Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış haberleri bul
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış haberleri bul
ve ve
ve ve
ve ve
Temizle
Euro
Arrow
38,2634
Dolar
Arrow
34,1520
İngiliz Sterlini
Arrow
45,9557
Altın
Arrow
2934,0000
BIST
Arrow
9.777

Kaldır Gözünü Meryem!

Bu hafta yeni başlayan bir dizi televizyon ekranlarına bomba gibi düştü. Muhafazakar bir dizi izleyeceğimizi anlamıştık ama konuya bu kadar sert ve net gireceğini zannediyorum ki hiç birimiz tahmin edememiştik.

Evet, Kızıl Goncalar dizisinden bahsediyorum. Babası 28 Şubat subaylarından biri olan, seküler Atatürkçü doktor Levent (Özcan Deniz) ve on dört yaşında rızası dışında bir adamla evlendirilen, tarikatın içinde yaşamaya mahkum bir kadın olan Meryem (Özgü Namal)’in hikayesinin işlendiği Kızıl Goncalar’ın bir kesimi oldukça rahatsız ettiğini anlıyoruz.

Show TV’nin efsane dizisi Kızılcık Şerbeti son bir yılda reyting rekorları kırarken hepimiz Cuma akşamları ekran karşısında yerimizi aldık. Birbirine taban tabana zıt iki ailenin çatışmalarını, alışkanlıklarını, adetlerini, ezberlerini kah gülerek, kah kızarak, bazen eleştirerek bazen hak vererek izlemeye devam ediyoruz. Bunlar bizim normal hayatta da sık sık karşılaştığımız, belki çevremizde olan durumlar ama yüksek sesle konuşulmaya başlanması, hele hele televizyon ekranlarında işlenen bir konuya dönüşmesi çok sevindirici.

‘İki farklı kutup olsak da aynı ortamlarda yaşıyoruz ve birbirimize anlayışla bakmalı, empati yapmalıyız’ duygusunu bize adil bir şekilde geçiren Kızılcık Şerbeti’nden sonra Kızıl Goncalar’ın tanıtımı dönmeye başladığında yeni bir seküler- muhafazakar dizisi izleyeceğimizi az çok tahmin etmiştik ama dizi başladığında tahminlerimizin çok üzerinde bir konusu olduğunu gördük. Kapıları bize tamamen kapalı bir dünyanın içinden, alışık olmadığımız bir hayat izlemeye başladık. Modernizmden uzak, laik kesime kapalı bir semtte yaşanan bir tarikat hikayesi… New York’ta ki Amiş mahallesi gibi… Bu tarikat mahalleleri dünyanın bir çok yerinde var. İstanbul’da da var, Adıyaman’da da var ama biz bize ait olanları sadece duyuyorduk, hiç görmüyorduk… İşte bu sebeple dizi ekrana bir bomba gibi düştü.

Dizi daha yayınlandığı ilk haftada birilerini o kadar rahatsız etti ki gerek Cimer’e yapılan şikayetler, gerek RTÜK’ün kapısına dayanan vatandaşlar amaçlarına ulaştı. RTÜK Başkanı Ebubekir Şahin hiç vakit kaybetmeden olaya el koyarak  "FOX TV'de yayına giren son diziye ilişkin çağrı merkezimiz aracılığı ile vatandaşlarımızın şikayet bildirimleri titizlikle kayıt altına alınmaktadır. Tüm şikayetler, söz konusu yayın kuruluşunun denetimi ile sorumlu üst kurul uzmanlarımız tarafından incelenmektedir" açıklamasını yaptı. 

Twitter’da hastag’ler açıldı, ağzından salyalar akan bir güruh diziyi eleştirirken dozu kaçırdı, ‘vay efendim siz muhafazakarı hep cahil, dolandırıcı, kötü gösteriyorsunuz, seküleri hep ahlaklı, iyi gösteriyorsunuz’ diye avaz avaz bağırmaları sonunda konu Allah’ın adını siz ağzınıza alamazsınız’a geldi, İsmailağa cemaati de vakit kaybetmeden diziyi kınayan bir bildiri yayınladı. 

Peki neden bu kadar rahatsız olmak?

