Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış haberleri bul
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış haberleri bul
ve ve
ve ve
ve ve
Temizle
Euro
Arrow
46,8469
Dolar
Arrow
40,5798
İngiliz Sterlini
Arrow
54,2381
Altın
Arrow
4339,0000
BIST
Arrow
10.642

Yasa dışı işler ile mücadele

Kayıt dışı ile mücadelenin bir alanı da illegal faaliyetler ile mücadeledir. İllegal faaliyetlerle mücadelede illegal faaliyetler sonucunda elde edilen paranın legal sisteme girmesi gerekmektedir.

Yaratılan gelir ise ülkelere göre değişmekle beraber kara para olarak isimlendirilebilir. Kara para, kayıt dışı üretimin likiditeye dönüşen kısmı olup; kayıt dışı üretimde tekrar kullanılmasının yanında, rüşvet, lüks tüketim, taşınmaz mallara yatırım gibi kara parayı kolaylıkla masseden alanlarda da yaygın olarak kullanılmaktadır.

Bir gelirin kara para olarak nitelendirilmesi için şartların oluşmasından sonra kara paranın sisteme dahil edilmesi noktasında iki maddi unsur vardır. Maddi unsur literatürde iki seçimlik bir hareket olarak ele alınmaktadır. Buna göre maddi unsurun bir seçimlik hareketinde suç kaynaklı mal varlığının yurtdışına çıkarılması söz konusudur. Kara para aklama yöntemleri içinde paranın yurtdışına çıkarılması en bilindik yöntemlerden biridir. Kişi suç yolu ile kazandığı parayı bulunduğu ülkeden farklı bir ülkeye bankalar aracıyla değil fiziki olarak taşımaktadır. Bu taşıma işlemleri çeşitli araçlar, kuryeler veya kargolarla yapılabileceği gibi elektronik ortamda da yapılması söz konusu olabilmektedir. 

Burada maddi unsuru oluşturan ikinci seçimlik olarak ele alınan yöntem ise suçtan kaynaklı elde edilen maddi gelirin kaynağını gizleme yoludur. Bu yöntemde kişiler elde ettikleri kara paranın kaynağını gizleyerek bu parayı meşru bir yolla elde edilmiş gibi gösterip mevcut parasal sisteme sokma arayışına girerler. Paranın meşru bir yolla elde edildiğini gösterebilme durumu ise birbirinden farklı pek çok işlemi gerektirmektedir. Bu yöntemin uygulanmasındaki aşamalar incelendiği zaman günümüzde teknolojinin gelişmesi ile birlikte kişilerin internet sitelerinden elde edilen gelirler gibi gösterme, internetten satış yaparak bu ürünlerin paralarıymış gibi gösterme ve benzeri pek çok yöntemle kara paralarını atladıkları görülmektedir. 

 Aklama sürecinin kavramak için konu, öncül suç ve suç geliri kavramları ile birlikte değerlendirilmedir. Genel olarak aklamadan bahsedebilmek için;

Bir suç işlenmiş (Öncül Suç), bu suç sonuçlarında herhangi bir ekonomik değer elde edilmiş (suç geliri),

Bu ekonomik değerleri yasa dışı nitelikten çıkarıp bunlara yasal görünüm kazandırmaya yönelik fiillerin işlenmiş olması gerekmektedir. 

Sınırsız sayıda yöntemle aklama yapmak mümkün olmakla birlikte en çok kullanılan ve mücadele eden birimler arasında öğretici olabilecek nitelikte olan yöntemleri şu şekilde sıralayabiliriz:

Fonların fiziken ülke dışına kaçırılması,

Şirinler (smurfing) yöntemi,

Parçalama (structturing) yöntemi,

Vergi cennetleri (off-shore),

Paravan (kâğıt üstünde ki ya da hayali şirketler),

Oto-finans borç yöntemi (Loan-back),

Döviz Büroları, 

Kumarhane ve gazinolar,

Nakit para kullanan işyerlerin işletilmesi (göstermelik şirketler),

Sahte fatura (hayali ticaret),

Alternatif havele sistemleri (hawala vs.),

İnternet bankacılığı ve elektronik para.

Bu listeyi daha da uzatmak mümkündür. Ancak en fazla kullanılan yöntemler olarak bu sıralananlar hakkında yapılacak açıklamalar konu hakkında bilgi sahibi olunması için yeterli olacaktır.

Suçtan kaynaklanan mal varlığı değerlerini aklama suçu ancak bir “öncül suç” varsa söz konusu olabilir. Suç unsurlarının oluşabilmesi için, aklanmayı konu mal varlığı değerinin “öncül suç” işlenerek elde edilmiş olması ve öncül suçların işlenmesiyle elde edilen her türlü maddi menfaat ve değerin (para, otomotiv, dolar veya euro gibi döviz vs.) aklamaya çalışması gerekebilir. Örneğin, uyuşturucu madde ihracı veya ithali suçu işlenerek elde edilen 1 milyon doları aklamak için bir inşaat şirketinde 5 daire satın alan ve ödemeleri elden yapan kişi kara para aklama suçu işlemiş olur. Örneğimizde, birinci suç olan uyuşturucu madde ihraç veya ithal etme suçu “öncül suç” niteliğindedir. 

Ülkemizde 4208 sayılı ceza kanunun yürürlükte olduğu dönemde öncül suçlar sayma yöntemiyle belirlenmişken, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun aklama suçunun düzenlendiği 282. Maddesinde “alt sınırı 6 ay ve daha fazla hapis cezası gerektiren suçlar” şeklinde eşik yaklaşım benimsenmiştir. 

