Bu yazı, madencilik alanında kişisel manifestomdur. Umarım toplumun ve muhalefet partilerinin de manifestosu olur. Hiç lafı eğip bükmeden konuya direk girelim, fikrimizi baştan söyleyelim. Siyanüre hayır, altına hayır, devlet de işletse doğayı tahrip eden madenciliğe hayır, özel sektör madenciliğine hepten hayır.
Unutulmamalıdır ki, bu ülkedeki tüm madenler ve doğal kaynaklar, meralar, doğal varlıklar Türkiye Cumhuriyeti'nin tüm vatandaşlarına aittir ve bir avuç kişiye, doğayı tahrip etmeseler de peşkeş çekilemez. AKP 2004 yılında maden kanununda yaptığı değişiklikle, tarım alanlarını, yerüstü ve yer altı su kaynaklarını, SİT alanlarını, koruma alanlarını, milli parkları, zeytinlikleri, meraları bir avuç yabancı ve yerli maden şirketinin talanına açtı.
Mevcut yapısı ile madencilik, iddia edildiği gibi Türkiye’nin refahını artıracak bir sektör değildir. Madenciliğin, milli gelir içindeki payı sadece yüzde 1.36’dır. Çevreyi ve tarım alanlarını yok etmekten vazgeçip çok küçük bir teşvikle, tarım sektöründe yüzde 1.36’dan çok daha fazla değer üretmek mümkündür.
Türkiye’de faaliyet gösteren faaliyet göstermeyip de çantacıların kasalarında bekleyen tüm madencilik ruhsatları iptal edilmelidir. Tüm madenler bedelsiz olarak devletleştirilmelidir. Mümkün olabilse, AKP iktidarı boyunca devlet dahil tüm madencilik faaliyetleri durdurulmalıdır. Ancak AKP sonrası dönem için, ormanlara, meralara, tarım alanlarına, su havzalarına ve yerleşim yerlerine olumsuz etki etmeyen madencilik faaliyetleri ancak devlet ve yerel yönetimlerin çoğunluk hisseleri ile devam edebilmelidir. Yakın geçmişte yaşadığımız tecrübeler, Türkiye’de insan hayatını ve doğayı hiçe sayan yerli ve yabancı özel sektörün, madencilik yapmaya hakkının olmadığını gösteriyor.
Başta altın, gümüş, bakır, açık kömür olmak üzere çevreyi kirleten tüm madencilik faaliyetlerine, bugünkü nesil değil gelecek nesil karar vermelidir. Bizim nesil, özellikle AKP iktidarı döneminde, çevreyi gerektiğinden fazla kirletti.
Madencilikte, Gazi Mustafa Kemal Atatürk döneminde olduğu gibi, arama ve çıkarma faaliyetleri MTA’nın, işleme faaliyetleri de Etibank’ın öncülüğü ve sorumluluğunda olmalıdır. Doğal taş madenciliği taş ocakçılığı gibi basit madencilik faaliyetleri yerel yönetimlerle birlikte yapılmalıdır.
Tüm madenlerin çevresel etki değerleri kamu, üniversiteler, ulusal ve yerel gönüllü STK’ların oluşturduğu konseyler tarafından yapılmalıdır.
AFRİKA GİBİ BİR SÖMÜRÜLÜYORUZ
Başta bor olmak üzere madenlerin hammadde olarak ihraç edilmesi yasaklanmalıdır. Türkiye bir ton bor madenini hammadde olarak 384 dolara satıyor, bir ton ürüne karşılık sadece 150 gram işlenmiş bor çıktı ürünü satın alabiliyor. Fark, tipik bir sömürge ülkesini gösteriyor. 1 dolara 7000 dolar. Uzay ve savunma sanayilerinde aradaki bu fark 1 dolara milyon dolara kadar çıkıyor. Üstelik dünya bor maden rezervlerinin yüzde 83’ü Türkiye’de.
