2024’ün yükselen trendi; 'hadsizlik, şımarıklık, dolandırıcılık, şuursuzluk, yakaladığını söğüşlemek'
Buna örnek çok güzel bir atasözümüz vardır; köpeksiz köy bulmuş, değneksiz geziyor…
Meali; kendisine engel olacak, karşı çıkacak kimse olmadığı için istediği gibi davranıyor.
Geçtiğimiz haftalarda gündemden düşmeyen Patiswiss olayı bize iyice gösterdi ki güç zehirlenmesi yaşayanların sayısı tahminimizin çok çok üzerinde. İnsan ezmek, hak yemek, hakir görmek, insanların çaresizliklerinden faydalanmak moda olmuş. Utanma, gurur gibi önemli hasletlerse unutulmak üzere…
Markanın CEO’su olan hanımefendi hakkında çok iddia var. Onlar zaten çokça yazılıp çiziliyor. İsviçre markası Patiswiss’ten “bu kişiler ve markayla alakamız yok” açıklaması geldi, normal insan yerin dibine girer, bunların umurunda değil. Senin yalanın, hırsızlığın, çalışanına eziyetin konuşuluyor ama yüzün kızarmıyor.
Son zamanlarda o kadar çok karşılaşıyoruz ki bunlarla… Neden? Çünkü dürüst insanın aklına kendisini böylelerinin varlığından sakınmak gelmiyor, bu türlüsünü bilmiyor.
Çoğumuzun evinde yardımcı kadınlar var. Bu yeni değil, yıllardır var. Çalışan anneler çocuklarını emanet ediyor, yoğun hayatı olanlar, temizlik-ütü gibi işlerle vaktini harcamak istemeyenler, yaşlısı-bakıma muhtaç hastası olanlar, hepimiz onların yardımlarını satın alıyoruz. Onlar da bizim evlerimizde çalışarak kendi paralarını kazanıyor, hayalini kurdukları evlere, yaşam seviyelerine ulaşmak için çabalıyor. Emeklerinin karşılığında da paralarını kazanıyorlar. Dürüst ve hakkıyla çalışana sözüm olmadığı gibi saygım da büyük.
Bu insanların çoğu yabancı; bir dönem Moldova ve Ukrayna’dan gelirlerdi, bizler çalışma izinlerini yapardık, bazıları da çalışma izni istemezdi, bazılarımızın da işine gelirdi.
Sonra bizim paramız değer kaybettikçe onlar da Türkiye’de çalışmaktan ziyade Almanya, İtalya gibi Avrupa ülkelerini tercih eder oldular. Ortalama 500-600 dolar kazanır, hayranlık uyandırıcı bir disiplinle çalışırlardı. Tabi o zamanlar dolar da bu kadar yüksek değildi. Çoğu da yabancı dil bilen, piyano, keman gibi müzik aletleri çalan, hemşirelik okumuş kadınlardı. Birçoğu üniversite mezunuydu. Win-win durumu, herkes mutluydu.
Sonra onlar gidince yerlerine Özbek, Türkmen kadınlar gelmeye başladı. Başlarda onlar da harikaydı çünkü bizler de ne istediğimizi biliyorduk. Sonra her şey değişmeye başladı.
Bundan sonra okuyacaklarınız insan aşağılamak amacıyla yazılmadı.
O üniversite mezunu, disiplinli, evimizin güvenli alanına sokarken ürkmediğimiz kadınların yerini maalesef kişilerin zor durumlarından faydalanmak, az çalışıp çok kazanmak isteyen, aç gözlü ve güvenilmez bir grup aldı. Memleketindeki evinde çalı süpürgesinden başka bir alet görmemiş, eğitimsiz, aç gözlü, iş bilmez kadınlar gelmeye başladı. Fiyatlarda da 600-700-800-900-1000-1200 dolarlar konuşulmaya başlandı. İş bilmez, makina çalıştırmayı bilmez ama bin dolar ister… büyük hayalleri var. Evler, arabalar, güzel kıyafetler… İyi de dolar bugün ne kadar haberin var mı?
Tabi bunda evinde çalışan kadınlara altın dağıtan, kendi kahvesini altınlı fincanlarda içen bir takım insanlarında payı var. Bunları gören çalışan kadınlar da senden aynısını bekliyor ister istemez ama anlatamıyorsun. Ben onun gibi değilim, bak o nerede şimdi, o parasını kolay kazanmış olabilir ben zor kazanıyorum desen de anlamıyor.
