Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış haberleri bul
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış haberleri bul
ve ve
ve ve
ve ve
Temizle
Euro
Arrow
36,2401
Dolar
Arrow
34,4862
İngiliz Sterlini
Arrow
43,5545
Altın
Arrow
2962,0000
BIST
Arrow
9.471

Enflasyonun düşeceğine inanmayan 'Yerliler'

“Yerli halkı enflasyonun düşeceğine inandırmakta güçlük çekiyoruz.”

Aşağılayıcı bir açıklama. Müstemleke idaresinin Maliye Bakanı mısınız ki, Türk milletinden, Türk halından yerliler diye söz ediyorsunuz? Önce bu üslubu kınayalım. Bu açıklamanın ardından finansçılardan gelen, “Amma da abartınız” açıklamalarına göz atalım. 

Birçok finans piyasası uzmanı arkadaşlar burada kullanılan “Locals” ifadesinin “Yerli Halk”  diye tercüme edilemeyeceğini, yurt içi yerleşik piyasa aktörleri, yerli-yerleşik bankalar, özel ve tüzel kişiler, tasarruf sahipleri anlamına geldiğini ifade ediyorlar. Bir finans konuşması içindeki “Locals” kelimesinin bu kadar uzatılmaması gerektiği konusundaki görüşlere bir an için hak vermek istiyorum. Ama hemen aklıma, Mehmet Şimşek’in Gaziantep’te yaptığı bir konuşma geliyor: 

“Suriyeli kardeşlerimiz, bu toprakların esas bileşenidir, ülkemizin mozaiğinin önemli bir parçasıdır.”

Bu konuşma ortadayken, “yerliler” ifadesini, masum bir finans toplantısında geçen bir ifade  olarak değerlendiremiyorum. Atalarımızın kanıyla bu topraklarda kurulmuş Türkiye Cumhuriyeti halkına Türk Milleti denir. Mozaik ya da bileşen dediğiniz Suriyeli kardeşleriniz, Birinci Dünya Savaşı esnasında, İngilizlerle bir olup Türk askerini arkadan vuranlardır. Bu olayı tarih de çok açık yazar, İngiliz belgelerinde de vardır. Suriyeliler bizim kardeşimiz de değildir, bu toprakların esas bileşeni de değildir, tali bileşeni de değildir, mozaiği de değildir. Şimdi gelelim ekonomi açısından Mehmet Şimşek’in ifadesindeki acizliğe… 

Esas soru şudur: Siz yönettiğiniz bir ekonomide, yurt içi yerleşikleri ve piyasa aktörlerini, enflasyonu düşürme konusunda neden ikna edemiyorsunuz? 

Maliye Bakanının “Locals”, derken Türk halkının tamamını kast etmediğinin farkındayım. Mehmet Şimşek, o ifadeyi kullanırken, yurt içi yerleşik özel ve tüzel kişilerin, yatırımcıların Türk Lirası varlıklara yatırım yapmamasından söz ediyor. 

Sayın Şimşek, iktidarınız sayesinde, Türk milletinin yüzde 80’i yoksulluk sınırının altına düştü, tasarruf yapma olanağı kalmadı. Tasarruf sahibi olanların tasarrufları ve servetlerini erittiniz, halkın gelirini ve servetini nüfusun yüzde 5’lik, yüzde 10’luk kesimine aktardınız. Türk milletinin en az yüzde 80’i sizin enflasyonu kontrol altına alamayacağınızı zaten biliyor. Bu kesim, sizin enflasyonu kontrol altına alma adına kendilerinin nasıl daha ağır bir yoksulluk ve sefalete sürükleyeceğinizin de farkında.

Sizin enflasyonu düşürmeye ikna edemediğiniz “yerliler”, her sene kendilerine kaynak aktardığınız, gelir ve servet transfer ettiğiniz kaymak tabaka. Gelir gruplarına ve tüketime baktığımız zaman nüfusun en fazla yüzde 20’si. Garibanı eziyorsunuz, parası olan kesimi ikna edemiyorsunuz. Onlar Türk Lirası varlıklara yatırım yapmıyorlar. 

