İkinci Dünya Savaşı sonrası tüm siyasal kutuplarda (Batı Blokunda, SSCB'de ve Bağlantısızlarda) bilime ve ilerlemeye inanç hakimdi. Bilim yol göstericiydi. Karı maksimize etmek, kamusal harcama yapmak, toplumu dönüştürmek için bilim araçsallaşmıştı.
Bilimin araçsallaşması sonucu bilim ideolojik hegemonyanın alanına girdi. Blokların hakimleri bilim adına, bilimsellik veya modernlik adına kendi çıkarları için söylem yarattılar. Siyasal söylemlere güvensizlik duyulması olağan. Güvensizlik bilime de bulaştı.
Siyasal söyleme tepki, bilime, moderniteye ve ilerlemeye de yöneldi. En nihayetinde, sistemin hakimlerine, onların araçlarına ve kabullerine duyulan nefret yine sistemin hakimlerince yönlendirildi. Eski büyük anlatılara (sosyalizm, sosyal demokrasi, faşizm vb.) duyulan tepki bir şekilde sosyalizm üzerine yoğunlaştı. Faşizm, sosyalizm ve anaakımdışı siyasetler "otoriterlik" üzerinden eşitlendi.
Bilimsellik, ilericilik, solculuk, eşitlikçilik önce yumuşatıldı. Sonra "sol" etiketli bir liberalizm anaakım olarak pazarlandı. Bu anaakıma duyulan nefret, tüm sola genişletildi.
Şimdi, özellikle genç kuşaklarda, bilimsellik, sol, eşitlikçilik, ilericilik ve aydınlanma insanları hayal kırıklığına uğratan, onlara acı çektiren bir "yalan"a dönüştürüldü. ABD ve Avrupa'nın merkezlerinde ortodoks sol, sovyet düşmanlığıyla; radikal sol, terörle; sosyal demokrasi, sömürüden pay alma suçlamasıyla terbiye edildi, etkisizleştirildi. "Sol" namına geriye "WOKE" kaldı. Kültürel kimliklere, aydınlanma ve modernite karşıtlığına sıkı sıkı bağlı, postmodern felsefe etkisindeki bu liberal akım, kitlelerin öfkesi için paha biçilmezdi. Ne de olsa hem LGBT haklarına hem kadınlara, hem hayvan haklarına hem çevre hakkına emekçi sınıfların iktidarından daha çok önem veren ve kültürel duruşu nedeniyle çoğu sağcı, şoven ve muhafazakar geniş kesimler için ideal bir düşmandı Woke. Radikal solun liberalizme duyduğu nefretten de nasibini alan Woke, karşıtlarını bir tiksinti duygusuyla birleştiren şahane bir buluştu.
Woke'un, liberalizmin ve Batı'nın "kurumsallığı" nın etkisi altındaki anaakım siyasetçilere karşı tepki duyan tüm akımlar, bunlara karşı en karanlık ittifaklara razı geldiler. Paradigmanın çöktüğü nokta tam da burası işte. Geçmişte kendilerini aldatan Brüksel-Londra söylemine, ABD kampus solculuğuna tepki duyan kalabalıkları idare etmek isteyenler için yepyeni bir söylem imkanı doğdu.
Siyasal doğruculuğa karşı özgürlükçü bir tavırla şovenizm tek bir duyguda birleşebildi: Woke'a, liberal siyasal söyleme yönelik bir tiksinti. Bu tiksintinin altında ezilen sınıflara duyulan nefret ve ezenlere duyulan bir hayranlık da yok değil. "Zengin Baba Yoksul Baba" gibi kitapları okuyup kendisini ezenlerin cephesine atabileceğini sananların sayısı arttıkça, ezilen nefreti ve ezen hayranlığı artıyor.
Çok Okunanlar
Ela Rümeysa Cebeci'nin aylık kazancı ortaya çıktı
Uyuşturucu operasyonunda gözaltına alınan isimler netleşti
Yeni yılda gözler Kabine'de olacak
Epözdemir'den Fatih Terim'e milyonluk transferler
Özgür Özel'den Akın Gürlek'le anlaştı iddialarına yanıt
Akın Gürlek'ten Saadettin Saran sorusuna yanıt
O isimler Ela Rümeysa Cebeci'nin arşivinden çıktı! 'Dahası var...'
Fatih Portakal'dan Sadettin Saran çıkışı
Emekli Cumhuriyet Savcısı Mehmet Demir'den 'bizim PKK' çıkışı
Gazeteler açlık sınırının altında kalan asgari ücret zammını nasıl gördü?