Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış haberleri bul
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış haberleri bul
ve ve
ve ve
ve ve
Temizle
Euro
Arrow
37,4265
Dolar
Arrow
33,9867
İngiliz Sterlini
Arrow
44,3777
Altın
Arrow
2744,0000
BIST
Arrow
9.519

Vergi ve yatırım teşvik yağması tam gaz

Üretimi unutmuş, sıcak paraya dünyanın en yüksek faizini vererek ayakta kalmaya çalışan bir ekonomi…  Bölüşüm tarafından bakarsak, eşi benzeri görülmemiş para ve maliye politikaları ve yapışkan enflasyon nedeniyle, yine eşi benzeri görülmemiş bir servet transferi yaşanıyor. 

Toplumun yüzde 80’ini yoksulluk sınırının altına itildi. Sarayın saltanatı ve iktidar yandaşlarının daha da zenginleşmesi için yapılan harcamalar bütçe açıklarını her geçen gün daha da şişiriyor. Bu saltanatın sürmesi için devlet, emeklinin, işçinin ve çiftçinin gelirlerine göz dikmiş durumda. Servetine servet katanlar vergi ödemedikleri gibi devletin sağladığı teşviklere de doyamıyorlar.  

Şirketlerin ve beyana dayalı serbest meslek sahiplerinin yıllardır vergi ödemediğini cümle alem biliyor, Mehmet Şimşek’in zenginlere pek dokunmayan, ezilen halkın sırtına binen yeni vergi düzenlemeleri üzerine 23 Haziran, 30 Haziran ve 14 Temmuz tarihlerinde vergiler, teşvikler ve kıyı yağması üzerine yazmıştım. Geçtiğimiz hafta tartışma yeniden alevlendi. Hem Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, hem de Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz vergi muafiyetleri ve çeşitli istisnalar nedeniyle şirketlerden vergi alınmadığını itiraf ettiler. Turizm Bakanı da, hukukun arkasından dolanarak Danıştay’ın iptal etmesine rağmen doğal SİT ve arkeolojik SİT alanı olan bir araziyi kendi şirketine tahsis etti. 

Herkes, Türkiye’de kimse vergi vermiyor diyor da, konuşulmayan şey şu: Verilmeyen ya da kaçırılan vergi ne kadar? 

Maliye penceresinden bakıldığında Maliyeci arkadaşlar nasıl bir hesap yaparlar bilemiyorum. Ama makro büyüklüklere baktığımda benim bulduğum vergi potansiyeli 20 trilyon lira… 2024’te toplanacak  8 trilyonu göz önüne alırsak 12 trilyon liralık kayıp, kaçak ve devletin bilerek isteyerek almadığı vergi var. 23 Haziran’da 12 Punto’da yazmıştım. Tartışmaya devam edelim. 

Yaklaşık 12 trilyon liralık vergi kaçağı sonucunda 2 ayrı kanaldan vardım. Birinci tahmin yolu şu:

2024 bütçe hedeflerine göre, Türkiye’de 6 trilyon lira civarında dolaylı vergi ve harç toplanacak. Dolaylı vergilerin oranı Türkiye’de yüzde 70… Bu sağlıksız bir oran. Modern Avrupa ülkelerinde dolaylı vergiler yüzde 30, doğrudan vergilerin oranı yüzde 70… Eğer bir ülkede 6 trilyon lira civarında dolaylı vergi toplanıyorsa, çağdaş ülke standartlarındaki  30/70 oranına göre toplanacak doğrudan vergi tutarı da 14 trilyon liradır.

Peki 14 trilyon lira yerine ne kadar doğrudan vergi ödüyoruz?

2 trilyon 464 milyar lira. 2024 yılında, bunun 1 trilyon 93 milyar lirasını işçi ve memur ödeyecek. 

Türkiye’deki 1 milyon 143 bin şirket ve 2.5 milyon serbest meslek sahibi toplam 1 trilyon 370 milyar lira ödüyor.  Yaklaşık 12 trilyon liranın büyük bir kısmını kaçırıyorlar, bir kısmını da devlet teşvik ya da tarikat vakıflarını zengin etme bahanesi ile almıyor. Kaçırılan ya da alınmayan 12 trilyonun büyüklüğü için güncel iki örnek verelim.

Bugünlerde gürültüsü kopartılan belediyelerin SGK borçları 90 milyar lira. Kaçırılan ya da alınmayan vergilerin binde 7’si kadar.  Ya da emekli maaşlarına yapılan yüzde 25’lik zam altı ayda bütçeye 33 milyar yük getirmiş ya… Kaçırılan ve toplanmayan vergilerin binde 3’ü bile değil… 

Türkiye’nin toplam vergi potansiyelinin 20-22 trilyon lira olduğunu ileri sürebileceğimiz ikinci argüman da toplam vergi gelirlerinin milli gelire oranı. Gelişmiş ülkelerde bu oran yüzde 40 ile yüzde 55 arasında değişiyor. Türkiye’nin 2024 için öngörülen milli gelir büyüklüğü 41 trilyon ira… Yüzde 50’si zaten 20 trilyon lirayı biraz aşıyor.

