Bahar Rallisi

Çocukluğumuzdan itibaren bir şeylere tutku duyarız. Bir çizgi filmin baş karakteri, bebekler, tokalar, oyuncak arabalar biriktirir ve onları hayranlıkla izleriz. Yaşımız ilerledikçe kimi bu tutkularını kaybeder kimi daha fazla bağlanır. Herkesin tutkusunu paylaşacağı başka insanlarla bir araya gelme ihtiyacı vardır. Bunun için büyük masaların etrafında toplanırız; ortak zevklerimizi diğerleriyle paylaşmak için.

Araba tutkunlarının bir kısmı günümüz teknolojisiyle üretilmiş, modern, hızlı ve fütüristik araçlara ilgi duyarken bir kısmı klasik arabalara; bugünden farklı olarak bilgisayarlarla, robotlarla değil, insan duygusu ve zekasıyla harmanlanarak tasarlanan bu otomobillere ilgi duyarlar.

KLASİK OTOMOBİL NEDİR?

Klasik otomobil dönemin özelliklerini yansıtan ve o günün kondisyonlarını bugüne taşıyabilen yani fabrikadan yeni çıktıkları güne en yakın durumda olan araçlardır. Amerikan, Avrupa veya Türk yapımı Anadol olsun, klasik değeri üst sınıf olsun ya da olmasın, restorasyonu titizlikle yapılmış, doğru ustaların tezgahından geçmiş olması onları değerli kılıyor. Emek, sabır, zaman gerektiren, oldukça titiz ve detaylı bir çalışma sonrasında bu otomobillerin sağlam, güvenli, konforlu, az rastlanan ve özel olmaları tüm dikkatleri onların üzerinde topluyor. Klasik otomobil tutkunlarının bu çabasını oldukça soylu bulduğumu belirtmek isterim. Sadece elit kesimin hobisi olduğu düşüncesi yaygın bir düşünce olmakla birlikte yanlıştır. Herkes tutku ve sabırla klasik otomobil sahibi olabilir.

Değerleri maddiyattan ziyade yaşanmış öykülerinde gizli bu ihtiyar delikanlı arabaları, kıyıda köşede yalnızlığa ve yok olmaya terk etmek yerine, tekrar çalışabilir hale gelmeleri için zaman, emek ve para harcayan klasik araba sevdalılarının sosyalleşmek için bir araya geldiği kulüplere dünyanın her yerinde rastlayabiliriz.

Yolda birbirlerinin yanından geçerken selamlaşan, kardeşlik duygusu ve ortak tutkularıyla hareket eden klasik otomobilciler, dünyanın her yerinde birbirlerini araba kulüpleri aracılığıyla bulurlar. Motorlu araç kulüpleri özellikle Avrupa ülkelerinde yüzyıllardır süregelen bir olgudur.

Artık caddelerde sıkça göremediğimiz, bir döneme tanıklık etmiş, belki çocukluk ve gençlik hatıralarımızda veya izlediğimiz siyah beyaz bir filmin ekranından bize aşina olan bu otomobillere belki hafta sonu boğaz hattında yaptıkları sürüş sırasında denk gelmiş olabilirsiniz.

O arabalardan biri Yeşilçam filminin emektar oyuncusu, az ötedeki Anadol yıllar önce yapılan uluslararası bir yarışın galip sporcusu olabilir. Sarı Mercedes yıllarca bıçkın bir delikanlının şoförlüğünde evin hanımını gece gezmelerine taşırken, kırmızı Corvette bir doktor hanımın garajında yıllarca kullanılmayı beklemiş olabilir.

Bu tutkunun peşinde koşan insanları bir araya getirmek amacıyla 1990 yılında İstanbul’da kurulan Klasik Otomobil Kulübü (KOK) her sene değişik etkinlikler düzenlemekte ve sadece üyelerine değil tüm klasik araba tutkunlarına hitap eden organizasyonlara imza atmaktadır.

KOK, klasik otomobil sahibi olmasa bile bu tutkuya sahip herkese açık bir platformdur. Özel otomobilleri sergilemek için buluşmalar, kulüp sürüşleri, yolculuklar, partiler ve önemli ralliler organize eder.

