Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış haberleri bul
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış haberleri bul
ve ve
ve ve
ve ve
Temizle
Euro
Arrow
39,8165
Dolar
Arrow
36,6075
İngiliz Sterlini
Arrow
47,5214
Altın
Arrow
3518,0000
BIST
Arrow
10.807

Özgür ve mutlu bir Türkiye, ülke nüfusunun yarısını oluşturan kadınların gücüyle oluşabilir

BM İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi’nin 1. Maddesi  şu cümleyle başlar.  “Tüm insanlar özgür ve haklar bakımından eşit doğarlar”. Şiddet bir insan hakkı ihlalidir.

Biz kadınlar, Türkiye nüfusunun yarısını oluşturuyoruz ancak yaşam hakkımızı koruyamıyoruz.  

Bu yıl 394 kadın kardeşimiz katledildi. Türkiye tarihinde bu güne kadar kaydedilen en yüksek sayı. "Önlenebilir ölüm”den kurtaramadığımız kadın kardeşlerimiz, kuru bir sayıdan ibaret değildi. Her birinin bir adı, ailesi, umudu, gelecek hayali, önünde yaşayacağı uzun bir hayatı vardı.   

30 yıllık gazeteciyim. 20 yıldan bu yana bir insan hakkı olan toplumsal cinsiyet eşitliği için mücadele ediyorum. Son 10 yıldır kadınlara yönelik şiddetin katlanarak artmasının yanısıra, şüpheli ölümlerin artışı, şiddetin normalleştirilmesi içimizi acıtıyor. Erkek şiddeti durmuyor, çünkü kadınları koruyan kanun (6284 sayılı Ailenin Korunması Ve kadına Yönelik Şiddetin Önlenmesi Kanunu) etkin şekilde uygulanmıyor. 

Kadına yönelik cinayetlerin azaldığı tek bir yıl vardı. 2012!

İstanbul Sözleşmesi’nin kabul edildiği yıldı. 

İSTANBUL SÖZLEŞMESİ ‘nin birinci amacı, şiddetin ortaya çıkmasını zorlaştıran bir toplum yaratmaktı.  

Öyle bir toplum yarat ki, şiddet ortaya çıkmasın. 

Önlemini baştan al.

Nasıl covid’e karşı aşı geliştirildiyse, kadına yönelik şiddete karşı geliştirilen aşı da “İstanbul Sözleşmesi’dir”. Aşının etken maddesi ise eşitlikti! 

Toplumsal Cinsiyet eşitliği!

İSTANBUL SÖZLEŞMESİ; "imzacı ülkelere  şiddeti  önle, kadınları koru, etkili kovuşturma yap ve kadınları güçlendiren politikaları uygula’ diyordu.  

Ne yazık ki, İstanbul Sözleşmesi’nin ilk imzacısı olan Türkiye, bu sözleşmeden çekilme kararı aldı. Kadın Cinayetlerini durdurmak için sahada gönüllü avukatlarıyla mücadele eden Kadın Cinayetlerini durdurma Platformu’na, ahlaka aykırı faaliyet gösteriyor gerekçesiyle kapatma davası açıldı. Tarih bunları yazmalı, unutulmamalı.

Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu kendisine karşı açılan davayı kazandı. Öldürülen ailelerin şahitliği dava dosyalarına kazındı.

Bu davadan sonra, pekçok genç  kadın bu sivil toplum örgütünün gönüllüsü oldu. 

Bugün her yaştan, her sosyal sınıftan kadınlar olarak, can güvenliğimiz ve yaşam hakkımız için endişeliyiz.

Ne yazık ki her gün, bir kadının yaşam hakkı, en yakınındaki erkek tarafından elinden alınıyor. 

Bugün eşit temsil, ekonomik özgürlük, eşit işe eşit ücret gibi konuları konuşmamız gerekirken, önlenebilir ölümleri, kadınların yaşam hakkını konuşuyor olmak çok acı verici. 

2008-2025 yılları arasında, 5 bin 166 kadın, erkekler tarafından katledildi. 

Türkiye Yüzyılı kadına yönelik cinayetlerin hiç olmadığı kadar arttığı bir dönem olarak tarihe geçecek. 

Yeni cinayetlerin işlenmemesi, kadınların serçeler gibi patır patır öldürülmemesi, kadına ve çocuğa yönelik her türlü şiddetin sona ermesi için tüm kadınlar harekete geçmeliyiz.  

8 Mart gecesi gerçekleştirilen Beyoğlu’ndaki Kadın Yürüyüşü, ülkedeki tüm kadınlar için bir nefestir.  ilham kaynağıdır. Laikliğin bekçileri kadınlar, “bizim de bir gücümüz var, asla yalnız yürümeyeceğiz” dediler ve Türkiye’deki tüm kadın kardeşlerine umut verdiler. 

Artık yeter! Diyoruz…

Cumhuriyet’imizin kuruluşunun 102. Yılında  tüm bu eşitsizliklere son verebilmek için, toplumsal cinsiyet eşitliği temelinde adil bir sistem inşasına ihtiyaç olduğunu söylüyoruz.   

Toplumsal cinsiyet eşitliği önce mecliste sağlanmalı. Kadınlar TBMM koltuklarının yarısını doldurmaya hazırlanmalı. 

 Haklar verilmez, alınır! Kadınlar mecliste eşit sayıda temsil edilmedikçe, Türkiye’de şiddet son bulmayacak. 

İnsanın kanadı gayretidir. Bu gayreti gösterecek kadınlara ana muhalefet partisi başta olmak üzere, tüm muhalif partiler kapılarını açmalıdır. 

Özgür ve mutlu bir Türkiye, ülke nüfusunun yarısını oluşturan kadınların gücüyle oluşabilir.

Türkiye Cumhuriyeti’ni Ortadoğu’daki tüm diğer ülkelerden ayıran en temel ilkesi laikliktir. 

Laiklik , Kadın haklarının güvencesidir.  Bu yüzden kadınlar; laikliğin bekçileridir! 

Mutlu ve özgür bir Türkiye, ancak "laikliğin bekçisi” kadınlarla birlikte kurulabilir!