Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış haberleri bul
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış haberleri bul
ve ve
ve ve
ve ve
Temizle
Euro
Arrow
43,9108
Dolar
Arrow
38,9249
İngiliz Sterlini
Arrow
52,4032
Altın
Arrow
4123,0000
BIST
Arrow
9.356

Kurban mı Gurban mı?

Bir memlekette gazeteciyseniz… Ha, pardon… Eğer hâlâ gazeteciyseniz, öyle “tıklanma oranı” değil de, “kamuoyunun bilgilenmesi için” bu mesleği yapıyorsanız… Ne mutlu size. Hâlâ insansınız demektir.

Furkan Karabay… Bu ismi bir kenara not edin. Çünkü bu meslektaşımızın adı, son dönemin en korkusuz kalemlerinden biri olarak yakın tarihe not düşüldü bile. Üçüncü kez cezaevine konuldu. Geçen sefer yılbaşıydı, bu kez doğum gününde tutuklandı. Bu da halkın haber alma hakkı için mesleğini icra ederken cesaretinin faturasını her zaman ödemeye hazır olduğunu gösteriyor. Kimseden emir almadan yazmanın, yalnızca kamusal çıkarı gözetmenin bedelini ödeyerek.

Ama mesele sadece Furkan’ın kaç kez tutuklandığı değil. Asıl mesele, içerideyken bile yazabilmesi, konuşması, anlatması…İlişkilerin iç yüzünü teşhir ederek yazması. İşte bu yüzden ilk kitabı “Gurban” öyle rastgele yazılmış bir kitap değil. Satırlarında ne sansasyon var ne de ucuz popülizm… Fazlasıyla hakikatin yer aldığı bir eser: Gurban… Üstelik bu kadar genç yaşta kitap yazacak kadar dolu bir gazeteci olması da tabii ki onu hedefe oturttu.

Furkan, yapmış olduğu haberler ve Youtube yayını gerekçe gösterilerek tutuklandı. Avukatı Enes Ermaner, "İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından yürütülen bu siyasi soruşturmalara ve tutuklamalara karşılık gazetecilik faaliyeti kapsamında kamu yararına yapılan haberlerin suç olarak yöneltilmesi basın ve ifade özgürlüğünün yok sayılmasıdır.

Haberlerde herkesçe bilinen İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'nın ve İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı'nın isminin geçmesi suç değildir. Yapılan gazetecilik faaliyeti olduğu gibi şu anda soruşturulan ve suç olarak yöneltilen eylemler de gazeteciliktir" diyerek müvekkilini savundu.

Gelelim Furkan’ın kitabına…

“Gurban – Kızıl Ordu’dan Silivri’ye” adını taşıyan kitap, bir işadamı biyografisi gibi dursa da, aslında siyasetin karanlık dehlizlerini, mafyalaşan ilişkileri, para trafiğini, yani bizim çürüyen düzenimizin içyüzünü anlatıyor. Mübariz Mansimov’un hikâyesi üzerinden neredeyse bir rejim analizine dönüşüyor.

Kimi zaman eski bir istihbarat subayıyla Kızıl Ordu'nun karanlık yıllarına gidiyoruz, kimi zaman Yalıkavak Marina’da kokainle iş gören siyasilerin adını öğreniyoruz. İddialar büyük, anlatım sade ama çarpıcı. Furkan, öyle süsleyip püsleyerek değil, belgeyle, tanıklarla, açık açık anlatıyor her şeyi. Bu kirli çarkı “ifşa eden” bir gazetecinin diliyle karşı karşıyayız.

Mansimov’un yükselişi, düşüşü ve en çok da dostluk görünümlü ihanet ağları... Hepsi kitapta yerli yerinde. Mehmet Ağar, SOCAR, FETÖ, Sedat Peker, Aliyev… Adeta bir post-Susurluk romanı okur gibiyiz… Ama ne yazık ki bu bir roman değil.

Furkan Karabay, bu kitabıyla yalnızca bir işadamının portresini değil, bir dönemin kirli pano¬ramasını resmediyor. Medyanın susturulduğu, yargının talimatla hareket ettiği, devletin ise bir holding gibi yönetildiği bu çağda, “Gurban” cesur bir gazetecilik belgesi olarak elimizde duruyor.

Bazıları “Bu kitabı yazan adam ya delidir, ya çok cesur” der. Ben ikisine de razıyım. Çünkü bazen cesaret, delilikten geçiyor.

Son söz niyetine şunu da not düşeyim: Bugün onu üçüncü kez içeri alanlar, Furkan’ın kaleme aldığı kitap ile birlikte tarihe çoktan yazıldı. 

Çünkü unutmayın, “gurban” olmak kader değildir. Bazen bu sistemin seçtiği “kurbanlar” asıl tarihi yazar…

Ve biz, bu hikâyeyi unutmamak için okuyacağız Gurban’ı. 

Anlamak, anlatmak ve direnmek için…

Ve bu noktada bir teşekkürü de unutmamak gerek. Yayıncılar arasında ayakta kalan birkaç vicdan pusulasından biri olan Tekin Yayınevi, bir kez daha hakikatin yanında yer aldı. Bu ülkede sadece kitap değil, bedel basan yayınevlerine selam olsun.