Klasik otomobil yarışları, günümüz hızlı ve modern araçlarından oldukça farklıdır. Tamamen hızla ilgili değil daha çok hassas kullanıma odaklı, sürüşün genel temposunu ayarlamak ve hedefe tam zamanında ulaşabilmek amacıyla yapılan yarışlardır. İbresi sürekli titreyen, gazı takılan, ne kadar bakımlı olursa olsun yorgun olan bu araçlarla hedefe ulaşmak gerçek bir sürüş tecrübesi ve sabır gerektirir.

CUMHURİYETİMİZİN 100. YILININ BAHAR RALLİSİNE HAZIRLANIRKEN

Her sene düzenli olarak yapılan “Bahar Rallisi”, "Batı Anadolu Rallisi" ve "Cumhuriyet Rallisi" Türkiye Otomobil Federasyonu (TOSFED) ve Uluslararası Otomobil Federasyonu (FIVA) onaylı olup ulusal ve uluslararası niteliktedir. Bu etkinlikler, büyük bir titizlikle hazırlanır, seçkin firmalarca desteklenir ve elde edilen gelirin bir kısmı STK’lara ayrılır. Bu sene Klasik Otomobil Kulübü’nün düzenlediği 19-22 Nisan tarihlerinde yapılan Bahar Rallisi ise 100. Yıla yakışacak bir coşkuyla Longoz ormanlarının büyüleyici bir noktasında konumlanan Longosphere’den start aldı. 

Kasım ayında görevi devralan Sayın Sencer Sivridağ, şimdiye kadar Klasik Otomobil Kulübü’nün başkanlığına seçilen en genç başkan olurken bu kıymetli kulübü genç üyelerle zenginleştirmek için gayretle çalışmalarına hız vermiş  kendisinden daha tecrübeli görev arkadaşlarının birikimlerinden de faydalanıyor. Bu noktadan yola çıkarak bu sene ilk kez Longoz ormanlarının büyüleyici virajlarını, yollarını, atmosferini 14 yaştan başlayarak 85 yaşa kadar her üyenin keyif alacağı bir rota düzenleyerek büyük ilgi çeken bir ralliyi başarıyla tamamladı. Hakan Kanca rallinin direktörlüğünü büyük bir özveriyle üstlenerek birbirinden keyifli rotalar çizmeye devam ediyor.

Son olarak sizi bir nostalji yolculuğuna çıkarmak isterim.

1971 yılında, İngiltere Kraliçesi 2. Elizabeth’in Türkiye Cumhuriyeti’ne yaptığı ikinci ziyaretinde devlet erkanı kendisini karşılayarak kortej arabalarıyla Çankaya’ya doğru yola çıkarlar. 

Aşağıdaki fotoğrafta ilk arabada 5. Cumhurbaşkanımız Cevdet Sunay ve Kraliçe Elizabeth, arkasındaki arabada ise Bayan Sunay ve Prens Philipp’i görüyoruz.

O dönemler zarafet ve devlet-i âlâyı temsil had safhada özen gösterilen kavramlar olduğu için yurt dışından gelen devlet temsilcileri korteje katıldıklarında onları görmek isteyen halkı selamlayabilmeleri için üzeri açık arabalar kullanılıyormuş.

Bu kadar önemli görevlerde bulunmuş, devlet memuru sayılabilecek arabaların bazıları cumhurbaşkanlığı koleksiyonunda tutulurken, bazıları da satılarak meçhul bir geleceğe yolculuk etmişlerdir. Bazıları diğerlerinden daha şanslı olmalı ki onların dilinden, ruhundan anlayacak sahiplerin ellerinde özenle bakılan aile büyükleri gibi hürmet görmüştür.

Bu fotoğraftaki Bayan Sunay’ın içinde bulunduğu araba şu an Klasik Otomobil Kulübü’nün üyelerinden birinin garajında büyük bir özenle muhafaza ediliyor ve hala önemli rallilerine katılıyor.

Yıllarca farklı insanlara hizmet eden bu emektarları gelecek nesillere yadigar bırakabilmek için çabalayan insanlar olduğunu bilmek ne güzel değil mi?