Madenlerin işletilmesi ve işlenmesinde teknoloji ve know-how ihtiyacı, çoğunluk hisseleri kamuda kalmak kaydıyla, yerli ve yabancı özel sektörle işbirliğine gidilebilir. Özel sektörün bu tür ortaklıklara girmemesi halinde, eğer yeterli maden işleme ve katma değer yaratma teknolojisi yoksa madenlerin işletilmesi ve işlenmesi, o teknolojiyi üretinceye kadar gelecek kuşaklara bırakılmalıdır. Hammadde madenciliği ile dünyada kalkınmış ve refaha ulaşmış hiçbir ülke yoktur. Eğer öyle olsaydı bugün dünyanın en zengin ülkeleri Afrika ülkeleri olurdu.
Konu sadece altın madenciliği ile sınırlı değildir. Kapalı ve açık havza kömür madenciliğinde uygulanan teknoloji içler acısıdır. Kapalı madencilikte ülkeler robot kullanıp can güvenliğini sağlayıp düşük maliyetli yüksek üretim kapasitelerine çıkarken, biz insanlarımızı ölüme yollayan, doğayı tahrip eden teknolojilerle bir avuç insanı zengin ediyoruz.
Ekonomik faydası ne olursa olsun, gelecek kuşakların yaşam hakkını, doğayı, su kaynaklarını, toprağı, tarım alanlarını, meraları yok etme hakkımız yok. Ve ayrıca üstüne basa basa tekrar ediyorum ki, madenciliğin ülke ekonomisine sağladığı büyük bir katkı ve refah artışı da yok. Toplam milli gelir içindeki payı sadece yüzde 1.36. İhracattaki payı yüzde 2.5, ithalattaki payı yüzde 3.2… Türkiye’nin toplam tarım ürünleri ithalatı, 23 milyar dolar. Madencilik ihracatı, tarım ürünleri ithalatının dörtte biri kadardır. Doğayı, ormanları yeraltı ve yer üstü su kaynaklarını, tarım alanlarını, meraları, üç kuruşluk madencilik faaliyetleri ile bir avuç zengine peşkeş çekmek yerine, buraya ayrılan kaynakların çok azı ile sadece tarımı planlayıp teşvik etsek, tarım ithalatını azaltır, çok daha fazla gelir elde eder, üstüne de gıda fiyatlarındaki enflasyonu durdurabiliriz. Ama iktidarın böyle bir derdi yok.
Evet madenler stratejik öneme sahiptir. Ama yaşadığımız dünyada, nüfus artışı, göçler, iklim değişikliği, tatlı su kaynakları rezervlerindeki gelişmeler, tarımın stratejik önemini daha fazla ön plana çıkarıyor. Türkiye’deki madencilik faaliyetlerini, ekonomik büyüklüğü ve neden olduğu maliyetlerle birlikte analiz etmek gerekiyor.
Altın madenciliğin neden olduğu zararlar, altının değerinin karşılayamayacağı kadar büyüklükte. İnternette Google arama motoruna “Tema Vakfı altın madeni animasyon filmi” diye yazdığınızda karşınıza 5 dakikalık bir film çıkacak. İzlemenizi öneriyorum. Altın madenciliğinin ne denli telafisi mümkün olmayan tahribatlara yol açtığını göreceksiniz. Birleşmiş Milletler'e göre dünyada son 30 yılda 70’ten fazla büyük atık maden barajı kazası meydana geldi. Bu kazalar kalp yetmezliğine kan hastalıklarına, kanser hastalıklarına, böbrek zeka yetmezliği gibi bir çok sağlık problemine neden oluyor. Altın madenciliği, milyonlarca yıl yaşamı besleyen doğayı toprağı ve suyu geri dönüşü olmayacak şekilde yok ediyor.