Bu diziyi tarikatlara hiç bulaşmamış birinin bu kadar detay vererek yazabilmesi mümkün değil, o halde içeriden dışarı bilgi sızdıran bir köstebek, senariste her şeyi anlatan bir itirafçı, oralardan kurtulmuş bir pişman ama kim olursa olsun anlatıcının içlerinden biri olduğunu bilmek mi?

Atatürk ilkelerine ve Cumhuriyete ters yaşam koşullarının gözler önüne serilmesi mi?

Çocuk yaşta evlendirilen kız çocukları, amcasının oğluyla evlenmek için can atan Kuran kursu hocası genç kız, okula gönderilmeyen ve hatta bu konuda söz hakkı dahi olmayan başka bir kız çocuğu, kula kulluk eden, rütbesi kendinden yüksek (!) birinin karşısında el pençe divan duran cahil cahil adamlar, onların sözünden çıkamayan zavallı kadınlar, kısacası kimin kime gücü yeterse uygulanan büyük bir istismar gözler önüne serildiği için mi bu kadar tepki çekti acaba? 

Yoksa henüz bir bölüm izlememize rağmen ülkenin bütün yaralarını yüzümüze vurduğu için mi? 

Depremden kaynaklı zorunlu göç, çocuk kaçırma, istismar, kadınların çalıştırılmaması, 28 Şubat, sağlık sistemindeki usulsüzlükler, taciz, çocuk gelinler, kişisel gelişimciler, yetmez ama evetçiler, Kuran kursları ve dolayısıyla eğitim hakkı elinden alınan çocuklar, ülkeden giden doktorlar, kız çocuklarının okula gönderilmemesi, eğitim sistemi içinde yarış atına dönen öğrenciler, tarikatlar, yandaşlıkla elde edilen torpillerle her kapının açılması, çalınan minarelere uydurulan kılıflar… gerçekten çok rahatsız edici! Ama bunları televizyonda izlemek değil ki rahatsız edici olan, bunların gerçek hayatta çok daha ezici bir şekilde var olması! VAR OLMASI! VAR OLMASI!!! 

Ez cümle bu dizinin muhafazakarı veya seküleri nasıl gösterdiğiyle değil, ülkemizin politik atmosferinde bunlara neden engel olunamadığını tartışmak gerekir. 

Bunlar maalesef ki hikaye değil, gerçeğin ta kendisi… Bu hikaye bu topraklara aitse diziden değil gerçeklerden rahatsız olmalıyız, utanmalıyız.

Günledir aklımdan çıkmayan bir sahneyi size anlatmak istiyorum.

Eşiyle konuşurken sürekli emirler yağdıran, onun yerine kararlar veren bir koca karısına şöyle bağırıyor; GÖZÜNÜ KALDIRMA, O GÖZÜNÜ KALDIRMAAAA!

Gözünü kaldır, kulağını da aç, beni iyi dinle Meryem.

Ah Meryem, belki sen bilmiyorsun. 14 yaşında zorla evlendirildiğin için okuyamadın, sana dayatılanı yaşamaya alıştın, sorgulayamadın, karşı çıkamadın, doğrusunu öğrenemedin, belki çaresizlikten belki güçsüzlükten itaat ediyorsun ama bak ben sana anlatayım.

Atatürk bu ülkenin tüm kadınlarına “Türk kadını sen omuzlar üzerinde yükselmeye layıksın” demiştir. 17 Şubat 1926’da Türk Medeni Kanunu’nun kabulünü sağlayarak ileri düzeyde haklar tanımıştır.

Senin kocan tek evlilik yapmak mecburiyetindedir. 18 yaşının altındaki bireyler çocuk sayılır ve evlenemezler. Yaşı kaç olursa olsun, rızası olmadan kimse zorla evlendirilemez. Boşanırsan velayet hakkı kadınındır. Sen kocanla eşit oranda miras hakkına sahipsin. Kocan seni tek taraflı boşayamaz, ancak iki tarafın rızasıyla mahkeme huzurunda boşanabilirsiniz. Senin seçme ve seçilme hakkın var. Meryem, kızını okutabilirsin…

Kaldır gözünü Meryem, kimseden korkma, kaldır gözünü…