Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış haberleri bul
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış haberleri bul
ve ve
ve ve
ve ve
Temizle
Euro
Arrow
41,2925
Dolar
Arrow
37,8867
İngiliz Sterlini
Arrow
49,4503
Altın
Arrow
3711,0000
BIST
Arrow
9.860

Reklamın bile cinsiyeti erkek!

8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü’nü geride bıraktık. Yine bir güne sıkıştırılmış süslü sözlerle kadınlara hakları verilmiş gibi yapıldı, biz de bunları okuduk ve inanmadık. İnanmadık çünkü cinsiyet eşitliğini özümsemek uzun ve maşakkatli bir yolculuk. Sadece sözde kalmaması ve eyleme dökülmesi önem arz ediyor.

Hayatın her alanında eşit bir yaşam için mücadele eden kadınlar evde, işte, tarlada, fabrikada, siyasette kısaca var olduğu tüm sosyal çevrelerde ayakta kalmak için çetin mücadeleler vermek zorunda kalıyor. Çoğu zaman verdikleri bu mücadele karşılıksız kalmakla birlikte, haklarının yenilmesiyle son buluyor. Yapılan araştırmalara göre çalışma yaşamında erkek iş arkadaşlarının sahip olduğu eğitim düzeyinden çok daha yüksek bir eğitim düzeyine sahip olmaları beklenirken, söz konusu maaşa geldiğinde yüzde 20 daha az ücretle çalışmak durumunda kalıyorlar. Üstelik kadının potansiyel anne olma ihtimali de iş yaşamında bir tehlike olarak görülüyor. Üç çocuk sahibi bir erkek, yöneticiler ve iş verenler tarafından sorun olarak görülmezken, üç çocuk sahibi bir kadın “eksikli” insan muamelesi görüyor. Toplumsal cinsiyet eşitsizliği çocukluk yaşlarından itibaren hemen hemen her alanda yaşamın kılcal damarlarına sızmakla birlikte, kültürel etkiler de eklenince iyice adaletsiz duruma geliyor. 

Toplumsal cinsiyet eşitsizliği bilinçaltına nasıl yerleşiyor dersiniz?

Cinsiyet eşitsizliğinin bu kılcal damarlara işlemesinde her gün karşılaştığınız reklamlar, sözler, kelimeler çocukluktan itibaren eşitsiz bir yaklaşımın bilinçaltında şekillenmesini sağlıyor.  Örneğin reklamlarda kadını daha ziyade mutfakta temizliği, yemeği yapan, bulaşığı yıkayan bir figür olarak konumlandırırken, ürünün ne kadar iyi olduğunu anlatan hep bir erkek sesi oluyor. Gücün kuvvetin ve karar vericinin erkek olduğunu içselleştirmenizi sağlayan unsurlardan sadece biri diyebiliriz. Eğer ki kadın reklamda anne ya da mutfakta bulaşık yıkayan kadın rolünde değilse, bu sefer bir dondurma reklamıyla karşınıza cinsel obje olarak da çıkarılabiliyor. O halde sadece iyi bir eş, iyi bir anne olması da yetmiyor, aynı zamanda fiziken mükemmeli yakalamış bir “süper kadın” modeline bürünüyor. 

Bu konuda ilk defa 2018 yılında Reklamverenler Derneği tarafından yapılan Türkiye’deki Effie Ödüllü Televizyon Reklamlarının 10 Yıllık Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Karnesi araştırmasında reklamın cinsiyetinin erkek olduğu belirtilmiş. Evet yanlış okumadınız Türkiye’de reklamların cinsiyeti erkek! 

Reklamda kullanılan ana karakterlerin sadece yüzde 35’i kadın iken, yüzde 65’inin erkeklerden oluştuğu ortaya çıkmış. Reklamlarda kullanılan dış ses ise yüzde 89 erkek iken, kadın oranı yüzde 10. Yani size ürünü almanızı söyleyen o “güvenli” ses hep bir erkeğe ait. Yine aynı araştırmanın sonuçlarına göre kadınların reklamlarda en çok görüldüğü sektör yüzde 91 ile ev temizlik ve bakım ürünleri olurken, bunu yüzde 80 ile moda, tekstil ve aksesuar reklamları takip ediyor. Reklamlarda kadınların en az görüldüğü sektör ise yüzde 4 ile bankacılık ve yüzde 6 ile telekomünikasyon! Kadından bankacı olmaz diye düşünüyorlar herhalde. 

Bu hiç yabancı gelmedi bana. Siyasette de kadınların genelde aileyle ilgili alanlarda bakanlık düzeyinde temsil edildiklerini görülürken, ekonomi, maliye, milli güvenlik alanlarında hiç kadın siyasetçiye rastlayamıyoruz. Ekranlarda yorum yapan siyasal analistler erkek, genel başkanlar, grup başkan vekilleri, oda başkanları, dernek başkanları, belediye başkanları ve hatta muhtarlar çoğunlukla erkek! 

Çocukluktan itibaren kodlanan toplumsal roller kadının eşit temsilinin önünde devasa bir engel oluşturuyor. Dolayısıyla sözde değil özde eşitlik için öncelikle eşitliği içselleştirmek ve yaşamın her alanına işlemek gerekiyor. Reklamın bile cinsiyeti erkek, gerisini düşünün artık!