Bahçeli böyle “Demokratikleşti”!..

PKK’yla ilgili yeni süreci başlatan MHP Lideri Devlet Bahçeli, teröristbaşının gayet usta ifadelerle ambalajlanmış tarihi rezalet niteliğindeki o çağrısına ilişkin ilk mesajını Ramazan ayı kutlaması vesilesiyle verip, “kutlu bir dönemin eşiğinde” olduğumuzu müjdeledi!..

Bahçeli’nin ikinci sürprizini de DEM Eş Genel Başkanı Tuncer Bakırhan duyurdu. Bakırkan, teröristbaşının çağırısını canlı yayında açıklamalarından 1 dakika sonra kendisini arayıp tebrik eden Bahçeli’nin, “Rahat olun, bu ülkeyi birlikte demokratikleştireceğiz. Demokrasi için ne gerekiyorsa elimizden geleni yapacağız. Ben durduğum yerdeyim. Demokrasi için ne gerekiyorsa yapmaya hazırım.” dediğini öne sürdü.

Siz ki, düne kadar PKK’nın siyasi uzantısı partilerin kapatılması için canhıraş çalışacak, hatta istediklerinizi yapmadığı için Anayasa Mahkemesi’nin bile kapatılmasını isteyeceksiniz. Bugün de dönüp PKK’nın partisine “ülkeyi birlikte demokratikleştirme” sözü verip, “Rahat olun” diyeceksiniz!..

Kötü bir şaka gibiydi... Ama iktidar medyası da Bakırhan’ın bu sözlerini aktarınca şaka olmadığı anlaşıldı.

BAHÇELİ ADINI DA KOYDU: ''DEMOKRATİKLEŞME SÜRECİ''

Üçüncü sürprizini önceki gün yapan Bahçeli, uzun bir açıklamayla hem teröristbaşının çağrısı hem de PKK’nın, bölücü terörü yere göğe sığdırmayan ve İmralı’nın ambalajlanmış isteklerini ete kemiğe büründüren dayatmalarla dolu sözde ateşkesi hakkında özetle şunları söyledi:

- “Nihayet yeni yüzyılda terörsüz Türkiye’nin seher vaktine gelinmiş ve bu suretle milli huzur ve sükûnetin gün doğumuna ramak kalmıştır. 27 Şubat 2025 tarihinde DEM heyeti tarafından kamuoyuna okunan ve İmralı’da kaleme alınan açıklama baştan sona değerli ve önemlidir... Büyük Kürdistan’ın kurulmasını hedefleyen PKK terör örgütü, 47 yıl sonra kurucu lideri tarafından örgütsel yapısını lağvetmeye çağrılmıştır.”

- “Kandil’den yapılan açıklamalar bu çağrıyı destekleyici ve tamamlayıcı özelliktedir, nitekim memnuniyet vericidir. PKK terör örgütünün Kandil’deki elebaşları İmralı’nın etrafında kenetlenerek 27 Şubat çağrısına sahip çıkmaları, geldiğimiz bu aşamada örgütsel tutarlılık olup herkesin yararınadır... Çağrı bölücü örgütün bütün bileşenlerine yapılmıştır, riayet ve muvaffakiyeti yeni yüzyılda Türkiye’nin gücüne güç katacak, bin yıllık kardeşliği bir yanda çevikleştirip diğer yanda çelikleştirecektir.”

- “MHP terörsüz Türkiye amacına samimi katkı sağlayan, demokratikleşme sürecine önşartsız omuz veren kim olursa aziz Türk milleti namına müteşekkirdir.”

Böylece Bahçeli’nin aylardır adsız yürütülen sürecin adını nihayet koyduğunu vurgulayıp devam edelim.

