Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış haberleri bul
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış haberleri bul
ve ve
ve ve
ve ve
Temizle
Euro
Arrow
38,1535
Dolar
Arrow
34,1225
İngiliz Sterlini
Arrow
45,5241
Altın
Arrow
2876,0000
BIST
Arrow
9.887

Köşkün, sarayın yıkılsın!

Evim semt pazarının kurulduğu sokakta… Hani hep denir ya, “Millet pazar dağıldıktan sonra çöpten çürük sebze-meyve topluyor” diye…

O günler geride kaldı. Artık kimse çöpten bir şey toplamıyor.

Daha doğrusu toplayamıyor!

Çünkü artık çürük sebze meyveler bile çöpe atılmıyor; satılıyor!

Üstelik müşterisi de bayağı bol…

***

Düşünün ki ben halkı yoksul sayılmayacak bir sahil beldesinde yaşıyorum. Komşularımın yüzde 80’i emekli…

Üstelik çoğunun evi barkı var.

Yine de insanlar ayın sonunu getiremiyor.

Peki; neden?

Çünkü en düşük emekli maaşı on yıl öncesine göre on bir kat artarak 905 liradan 10 bin 318 liraya çıktı ama…

 2014’ün Temmuz ayında 29 lira olan bir kilo dana kıymanın fiyatı da bugün 600 lira oldu!

Yani en düşük emekli maaşıyla 10 yıl önce 31 kilodan fazla kıyma alınabilirken, bu rakam bugün 17 kiloya düştü…

***

Ben sadece kıyma fiyatını verdim; uzatmaya gerek yok! Bu felaketi hepiniz zaten her gün yaşıyorsunuz.

Aklınıza gelen her şeyin fiyatı en az bu kadar arttı.

Peki neden?

Cumhurbaşkanı “Nas” diyerek ekonominin temeline dinamit koydu da ondan!

Sonra da adamları, bunun acısını bizim sofralarımızdan çıkarmaya başladı.

Yükselen enflasyonu düşürmenin faturası bize kesildi.

***

Peki; kendisi ne yapıyor?

Biz ha bire yoksullaşırken, bırakın eti, sebze-meyve bile yiyemez hale gelirken; o da bizim bu yoksullaşmamızdan payını alıyor mu?

Hayır!

Sayıştay’ın denetim raporlarına göre Cumhurbaşkanlığı Sarayı’nın halka maliyeti günde günlük 21,5 milyon lira olmuş…

Yıllık maliyet ise 7.8 milyar lira!

Sarayda çalışan personele 1,2 milyar, mal ve hizmet alımına ise 4,7 milyar lira harcanmış…

***

Saray dediğiniz ne işe yarıyor?

Hangi sorunumuzu çözüyor?

Hangi derde deva oluyor?

Hiç…

Yani getirisi sıfır, götürüsü günde 21,5 milyon lira!

Yeter ki “itibardan tasarruf olmasın…”

***

Saraylar monarşinin simge mekanlarıdır.

Kralların, padişahların evi ve yönetim merkezleridir.

Cumhuriyetlerde ise devlet saraydan değil, Meclis’ten ve bakanlıklardan yönetilir.

Peki; Recep Bey’in “Ben devleti saraydan yöneteceğim” diye tutturduğu günden beri bakanlıklar kapatıldı mı, oradaki personel Saray’a alındı mı?

Hayır…

Meclis eski gibi faaliyette değil mi? 

Faaliyette!

Ama devlet Saray’dan yönetiliyor…

Bu, çift başlı sistemde ya saraydaki 2 bine yakın kişiye, ya da bakanlıklardaki, Meclis’teki on binlerce siyasiye, bürokrata, teknokrata boş yere maaş veriliyor! 

***

Bugün eviminin sokağında yine semt pazarı kuruldu.

Camdan dışarıya bakıyorum; inanılmaz bir telaş yaşanıyor.

İnsanlar fıldır fıldır ucuz domates, biber peşinde…

Sarayda ise keyifler yerinde…

Ejder meyvesi, beyaz çay, liçi eşliğinde efuli, starex eşliğinde aloe vera, orman meyveli spesiyal, petaşur içinde çerkez tavuğu, somonlu suşi, tartolette humus beyefendileri kesmedi; şimdi özlerine döndüler:

Aç milletin gözünün içine soka soka sucuk ekmek partisi düzenliyorlar.

Neymiş; AKP’li Kayseri Büyükşehir Belediyesi, Erciyes Yüksek İrtifa Kamp Merkezi için tanıtım töreni düzenlemiş… Gençlik ve Spor Bakanı Osman Aşkın Bak ve AKP’li Hulusi Akar’ın da katıldığı mangal partisinde yüzlerce kilo sucuk tüketilmiş!

Bakan Aşkın Bak, mangalın başına geçip, “Ekmekleri getir derya bunlar. Çevir, yanmasın” diye bağırarak sucuk ekmeğin tadını çıkarmış!

***

Avrupa’da çocukların okulda yemek yiyemediği, yoksulların aç kaldığı tek ülke Türkiye

Çünkü Milli Eğitim Bakanlığı, öğrencilere bir öğün yemek vermekten tasarruf genelgesi bahanesiyle vazgeçti.

Taşımalı öğretimi kaldırdı. Yüz bine yakın çocuk okula gidemiyor!

Çocuklar aç, çocuklar okulsuz ama bakanlar, milletvekileri televizyon ekranlarından o çocukların gözlerinin içine bakarak sucuk ekmek partisi yapıyor. Bir de utanmadan bağırıyor:

“Ekmekleri getir, derya bunlar. Çevir, yanmasın” 

***

Millet aç yatarken ister Saray’da, ister Meclis’te, ister her biri birer saraya dönüşen belediyelerde yapılan israftan nasiplenenlere…

Aç bebelerin gözünün içine baka baka sucuk ekmek lüpletenlere

Aşık Mahzuni Şerif’in 1970’li yıllarda bestelediği türküsünü armağan ediyorum:

“Köşkün, sarayın yıkılsın.

Erim erim eriyesin!

Umudun suya dökülsün.

Sürüm sürüm sürünesin!”