Adalet ve emekten yana bir Cumhuriyet için 1 Mayıs gününde buluşuyoruz.
Bir kutlamanın ya da anmanın frekansı ile toplumsal algılamada hissedilen değeri arasında, bazı istisnaî durumlar hariç, ters ilişki vardır. Şöyle ki, her müteakip anmalarda ilk anma merasimindeki anlam ve coşku tedricen silinir, olay salt, hatta belki biraz da anlamsız ve ilgisiz düz merasime dönüşür. 1 Mayıs böylesi tanımlama tayfında nerelere düşer, buna kendi duygularım için karar verebilirim, fakat tüm toplum için böyle bir karar verme hakkını haiz olmadığımı düşünürüm.
Bu durumda; toplum için değil, fakat bizzat kendi düşüncelerim açısından bugün 1 Mayıs’ın anlam ve değerini siz değerli okurlarla konuşmak istiyorum. Bu konuşmada, 1 Mayıs günü anmaları tarihinin 1856 yılında Avusturalya’daki yürüyüşten başlayarak, farklı tarihlerde ve dünyanın farklı bölgelerinde gerçekleştirilmiş emekçi eylemleri ile yaşanmış ve günümüze dek gelmiş olaylar görüntüsüne girmeden, salt bugünün değerlemesini konuşalım, istiyorum.
Bu sohbetimizin ilk adımında, hemen gözüme batan ve hiç hoşuma gitmeyen bir görüntüden söz edeceğim. Her ne hikmetse, ‘1 Mayıs Emekçi günü’ yapılır, fakat ‘sermaye günü’ yapılmaz; benzer şekilde ‘Emekçi Kadınlar Günü’ yapılır, fakat her nedense ‘Erkekler Günü’ yapılmaz. Bu tür terslikler belki başka konularda da geçerli olur, fakat ilginç tersliği göstermede bu iki çarpıcı örnek yeterlidir.
Şimdi de gelelim işin özüne. 1 Mayıs emekçi günü olarak kutlanmaktadır. Peki, her yıl 1 Mayıs günü kutlamalarında emekçiler neyi kutlamaktadır? Emekçi olarak, üretimlerini mi, üretimlerine yabancılaşmalarını mı, yoksa patronların kendileri üzerinde uyguladığı sömürüyü mü kutlamaktadırlar? Aynı durum ücret konusunda da geçerlidir; emekçiler asgari ücrete, asgari ücretin patron-devlet tarafından belirlenmesine itiraz ederken neden farkında olmazlar ki, asgari ücret üzerinde pazarlık yapmak, emekçi hakkından, çekirdek olarak ücretten vazgeçmektir. Oysa emekçi meta veya hizmet üretmekte olduğuna göre, bunun karşılığını almalıdır. Üretim yapan emekçiler olduğuna göre, üretimin değerini hak edenler de emekçiler olmalıdır.
Kapitalist sistem, üretim ve üretimin değeri kavramları bizi Marx’ın eseri Kapital’deki şu başlangıç cümlesine götürür: “Kapitalist üretim tarzının egemen olduğu toplumların zenginliği, ‘muazzam bir meta yığını’ olarak görünür: bunun basit biçimi tek bir metadır. Bu nedenle, incelememiz, metanın analiziyle başlıyor.” Marx, kapitalizmin zenginliğini “muazzam bir meta yığını” olarak tanımlarken, kapitalizmi kendisinden yaklaşık bir asır kadar önce ortaya koymuş olan Smith-Ricardo ve benzeri klasik iktisatçılara nazire yapmaktadır. Marx’ın klasik iktisatçıları kastederek dediği şudur ki, bir meta üretimi olan sistemin tanımını yapanlar klasiklerdir, fakat klasikler sistemi inşa eden emekçileri unutmuş ya da ihmal etmiştir. Keza klasik iktisat ekolünün zirvesindeki Ricardo da emek üzerindeki sömürü olgusunun perdesini kaldıramamıştır. İşte ücret karşısında emek sömürüsü meselesi buradan çıkmaktadır.
