Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış haberleri bul
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış haberleri bul
ve ve
ve ve
ve ve
Temizle
Euro
Arrow
37,4780
Dolar
Arrow
35,6644
İngiliz Sterlini
Arrow
44,5940
Altın
Arrow
3179,0000
BIST
Arrow
10.012

Kötülerin kaybetmediği bir ülke, çocuklarına ahlakı öğretemez!

Karşıyaka Mezarlığı’nda bir baba, iki oğlu ve iki torununu dün kendi elleriyle toprağa verdi. Yüzündeki o derin keder gözümün önünden gitmiyor. İktidarın ilan ettiği 1 günlük ulusal yas, halkın vicdanında 7. Gününde hâiâ ilk günkü gibi…

Öfkeliyiz. Yapısal ihmallerin, kronik şiddete dönüştüğü ülkemizde sorumluların en ağır şekilde hesap vermesini istiyoruz!

Karşıyaka Mezarlığı’nda bir baba, kendi gibi yetiştirdiği iki oğlunu ve torunlarını son yolculuklarına uğurlarken ayakta zor duruyordu.

Murat Tokcan, 1980’li yıllarda Marmaris İçmeler bölgesini turizme kazandırmış, bölge halkı tarafından çok sevilen, saygı duyulan bir turizmci. İki oğlu ise Türkiye’de enerji sektörüne getirdikleri yenilikçi bakış ve çalışmalarıyla sektörde isim yapmış iki başarılı isim.

41 yaşındaki Can Tokcan  ABD’de, enerji depolama ve endüstriyel inovasyon üzerine pekçok projeyi yönetmiş, Türkiye’de EDEDER (Enerji Depolama Endüstrileri Derneği)nin  başkanıydı.

İnovat Enerji Depolama Çözümleri Şirketi’nin CEO’su olan Can Tokcan’ın kardeşi Atıl Enis Tokcan da aynı şirkette satış müdürü olarak görev yapıyordu.

İki kardeş Sömestir tatilinde  anneleri(ni) evde bırakarak, baba ve oğullar olarak Kartalkaya Grand Kartal Otele kayak tatiline gittiler. Can Tokcan’ın oğlu Kemal 9, Atıl Enes Tokcan’ın oğlu Atlas Kaan ise 6 yaşındaydı.

Vicdanımızdaki ulusal yasımız, sorumlular cezalandırılmadıkça bitmeyecek! Göz göre göre ihmal; cinayettir. 78 canın sönmesinde neden olan sorumluluk zincirinin en üst mertebesindeki insanlara kadar cezalar gelmedikçe, öfkemiz dinmeyecek..

“İnsanlık onuru sizin başınıza gelene değil, başkasının başına gelen bir şeye karşı sizin nasıl tavır aldığınızdır” diyor, İoanna Kuçuradi. 

Ne yazık ki başımıza gelen her toplumsal facia bize günden güne toplum olarak nasıl çürüdüğümüzü gösteriyor.

Yangın felaketinden fırsat çıkarıp, cenazeleri taşımak için acılı ailelerden 100 bin tl isteyenler, onurlarını kime sattı?

6 Şubat depreminde aynı yozlaşmaya tanık olmadık mı? Depremden canını kurtarabilen insanlar başka kentlere göç ederken, birçok nakliye firması raicin 5-10 kat üzerinde bedeller talep etmedi mi deprem mağdurlarından?  Ev sahipleri fahiş kiralar istemedi mi depremden göç edenlerden?

Bugün öğreniyoruz ki, Bolu’daki yangın faciasından sonra yangın tüplerinin fiyatı neredeyse 3 katına çıkmış.

Ne zaman bir felaket olsa, oradan bir fırsatçılık doğuyor. Namus, vicdan, onur ve ahlak! Bu değerler bir toplumun yapı taşı değil midir?

Sosyal çürümenin doruğundayız.

Ahlak; öznesi insan olan ve insanlar arası ilişkileri değerlere göre düzenleyen kurallar bütünüdür. Bu nedenle  Devlet insana ve onun sahip olduğu değerlere büyük önem verir. Devlet ahlakı insanı yaşatmaya ve yüceltmeye yönelir.  Oysa Türkiye’de bugün insan hayatı en değersiz şey!

 Her faciada sorumlu makamdaki kişilerin koltuklarına sıkı sıkı sarılması ve cezasızlık; vicdansızlığı, ahlaksızlığı kötülüğü yüceltiyor.

Oysa şunu bilmeliyiz ki; 

Sosyolog Slavoj Zizek’in söylediği gibi,

“Kötülerin kaybetmediği bir ülke, çocuklarına ahlakı öğretemez.”