Tanımadan evimize aldığımız, kafalarının içinde ne olduğunu bilmediğimiz insanlara evimizi, çocuklarımızı, değerli eşyalarımızı, canlarımızı emanet ediyoruz.
İllegal, kaçak insanların kölesi olduk.
Bizler organize olamadık ama onlar oldu. Çok kalabalık whatsapp grupları kurdular, bilgi paylaştılar, hangimiz zorda, hangimiz iyi, hangimizin evinden kim çıktı, kim girdi her şeyi biliyorlar ve bunu kullanıyorlar.
Seni yüzüstü bırakmaktan çekinmiyorlar, kafa tutuyorlar, basıp gidiyorlar çünkü ortada bağlayıcı bir sebep yok. Çalışma iznim iptal edilir korkuları yok, buradan çıkar başka yere girerim düşüncesiyle ev ev geziyorlar. Yazın kışlıkları, kışın yazlıkları ufak ufak çantalarına tıkıştırıp götürüyorlar, çocuklarınıza bağırıyor, belki sizin görmediğiniz yerlerde vuruyorlar. Onlar kendi çocuklarını bırakıp geldiler, bizim şımarık(!) çocuklarımıza tahammülleri yok aslında.
Şimdi alın bu şablonu iş yerlerine de uygulayın, bunların erkekleri de iş yerlerimizde çalışıyor.
Kapınıza yiyecek taşıyor, kargo getiriyor gibi gibi… ve asıl önemlisi bu sayede sizlerin adresleri, telefonları, kişisel bilgileri ellerine geçiyor. Kişisel bilgi diyorum, tehlikenin farkında mısınız?
İş görüşmelerinde diyaloglar aynı;
Türkçe biliyor musun?
Biraz…
Yemek biliyor musun?
Youtube’dan bakarım…
Kurutma makinası kullandın mı hiç?
Sessizlik…
Çocuk bakımından anlar mısın?
Benim 3 çocuğum var…( çocuk bakmış ama kendi bildiği kadarıyla, bu sebeple çikolata, şeker ve kolayla susturuyorlar çocukları)
Ne maaş istersin?
1000 dolar ( dolar: 32,21 yani istenen rakam 32.210 TL)
Bu ülkede öğretmenler ne maaş alıyor sen biliyor musun?
Bakalım bu işin sonu nereye varacak?
Öte taraftan başka düzenler kurulmuş, her ihtiyaçtan faydalanan uyanıklar her suyun başını tutmuş.
Üç kuruş para biriktirmişsin, nasıl değerlendirsem telaşına düşmüşsün. Berberde konuşulurken duymuşsun, “bilmem kim abi” kriptoda çok para kazanmış. Açtın bir hesap, oradan buradan duyduğun kadarıyla sende kripto aldın, ama anlamıyorsun.
Buyrun twiter’a… kriptobilmemneler, kriptohocalar iş başında.
Telegram, whatsapp grupları kurulmuş, anlamadığın için çok önemsediğin bilgi kırıntıları önüne atılıyor, anlamadığın için önemli şeyler sanıyorsun, sonra ufak ufak talepler başlıyor; kanalıma abone ol, xyz borsasında verdiğim linki kullanarak üye ol, bütün bilgilerin içinde olduğu PDF dosyasına ulaşmak istiyorsan şuraya da üye ol, bana like at, ibanıma da bu kadar para at… Bu sayede hesaplarına bakan binlerce takipçi görüyor, sayıyı gören bunda bir keramet var deyip takip ediyor, aboneliklerden, üyeliklerden bunlara para akıyor. Bravo valla, güzel düzen…
1000 doları verdin diyelim; evde iş yapmıyorsun, e biraz da coin işinden para kazandın, yedin, içtin, kilo almaya da başladın.
O zaman zayıflayalım.
Hooop instagramda yine çok takipçili hesaplara düşüyorsun.
Bol video, öncesi sonrası fotoğraflar, aaa bir motive oluyorsun. Hele biri de çok faydasını gördüm yazdıysa… hop düştün ağlarına…
Beslenme konusunda uzman olduğunu iddia edenler, kendi beslenme programının en iyisi olduğunu iddia edenler, benle spor yap farkı gör diyenler dünyasına hoşgeldiniz.…
Allahım çok kalabalık bir şuursuzluğun içindeyiz şu an.