Eğer ücret emekçinin üretime koyduğu emeğin karşılığını oluşturuyor ise, nasıl oluyor da emekçi bizzat kendi üretimini piyasadan satın alamıyor? Konuya başka açıdan yaklaşırsak, Marx’ın sorgulama şekliyle, eğer piyasada mevcut mal ve hizmetlerin değeri emekçinin üretimini yansıtıyorsa, niçin emekçiler alt ve en fazla orta gelir grubunu oluşturuyor da, patronlar en zengin kesimi oluşturuyor? Emek-üretim ya da yaratılan değer bağlamında emekçi ve patronun sosyal pozisyonları doğru mu, yoksa bunda bir yanlışlık mı var? Keşke, 1 Mayıs günü bir kutlama günü olmaktan çıkartılsa da, böylesi problemler tüm yönleriyle tartışılsa, ama olmuyor ya ad oldurulmuyor. Acaba kimler tarafından oldurulmuyor ki? İşte, 1 Mayıs kutlanır, hatta coşkuyla kutlanır, ama bu meseleler tartışılmadan, halaylar çekilir, simitler yenir, yorgun düşülür, ertesi günkü sömürüye hazır olmak üzere uyunur. Sermaye medyası da ertesi günkü manşetinde bu oluşumu şöyle duyurur: “1 Mayıs Coşkuyla Kutlandı!” Hayat yine aynı minval üzere seyreder.
Bir zamanlar Öğretim Elemanları sendikası adıyla kurulmuş olup, sonraları KESK’e dâhil olan bir sendikal örgütlenme vardı. Bu örgütte bizler şöyle bir karara imza attık. 1 Mayıs kutlama günü dışlamadan, bütün Mayıs ayı ‘emekçi ayı’ olarak ilan ve kabule dilsin ve bu bir ay boyunca emekçilerle salon toplantıları yaparak ‘emek-sermaye karşıtlığı’, ‘ücret-sömürü karşıtlığı’, ‘emek-devlet-hükümet karşıtlığı’, ‘emek-sermaye karşıtlığı’ gibi politik konuları emekçilerle tartışalım. Sendikalarla bazı görüşmeler de yaptık, tahmin edileceği üzere bu projeye sendikalar sıcak bakmadı ve proje akim kaldı.
1 Mayıs gününde adil bir düzen için mücadele bayrağı yükseltilecekse, üretim alanında temel adalet konusu olarak, üretilen katma değer içinde ücret ve sömürü paylarının üretime katılma oranlarında ele alınma mücadelesi yükseltilmelidir. Açıktır ki, bu mücadele sendikal örgütlenmeyi dışlamadan, politik güç olarak sermaye yandaşı olmayan siyasi partilerde yürütülebilir. İşte bu noktada ekonomik sistem meselesine giriyoruz. Şöyle ki, kapitalist sistemde sermaye yanlısı olmayan bir siyasi örgütlenme yoktur, çünkü sisteme muhalif bir örgütlenme yaşatılmaz. Kapitalist sistemlerde açık ya da örtülü sermaye yanlısı olmayan eğitim kurumları yoktur, yaşatılmaz. İktisat fakültelerinde Çalışma Ekonomisi Bölümü adı verilen bölümlerin sendikalarla ilişkisi kurulur, fakat siyasetle ilişkisi örtülü şekilde yürütülür, hatta yoktur. Kısacası sosyal sistemin yapısal alt dokusu sermaye ile oluşturulunca, üst-yapılar farklı derecelerde de olsa alt-yapının emri, himayesi ve etkisi altında oluşmak durumunda olur.
Biz emekçiler olarak, 1 Mayıs coşkumuzu yaşayalım, fakat bu coşkuyu yaşarken, bu coşkumuzun sermayeye neler kattığını da düşünelim, lütfen!
Çok Okunanlar

Reyting sonuçları açıklandı! 30 Nisan Çarşamba günü en çok izlenen yapım ne oldu

Gelinim Mutfakta 1 Mayıs Perşembe puan durumu: Bugün çeyrek altını kim aldı?

Fidan’ın 'Kıymetli Dostu' 'Konstantinopol'de ne arıyor?!

Denizli'de 2 yaşındaki Aren bebeğe işkence eden zanlı tutuklandı

KKTC'de tartışma yaratan isme suikast iddiası

Prof. Dr. Naci Görür'den Kütahya depremi uyarısı

1 Mayıs Perşembe altın fiyatları: Bugün çeyrek, gram ve yarım altın ne kadar?

1 Mayıs günlük burç yorumları: Aşk ve kariyerde seni neler bekliyor?

PFDK kararları açıklandı: Kötü tezahürat cezaları

Bugün hangi maçlar var? 1 Mayıs Perşembe günü kimin maçı var?