Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış haberleri bul
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış haberleri bul
ve ve
ve ve
ve ve
Temizle
Euro
Arrow
36,3560
Dolar
Arrow
35,0376
İngiliz Sterlini
Arrow
44,1186
Altın
Arrow
2920,0000
BIST
Arrow
9.916

FATA

Bu, İngilizce kısaltılmışı

“The Federally Administered Tribal Areas”, Federal Yönetilen Kabile Alanları olarak çevirebiliriz.

Hazreti Google’a şöyle bir göz attığımızda “Pakistan'ın kuzeybatı kesiminde, Afganistan sınırı boyunca uzanan, siyasi ve ekonomik yönetim merkezi Peşaver olan, çoğunluğu Peştun kökenli aşiret ve kabilelerden oluşan, Pakistan'a bağlı yarı özerk federal bir bölge” deniyor.

Ayrıca, Pakistan'ın üst seviye idari birimlerinden olduğu bilgisi de mevcut.

Ülke içinde yalnızca Hayber-Pahtunhva ve Belucistan eyaletleri ile sınırı var.

27 bin 220 kilometrekare alanı içinde tahminen 3.5 milyon kişi yaşıyor.

Pakistan’ın sadece otuzda biri kadar toprak parçasından söz ediyoruz. Burada yaşayan insan sayısı ülke nüfusunun altmışta birine tekabül ediyor.

Tahminen, diyoruz çünkü şimdiye kadar merkezi idareden kimse orada nüfus sayımı yapmamış, yapamamış.  

Resmi görevlilerin elini kolunu sallayarak gidebileceği bir yer değil.

FATA için her ne kadar “yarı özerk” denilse de birçok aşiretin başına buyruk davrandığı, kendi kanunlarını uyguladığı, kabile ve aile ilişkilerinin son derece kuvvetli olduğu, tamamı Şeriatla yönetilen bir bölge.

Okuma yazma oranı son derece düşük, sağlık hizmeti yok denecek kadar az.

Nüfusun büyük çoğunluğu kırsal alanlarda yaşıyor. Tarım ve hayvancılıktan geçindikleri söyleniyor ama asıl para kazandıkları iş kaçakçılık.

Camilere ve medreselere yapılan bağışlar iyi bir külliyat tutuyor. Buna rağmen sokaktaki insanın eteklerinden fukaralık akıyor.

Taliban’ın insan kaynağı olarak beslendiği yer de burası.

Aynı zamanda, yurtdışına cihatçı ihraç ediyor.

Afganistan’da, uyuşturucu ticaretinden iyice palazlanmış savaş lordları, FATA’da çok etkililer.

Sınırda toplam 166 geçiş noktası var. Bunlar, düz ovada araçların bastırıp gittiği yollar değil. Öyle dik ve sarp yamaçlar var ki, çoğunda sadece eşek ve katırlarla seyahat edilebiliyor.

Sovyet Kızıl Ordusu, burada 10 sene kalmış yine de hiçbir geçiş noktasını kontrol altına alamamış.

Say ki, 21. Yüzyılda ortaçağı yaşamaktasın!

Silahlarını, Toyota Hilux kamyonetlerini, telsizlerini bir kenara koyarsak, burada modern dünyaya dair bir şey görmek mümkün değil.

2007 yılında Pakistan’a gittiğimde o bölgenin bir kısmını ziyaret etme şansı yakaladım.

Döndükten sonra da “Küresel Tuzak Ilımlı İslam” kitabımda buradaki gözlemleri kaleme aldım.

2007’den 2024’e fazla bir şeyin değişmediğini tahmin ediyorum.

O dönemde en çok dikkatimi çeken FATA’daki aşiretlerle Amerika’nın arasının son derece iyi olmasıydı.

Sovyet Rusya’ya karşı savaşmaları için sağlamış olduğu lojistik destek etkisini hala sürdürüyordu.

FATA’da yaşayan insanları sürekli bir “direniş hareketi” içinde olmaya yöneltiyorlardı, oysa Sovyet işgali biteli neredeyse 20 yıl olmuştu.

Buna rağmen cihatçı kaynağını kurutmak istememesinin nedenini, 9/11’de ve 2014’te IŞİD diye bir örgütün Ortadoğu’da pıtrak dikeni gibi ortaya çıkmasıyla öğrendik.

Ezcümle, Amerika, istediği zaman istediği ülkeye karşı kullanacağı aparatının bakımını ihmal etmiyordu, ilgisini esirgemiyordu.

Bir başka dikkatimi çeken nokta ise FATA’daki din adamlarının Pakistan’ın genelinde adeta kanayan yaraya dönüşen medreseler üzerindeki etkisiydi.

Bu küçük bölge, koskoca Pakistan’ı siyasal ve sosyal açıdan dönüştürme potansiyeline sahipti. 