Yine 30 Haziran Pazar günü 12 Punto’da yatırım indirimi adı altında sağlanan vergi teşviklerindeki çarpıklığı yazmış ve bir öneri getirmiştik. Bu önerinin de sık sık tekrarlanması ve siyasetin gündeminde yerini alması gerektiğini düşünüyorum.

Bir örnek verelim. Bir şirket, 2023 yılı karı 32 milyar Türk Lirası. Yüzde 23 üzerinden 7 milyar 590 milyon lira vergi ödemesi gerekiyor.  Bu şirket vergi kaçırmıyor ama devlet vergi almıyor. Devlet diyor ki, “yeni yatırım yaparsan sana muafiyetler getireceğim.”

Örnekte ele aldığımız şirket, yüzde 23’ten 7 milyar 590 milyon lira yerine sadece 133 milyon lira vergi ödüyor. Kârının sadece binde 4’ü… 

Bu teşvikler yatırımlar kargaşası arasında, güme giden ve sorulması gereken soru şu: Yapılan bu yeni yatırımın sahibi kim? Bu şirketin ortakları mı, yoksa vergi almayan devlet ve dolayısıyla 85 milyon yurttaş mı?

Madem yeni yatırım adı altında kârdan vergi alınmıyor. O zaman yapılan yeni yatırım karşılığı kadar şirket sermaye artırsın ve yeni yatırım karşılığı hisse senedini devlete aktarsın. 

Bir de devletin kamuya yararlı ilan ettiği tarikat vakıflarına yapılan bağışlar nedeniyle almaktan vazgeçtiği vergiler var. İşin tam cılkı çıkmış vaziyette. Bu konuda ayrı bir yazı yazacağım.

TEŞVİK ADI ALTINDA YAĞMA

Alınmayan vergiler ve teşviklerin yanı sıra devletin bedavaya ya da yok pahasına devrettiği araziler var. Eşe, dosta, akrabaya, yandaşa, 49 yıllığına arazi tahsis ediyorsun. Vergi teşvikleri yetmiyor, nakit desteği sağlıyorsun. Personel maaşını ödüyor, SGK primlerini ödüyorsun. Aslında bunların hepsini yurttaş ödüyor. Bu tür teşvik yağması sanayi şirketlerinde de turizmde de görülüyor.

Bu tahsislerin en arlanmazı, geçen hafta gündeme geldi. Turizm Bakanı Mehmet Ersoy, Bodrum’un Kissebükü Koyunda otel yapmak için kendi kendisine arazi tahsis etti. Bakan, aynı yeri 10 yıl önce de Turizm Bakanlığından istemiş, çevre sakinlerinin itirazı üzerine hem arkeolojik hem de doğal SİT alanı olan yerin tahsisi Danıştay tarafından iptal edilmişti. Lakin bu iktidar döneminde iktidara yakın kişiler, hatta memurlar ve danışmanlar bile başta Anayasa Mahkemesi olmak üzere, mahkeme kararlarını sallamıyorlar. El değmemesi gereken bir yer için başvuran şirketin sahibi de tahsisi yapan da aynı kişi… Mevcut Turizm Bakanı…

Devlet yönetiminde hukuktan korkmanın yanı sıra utanma duygusu da olmalı… Her alanda çoklu çürüme ve çöküş yaşadığımızın bir başka göstergesi… 

14 Temmuz tarihinde yine 12 Punto’da eski Turizm Bakanlarından Bahattin Yücel’le turizm yatırımları ve teşvikler üzerine yaptığımız sohbeti aktarmıştım. Özetleyeyim:

“Ben sana, çevre ve doğayı tahsis ediyorum. Efes’i, Side’yi, Bodrum’u Halikarnas’ı, say sayabildiğin kadar antik varlıklarımı tahsis ediyorum. Herkesten topladığım vergilerle, herkesin parasıyla tanıtım yapıyorum. Ekonomik faaliyet diyorum ve yine herkesten topladığım vergilerle bütün alt yapını, yollarını yapıyorum. Yaptığın yatırımı da, sahip olduğun şirketlerin diğer yatırımlarını da, kaynak kullanımını destekleme adı altında vergilerden vazgeçerek finanse ediyorum. Yaptığın yatırımı da vergiden düşerek esasında ben yapıyorum. Ama toplum olarak da devlet olarak da bunların hiç birinden faydalanamıyorum. Üstelik vergi de vermiyorsun.”

İkisi de Turizm Bakanı… Biri eski Türkiye’nin biri yeni Türkiye’nin… Vergi, teşvik, kamuya ait araziler ve milletin parasında yatırım teşvikleri adı altında yağma tam gaz devam ediyor.