NEYSE Kİ ''KANDAN, TERÖRDEN BESLENENLER'' DEMEDİ

Bahçeli, teröristbaşını ve PKK’yı böyle överken süreci eleştirenlere ise şöyle tepki gösterdi:

“Medyaya yuvalanmış bazı art niyetlilerin 27 Şubat çağrısını karalamaya, barış ve huzur adımlarını baltalamaya çalışmaları sinsi bir tertiptir. Terörsüz Türkiye özlemini sulandırmaya, ihtiyatlı iyimserlik ortamını bulandırmaya çaba harcayanlar, bölücülüğün değirmenine su taşıyan, terörün kanlı saldırılarının devamından çıkar ikmali yapan taşeronlaşmış gayri milli zihniyetlerdir. ‘Ne verildi? Ne alındı’ sorularını gündeme taşıyarak yüzlerini buruşturanların, pozitif iklimi karıştıranların masumiyetinden ve makuliyetinden bahsetmek mümkün değildir. PKK’nın kendini feshedecek olmasından dolayı korkuya kapılanların istismar kaynağı kuruyacak, Türkiye yeni yüzyılın rotasında muhteşem bir uyanışa geçecektir... Devletin pazarlık yapmayacağını bilmeyecek kadar fikren, kalben, aklen ve vicdanen kurumuş ve kokuşmuş çevrelerin absürt hamaset tuzaklarına düşmeden Türk ve Türkiye Yüzyılı elbirliğiyle, güç birliğiyle tesis ve temin edilecektir. Türk milleti yeni bir tarih yazmaktadır. Bu tarih sayfalarında da vatan ve millet muhaliflerine asla yer olmayacaktır.”

AKP’nin, geçmişteki açılım-saçılım süreçlerini eleştirdiğinde MHP’yi buna benzer ifadelerle suçladığını unutmadık, değil mi?

O suçlamalardan birisine Bahçeli’nin verdiği cevabı hatırlatmakla yetinelim: “Teröristin döktüğü kan unutulmuşken, biz kandan beslenenler olarak suçlandık.” demişti!..

BAHÇELİ'NİN İSTEDİĞİ OLDU MU?

AKP bile temkinli yaklaşırken, Bahçeli’nin övdüğü bu gelişmeler “başarı” mı, satır başlarıyla bakalım.

Bahçeli 22 Ekim’de İmralı’daki teröristbaşının Meclis’e gelip konuşması çağrısında bulunurken ne istemiş, karşılığında ne vaad etmişti?

“Terörün tamamen bittiğini ve örgütün lağvedildiğini haykırmasını” isteyip, “bu dirayet ve kararlılığı gösterdiği takdirde ‘umut hakkı’ndan yararlandırılmasını” önermişti.

Peki teröristbaşı, örgütün lağvedildiğini haykırdı mı?

Hayır, “Kongrenizi toplayın ve karar alın; tüm gruplar silah bırakmalı ve PKK kendini feshetmelidir.” dedi... Beraberinde de bunun olabilmesi için “demokratik siyaset ve hukuki boyutun tanınması” şartını koştu.

Haydi bizim yanlış anladığımızı varsayalım.

Cumhur İttifakı’nın ortağı olup, Cumhuriyete savaş ilân eden HÜDA-PAR’ın Genel Başkanı Zekeriye Yapıcıoğlu’nun şu değerlendirmesine ne denir?

“Beklendiği gibi bir açıklama oldu. Tereddüt şuydu; PKK'yı feshettiğini mi açıklayacaktı yoksa PKK'ya kendini feshet çağrısını mı yapacaktı. İkincisini yaptı. Bu da fesih sürecinin biraz daha uzaması manasına geliyor. Yine de böyle bir çağrı yapması önemliydi. İnşallah PKK bu çağrıya uyar.”

Veya Bahçeli’nin kutlayıp, ülkeyi birlikte “demokratikleştireceklerini” söylediği DEM Eş Genel Başkanı Tuncer Bakırhan’ın dünkü şu açıklamalarının anlamı nedir?

“Çağrı bekleniyordu, evet çağrı yapıldı. Çağrı sonrası örgüt olumlu ve pozitif bir cevap verdi. Artık hukuki ve siyasi düzenlemeler de bir an önce hayata geçirilmelidir. Ertelenmemelidir. Önüne kimi bahaneler konulmamalıdır. Bu konuda Meclis’e tarihi bir rol düşüyor... Bu çağrının bir muhatabı da Meclis’tir. Adımların atılması, yasal anayasal düzenlemeler için Meclis çok önemli bir zemindir. Umarım önümüzdeki günlerde Meclis de bu konuda bir yol alır ve bu çağrıya uygun düzenlemeleri yapar.”

