'... mış gibi' stratejisi!

2002 yılında iktidara geldikten sonra siyasetini iki ana strateji üzerine kurdu.

Bir yandan “...mış gibi” yaparak yurdum insanının algısını istediği gibi şekillendirdi. Diğer yandan bunu bir taşla birkaç kuş vuracak şekilde tahkim etti ve yürüdü.

Birbirini destekleyen bu iki strateji, Tayyip'i ve AKP'yi bugüne kadar iktidarda tuttu.

Ancak yerel seçimlerle birlikte rüzgar ters yönden esmeye başladı.

Tayyip seçimi neden kaybettiğini çok iyi biliyor.

Ülkedeki yolsuzluklar, devlette israf öyle boyutlara geldi ki, iktidarın en iflah olmaz destekçileri bile tepki gösterir oldu.

O yüzden 31 Mart'tan sonra hiç vakit kaybetmeden harekete geçti.

Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, Saray'dan aldığı talimatla çıktı, sanki gerçekten tasarruf yapacaklar 'mış' gibi bir dizi tedbir açıkladı.

Tabii ülkenin meselelerine biraz vakıf olanlar için “dolapta dolma var, yersen” vaziyeti...

Bunlarla devletteki israfın önüne geçilemeyeceği, yolsuzlukların engellenemeyeceğini, bütçe açığının düşürülemeyeceğini cümle alem biliyor.

Hazine'ye bağlanmış olan ve iktidarın siyasetini finanse eden hortumlar kesilmedikçe aynı tas aynı hamam devam edecek.

Ama zaten iktidar için önemli olan tedbirlerin sonuç vermesi filan değil.

Tayyip için asıl mesele, bunun yurdum insanına itinayla pazarlanmasından sonra, seçimi kaybetmelerine sebep olan kendisine ve AKP'ye yönelik olumsuz imajın ortadan kalkıp kalkmayacağı ya da olumluya dönüp dönmeyeceği.

Yani yine “... mış gibi” yaparak güzel bir algı operasyonu başlattılar.

Şimdi sıra geldi, attıkları bu taşla kaç kuş vuracaklarının hesabına...

Gelin siyasal İslamcıları tanıdığımız kadarıyla ve dilimiz döndüğünce anlatmaya çalışalım.

Enflasyonu düşürmek için iç talebi kısma yoluna gidecekleri sır değil.

Zaten açlık sınırında yaşamaya mahkum edilmiş olan yurdum insanının boğazına daha fazla çökecekler.

Tasarruf tedbirleri ellerinde güzel bir bahane oldu. Şöyle diyecekler:

“Artık yeni araba almayacağız, beş yıldızlı lüks otellerde toplantı filan yapmayacağız, makam odalarımızı yılda üç defa görgüsüzce tefriş etmeyeceğiz. Hatta, bilgimizi 'görgümüzü arttırmak için' yurtdışına bile gitmekten vazgeçtik. Biz bu kadar fedakarlık yapıyorken siz de ümüğünüzün sıkılmasına ses çıkarmayın bir zahmet”

Sonra...

Bunu, CHP'li belediyelerin kaynaklarını kısmak için kullanacaklar. Ellerini kollarını bağlamaya çalışacaklar ki hizmet veremesinler. Yurdum insanını CHP'ye oy verdiğine pişman etmek için ellerinden geleni yapacaklar. Biraz sesini çıkaracak olanları, “Bakın tasarruf yapıyoruz. Oturun, oturduğunuz yerde” diye azarlayacaklar.

Şimdiye kadar, bir taşla iki kuş etti.

Ama bu iktidar için yeterli değil. En azından üç beş kuş vuracaklar ki, attıkları taşın bir kıymeti olsun!

Devam edelim.

Tedbirler, üç yıl için geçerli olacakmış.

Yani, 2027 yılının bahar aylarında iktidar, “Yeteri kadar tasarruf ettik” diyerek kesenin ağzını açacak.

Cumhurbaşkanlığı ve milletvekili seçimlerine bir yıl kala suni bir refah yaratılacak, yurdum insanının aç kalması pahasına bir tık düşecek enflasyonla birlikte yoğun bir kampanya dönemi ve bir de bakacağız ki Tayyip yeniden Cumhurbaşkanı, AKP yeniden birinci parti...

Tabii ki hepimiz için büyük bir eziyetle geçecek bu üç yıl içinde Anayasa değişikliğini yapabilirlerse.

Tayyip'in, CHP’nin ergeni Özgür Özel'i bir güzel kafa kola aldığını düşünürsek, o da çok zor görünmüyor.

Bu süre içinde eli kolu bağlanmış CHP'li belediyelerin muhtemelen çuvallayacak olması iktidara büyük bir koz verecek.

Yazıyı bitirmeden önce, Saray'daki itibardan tasarrufa gidilmeyecek olmasına ayrıca vurgu yapalım.

Yani, Tayyip ve şürekası aynı şatafat içinde yaşamaya devam edecek.

Bu, iktidarın 2028'e kadar olan stratejisinde yumuşak karın.

Göz ardı edilmemesi gerekiyor!

Eğer CHP, “yumuşama”, “normalleşme” gibi kerameti kendinden menkul bir takım yaklaşımlarla Tayyip'in değirmenine su taşımaktan vazgeçip bu yumuşak karna iyi çalışırsa, iktidarın oyununu bozma şansı yakalayabilir diyerek yazımıza noktayı koyalım.