan edildi, Türkiye Cumhuriyet Devleti kuruldu ve CHP’nin adayı olarak Atatürk Cumhurbaşkanı seçildi.

Atatürk’ü idam etmek isteyen Padişah, İngiliz gemisiyle, eşlerini de bir İngiliz Komutanına bırakarak ülkeden kaçtı. 

Refii Cevat Ulunay 150’likler listesiyle yurt dışına postalandı.

Başbakan Damat Ferit Paşa’nın, CHP’nin Cumhurbaşkanı adayı Atatürk’ü öldürmek için gönderdiği Fevzioğulları sülalesinden Kayserili Ali Galip önce Halep’e kaçtı, sonra “Yüzellilikler” listesine alınarak yurt dışına sürgün edildi. Romanya’nın Köstence Limanında hayvan cambazlığı yaparken kalp krizinden öldü.

Ama “Telef-ât” diyen hâlâ başımızda.

Onun da sonu hayrola...