Geçtiğimiz günlerde İstanbul’da alkol ve sigara satan işletmelere yeni bir zorunluluk getirildi. Yeni düzenlemeye göre 1 Ocak tarihine kadar bu işletmeler, güvenlik kameraları kurmak zorunda.
Yeni düzenlemeye göre, kameraların satış alanı, giriş/çıkış noktaları ve otoparkı kaydedecek şekilde yerleştirilmesi ve yüz tanıma teknolojisine uygun olması gerekecek.
Sistem, 7/24 kesintisiz kayıt yaparak görüntülerin en az 30 gün süreyle saklanmasını sağlayacak. Kamerasını kurmayan işyerlerine ise ceza uygulanacak.
Uygulamanın çocukların alkol ve sigara gibi kötü alışkanlıklardan korunması amacıyla yapılması planlanıyor. Buraya kadar her şey normal. Elbette çocukların korunması birinci öncelik ancak uygulamayla birlikte bazı soru işaretleri hem işletmeleri hem de tabiri caizse akşamcıları endişelendirdi.
Kurulan sistemin yüz tanıma teknolojisine uygun olması ve buna göre yapılandırılması zorunlu olacak. Burada vatandaşlar alkol alımlarında neden yüz tanıma sistemi zorunluluğu olduğunu sorguluyor. Halen hava limanlarında, önemli devlet dairelerinde, ya da Ankara’da olduğu gibi terör saldırılarının hedefi olabilecek potansiyel yerler yerine alkol satışı yapılan yerlere böyle bir zorunluluk getirildiğini merak ediyor.
Bir diğer iddia da alkol satışına getirilen saat uygulamasının kontrol altına alınmak istenmesi olarak göze çarpıyor. Bilindiği üzere gece saat 22.00’den sonra alkol satışı yasak.
Ancak ruhsatı olan işletmeler daha geç saatlere kadar açık kalabiliyor. Ancak alkol satışı yapamıyor. Fakat burada denetimler zaman zaman yetersiz kalıyor ve satışın el altından yapıldığı biliniyor. Bu kamera sistemi ile bu satışların önüne geçilmesi ya da ceza kesmek için kanıt olarak bu görüntülerin kullanılmasının amaçlandığı konuşuluyor.
Amaç gerçekten çocukların ve gençlerin kötü alışkanlıklardan uzak durmasını sağlamaksa bu önlemler yeterli değil. Türkiye’de uyuşturucu kullanım yaşının 13’e kadar düştüğü konuşuluyor. Her ne kadar resmi kaynaklar bu bilgiyi doğrulamasa da bunun konuşulması bile ürpertici.
Fakat artık güven duygusu o kadar kayboldu ki, yukarıda bahsettiğim iki iddia dışında asıl takip edilmesi gereken iddia başka. Bu kamera zorunluluğu ile kimlerin rant elde edeceği sorusu? Bazı ihalelerde olduğu gibi bunu bir firmaya ihale edilebilme riski var mı? Bu kameraları hangi firmalar üretiyor ya da ithal ediyor?
Ayrıca işin bir de yasal boyutu var. Örneğin iş yerlerinde mesai takibi için yüz tanıma sistemi ile yapılan kontroller ile ilgili bir Danıştay kararı var. Danıştay’ın aldığı kararlara göre, yüz tanıma sistemi ile mesai takibi, özel hayatın gizliliği ilkesine aykırı bulunabiliyor.
Anayasa’nın 20. maddesi, kişisel verilerin korunmasını isteme hakkını güvence altına alıyor. Dolayısıyla bu bağlamda, yüz tanıma sistemi ile yapılan mesai takibi, çalışanların açık rızası olmaksızın uygulanamıyor.
Peki iş yerlerinde bile çalışanın rızası olmadan kullanılamayan bu kameralar, tekel ürünü satan işletmelere nasıl verilecek. Biyometrik veriler nasıl güvence altına alınacak?
Keşke akıllardaki tek soru işareti akşamcıların “Bizi fişliyorlar mı abi?” sorusu olsaydı…
Çok Okunanlar
İşte Türkiye'de en çok dinlenen şarkı ve sanatçılar...
Tarım ve Orman Bakanlığı'ndan uyarı: Zehirli çay markaları açıklandı
Gelinim Mutfakta 5 Aralık Perşembe günü birincisi kim oldu? Altını kim aldı?
İlber Ortaylı'yı doktorlar hastanede tutmaya çalışıyor
5 Aralık 2024 A101 aktüel kataloğunda bu hafta neler var?
Cep telefonu satışında yeni düzenleme
Nasuh Mahruki ve 9 gencin tutuklanmasında konuşulmayan ayrıntılar
CHP'li belediye başkanı AKP'ye geçti
Cevdet Yılmaz'dan en düşük emekli maaşıyla ilgili düzenleme sinyali!
İtirafçı Nevzat Bahtiyar'ın avukatından çarpıcı açıklamalar