Sanal bir kampa katılıyorsun. Önce ibana para yolluyorsun, hemen bir whatsapp grubuna giriyorsun. Herkesin derdi aynı, yalnız değilsin, grup motivasyonu, başlıyorsun.
Onu ye, bunu yeme ,kitap yazdık, Harvard’da Yale’de okutuluyor diyen, kafayı bununla bozmuş, ego zehirlenmesi yaşayan kişilerin üstten tavırlarına, sen çok bilseydin bu halde olmazdın, burada benim borum öter saçmalıklarına maruz kalıyorsun ama ne hikmetse herkes memnun. 10 yaşımdan beri kalori sayıyorum diyen, hormon almaktan sesi travestiye dönmüş, gözlerinin etrafı çürümüş bir kadın (grup yöneticisi) sana akıl veriyor. Çok sağlıksız, çok hırslı…Bu arada uygulanan ve pazarlananlar da bilindik diyetler; carnivore diyeti, ketojenik diyet, alkali beslenme, gaps diyeti, detoks, eliminasyon, diyetler havalarda uçuşuyor. Biraz okusan, biraz gayret etsen tek başına yapabileceğin beslenme şekilleri bunlar ama yok başımıza çoban lazım! E kaval çalmasını bilseydi bari…
Grupta yöneticiyi şakşaklamazsan hemen atılırsın, işlerine gelmeyen soruyu soramazsın, kendi öncesi sonrası foto albümlerine uymayacak foto atamazsın, sorgulayamazsın, so-ra-maz-sın! Koşulsuz teslimiyet, e hani bunun tahlili, menapozu, doğum sonrası süreci, bağırsak hassasiyeti?
Sor-maaaaa, çık gruptan, burayı bozmana izin vermeeeeem çünkü diğerlerini uyandıracaksın, Allah korusun!
Bir de bir spor aleti yaptım, patent aldım, ben yaptım- ben yaptım!!!! Onu da al, parayı ibana yolla.
Kocamın yazdığı devşirme carnivore diyet kitabını da al, abone ol, basbas paraları leylaya, ebruuuuuuyaaaa…
Bakın daha çok örnek veririm. İsim isim veririm ama hem değmez hem de susanımız çok, daha çok reklamlarını yapmış olurum, gerçekten değmez.
Vergisiz, denetimsiz, kaçak, haksız kazanç örnekleri öyle çok ki…
Bu yüzden 2 kaşık yoğurt, 2 salatalıkla yapılan cacığa 230 lira veriyorsun, neymiş? Meze!
Sen sustukça iki kaşık yoğurdun içindeki salatalık oluyorsun, farkında değilsin…
E denetim yok, kovalayan yok, ne demiştik köpeksiz köyde değneksiz gezen çok olur.
Gördüğümüz her kaçağı ihbar etmek, haksız kazanca susmamak, yanlışa yanlış demek bu vatana borcumuzdur, bizimle şuursuz, bozuk üslupla, kendini bilmezce konuşana haddini bildirmekte kendi özvarlığımıza borcumuzdur.
Yanlış trene bindiğinizde ilk istasyonda inmeye çalışın çünkü mesafe ne kadar artarsa, dönüş maliyeti de o kadar artar…
Bu yazdıklarımı da lütfen biraz düşünün, biz dürüst insanlar parayı kolay kazanmıyoruz.
Çok Okunanlar
Fatih Altaylı, Sözcü’deki istifaların perde arkasını anlattı
Bu hafta Avrupa’da sadece Başakşehir kazandı
Bugün kimin maçı var? 12 Aralık Perşembe Avrupa Ligi’nde bugün hangi maçlar var?
İstanbul'da İSPARK otopark ücretlerine büyük zam
Bahçeli'nin teröristbaşı açılımı çöpe gider!..
İmmobile ilk 11'de olacak mı? Bodo/Glimt-Beşiktaş maçı ne zaman, saat kaçta?
Kararsız seçmen oranı yüzde 30'u aştı
Reyting sonuçları açıklandı! 12 Aralık 2024 Perşembe birincisi kim oldu?
Narin Güran cinayetinde şok edici iddialar: Uygunsuz şekilde mi gördü?
Malmö-Galatasaray maçı Muhtemel 11'ler! Malmö-Galatasaray ne zaman, saat kaçta?