''DEMOKRATİKLEŞME'' AMBALAJI VE ''DÖNEKLİK''

Bahçeli’nin yeni sürece “demokratikleşme süreci” adını koyduğuna dikkat çektik.

Ne tesadüf; 2009-2015 dönemindeki açılım-saçılım sürecinin adı da “demokratik açılım”, “milli birlik ve kardeşlik” projesiydi. Ve Erdoğan, bunun “devlet projesi” olduğunu açıklamıştı.

Şimdi de geçmişte Bahçeli’nin “demokratikleşme” söylemleri için neler söylediğini hatırlayalım. Dedi ki;

- “MHP’nin bölünmeyi ve parçalanmayı kolaylaştıracak, insan ve coğrafyadan sırf özgürleşme ve demokratikleşme ezberleriyle taviz vermesi olmayacak bir duaya amin demekle eşdeğerdir.”

- “Çözüm sürecinden pişman olmak yetmez, bunun bir bedeli olmalıdır. Bu kin ve kan sürecini buzluğa kaldırmak yetmez, bir daha ağızlara dahi alınmaması lâzımdır... Türkiye’nin kör bir uçurumun kenarına sürüklendiği bu noktada, artık nabza göre şerbet verecek, çağdaşlaşma ve demokratikleşme gibi sloganlarla etnik bölücülüğü cesaretlendirecek her söylem işbirlikçiliktir.”

- “Bugünlere bölücü heveslere cesaret verilerek, ümit aşılanarak, açık çek ve taviz listeleri sunularak gelinmiştir... Ne demek silahları, bombaları gömmek? Ne demek gömülü silahların koordinatlarını vermek? Ve ne demek sonra parlamentoda siyaset yapmak? Sayın Cumhurbaşkanı’na bu sufleyi kim vermiş, bu hatayı kim yaptırmıştır? TBMM’nde yeterince Kandil kontenjanlı terörist vardır... Bölücü emel, tahrik ve hayallerin demokratikleşme kriteri olarak dayatıldığı bir ülke tablosunu tüm yönleriyle yaşadık.”

- “Çözüm denilerek büyütülen, demokratikleşme denilerek azdırılan ve nihayetinde bugünlere gelen terör belası artık daha derinlikli bir hal almaya başlamıştır.”

- “Sorunun kaynağı ve esası; bireysel hak, temel hürriyetler ve demokratikleşme özlem ve talepleri değildir. Yapılmak istenilen, bireysel kültürel haklar değil, oluşturulmak istenen bir azınlığın kolektif olarak kullanacağı siyasi azınlık haklarıdır... Bunun sonucunda terör örgütü ve etnik bölücülerle, yöredeki kardeşlerimiz aynı kefeye konulacak ve PKK’nın bunların sözcüsü ve temsilcisi olduğu gibi bir sonuç doğacaktır.”

- “Bugün Türkiye’nin karşısına çıkartılan güvenlik ve bölücülük sorunu, özü itibariyle bir demokratik hak talebi, bireysel özgürlük, çoğulcu demokrasi ve siyasal katılım sorunu değildir. Bu sorun, etnik bölünmeyi amaçlayan silahlı terör sorunudur... Çok kültürlülük, mozaik edebiyatı, Anayasal yurtseverlik, demokratikleşmenin ve çağdaşlaşmanın gereği gibi klişeler, bu hain emellerin maskesi, bölücülük ticaretinin ambalajlarıdır... Bu siyasi senaryonun sahneye konulması mümkün olabilirse, PKK’nın siyasi talepleri ve eylem planı, bu süreçte demokratik ittifak platformu haline getirilecektir. CHP’nin hedefi budur, İP’in hedefi budur, HDP’nin hedefi budur, siyasi hayatı döneklikle geçenlerin gayeleri budur.”

Bahçeli, Erdoğan’ın seçildiği 28 Mayıs 2023 gecesi, önümüzdeki günlerde her şeyin değişeceğini belirttikten sonra, “İnşallah Türkiye değişmez.” dileğinde bulunmuştu.

Türkiye’yi ne kadar değiştirdikleri meçhul, ama Bahçeli’nin “demokratikleşme” konusunda da epey değiştiği ortada!..

Müyesser YILDIZ

3 Mart 2025