O toplantıya katılanlar sizin nüfusun yüzde 20’sinden bahsettiğinizi eminim anlamışlardır. Peki, o toplantıya katılanlar sormadılar mı, parası olan yerliler neden sizin enflasyonla mücadele programınıza ikna olmuyor? Neden size güvenmiyorlar? 

Defalarca yazdım, defalarca Youtube Kanalımda anlattım. Anlamamakta direniyorsunuz. Neden kimse size güvenmiyor? Sorularımızı tekrarlayarak yanıt bulmaya çalışalım. 

KKM BELASI DEVAM EDİYOR

Sayın Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanının nas gerekçesiyle önce faiz indirimi, sonrasında KKM (Kur Korumalı Mevduat) gibi saçma sapan bir enstrüman icadı esnasında “Yapmayın, ekonominin kucağına ne zaman patlayacağı belli olmayan bir saatli bomba koyuyorsunuz” dediğimizde bir avuç iktisatçı idik. Çoğu piyasa iktisatçısı faiz indirimini eleştirdi ama KKM’ye alkış tutanlar ve dur bakalım ne olacak diyenler de çoktu. Bir hafta önce KKM’nin Merkez Bankası’nda 818 milyar TL zarara neden olduğu anlaşılınca bu kez büyük bir çoğunluk, KKM’nin ne beter bir şey olduğunu anladı. KKM zararı sadece 818 milyar TL değil. İki yıllık faturası 1 trilyon 600 milyar liraya yaklaştı. (Yaklaşık 48 milyar dolar.) KKM hesapları bir ara 120 milyar dolar karşılığı Türk Lirasına ulaşmıştı. Şimdilerde 70 milyar dolar karşılığı Türk lirasında. Ortalama 100 milyar dolar karşılığı Türk Lirası Mevduat tutmak için 48 milyar dolar karşılığı bir bedel ödemişiz. Üstelik almadığımız bir borç için. Ayrıca Merkez Bankası döviz rezervlerini eksi 70 milyar dolar seviyesine getirmişiz. KKM belasını henüz Türk ekonomisinin kucağından def etmediniz. Bu nedenle devasa kamu açıkları ve zararı gelecekte de devam edecek. Bu şartlarla enflasyonu nasıl düşüreceksiniz? 

HANGİ ENFLASYON, HANGİ DOLAR, HANGİ FAİZ SEVİYESİ?

TÜİK’in enflasyonuna Türkiye’de bir avuç piyasa iktisatçısı ile hükümet yanlıları dışında inanan yok. Bağımsız iktisatçıların ölçtüğü ENAG enflasyonu yüzde 125,TÜİK yüzde 68. Ayrıca ben de kendi enflasyonumu ölçüyorum. Benim bulduğum enflasyon da yüzde 129. Hangi enflasyona inanacağız? KKM belasını hafifletmek için döviz kurunu baskılıyorsunuz. Ama bu durumda doların piyasada fiyatları ölçme değeri de kayboluyor. 

Basit bir örnek vereyim. Ben enflasyon sepetimi Türk Lirasının yanı sıra dolar ile de ölçüyorum. 2023 yılında Türk Lirası ile enflasyon yüzde 129, dolarla enflasyon yüzde 54 oldu. Türkiye’deki enflasyon karşısında sadece Türk Lirası değil, dolar da değer kaybediyor. Doların Türkiye’deki enflasyona karşı değer kaybının yanı sıra, cari açık ve bir yıl içinde ödenmesi gereken dış borç toplamı 250 milyar doları aşıyor. Ekstradan bu kadar bir dolar talebi oluşacak. Bu durumda dolar kurunu daha ne kadar baskılayabilirsiniz?

Yüzde 50 faiz diyorsunuz ama hala mevcut TÜİK enflasyonunuz yüzde 65’in 15 puan, yüzde 124’lük ENAG enflasyonunun 74 puan altında. Tamam, faiz geçmiş enflasyon değil, gelecek enflasyona beklentisine göre oluşur. Ama bunun için önce güven sağlamak gerekir. Japonya’da olsa gelecek enflasyon hedefine güveniriz. Çünkü tutmazsa, hedefi koyan sorumlu harakiri yapıp hayatına son veriyor. Bizde öyle değil ki, görevden alınsalar bile yüksek maaş almaya, saltanat sürmeye devam ediyorlar. Temmuz ve Ağustos aylarında baz etkisiyle yaşanacak enflasyon düşüşü kurnazlığını yerli yatırımcı da yabancı yatırımcı da yutmuyor.  