Zaman içinde önemli ölçüde dönüştürmüştü de!

Pakistan toplumunun geleneksel aile bağlarından kopamamış olması bu dönüşüme son derece uygun bir zemin oluşturuyordu.

Halkın büyük meblağdaki paraları gözden çıkarmadan eğitim alabildiği yerlerin sadece medreseler olması, meseleyi zaten yeterince izah ediyor.

Devlet yardımı olmadan, İslami cemaatlerin sağladığı imkanlarla ve zekâtlarla varlıklarını sürdürebiliyorlar.

Eğitim 12 yıl civarında. Ailesi tarafından 8 yaşında medreseye verilen bir oğlan çocuğu, radikal İslamcılığın rahle-i tedrisinden geçerek 20 yaşında mezun oluyor.

Sadece din eğitimi aldıkları için modern dünyadan bihaber olarak medreseden ayrılıyorlar.

Öğrencilerin yıllık eğitim masrafı ortalama 600 dolar. Bu para sadece medreselere yapılan yardımlardan ve verilen zekâtlardan karşılanıyor.

Pakistan genelindeki medreselerde okuyan bütün öğrencilerin aylık gideri, 1 milyar 200 milyon dolar olarak hesaplanmış.

On puanlık uzman sualini soralım.

Pakistan hükümeti böyle bir meblağı karşılayamayacağına göre medreseler bu parayı nereden buluyor?

Afganistan’daki savaş lordları, uyuşturucu ve silah kaçakçılığından kazandıkları paraları, FATA’daki aşiretler ve kabileler üzerinden Pakistan genelindeki medreselere aktarıyor.

Bu medreselerden çıkan çocuklar da Taliban için hazır asker oluyor!

Emperyalist efendilerinin emirleri istikametinde hareket ediyorlar, zamanı geldiğinde dünyaya yayılıyorlar; askeri, siyasi, stratejik aparat olarak kullanılıyorlar.

Küçük bir not ekleyelim, FATA ve Pakistan genelindeki medreselerde, Uygur, Tacik, Kırgız çocuklar da eğitim alıyor.

Şimdi gelelim zurnanın zırt dediği yere!

Hani, cihatçılar Amerika ve İsrail’in yol vermesiyle Baas rejimini yıktı ya; şimdi, herkes yakın gelecekte ülkenin coğrafi bütünlüğünü ve siyasi birliğini koruyup koruyamayacağı merak ediyor.

Suriye parçalandığında bunun yaratacağı domino etkisinin sonu nereye varır?

Tabii ki bu meseleler siyah, beyaz değil. Gri tonları çok fazla. Elimizde kristal küre olmadığına göre kafamızı çevirip yakın çevremizdeki örnekleri düşünelim.

Mesela, Suriye şeklen bir arada dursa bile güney sınırımızda Amerika’nın himayesinde FATA benzeri bir bölgenin ortaya çıkması fazlasıyla muhtemel.

Afrin’den başlayıp Halep’e oradan Fırat’a kadar, üç beş selefi emirlik; Fırat’ın doğu yakasından Haseke ve Kamışlı’ya kadar PKK’nın garnizon devletçiği, kendi başına buyruk hareket edebilecekleri sözde özerk ama fiilen bağımsız idareler oluşturursa, alın size FATA’nın Ortadoğu sürümü.

Adını bile değiştirmeye ihtiyaç yok.

Çok kafalarına takarlarsa belki, FATA 2.0 diyebilirler.

Elbette, Trump’ın Tayyip’e verdiği ara gazına inanan çıkacaktır ama meseleye yakın gözlüğümüzü takarak baktığımızda, Suriye’deki gelişmeler, Türkiye’nin canını fazlasıyla yakacak. Bundan kimsenin kuşkusu olmasın.

Sınırın hemen öte yanındaki cihatçıların, Türkiye’deki radikal İslamcıları beslediğini ve desteklediğini düşünelim.

Ya da Türkiye’de tekfircilere zihinsel yakınlığı olan insanların bunların medreselerine çocuklarını gönderdiklerini, bu çocukların döndükten sonra sıradan insanlara nasıl düşman kesileceğini hayal edelim.

Veya Türkiye’ye mücavir bölgelerdeki sentetik uyuşturucu üretimini ve ticaretini ele geçirdikten sonra bunun gençlerimiz için nasıl bir tehdit oluşturabileceğini anlamaya çalışalım.

Ellerine geçecek yüz milyonlarca doları söylemiyorum bile...

Uzatmak mümkün ama biz kısa keselim.

Bunları görmek ve Türkiye’nin önündeki tehlikeyi fark etmek için sadece Pakistan örneğine bakmak bile yeterli olur, yoksa geri kalanı lafı güzaf diyerek yazımıza noktayı koyalım.