Suç geliri, yasalarının suç saydığı fiillerden elde edilen her türlü ekonomik menfaat ve değer olarak ifade edilebilir. Sözlük anlamıyla “yasa dışı yollardan sağlanan kazanç” olarak tanımlanan suç geliri, kirli para gibi terimlerde anılmaktadır. Uluslararası literatürde ise bu kapsamda “suç geliri” (preceeds of crime), “kirli para” (dirty Money), “kara para” (black Money) veya “suç parası” (criminal fund) terimleri kullanılmaktadır. 

Suçtan kaynaklanan mal varlığı değerlerinin açıklanması suçu, eski adıyla kara para aklama suçu; alt sınırı 6 ay veya daha fazla hapis cezasını gerektiren bir suçtan elde edilen para altın, hisse senedi, menkul mal vb. mal varlığı değerlerinin yurtdışına transfer edilmesi veya bunların gayrimeşru kaynağını gizlemek ve meşru bir yöntemle elde edildiği konusunda kanaat uyandırmak amacıyla çeşitli işlemlere tabii tutulmasıdır.

Soruşturma ve kovuşturma iki farklı işlem olarak gösterilmiştir. Birincisi para aklama ile ilgilidir. İkincisi terörizmin finansmanı ile ilgilidir.

FATF’ın Kasım 2021 raporuna göre;

Türkiye, sanayi (otomotiv, petrokimya ve elektronik), tarım ve büyüyen bir hizmet sektöründen oluşan çeşitli bir ekonomiye sahiptir. Kıtalar arası bir kavşakta bulunan Türkiye, önemli kara para aklama (KA) ve terörün finansmanı (TF) riskleri ile karşı karşıyadır. Bu, Türkiye’nin coğrafi konumunu göz önüne alındığında, yerel ve sınır ötesi güvenlik açıklarından yararlanmaya çalışan suç örgütlerinin, terör örgütlerinin ve yabancı terör örgütlerinin (FTF’ler) yasadışı faaliyetlerinden kaynaklanan ciddi tehditleri içermektedir.

Önemli suç gelirleri yaratan temel tehditler, yasa dışı uyuşturucu kaçakçılığı, göçmen kaçakçılığı, insan kaçakçılığı ve akaryakıt kaçakçılığıdır. 2016 yılında mahkûmiyet kararı verilen tüm kaçakçılık suçlarının %68’i doğrudan uyuşturucu kaçakçılığıyla ilgilidir. En yüksek kara para aklama (KA) ve terörün finansmanı (TF) risklerini oluşturan ticari faaliyetler, yasa dışı para değiştiriciler, gayrimenkul ve değerli metal ve taş (DPSM) satıcıları dahil olmak üzere bankacılık, para ve değer transfer hizmetlerini içeren faaliyetlerle ilgilidir.

Türkiye ayrıca terörizmden kaynaklanan ciddi tehditlerle karşı karşıyadır ve önemli sayıda terör saldırılarına maruz kalmıştır. Türkiye, yabancı terör örgütlerinin (FTF) transit yollarından biri olmasının yanı sıra komşu çatışma bölgelerinden yabancı terör örgütlerinin geri dönüş noktası durumundadır.

2018 Ulusal Risk Değerlendirmesi (NRA), yetkililerin mevcut görüşleri tek bir raporda ifade etmelerini sağladığından, Türk yetkili makamları için karapara ve finansman risk anlayışlarını geliştirmede önemli bir adımdır. İlgili makamlar, özel sektörden de olumlu katkılarla Ulusal Risk Değerlendirmesi sürecine katkıda bulunmuştur. Bu genel olarak, tehdit seviyelerinin değerlendirilmesi istatistikler, eğilim analizi, anketler, raporlar ve yetkililerin kara para aklama ve terörün finansmanI risk algısı gibi çeşitli bilgi kaynaklarına dayanmaktadır.

Türkiye, son değerlendirmeden bu yana kara para aklamayla mücadele (AML) çerçevesini güçlendirmede önemli ilerleme kaydetmiştir. 6415 Sayılı Kanun (Terörizmin Finansmanının Önlenmesi) 2013 yılında yürürlüğe girmiştir. Önleyici tedbirleri güçlendirmek için bir dizi Yönetmelik çıkarılmış veya değiştirilmiştir. MASAK ayrıca, malvarlığının dondurulması gibi konulara ilişkin usul ve esasları belirleyen Genel Tebliğler yayımlamıştır. Bununla birlikte, hala eksik kalan noktalar bulunmaktadır.

İki alanda Türkiye eleştirilmektedir.

1) Finansal istihbaratın kara para alanında önemli bir şekilde kullanılması ve farklı kara para aklama yöntemlerini göre soruşturma ve kovuşturma konusunda ulusal strateji geliştirme ve 2) Gecikme olmadan BM görevlendirmelerini gerçekleştirme. Türkiye maalesef bu alanda gelişme gösterememiştir ve gri listeye girmiştir. 

Suç ekonomisinin, yasa dışı mal ve hizmet üretiminden oluşması doğal olarak yargıyı da gündeme getirmektedir. Yurttaş olarak şikâyet ettiğimiz “mafya” olgusunun suç ekonomisinin önemli kurumlarından biri olduğunu unutmamız gerekiyor. Kuşkusuz suç ekonomisi, sadece güvenlik güçleri veya sadece yargı ya da vergi denetim elemanlarıyla çözümlenecek, önlenebilecek bir olay değildir. Suç ekonomisinin çok boyutluluğu içinde, kamu otoritelerinin yeterli yasal altyapı ile birlikte, sağlıklı bir eşgüdümle çalışmaları gerekiyor. Bu yapılmadığı takdirde suç ekonomisi ile mücadelede kamunun yetersiz kalacağı açıktır.