Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış haberleri bul
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış haberleri bul
ve ve
ve ve
ve ve
Temizle
Euro
Arrow
36,2401
Dolar
Arrow
34,4862
İngiliz Sterlini
Arrow
43,5545
Altın
Arrow
2962,0000
BIST
Arrow
9.549

Ben dün baktığım her gözde onu gördüm!

Cumhuriyetimiz 101 yaşına bastı… Herkes sevdiğiyle birlikte girdi yeni yüzyıla…

Dün iki kesim vardı: 

Kör, sağır ve dilsiz olanlar… Bir de gururlu ama buruk milyonlar…

Birinci grup, Cumhuriyet’in ilanından beri hep yolumuza taş koyan “karşı devrimciler”di. Hiçbir şey olmamış gibi davranmaya çalıştılar. Sanki 100 yıl önce ilan edilen Cumhuriyet, onların cumhuriyeti değilmiş gibi…

Saltanat hiç yıkılmamış gibi…

Laiklik hiç ilan edilmemiş gibi…

Hep kul kalmışlar, hiç yurttaş olmamışlar gibi…

Bu arkadaşlar konuşmak zorunda kaldıklarında ise 100 yıllık Türkiye Cumhuriyeti’ni değil, kendilerine mal ettikleri “Cumhuriyetin İkinci Yüzyılı”nı kutladılar.

Atatürk’e değil, Recep Tayyip Erdoğan’aydı minnettarlıkları…

Cumhuriyet’in ilk 100 yılında yapılan devasa fabrikaları, kurulan şirketleri nasıl babalar gibi sattıklarını anlatmadılar elbette; SİHA’lardan, uçak gemilerinden dem vurdular…

*

Bir de ellerinde bayrak, en şık giysileriyle sokaklara meydanlara koşanlar vardı.

Mutsuzdular.

Yorgundular, kırgındılar, küskündüler…

Cumhuriyet’in o ilk 15 yılındaki coşkuya susuzdular.

Ama olgundular, erdemliydiler, bilinçliydiler…

Kan kustular, “Kızılcık şerbeti içtik” dediler.

Karşı devrimcileri sevindirmediler.

Ve ne mutlu bana ki dün o kararlı “genç gözleri” gördüm meydanlarda, ekranlarda, kürsülerde…

Ellerinde bayrak, anasına veda eden kışla yolcusu Mehmetler gibiydiler:

Kınalı kuzuydu hepsi…

Ya analarına ne demeli?

Buruktu içleri memleket gibi, yoksuldular; ama güçlüydüler…

“O ilk 15 yılı görmedik  ama bu, görmeyeceğiz anlamına gelmez” diye haykırdı Anıtkabir’deki gençlerden biri…

Genç kızlar Cumhuriyet’in ilk 15 yılında yapılan devrimleri beyaz gelinlik yapıp giydiler üzerlerine…

“Yaşasın özgürlük” dedi eve tıkılan ve taassuba mahkûm edilen bir kız çocuğu…

“Yaşasın laiklik” dedi ikinci sınıf vatandaşlığı kabul etmeyen kadınlar…

“Eşitiz” dedi Aleviler, Sünniler, Kürtler, Türkler, Çerkezler…

Küba’dan gelip Türk olan Melisa Vargas’ın smacı gibi saatte 128 kilometre hızla çarptı bu kararlılık hainlerin suratına…

Bir şamar oldu patladı.

“Yeniden örgütlülük” yemini etti işçiler…

“Dayanışma” dedi memurlar, emekliler…

Utanıp başlarını öne eğdiler ve varlık nedenlerini bir kez daha sorguladı tüpçüler, bisküvitçiler, çeteler…

*

Dün devlet bayramı değildi kutlanan…

Millet kutladı kendi bayramını!

Susturmaya çalışanlara inat; şarkılar söylediler hep bir ağızdan…

En güzel marşları haykırdılar…

Gazze’de katledilen çocukları, kalleş İsrail’i ve işbirlikçisi ABD’yi de unutmadılar elbette!

Ve ben dün o meydanlarda…

O yaşlıların, gençlerin, çocukların, erkeklerin ve kadınların, Alevilerin, sünnilerin, Hristiyanların ve dinsizlerin…

Evlilerin, bekârların…

Ülkeden kovulan aydınların, doktorların, mühendislerin gözlerinde gördüm.

Alev alev yanarken gördüm hem de…

Büyük bir yangın bekliyor kör karanlığı…

Emanete yeterince sahip çıkamadıkları için Atatürk’ten özür dilerken, bu kutsal emaneti asla kaybetmeyeceklerine dair yemin ederken gördüm!

*

Karşı devrimciler; hiç heveslenmeyin…

Hiç güvenmeyin kindar neslinize!

Dün ben mermiye kafa atmaya hazır milyonları…

Umutlarınızı gömmeye kararlı Cumhuriyet çocuklarını gördüm.

Tadını çıkarın devr-i iktidarınızın… 

Belli ki son yıllarınız…

Ben dün baktığım her gözde Atatürk’ü gördüm.