Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış haberleri bul
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış haberleri bul
ve ve
ve ve
ve ve
Temizle
Euro
Arrow
46,8931
Dolar
Arrow
40,0731
İngiliz Sterlini
Arrow
54,5306
Altın
Arrow
4282,0000
BIST
Arrow
10.358

Anayasa değişikliğinin de ötesinde BOP'a hizmet eden süreç

AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, bugün partisinin istişare ve değerlendirme toplantısında uzun süredir işaret edilen “tarihi” konuşmasını gerçekleştirdi. Günler öncesinden bu konuşmanın kritik bir eşik olacağı iddia edilmişti. Üstelik bu açıklama, PKK’nın Süleymaniye’de düzenlediği ve bir Hollywood prodüksiyonu tadındaki sembolik “silah bırakma” töreninden yalnızca bir gün sonrasına denk geldi.

Açık konuşmak gerekirse, bugün Erdoğan’ın DEM ile bir ittifak açıklayabileceğini öngörüyordum. 

Kafamda hâlâ bazı soru işaretleri vardı. "Gerçekten bu kadar ileri giderler mi, kendi söylemleriyle bu denli çelişirler mi?" diyordum. 

Ama AKP’nin geçmişine baktığımızda, söylediklerinin tam tersini uygulamalarının artık bir istisna değil, bir kural olduğunu görüyoruz. Ne demişlerse tersi çıktı, kime hangi üslupla saldırmışlarsa sonunda onlarla aynı masaya oturdular. 

Yeri geldi Mekke'yi yeri geldi Gazze'yi çıkarlarına meze ettiler. Kimi gün Atatürk'e ve Atatürkçülere sığındılar kimi gün Mustafa Kemal Paşa'ya "ayyaş" dediler. ABD ile İsrail ile can ciğer kuzu sarmasıyken, meydanlarda "Eyyyyy İsrail" diye başlayan cümleler kurdular, milyar dolarlık ticaret yaptılar. 

Ne gariptir ki, bu çelişkili tutumları defalarca tekrar etmelerine rağmen, seçmenlerinden alkış almaya devam ettiler. 

Seçim dönemlerinde “terörist” ilan edilen yapılarla iktidarda kalabilmek uğruna kurulan ilişkiler, bugün geldiğimiz noktayı daha net anlamamıza yardımcı oluyor. Bu sadece bir iktidar pazarlığı değil, aynı zamanda anayasa değişikliğiyle taçlandırılmak istenen büyük bir dönüşüm projesi. Ancak anayasa değişikliği bile asıl amacın gölgesinde kalmakta. 

Bu sürecin arkasında, emperyalist merkezlerin, başta ABD’nin yazdığı senaryo var. Erdoğan’ın daha önce açıkça söylediği “ben Büyük Ortadoğu Projesi’nin eş başkanıyım” sözleri hâlâ hafızalarda tazeliğini koruyor.

Türkiye bugün, ulus devlet yapısını adım adım tasfiye eden, Cumhuriyet’in kurucu değerlerini hedef alan bir süreçle karşı karşıya. 

Erdoğan, dünkü konuşmasında defalarca “Türk, Kürt, Arap” vurgusu yaptı. Bu tekrarlar kesinlikle tesadüfi değil. Bu vurgu, yeni bir “ortaklar Türkiye’si” yaratma çabasının ifadesi. Hedeflenen; Türkiye Cumhuriyeti’ni tarihsel kimliğinden koparıp, “Anadolu Cumhuriyeti” adı altında, ABD güdümünde, tasarruf edilebilir bir yapıya dönüştürmek. Artık Suriye'de başlatılan savaşın amacı daha net görülmekte, göçün arkasında yatan plan ayan beyan ortaya çıkmakta.   

Bu proje uzun süredir adım adım ilerletiliyor. Siyasal İslamcı kadrolar eliyle, sistematik bir şekilde uygulamaya koyulmuş durumda. Geldiğimiz noktada, sonuçların alınmak üzere olduğu bir aşamaya geçildiği açık.

Ekonomik yıkımın derinleştiği, emekçilerin açlık sınırında yaşadığı, emeklilerin pazardan alışveriş yapamadığı, çocuklarına pantolon alamayan babaların intihar ettiği, adaletin yerle bir olduğu, hukukun susturulduğu bir dönemdeyiz. Bu karanlığı sadece siyasi iktidar değil, medya üzerinden pompalanan algı operasyonları da yönetiyor.

Bu nedenle gerçek bir mücadele çağrısına ihtiyaç var.

Atatürkçüsünden sosyalistine, cumhuriyetçisinden komünistine; sivil toplum örgütlerinden derneklere, öğretmenlerden doktorlara, gençlerden yaşlılara kadar her kesimin ortak bir zeminde buluşması artık bir zorunluluk. Yaşam hakkını ve ülkesini korumak isteyen herkesin, Cumhuriyet’i, demokrasiyi, laikliği ve ulus devleti savunmak için mücadele etmesi gerekiyor.

Karşımızda yalnızca siyasal İslamcı gericilik değil, onu yaratan ve besleyen ittifak halindeki emperyalist müdahaleler var. Mücadele cephesi geniş, ama bu cephenin ortak noktası çok net: Türkiye Cumhuriyeti’nin bütünlüğünü ve kurucu değerlerini savunmak.