ASGARİ ÜCRET VE EMEKLİ MAAŞLARI

Enflasyonla mücadele için, hala reel olarak gelir seviyesi düşen asgari ücret ve emekli maaşlarını kısmayı hedefliyorsunuz. Reel olarak geliri ve tüketimi düşen kesimin talebini daha da kısarak enflasyonu düşüreceğinize doğal olarak kimse inanmaz. Bu konuyu son üç ayda en az dört, beş kez yazdım. Detay merak edenler, eski yazılara göz atabilir. 

BÜTÇE AÇIĞINIZ VE ŞATAFAT…

Bütçenizdeki gösteriş harcamaları ve yandaşlara gelir transferleri çok yüksek. Enflasyonu patlatan yüksek karlardan normal yüzde 25’lik kurumlar vergisini bile almıyorsunuz, çeşitli muafiyetlerle kar patlaması yaşayan şirketler yüzde 4 ile yüzde 15 arasında vergi ödüyor. KDV ve ÖTV artışları ile birlikte fiyatları daha da artıracaksınız. Öngördüğünüz bütçe açığı bile 2.5 trilyon TL seviyesinde. Bu açığı kapatmak için hangi tasarruf tedbirleri ve hangi harcamalardan vaz geçeceksiniz? Cumhurbaşkanlığı bütçesinden, özel uçaklardan, her ilde artık il müdürlerine kadar yayılan pahalı segmentteki makam araçlarından, bütçenin kara deliği Hazine Garantili otoyol, köprü, havaalanı, şehir hastaneleri, 10 milyon aşkın sığınmacıların masraflarından ne kadar kısıntı yapacaksınız? Masrafları kısmak bir yana, kaybettiğiniz belediyelerin beslediği tarikatlar ve vakıflara yeni kaynak aktarmak yine merkezi hükümet bütçesi ile Varlık Fonundaki şirketlere kalacak.  Yüksek bedelli ve verimsiz inşaat ihalelerine ve rant yaratmaya dayalı 22 yıllık yönetim modelinden vazgeçeceğinize inandırmak gerçekten zor olmalı. Siyaset bilimciler, bu yönetim modelinden vaz geçtiğiniz zaman, AKP diye bir partinin kalmayacağı iddiasındalar.  

GIDA VE TARIM

Dünyada gıda fiyatları düşerken, Türkiye’de yüzde 100 artıyor. Eski tarım bakanınızın dediği gibi, “Paramız var ki ithal ediyoruz” tarım politikanız olarak devam edecek mi? Esasında paranız da yok. Dış ticaretiniz açık veriyor, cari açığınız var, bütçeniz açık veriyor. Borç parayla tarım ürünü ithal ediyorsunuz. Tarımsal üretimi artıracak destekleri vermiyorsunuz, aksine tarımı köstekliyorsunuz, bir avuç insanı tarım ithalatı ile zengin edecek politikaları benimsiyorsunuz. Enflasyonu düşürmek için gıda talebini düşürmek değil, gıda arzını artırmak gerekiyor. Sayın Şimşek, size göre dana bonfilenin ve kuzu pirzolanın 1000 lirayı aşması, asgari ücret zammı ya da emekli maaşlarındaki artışla mı oldu? Aradaki ilişkiyi açıklayacak bir ekonometrik model çalışması yapması için Merkez Bankası ya da Maliye bürokrasisine bir talimat verir misiniz lütfen. Kısa dönemde, gıda arzını artırmak için nasıl bir politika izleyeceksiniz?  

Nüfusun yüzde 80’ini yoksulluk sınırının altına düşürdüğünüz Türk milleti, sizin enflasyonu düşüreceğinize inanmıyor. Ayrıca yüzde 20’lik varlıklı “Locals” ya da “Yerliler” de yukarıdaki soruları soruyor ve elbette onları da enflasyonu düşüreceğinize inandıramıyorsunuz.