GAP DA TEHLİKEDE
Erzincan İliç’te son yaşadığımız felaket, Türkiye’nin Çernobil’i diye tanımlanıyor. 10 milyon metreküp siyanürlü toprak, şimdilik 800 metre boyunca kaydı. Havadaki nem ve yağmurlarla birlikte çok daha geniş alana, yer üstü ve yer altı sularına, tarım alanlarına yayılacak. Fırat nehrine 350 metre mesafede siyanürle altın madenciliği yapılmasına nasıl izin verilir, nasıl göz yumulur? Üstelik deprem açısından en riskli bir bölgede… Siyanür Fırat’a sızdı mı bilmiyorum, açıklanmadı, açıklanacağını da sanmıyorum. Eğer sızdıysa, Erzincan, Sivas, Tunceli, Elazığ, Malatya, Diyarbakır, Adıyaman, Gaziantep, Şanlıurfa’dan Suriye’ye oradan da Basra Körfezine kadar yayılacak. Tahribatı çok ağır olacak.
Biz orada yıllar boyunca vergiler ödeyerek, ayrıca yıllarca yüksek enflasyona katlanarak GAP’ı yaptık, barajları yaptık. Boşa akan Fırat’ın sularını tarımla buluşturduk. Bölgede hala daha çok daha yüksek verimle tarımsal üretim yapmak en az 600 milyon insanı doyurmak mümkün. Biz sadece altın madenlerimizi ve doğamızı değil, GAP’ı da emperyalist şirketlere ve onların yerli işbirlikçilerine feda ediyoruz.
AKP döneminde, altın madenciliğinde tam bir sömürge Afrika ülkesine döndük. Türkiye’de altın madenciliği işleten şirketler, Kanada ve Avustralya borsalarına kote. Bu borsalarda bu şirketlerin her nedense sürekli isimleri değişiyor, görünürdeki sahipleri değişiyor. Üretilen altının da yüzde 80’i yurt dışına gidiyor. Yüzde 20’si malum kişilere ait Türk şirketi. Devletin aldığı payın kamuya katkısı hemen hemen hiç yok. Maden şirketinin, bölgede yaşayanlara konuşmaması, dava açmaması için önceden verdiği rüşvetler ve bu rüşvet karşılığı imzalattıkları protokol de ayrı bir utanç vesikasıdır. Ahlaksız ve kirli protokolün hukuki geçerliliği olup olmadığını yurtsever hukukçular, avukatlar ortaya çıkarabilir. Ama böylesine kirli bir protokol ve sözleşmenin vicdani hiçbir geçerliliği yoktur.
Sadece altın değil, bakır madenciliğini de, açık kapalı kömür madenciliğini de beceremiyoruz. Sanayi Devriminin iptidai şartlarındaki gibi madencilik yapıyor, her sene yüzlerce maden işçimizi yerin altında kaybediyoruz. Enerji santralları için Limak ve İC Holding’in Milas’ın Akbelen ormanlarında ve zeytinliklerde yaptığı açık kömür madenciliği ve katliamı gözlerinizle görmeniz gerekiyor.
Çok Okunanlar
Gelinim Mutfakta kim elendi? 10 bileziği kim aldı? 22 Kasım 2024 puan durumu
Fenerbahçe En-Nesyri için Al-Nassr'den gelen rekor bonservisi reddetti
22 Kasım 2024 burç yorumları
BEDAŞ 22 Kasım'da İstanbul'da elektrik kesintisi yaşanacak mahalleleri açıkladı
Lüks araba markası Jaguar logosunu neden değiştirdi? Yeni logosu ne oldu?
Netenyahu'yu tutuklayacak ülkeler belli oldu!
Bakan Yusuf Tekin'den Teğmen Ebru Eroğlu ve diğer teğmenleri kurtaracak karar!
21 Kasım 2024 reyting sonuçları: Perşembe günü hangi yapım birinci oldu?
Mauro Icardi’nin Greeicy ile kulis paylaşımı Nara’yı çileden çıkardı
İsmi Fenerbahçe ile anılıyordu: Al Nassr'da flaş Talisca gelişmesi