Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış haberleri bul
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış haberleri bul
ve ve
ve ve
ve ve
Temizle
Euro
Arrow
36,2401
Dolar
Arrow
34,4862
İngiliz Sterlini
Arrow
43,5545
Altın
Arrow
2962,0000
BIST
Arrow
9.471

Alım gücü düşen işçi ve emekli mi enflasyona neden oluyor?

Maliye Bakanı Mehmet Şimşek ile Merkez Bankası Başkanı Hafize Gaye Erkan’ın teşhisi gerçeklerden uzak.

ALIM GÜCÜ DÜŞEN İŞÇİ VE EMEKLİ Mİ ENFLASYONA NEDEN OLUYOR?

Meriç KÖYATASI

 

Türkiye, yıllardır yüksek enflasyon kıskacında. Son iki yıldır da, vahşi bir şekilde toplumun büyük çoğunluğunda yoksulluğu artıran bir enflasyon yaşıyoruz. İki yıl kadar önce idi, TÜİK’in kimsenin inanmadığı enflasyonu yüzde 19, Merkez Bankası’nın politika faizi de yüzde 19 seviyesinde idi.

ABD’de enflasyon yüzde 8’lere fırlamıştı ve bütün dünyada Merkez Bankaları enflasyonla mücadele için faizleri yükseltmeye başlamıştı. İki yıl önce sonbaharda Cumhurbaşkanı Erdoğan “Ben ekonomistim. Faiz sebep enflasyon neticedir ve NAS var, faizin düşmesi gerekir” dedi. Bütün dünya faizleri yükseltirken biz düşürmeye başladık. Hem döviz kuru hem enflasyon patladı. 

2012 Eylül ayından 2023 Eylülüne, iki yıllık birikimli enflasyonumuz TÜİK’e göre yüzde 196, ENAG’a göre yüzde 559 oldu. İki yıl içinde dar gelirlilerin, emeklilerin, işçinin memurun, çiftçinin geliri bu kadar artmadı. Fiyatlarını kendi belirleyen esnaf, sattığı malı yerine koyamadı küçük esnafın kar marjları düştü. 

ORTA SINIF TAMAMEN YOK OLDU

Bu iki yıl içerisinde toplumda büyük bir gelir ve servet transferi yaşandı. Zaten güçsüzleşmiş olan orta sınıf tamamen yok oldu. Bugün Türkiye’de ekonomik tanımlamayla, orta sınıfın varlığından söz etmek mümkün değil. TÜİK’in nüfusun yüzde 20’lik dilimlerine göre yaptığı gelir dağılımı sınıflamasında nüfusun yüzde 80’i Türk İş’in açıkladığı yoksulluk sınırının altında gelire sahip. Nüfusun yüzde 80’i yoksul. Bu yüzde 80’in de yarıya yakını açlık sınırın altında yaşıyor.

Yaşanan bu ağır yoksullaşma sürecinde seçim yapıldı ve Erdoğan tekrar Cumhurbaşkanı oldu.

Uygulanan ekonomi politikaları sadece enflasyonu azdıran politikalar değildi. Aynı zamanda sürekli dış açık veren dış borca bağımlı hale gelmiş bir ekonomik yapımız var. Dışarıdan taze döviz gelmediği zaman ekonominin çarkları duracak. Seçimden sonra, son iki yıldır uygulanan irrasyonel politikalardan vazgeçileceği söylendi, eski Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek tekrar göreve geldi. Merkez Bankası’nın başına Merkez Bankacısı olmayan ama ABD’de fon yönetiminde başarılı bir kariyeri olan Hafize Gaye Erkan getirildi. Bu ikiliden beklenti, öncelikle ekonominin çarklarını çevirecek yeni dış kaynaklar bulması ve enflasyonun düşürülmesiydi.

