Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış haberleri bul
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış haberleri bul
ve ve
ve ve
ve ve
Temizle
Euro
Arrow
36,2401
Dolar
Arrow
34,4862
İngiliz Sterlini
Arrow
43,5545
Altın
Arrow
2962,0000
BIST
Arrow
9.549

Dersimli Kemal'in azaltılmış numunesi

Değişim diye diye geldi, Dersimli Kemal'in azaltılmış numunesi çıktı.

CHP'de genel başkanlık koltuğuna oturduktan sonra ilk yalpalamalarını “buldumcuk” olmasına bağlamıştık.

Cumhuriyetin kurucu partisinin ilkeleriyle, felsefesiyle örtüşmeyen ve hatta bazen bunlarla taban tabana zıt açıklamalarını hiç onaylamasak da taç giyen baş akıllanır, zamanla toparlar, demiştik.

Ergen gibi davranmasını, durduk yere sağa sola telefon etmesini, saray medyasının tetikçi kadınlarına nağme yapmasını hoş görmüştük.

Ne de olsa, Atatürk'ün, İnönü'nün, Ecevit'in koltuğuna oturmuştu.

CHP Genel Başkanı olmanın ciddiyetini, tarihsel önemini kısa sürede kavrar, hemen şimdi yaylım ateşine tutarsak, aklını başına devşirmesi için fırsat vermezsek haksızlık ederiz diye düşünmüştük.

2011 yılından beri milletvekiliydi; CHP'nin siyasi okulundan yetişmemiş olsa da parti grubunu yönetmiş, Türkiye'nin en çalkantılı dönemlerine tanıklık ederek siyasetin içinde pişmişti.

Dolayısıyla ülkenin içinde bulunduğu ahval ve şeraitin son derece namüsait bir mahiyette tezahür etmesinin, anamuhalefet lideri sıfatıyla kendisine çok ağır bir sorumluluk verdiğini biliyor olmalıydı.

Laik, demokratik cumhuriyeti ortadan kaldırmak, toplumu ümmetleştirmek, bireyi kul haline getirmek, ezcümle ülkeyi ortaçağ karanlığına gömmek için adeta yemin etmiş bir iktidara karşı güçlü ve tavizsiz bir duruş sergilemesi gerekiyordu.

Kılıçdaroğlu gibi 13 yıl boyunca CHP'yi cumhuriyetin kurucu ilkeleriyle barışık olmayan bir ekibin eline bırakıp partiyi kelimenin tam anlamıyla iğdiş eden, sağcılaştıran, İslamcılara yaranmak için taviz üstüne taviz veren bir genel başkanı kurultayda “artık değişim zamanı” diyerek devirdikten sonra sözünü ettiği değişimin gereğini yerine getirmesini umuyorduk.

Bu zihniyetin partiyi getirdiği yer aşikârdı.

Kılıçdaroğlu, köklerinden kopardığı CHP'yi neredeyse tarihin tozlu sayfaları arasına gömmüştü. Parti, yüzde 25 bandını aşamıyor, CHP tabanında adeta öğrenilmiş bir çaresizlik yaşanıyordu.

Değişimle beraber, CHP kurucu ayarlarına dönecek miydi? Ülke için yeni bir umut olabilecek miydi?

Ne yazık ki, CHP Genel Başkanlığı koltuğuna oturduktan sonra koşar adım hayal kırıklığına doğru gitmeye başladı.

Siyaseten Kılıçdaroğlu'nun dizinin dibinde büyümüş olduğunu hatırlatmakta gecikmedi.

Kendini solcu veya liberal olarak tanımlayan ılık beyinli; etnikçiliği, mezhepçiliği velhasıl kimlikçi siyaseti demokrasi sanan aydınımsıların gönlünü yapmak için çıktı önce “eşit vatandaşlık” dedi.

Bu yaklaşımın hangi zihniyetin slogan kavramı olduğunun farkında mı acaba? Eğer farkındaysa ve bilerek kullanıyorsa vay CHP'nin, vay CHP seçmeninin haline...

Eğer, Türkiye'nin hukuk devletinden giderek uzaklaştığına vurgu yapmak istediyse, o zaman gidip önce “vatandaşların eşitliği” kavramının ne olduğunu öğrenmesi gerekiyor.

Kürtlere göz kırpmak için söylediği “Kürtler daha az eşittir” sözlerinin nereye gittiğinin farkında olmadığı da belli.

