Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış haberleri bul
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış haberleri bul
ve ve
ve ve
ve ve
Temizle
Euro
Arrow
37,6401
Dolar
Arrow
34,2639
İngiliz Sterlini
Arrow
44,8812
Altın
Arrow
2911,0000
BIST
Arrow
9.030

Anadolu Soykırımı

Ülkemizin fikri, vicdanı ve irfanı hür vatandaşları olarak 17 Ağustos 1999 gecesi başlayan ve halen devam eden iktisadi, siyasi ve psikolojik bir fetret devrini içinden geçiyoruz.

O doğal afetin birincil ve ikincil etkileri nedeniyle 25 senedir iyiye ve güzele dair ne varsa başı aşağıya dönük bir ibreyle ilerliyor ve bir türlü bu zinciri kıramadık. Ulusal bilincimiz yok olmak üzere. Kamu kaynaklarımız ağır derecede zarar gördü, iki koca nesil kötü eğitildi, kötü bir gençlik yaşadı ve neredeyse umudu kalmadı. İşin kötü yani ülkesine sevgi, minnet ve bağlılığında ciddi noksanları bulunan bu nesillere karşı söylenecek haklı çok da bir sey yok.

Zira gençler haklı, senden yana olanlara bir şey vermezsen, neden senden yana olsunlar? Ülkemiz kendisini sevenlere iyiye ve güzele dair bir şeyler vermeyi çoktan bıraktı, Anadolu Türkler için bir açık hava hapishanesine dönüştü.

 Resmi ve gayri resmi sayılara ve konunun uzmanları tarafından yapılan değerlendirmelere bakacak olursa ülkemiz sınırları içerisinde güncel olarak belki 15 milyondan fazla yabancıyla birlikte yaşıyoruz. Bu insanların ezici çoğunluğunun bizimle, bizi biz yapan herhangi bir değerle uzaktan yakından alakası yok. Ülkemizin yalnızca iklimsel olarak değil toplumsal olarak da günden güne Arap çöllerine dönüştüğü bir çeyrek yüzyılın içinde bulunuyoruz.

Yapılan hesaplamalar yaklaşık 20 yıl sonra yabancıların bu doğurganlık oranlarıyla ezici bir genç nüfusa ve iktisadi güce kavuşacağını, bunun doğal sonucu olarak da bugünün HDP/DEM Partileri gibi kilit bir siyasi güce erişeceğini gösteriyor. Bizim gençlerimiz ekonomik sebeplerle evlenip çocuk çoluğa karışamazken, dedelerimizin kanıyla kazanılan ata toprağımızda kurduğumuz cumhuriyet kurumları sayesinde yabancılar güvenle çoğalıyor, yerleşiyor ve bizi adeta kendi ülkemize yabancılaştırıyor. 

10 küsür senedir Sevr ile bu topraklardan sökülüp atılamayan bizler adeta diri diri tarihin karanlığına gömülüyor, adeta soykırıma maruz kalıyoruz. Bizim soyumuz bu topraklardan göçmeye, kaçıp gitmeye ve azalarak yok olmaya zorlanırken Anadolunun her bir köşesine yerleştirilen yabancı kavimler çalışma hayatının, toplumun ve kamunun her bir köşesinde dış destekli olarak bizlerin yerini alıyor. Bizim soyumuz kurutulurken yerlerine kendi ülkelerine dahi zerre faydası olmayan insanlar dolduruluyor.

Türkiye Cumhuriyeti Devletinin yasaları ve bağlı bulunduğumuz uluslararası anlaşmalar uyarınca ulusal egemenliğimizin tehlikede olması halinde topraklarımızdaki yabancılara karşı gerekli tüm zorlayıcı eylemleri gerçekleştirme hakkımızın varlığı hukuki bir gerçekken bizden izinsiz evimizdeki boş odaya yerleşenlere karşı hiçbir şey yapılamayacağı algısının topluma zerk edilmesine 10 küsür senedir hakkaniyetli bir toplumsal birliğin sağlanamaması iki bin senelik tarihimizde yaşadığımız en büyük felaketlerden ve ülke gençliğine yapılmış en büyük ihanetlerden biri olarak tarihe geçiyor.

Kurtarıcımız Mustafa Kemal Atatürk Türkiye Cumhuriyeti’ni kuran Türkiye Halkına Türk Milleti denir vecizesiyle Anadolu insanını tek vücut haline getirmişken Euro2024 Avrupa Şampiyonasında attığı golden sonra Bozkurt işareti yapan Melih Demiral’ın gördüğü tepki yukarıda açıklamaya çalıştığım toplumsal kırılma için çok özel bir turnusol işlevi gördü.

Almanlar için bozkurt işaretinin kriminal bir geçmişi olduğunu için Almanya’da düzenlenen şampiyonada futbolcumuza verilen men cezasını garipsemiyorum. Buna karşın tarih boyunca mücadelesiz tek bir senesi geçmeyen atalarımızın simgelerinden biri olan bozkurt işaretinin ülkemizde aldığı olumsuz tepkiyi anlayışla karşılamanın da özgürlüğümüzün düşmanları için sızlanan duyarlılıktan kuşkulanmamanın da mümkün olduğunu düşünmüyorum.

Son olarak gaflet, dalalet ve hıyanete boğazına kadar batmış olanlara karşın ülkesine sadakatle bağlı gençler olarak sıkışıp kaldığımız Anadolu Ergenekonu’ndan bizi söküp çıkartacak bir nefer arayışımızın devam ettiğini ve nefesimiz tükenene kadar vazgeçmeyeceğimizi söylemek istiyorum.