Yeni gelenler için, “Bekleyelim, görelim bakalım neler yapacaklar” diye süre tanınır. Genellikle de bu süre 3 aydır. Ben biraz acele ettim, üç ay süreyi tanımadan başarılı olamayacaklarını anlatmaya başladım.  Yabancı para niye gelmez konusunu bir başka yazıya bırakalım. Öncelikle enflasyonla mücadelede neden başarılı olamazlar?

Mehmet Şimşek’in de, Hafize Gaye Erkan’ın da enflasyonun nedenleri konusundaki teşhisleri baştan aşağı yanlış. Teşhis yanlış olunca, tedavi de olamaz elbette.

Gerek Merkez Bankası Başkanı Gaye Hanım ilk basın toplantısında yaptığı açıklamada, gerek Mehmet Şimşek, sık sık attığı tweetlerde ve yaptığı açıklamalarda enflasyonun nedeni olarak, devletin akaryakıt ürünlerine ve vergilere yaptığı zammın etkisi olacağını vurguladılar ama temel neden olarak işçi, memur ve emeklilere yapılan zamları gösterdiler.

Biraz önce son iki yıllık enflasyon oranlarını aktardım. Memurun, işçinin ve emeklinin gelirleri iki yılda bu oranların yarısı kadar bile artmadı.

TÜİK’in milli gelir hesabına göre, emeğin milli gelirden aldığı pay, yüzde 30’dan yüzde 25’e düştü.  Ortalama ücretlerden daha yüksek ücret veren İSO 500 anketine göre, 500 büyük sanayi firmasında milli gelir anlamında 2020’de yüzde 44 olan emeğin payı, 2022 sonunda yüzde 27’ye geriledi, kârın payı da yüzde 30’dan yüzde 54’e çıktı.

TÜİK ve ENAG dışında, 2022 Ocak ayından itibaren ben de ayrı bir enflasyon sepeti hazırladım ve son 21 aydır enflasyonu ölçüyorum.

2022 yılı başından bugüne kadar yapılan asgari ücret zamları ve işçi emeklisi maaşlarına yapılan zamları dahil ettikten sonra yaşanan enflasyon bu kesimin alım gücünü öylesine tahrip etti ki… Son 21 ayda emeklinin alım gücü yüzde 62 düştü. Şu anda 2022 yılı başında satın aldığı 100 birim mal ve hizmetin, yapılan emekli maaşı artışlarına rağmen (Temmuzda emeklilere zam yapılmadı), ancak 32 birimini alıyorlar.

Aynı durum asgari ücret için de geçerli. 2022 yılı başında 100 birim mal ve hizmet satın alan asgari ücretli aradan geçen 21 ayın sonunda ücretine yapılan artışlara rağmen sadece 46’sını alabiliyor. Tükettiği ürünlerin yüzde 54’ünü satın alacak gücü kalmadı.

Bir de Mehmet Şimşek ve Gaye Erkan’ın görevde bulunduğu üç aylık döneme bakalım… Bu dönemde asgari ücret 8500 liradan 11.400 liraya yükseltildi. Asgari ücretlinin alım gücü son üç ayda TÜİK’e göre 9114 liraya, (erime 2286 lira), ENAG’a göre 8732 liraya (erime 2670 lira), benim enflasyonuma göre 8300 liraya (3100 lira) geriledi.  Emekliye zam yapmadılar. Emeklinin 7500 liralık maaşı, bugün TÜİK’e göre 5000 liraya, ENAG’a göre 3840 liraya, benim enflasyonuma göre 3676 liraya geriledi. Temmuzda en düşük 22 bin lira olan memur maaşının alım gücü TÜİK’e göre 17 bin 500 liraya, ENAG’a göre 16 bin 800 liraya geldi. 

İŞÇİ, MEMUR NASIL ENFLASYONA NEDEN OLABİLİR?

