Obruklar

Enflasyon düşecek mi? Zamlar duracak mı? Erdoğan’ın 18 yıl aradan sonra CHP Genel Merkezi’ni ziyareti, Erdoğan’ın kutuplaştırma siyasetini sonlandıracak mı? Gündemin sıcak konuları içinde kaybolmuşken, göz ardı ettiğimiz gerçeklik tahminimizden önce Türkiye’yi vurdu!

Aşırı sıcaklar!

Bu sıcaklar, alışık olduğumuz iklim koşullarından farklı. İklim değişikliğinden kaynaklanan küresel ısınmanın etkilerini bu yıldan itibaren daha şiddetli yaşayacağız. Dünya coğrafyasına baktığımızda, Türkiye iklim krizinden en çok etkilenecek ülkeler arasında yer alıyor. Ama kamuoyu bununla ne ilgileniyor ne de bilgilendiriliyor.

Paniklememiz gereken bir dönemden geçiyoruz. Tüm meteorolojik modeller, özellikle Akdeniz ve Güney Afrika’da yağış miktarında cddi bir azalma öngörmekte. Yerüstü su kaynaklarının yüzde 30 oranında azalacağı, Akdeniz havzasından 1.5 derecede %9 olan su stresinin, 2 derece olması durumunda %17’ye çıkacağı modellenmiş durumda. Tarım ve Orman Bakanlığı, Çevre Şehircilik Ve iklim Değişikliği Bakanlığı da  da bunun farkında, ama halkı bilgilendirmiyor!

KURAKLIK BAŞLADI!

Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği geçtiğimiz günlerde bir rapor yayınladı. 2019 yılında, 30 milyon insanın ani meteorolojik koşullar, iklim değişikliğiyle bağlantılı, yavaş başlangıçlı tehlikeler nedeniyle, yerinden olduğunu duyurdu.

Kuraklığın artması ve “tatlı suya ulaşma” sorunu, yeni göç krizini yaratacak!

Mülteciler Yüksek Komiserliği, yeni göç dalgasına karşı dünyayı uyardı. İklim değişikliğinin 2050 yılına kadar üç bölgede (Sahra altı Afrika, Güney Asya, ve latin Amerika) 143 milyondan fazla insanın kendi ülkesini terk edeceği raporlanmış durumda.

Dünyanın önemli tıp dergilerinden  The Lancet’te yayınlanan bir araştırmaya göre, Türkiye göç yolları üzerinde ve insan seliyle karşılaşma riski taşıyan ülkelerin başında geliyor.

Yani çok  yakın gelecekte, İklim krizinin neden olduğu yeni bir göçmen kitlesi doğacak.

“Ekolojik Göçmenler”! 

Asya ve Afrika bölgelerindeki aşırı hava koşullarından kaçarak, temiz su kaynaklarına ve gıdaya ulaşmak için göç yollarına düşen insanların ilk durağı Anadolu coğrafyasını işaret ediyor. Ancak Anadolu da BM’in iklim raporunda yarı çölleşecek bölgeler arasında olacağı gösteriliyor. Bunlar modelleme değil, yakın gelecekte karşılaşacağımız gerçekler.

Konya’daki obruklar, yakın gelecekte yaşayacağımız su ve kuraklık sorununun en çarpıcı örneği!

Kuraklığın vurduğu Konya’da açılan kaçak kuyular sebebiyle, son 10 yılda 800 obruk oluştu!

“Tabiat bir aynadır. Hem de aynaların en parlağı”, diyor Dostoyevski.

Tarım Bakanlığı’nın plansız uygulamaları, çiftçilerin vahşi sulama yöntemi yüzünden yer altı sularının çekilmesiyle oluşan obruklar, artık halkın güvenliğini de tehdit ediyor.

Tarım yaptığınız, işlediğiniz toprağın, birden bire çöktüğünü düşünün! Bir mayın tarlasında yürümek gibi. Obrukların derinliği; 50-100 metre!

Türkiye’nin en az yağış aldığı Konya Karapınar’daki çiftçilere, en çok su tüketen mısır ekimi yapması için teşvik veren Tarım Bakanlığı, bu obrukların oluşmasının müsebbibi! Mısır üretimi için kaçak kuyu açan çiftçiler, artık yerin 200 metre derinliğinde bile su bulamıyor ancak obrukların oluşmasına sebep oluyor.

1990 yılında 880 dekar alanda “mısır” ekiliyken, 2023’te bu oran 100 bin dekarın üzerine çıkmış. Devlet aşırı su tüketen mısır ürününü üretsin diye çiftçiye yıllarca teşvik vermiş ve bu durum yer altı sularının çekilmesine neden olmuş.

Bugün “Su” olmadığı için, ne yazık ki Konya ovasında çiftçilik yok olmak üzere! Tarlalarında obruk oluşan çiftçiler arazilerini terk edip göç ediyor. Geri kalan çiftçiler ise umutsuz, devletten bir ses bekliyor.

Halk daha az su tüketen buğdayı ekebilmek için devletten teşvik bekliyor. Ama cevap yok!

Obrukların çapı 1 kilometreye, derinlikleri 100 metreye kadar ulaşmış. Devletimiz köylüsüne ne zaman ses verecek?

O obruk Konya merkezde oluştuğunda mı?