Meseleyi kayyım atamalarına bağlamak, görevden alınan belediye başkanlarının “Kürtlerin oyu” ile seçildiğini söylemek en hafif tabiriyle siyasi cehaletle açıklanır, dahasını CHP'nin genel başkanına söylemek bize yakışmaz.

Bu ülkede seçmenler, etnik kimlikleri ile oy vermez. Türkiye'de herkes sandık başına gittiğinde “Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı” olarak oy kullanır. Etnik ve mezhepsel kimliklere göre şekillenen siyasi davranışın muhtemel sonuçlarını görmek istiyorsa, Ortadoğu'da sadece Irak ve Lübnan'a bakması yeterli olur.

Belediyelere kayyım atamalarını, AKP'nin Doğu ve Güneydoğu Anadolu'daki oyları baskı altına alıp, Kürtlerle pazarlık için kullandığını bilmiyor olamaz. Biliyorsa, Kürtlere göz kırparak üç beş oy devşirmeye çalışmak yerine neden bu kirli şantajı seçmene açık açık anlatmaz!

Ancak bu konuda altın vuruşu çıktığı bir canlı yayında yaptı.

Program sunucusu Candaş Tolga Işık, son dönemdeki tartışmaları gündeme getirdi, “DEM Partisi Şeyh Said'e destek açıklaması yaptı, İYİ Parti de soru önergesi verdi. CHP olarak siz bu tartışmaya nasıl bakıyorsunuz?” diye sordu.

Cumhuriyetin kurucu felsefesini özümsemiş, partisinin kurucu ilkelerinden taviz vererek ona, buna yaranma derdinde olmayan siyasetçinin bu soruya şöyle bir cevap vermesi beklenirdi:

“Şeyh Said vatan haini bir isyancıdır. Musul'u Türkiye'den koparmak için tezgahlanan kirli oyunun başrol oyuncusudur, İngilizler'in kuklasıdır. Bu isyan, İslamcılık ve Kürtçülük üzerinden genç cumhuriyeti parçalama girişimidir. Cumhuriyetin kurucu partisi olarak Şeyh Said'e bakışımız açık ve net olarak budur”

Bunları söylemedi.

Üstelik söylemeye de getirmedi.

Kılıçdaroğlu'ndan siyasi miras kalan ezik ve mahçup bir eda ile adeta özür diler gibi konuştu.

“Biz CHP olarak, Cumhuriyet'e, Cumhuriyet'in kurucu kadrolarına saygılıyız” cümlesiyle lafa girdi. “Cumhuriyet'in geçmiş döneminde yaşanmış acılar varsa bu acıları tartışmanın sıcak siyasetin alanı değil, tarihçilerin alanı olduğunu değerlendiriyoruz. Bu mevzu ile ilgili sürekli dönüp yaraları kaşımanın kimseye faydası olmadığını düşünüyoruz” dedi.

Sunucu Candaş Tolga Işık bu cevaptan tatmin olmamış olacak ki, “Sizce Şeyh Said hain mi kahraman mı?” diye üsteledi.

Bu soruya verilecek cevap, Kılıçdaroğlu sonrasında CHP'de gerçekten bir paradigma değişikliğinin olup olmayacağını göstermesi açısından önemliydi.

Ancak, CHP'nin yeni genel başkanı “Şeyh Said bir vatan hainidir” diyemedi, belki de demekten kaçındı.

Onun yerine, lafı eveledi, geveledi, “Şeyh Said'e hain demem kahraman demem sizi memnun edecekse ben Şeyh Sait isyanının kendi konjonktüründe Cumhuriyet'e karşı ayaklanma olduğunu biliyorum. Ama bu ayaklanmanın bastırılması sırasında oluşmuş sorunlar, bugün bazı torunların kalbini acıtıyorsa o acıya saygılı olmak gerekir. Ama tarihten ders çıkarmak lazım” sözleriyle topu taca atmayı tercih etti.

Belli ki yerel seçimlerde destek alabilmek için selefi gibi birilerine yaranma derdine düşmüş.

Eğer kayda değer bir başarı sağlayamazsa, genel başkanlığının tartışmaya açılacağını düşünüyor olmalı.

Oysa, Dimyat'a pirince giderken evdeki bulgurdan olacak.

Buradan üç beş oy devşireyim derken, CHP'nin geleneksel tabanını kaybettiğinin farkında değil, diyerek yazımıza noktayı koyalım.