Bu durumda Mehmet Şimşek ve Gaye Erkan’a soruyorum. TÜİK, ENAG ya da benim enflasyon sepetimden, hangi enflasyon hesabından bakarsanız bakın, işçinin, emeklinin, memurun alım gücü iyice geriledi. Bu kesimler yoksullaştı. Giderek alım gücü düşen ve fiili tüketim miktarı azalan kesimin talebi nedeniyle enflasyon nasıl artar? Bu kesimin alım gücü düşerken ve her geçen ay, bir önceki aya göre daha az mal ve hizmet satın alırken, işçi, memur, emekli nasıl enflasyona neden olur?

Bu ikiliye bir de şunu hatırlatalım. Milli gelir istatistiklerine bakıyorsunuz da ne görüyorsunuz merak ediyorum. Yılın ikinci çeyreğinde ekonomi yüzde 3.8 büyümüş. Harcamalar yönünden bakıldığında yüzde 15.6 ile hane halkı harcamaları ve yüzde 20.3’lük ithalat artışı, büyümenin motoru olmuş. Son yıllarda büyümenin nedeni olarak hane halkı harcamaları görülüyor ama sanayi yatırımlarında da gerileme var. Yatırımlar yüzde 2.6 gerilemiş. Artan tüketim talebi ithalatla karşılanmış. Üstelik düşük faiz ortamına rağmen ve artan tüketime rağmen yatırım artmıyor, ithalat artıyor. Bu, ekonominin ne denli hastalıklı ve güvenilmez olduğunu gösteriyor. İşçinin, memurun, emeklinin, çiftçinin alım gücü her geçen gün düşerken, milli gelirdeki artışı tetikleyen bu tüketim kimin tüketimi? Eğer enflasyonla mücadele etmeye gerçekten niyetiniz varsa, bu sorunun yanıtını bulmak zorundasınız. 

Uygulanan yanlış faiz ve kur baskılama politikası sonucunda parası olan yüksek gelirli kesim (nüfusun yaklaşık yüzde 20’si) tasarruf etmekten vazgeçti. İhtiyacı olmasa bile artan enflasyondan etkilenmemek için konut, arsa, otomobil ve dayanıklı tüketim malları tüketimini artırdı.

Sizin bir türlü görmek istemediğiniz, üretime katılmayan (ya da çok az ucuz işgücü ile katılan) sayıları 15 milyonu bulan sığınmacıların talebi, tüketimi artırdı.

Türkiye’de emekli sayısı kadar sığınmacı var ve bunlar devletten yardım alıyorlar. Devlet, emeklinin parasını kesip sığınmacılara aktarıyor. Siz buradaki talebi görmüyorsunuz.

Görmek istemediğiniz bir başka tüketim grubu daha var. Türkiye OECD Mali Eylem Gücü tarafından Gri Listeye alındı. Terörün ve uyuşturucunun finansmanın sağlandığı ve kara paranın aklandığı bir ülke haline geldi. Yine birçok uluslararası kuruma göre Türkiye, uluslararası uyuşturucu başta olmak üzere birçok yasa dışı örgütün, çetelerin, mafyanın cirit attığı bir ülke…

Merkez Bankası'nın Net Hata ve Noksan kaleminde kaynağı belirsiz para girişleri rekor üstüne rekor kırıyor. Bu işleri yürütenlerin en yakınından en uzak halkasına kadar, çok kolay bir şekilde yüksek gelire ulaşan ve hesapsızca harcayan bir kesim var. Ekonominin talep yönüne biraz bu taraftan bakarsanız isabet edersiniz. Tabii enflasyonun temel nedeni, devletin harcamalarından kaynaklanan bütçe açıkları ve bütçe açıklarının karşılanması için basılan para. Bütçe açıklarına neden olan Hazine Garantili ihaleler, yandaş müteahhitlere aktarılan paralar, KKM sahiplerine yapılan ödemeler… Biraz da bunlarla uğraşsanız enflasyonun gerçek nedenini bulmaya yaklaşacaksınız. Çekin elinizi emeklinin, işçinin memurun, dar gelirlinin boğazından.