1999 yılıydı. Kemal Alemdaroğlu’nun İstanbul Üniversitesi Rektörü seçilmesinin üzerinden birkaç ay geçmişti. Ben de Rektör Yardımcısı olarak atanmıştım.
O günlerde Fatih Belediye Başkanı Sadettin Tantan’dı. Kendisinin isteği üzerine Fatih/ Çarşamba’da buluşmak üzere yola çıktık. Araba Çarşamba’ya doğru sapıp, yol aldığımızda, başka bir ülkenin sınırlarından girmişçesine şaşırtıcı bir tablo ile karşılaşıyorduk.
Yüzü bile peçeyle örtülü karalara bürünmüş kadınlar ve cüppeli ve takkeli 6-7 yaşlarında çocuklar sokakları doldurmuştu.
Tantan bizi Yavuz Sultan Selim Camiine götürmek istemişti. Ancak yolda karşılaşılan tabloyu görünce, niyetini hemen açıkladı.
“ İşte” dedi. “Bölgedeki manzara bu . Bu çocuklar okula gitmiyor. Cemaatin elinde, tekkelerde eğitim ve yaşam hakları gasp ediliyor.” Sonra devam etti, “Ben buraya bilimi getirmek , bu çocukları kurtarmak istiyorum.” Eliyle işaret ederek, caminin hemen yakınındaki bir spor sahasını gösterdi. “Burayı bir STK’nın desteği ile spor sahası yaptım. Çocuklar çok mutlu, gelip futbol oynuyorlar”.
Caminin külliyesinde bir yapıyı işaret etti. “Burada bir bilgisayar kursu, kadınlara meslek kazandırıcı kurslar açılabilir mi?” Bizden destek ve yardım istiyordu.
İstekleri bunlarla sınırlı değildi. İkinci durağımız Fatih Camii oldu. Caminin geniş külliyesini bize gezdirdi. Geçmişte medrese olarak kullanılan odaları gösterdi. Burayı Üniversitenin kullanımına tahsis ederek, kütüphane ve öğrenciler için okuma salonları yapmak istediğini anlattı. Camiye bilimi sokmak, yani din ile bilimi aynı mekanda buluşturmak istediği açıktı.
Beni sıklıkla arıyor, projeler konusunda bilgi alıyordu.
Ancak kısa süre sonra belediye başkanlığı sona erdi ve İçişleri Bakanı oldu.
Tantan’ın saptamaları o günler için önemli bir uyarıydı. Doğru, yerinde bir saptamaydı. Ne yazık ki sonuç alınamadı.
O günlerden bu yana tablo giderek yaygınlaştı ve ağırlaştı. AKP’nin iktidarı ile başlayan ve 2011-2012 de hız kazanan gerici eğitim ataklarına artık son rötuşlar yapılıyor.
Çağdaş ve bilimsel eğitimin güvencesi olan CHP, son 13 yıl içinde ilkelerine sadakatini kaybettiği ve cesur adımlardan kaçınarak popülist bir siyasete odaklandığı için giderek derinleşen bir eğitim bataklığında çırpınıyoruz.
Bu bataklık çocuklarımızı ve geleceğimizi yutuyor. Gençlerimizi dipsiz, karanlık kuyulara doğru çekiyor.
Durumdan yakınmak, klişeleşmiş konuşmalar yapmak, miting meydanlarında eğitimdeki karanlıktan, sanki sadece marjinal bir grubu etkiliyormuş gibi üstün körü söz etmek, yasak savmaya eş değerdir.
Eğitim Türkiye’nin en önemli beka sorunudur. Laik ve bilimsel eğitimden kopuşun yarattığı tahribat, ülkenin rejimi için de en büyük tehdit haline dönüşmüştür.
Bu duruma “Dur !” demek ise CHP’nin en önemli görevidir.
CHP’NİN TARİHSEL SORUMLULUĞU
Artık bir iktidar alternatifi olarak görülen ve oy oranı giderek artan bir siyasi parti olarak;
CHP’nin tarihsel sorumluluğu Eğitim konusunu ÖNCELİKLİ olarak gündemine almak ve NEYİ- NASIL yapacağını tüm açıklığı ile halka anlatmaktır.
Kaçamak ve üstü kapalı açıklamalardan vaz geçmesi ve çocuklarımızı bu bataklıktan nasıl kurtaracağını açıklamasının zamanı hala gelmedi mi?
Bu ve benzeri konularda kamuoyunun bilgilenmeye ihtiyacı olduğu açıktır.
Çok iyi bilindiği gibi, bilimsel eğitimin ön koşulu laik olmasıdır. Türk Aydınlanmasını tamamlamanın yolu ise eğitimi içine düştüğü bu karanlık bataklıktan kurtarmaktan geçmektedir.
Eğitimin ülkenin gerçek bir beka sorunu olduğunu idrak etmekte yaşanan gecikmenin bedeli çok ağır olacaktır.
Bu konuda CHP tarihsel sorumluluğunun bilincine varmak ve Milli Eğitimi sahiplenmek zorundadır.
Çok Okunanlar
BEDAŞ açıkladı... İstanbul'da elektrik kesintisi
23 Kasım 2024 günlük burç yorumu
Fenerbahçe-Kayserispor muhtemel 11 belli oldu
Yalı Çapkını dizisinde ayrılık
Al-Nassr'da kadroya alınmayan Talisca'nın gitmesine bu formülle izin verecek!
Av. Turan Karakaş hayatını kaybetti
Kenan Yıldız Milan - Juventus maçında ilk 11'de mi? Maç ne zaman, saat kaçta?
Gazeteler Kılıçdaroğlu'nun davasını nasıl gördü?
Conor McGregor'a cinsel tacizden ceza
Verona- Inter maçında Hakan Çalhanoğlu oynayacak mı? 11'de yer alıyor mu?